Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Meclis’te bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, Ankara'da meydana gelen saldırıdan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ'dan randevu talep etmiş, Bahçeli görüşme isteğine olumsuz yanıt vermişti.
Kılıçdaroğlu'nu, Demirtaş ve Yüksekdağ Meclis’teki makamlarının girişinde karşıladı, görüşme yaklaşık 40 dakika sürdü. Görüşmeye CHP Grup başkanvekilleri Levent Gök ve Özgür Özel de katıldı.
Demirtaş: Diyalog kanalları açık tutulmalı
Toplantının ardından Demirtaş, “çok dostane, verimli bir görüşme yaptıklarını” söyledi, gazetecilere şu açıklamalarda bulundu:
“Ümit ediyorum ki bütün siyasetçiler diyalog kanalarını açık tutma anlamında cesaretli bir tutum ortaya koyarlar. Hepimizi insanız ve travma yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri daha fazla yakıyor. Bu acılar bir daha yaşanmasın diye çözüm üretmezsek bu makamlarda olmamızın hiçbir anlamı olmaz. HDP olarak kim diyalogdan yana bir adım atarsa biz kendisine 10 atmayı görev biliriz.
Kendilerinin Ankara katliamı sonrası girişimlerini önemli bulduğumuzu söyledik. Sayın Başbakanın hesap vermekten uzak suçlayıcı tavrı büyük bir yönetim boşluğu doğduğunu ortaya koydu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun olgun bir tutumla bu görevi üstlenmesi takdire şayandır.”
“Devlette IŞİD’i koruyan bir yapı var”
“Faillerin Diyarbakır ve Suruç katliam failleriyle bağlantılı olduklarını soruşturmayı yürüten savcı ilk gün bizimle paylaşmıştı. Hem bombanın, hem de bombacının bağlantılı olduğunu ifade etmişti.
Hukuka inanan, etkili, adil bir soruşturma yapabilecek savcılar bütün bu katliamların ardındaki güçleri ortaya çıkarabilir, yeter ki siyaset müdahale etmesin. Ama gördüğümüz kadarıyla siyaset soruşturmaya müdahale ediyor.
Eğer soruşturmayı yürüten savcılar üzerlerinde bir baskı varsa, çıkıp bunu da açıklamalılar. Biz toplum olarak hep birlikte savcıların etrafında kenetlenelim. Çünkü bu soruşturma sağlıklı yürütülürse Ankara'dan Antep'e kadar, Halep'ten, Rakka'dan İstanbul'a kadar bağlantılar ortaya çıkartılacaktır.
Devlet içinden kimden güç, destek aldıkları, kimler kendilerine kolaylık sağladı, silah verdi, para verdi, bunların hepsi ortaya çıkar. Ayrıca, siyasetçilerle bağlantısı ortaya çıkar. O nedenle, 'arkasında şu var bu var', Başbakanın soruşturmayı yönlendirmesine, sulandırmasına kimsenin izin vermemesi lazım.
Nereden gelmiş olursa olsunlar siyasi sorumluluk hükümettedir, hukuki sorumluluk da bütün bu bağlantıları kuran, görevi yetkisi ne olursa olsun devlet içindeki herkestedir. Emniyet Müdürü, Vali, istihbaratçı, bakan kim olursa olsun.
Görünen o ki, çok sağlam ilişkileri var. IŞİD'in Türkiye'de devlet içerisinde çok sağlam ilişkileri var. Onları koruyan, kollayan bir yapı var.”
“Suriye’ye nasıl gittiler?”
“Devlet bunu yaptı, derken, bilerek, daha önceki katliamlardaki üstünü örtme çabasını da görerek konuşuyoruz. Şimdi Sayın Davutoğlu'nun 'Hayır, asla devletin hiçbir zaafiyeti yoktur' demesi bizi daha da şüphelendiriyor.
Sen hangi soruşturmaya dayanarak, 'Devletin bu işte dahli yoktur, sütten çıkmış ak kaşıktır' diyorsun? Daha soruşturma bitmedi, başlamadı bile doğru dürüst. Bir Başbakan olarak arkasındaki örgütleri, devletin dahlinin olmadığını nereden biliyorsun?
Biz olayın tüm yönleriyle ortaya çıkarılamayacağı konusunda maalesef ki ciddi bir inanca sahibiz. Suriye'den gelmiş olabilirler, fakat Suriye'ye nasıl gittiler? Sizin bilginiz vardı, aileler size şikayet ettiler, çocuklarının getirilmesini istediler ama siz bunları hep kolladınız, korudunuz.”
“Kimi sorumlu tutacağız?”
Şimdi Suriye'den buraya kadar gelerek, Ankara'nın meydanında bomba patlatabiliyorlarsa her halde bunun sorumlusu onlara Antep'ten buraya getiren otobüs şoförü değildir. Kimi sorumlu tutacağız?”
Kılıçdaroğlu: Güvenlik zaafı yoksa neden öldüler?
Kılıçdaroğlu’nun toplantı çıkışı yaptığı açıklamadan satırbaşları şöyle:
“Biz ayrışan değil beraber olan bir toplumdan yanayız. Bu yüzden bu ziyaret çok önemliydi. Keşke bu ziyaretleri bütün siyasi partiler birbirlerine yapabilseler.
Sayın Davutoğlu olayların yoğunluğu ve ağırlığı altında ezilen bir kişi. Özellikle son günlerde yaptığı açıklamalar kendi içinde çelişkilerle dolu. Bu açıklamaları endişe ile izliyorum. Suriye’den geldiler. Peki Suriye’den Ankara’ya kadar nasıl geldiler?
Böyle bir şey olabilir mi? Sanki olay Suriye sınırında, Suriye topraklarında oldu. Beyefendi olay Ankara’da oldu. Emniyete 500 metre mesafede oldu. Güvenlik zaafı yoksa bu insanlar neden öldü?” (AS)