Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış’a Brüksel’de bir röportaj verdi. Türkiye’nin Halk Koruma Birlikleri (YPG) mevzilerine yönelik top atışlarına başlaması sonrası gerilen ilişkilerin ve PYD ve YPG’nin Suriye iç savaşında aldığı konumun konuşulduğu röportajda ilgi çekici ayrıntılar var.
“Süleyman Şah operasyonu sırasında İstanbul’daydım”
TSK’nın 38 personelini ve Süleyman Şah ve iki muhafızının naaşının Türkiye’ye getirilmesi operasyonu sırasında Salih Müslim, İstanbul’da olduğu söylüyor. 22 Şubat 2015 günü yapılan operasyonda YPG’nin yardımı alındığı öne sürüldüğünde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Süleyman Şah Türbesi’ne düzenlenen operasyonda PYD’nin katkısı olmadığını söylemişti.
Kalın aynı açıklamada PYD’yi terör örgütü olarak gördüklerini de söylemişti. Müslim'in açıklamasına göre Türkiye terörist olarak gördüğü partinin liderini o sırada ağırlıyordu ve askeri bir operasyon için ondan yardım alıyordu.
Salih Müslim, Tolga Tanış’a "Onlar inkâr edebilir. Ama operasyon için oradaydım. İstanbul’daydım. Ankara’da bir ekip oluşturulmuştu. Ama istediğim zaman hem Kobani’yle hem onlarla konuşabilirdim. Telefonları bendeydi. Kriz masasıyla ilişkideydim o zaman" diyor.
“Türkiye Kürt fobisinden kurtulmalı”
AKP iktidarının Dolmabahçe mutabakatı sonrası görüşme masasını devirmesinin ardından Kürtlere karşı sertleştirdiği politikasının izlerini Salih Müslim’le olan ilişkiye yansıması da okunabiliyor röportajda.
Örneğin “Türkiye ile nasıl giderilecek bu gerginlik” sorusuna Salih Müslim şöyle yanıt veriyor:
“Vallahi bilmiyorum. Bizim tarafımızdan değil. Biz elimizden gelen her şeyi yaptık ve yine yapmaya hazırız. Ama son çare bizim yok oluşumuz olmamalıdır. Orada bir halk kitlesi var. Oradaki oluşumlar bir karara varıyorsa, kendini yönetmek için bir karara varıyorlarsa buna kimsenin müdahale hakkı yoktur. Onun için Türkiye’nin bu Kürt fobisinden kurtulması gerekiyor sanırım.”
Ankara saldırısı, PKK ile ilişkisi
PKK ile ilişkisinin olup olmadığı sorusunu yanıtlarken Müslim Türkiye’deki Kürtlerle devlet arasında arabuluculuk yapma teklifinde de bulunduğunu söylüyor ve bunu söylerken arabulucunun tarafsız olması gerektiğini belirterek tarafsız olduğunun altını çiziyor:
“Türkiye’de bir istikrarın oluşması için çalışıyoruz. Türkiye’ye geçtiğimde kaç defa da söyledim. İstenirse biz arabuluculuk da yapabiliriz. Arabuluculuk yapabilmek için de taraf tutmamak gerekiyor. Türkiye ısrarla ‘Benim tarafımı tutacaksın’ dedi. Kınayacaksam bütün şiddet olaylarını kınıyorum yani. Değil mi? Hepsini kınamak gerekiyor. Türkiye bu son olaylardan sonra Ankara’dan (17 Şubat bombalaması) sonra kalkıp doğrudan ‘PYD’ dedi. ‘YPG’ dedi. Halbuki öyle bir şey yok. Zaten o gün de söyledim. Sayın Davutoğlu açıklamadan önce isimler geçiyordu zaten. Biz araştırdık. Böyle birisini tanımıyoruz. Böyle birisi bütün Amude’de yok mesela. Beni suçluyorsun değil mi?”
“PYD ile YPG bir değil”
Müslim, “YPG, PYD’nin silahlı kanadı değil mi’ sorusunu yanıtlarken ikisinin ayrı oluşumlar olduğunu söylüyor. YPG için “demokratik özerkliğin gücüdür” diyor.
Müslim’e göre böyle bir ilişki başından beri yoktu. “PYD artık oluşum içinde bir siyasi partidir. Teorik olarak bir yönü vardır ama PYD, YPG’yi kontrol edemez” diyor ve ardından iki oluşumun tarihini özetliyor:
“2003’te PYD kuruluyor. 2004’te rejimle çatışmalar başlıyor. O zaman gizli bazı hücreler kuruluyor. YPG’nin ilk çekirdeği oluşuyor. Sonra bu güçler kaldı. Halkı savunmak için. Ta 2011’e kadar geldi. 2012’de kendini ilan etti. Özerklik ilan edildikten sonra da şimdi kendisi bu özerkliğin bir gücüdür.”
Demokratik Suriye Güçleri
Müslim, YPG’nin Demokratik Suriye Güçleri (DSG) içinde bulunduğunu söylüyor. Suriye iç savaşı için DSG hareketinin önemini şöyle açıklıyor:
“Şimdi hep ‘PYD’, ‘PYD’ diyorlar. Öyle değil gerçekten. Bu son zaferlerden sonra tabii, bu Tel Abyad meselesi filan, Kürtlerin bulundukları yerlerden geniş yer kapsadı. Onun için şimdi birçok güç (DSG’ye) katılıyor. Arap güçleridir, Türkmendir. Artık YPG filan değildir. Bir Kürt meselesi değildir. Katılan güçler artık ‘demokratik Suriye’den bahsediyor. Hem rejime karşı hem de cihatçı gruplara karşı laikliği savunan güçler artık birleşiyor. Git gide genişliyor. Bazıları zannediyor ki, bu güçler YPG’nin uzantısıdır. Şeddadi’de (doğudaki Haseke’nin güneyinde Irak sınırına yakın) mesela Araplar katıldı. YPG hiçbir zaman Şeddadi’ye girmek istemedi.”
Kantonlar birleşecek mi?
Tanış, Türkiye’nin Suriye ve Suriye’deki Kürtlerle ilgili politikasında önemli bir nokta olan kantonlar arasının birleşip birleşmeyeceği sorusunu yöneltiyor:
“Şimdi siyasi olarak bakıldığında o bölge zaten karışıktır. Hem Kürtler var hem Araplar var. DSG’nin yaptığı da orada özgürleştirmedir. O yerleri kurtardıktan sonra halk kendi kararını veriyor. Meclisler oluşturuluyor. Bu bölgelerde de en fazla IŞİD ve Nusra oluyor. Siyasi olarak bir gün bunlar muhakkak kurtarılacak. Ama rejim mi gelecek kim gelecek, o artık oradaki halka bağlıdır. Biz rejimin gelmesini istemiyoruz hiçbir şekilde. Ancak Nusra ve IŞİD’in de orada kalması mümkün değildir. Hedef, o bölge muhakkak kurtarılacak.
Rusya ofisi
Müslim Moskova’da açtıkları büro için, Türkiye’nin Rusya ve YPG ile gerilimi üzerine bir mesaj yorumlarına yönelik “Şimdi ofis açıldıktan sonra herkes sanıyor ki, bu ofisin açılması bir tepkiymiş gibi. Öyle değil. O ofisin açılması için altı aydan beri çalışılıyordu. İlişkilerimiz Moskova’yla iyiydi. Dört seneden beri gelip gidiyoruz” diyor. Benzer olarak Ankara için de taleplerinin olduğunu ama yanıt alamadıklarını da ekliyor.
Rusya ile ilişkilerinin iyi olması için üç yıldır planlı şekilde ilerlediklerini söylüyor Müslim, diğer ülkelerle ilişkilerini anlatırken “PYD olarak diyelim bir ajanda, stratejik hedefler vardır. Biz bu plana göre hareket ediyoruz. Böyle tepkili bir şekilde ya da günlük siyasetle değil ki” diyor… (HK)
* Söyleşinin tamamı için tıklayın.