Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda çözüm süreci ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında konuştu.
Akdoğan, “çözüm sürecini HDP’nin bitirdiğini” ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise dünkü açıklamasında “Çözüm süreci mümkün değil” demişti.
Akdoğan özetle şunları söyledi:
Çözüm süreci
“Kendini kullandıran bir HDP var. Süreci havaya uçurmuş oldu. Bu açık bir tablodur. (Abdullah) Öcalan’ın zaman zaman söylediği bir şey var.
Bu Kürt meselesini kim çözmek istese, onu bitirmek için bir mekanizma harekete geçmiştir. Son dönemde baktığımızda Erdoğan’a karşı da benzer bir mekanizmanın harekete geçtiğini, hem süreci hem ana aktörü olan kişiyi bitirmek için girişimlerde bulunduğunu görüyoruz.
HDP de bütün kurgusunu Erdoğan karşıtlığı üzerine konumlandırdı.”
“Paralel yapı”
“Burada özellikle paralel yapı, seçimlerden önce paralel yapıyla işbirliği içine girdiğini gördük. Bu daha köklü ilişki içine girdiğini gördük.
HDP’nin şikayet ettiği ne varsa, bunları yapan bir yapıyla işbirliğine girmesi, zaten o süreci zehirleyen bir işbirliği anlamına gelirdi. Ben bunu sürece ihanet ettiler olarak görüyorum.”
Selahattin Demirtaş
“Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’ı hedef alan açıklamalarını hatırlatmak istiyorum. ‘Çözüm sürecini Erdoğan bitirdi’ açıklaması oldu. Kendisini kullandırdıkları bu projede, statüko bloğunu kullandılar ki barajı geçebilsinler.
Dediler ki bunlar Erdoğan’a düşman. Biz de Erdoğan düşmanlığı yaparsak barajı geçeriz. Peki süreç ne olacak? Bunu düşünmediler. Bile bile süreci kurban ederek girdiler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan
“Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili yalan yanlış ifadelerde bulunuyor. İlk gün olumlu bakıyorlardı, sonra karşı çıkıyordu diyorlar. Peki Cumhurbaşkanımız neden olumsuz tepki gösterdi?
Öcalan’ın şubat başında verdiği, çağrısını üç hafta geciktirmiştir. Öcalan her türlü açıklamayı yapmıştır. HDP bunu açıklamaktan imtina etmiştir. Erdoğan’ı başkan seçtirmeyeceğiz aslında bir tahrikti.
Peki seçimde rakipleri Cumhurbaşkanımız mı? Değil. Siz niçin bir siyasi parti başkanı olmayan birini hedef alarak bir kampanya başlatırsınız? Bu büyük bir tahrikti. Asıl gerilimi başlatan hamle buydu. Bu başkanlık seçimi de değil.”
Dolmabahçe mutabakatı
“Sayın Cumhurbaşkanımız 20 Mart’ta, izleme heyetini doğru bulmadığını söyledi. 17 Mart’ta Demirtaş açıklama yaptı. Aynı gün hatırlarsanız Öcalan’ın mesajı Diyarbakır’a götürüldü. Bu mesaj, bizimle mutabakata varılmış bir mesaj gibi oraya götürüldü ve okutuldu.
Bu bizim anlaştığımız bir çerçeve değildi. Ama neticede Öcalan’ın cezaevinden örgütü yönetmesine de elbette devlet izin veremez. Böyle bir şey olmamasına rağmen, onlar verilen bütün mesajları devletin kabul ettiği hususlarmış gibi topluma beyan ettiler.
Oysa onlar Öcalan’ın beyanlarından ibaret bir metindi. Newroz konuşmasında da beklenen olmayınca, bir takım ileri laflar edilince ondan sonra sayın Cumhurbaşkanımız dolmabahçeyle ilgili açıklama yaptı. Buradaki takvimi doğru okumak lazım.”
Ortak metin
“Dolmabahçe’de okunan ortak metin falan değildi. Onlar Öcalan’ın çağrısını okudular, bende hükümetin duruşunu ifade ettim. Buna bir mutabakat değil, süreçte bir irade beyanı veya yol yürüme iradesi denebilir.
Ortada muhtevası kabul edilmiş maddeler yoktu, siyasetin tartışılması gereken kavramlar vardır. Ben o gün söyledim, siyaset kurumu bu başlıkları tartışır. Buradaki genel çerçeve bunların konuşulabilir olduğu.
“Cumhurbaşkanı bilmiyordu”
“Heyet adadan döndü. Hepimiz İstanbul’da olduğumuz ve vakit olmadığı için Dolmabahçe ofisinde yapalım, Ankara’daki makam kurgulandı ve beni ziyarete geldiklerinde açıklama yapıldı. Dolmabahçe olunca başka bir format gibi ifade edildi. Bunun ötesinde bir anlam yoktu. Cumhurbaşkanına bilgi verdiler vesaire… O gün benim hiçbir görüşmem olmadı. Ta ki akşam yurtdışına gidene kadar.
O gün her ayrıntıyı Cumhurbaşkanı biliyordu, bu külliyen yalan bir durum. Bir de arkadaşlar bunlar o kadar çok yalan söylüyorlar ki, yalan makinesine dönüştüler. Her ayrıntı yalan. Tamamen uydurma. Bu izleme heyetiyle ilgili de, sayı verdiler, isimleri verdiler.”
Çekilme yasası
“PKK’nın yapması gereken neydi, bir eylemsizlik, iki Türkiye’yi terk etme. Bunların hangisini yaptı? ‘Eylemsizlik’ dedi, yaptı mı? Belki karakol basmadı ama her türlü illegaliteye başvurdu. Her türlü baskı ve şiddeti kullandı. E Türkiye’yi de terk etmedi.
İlk başta Öcalan’ın çağrısından sonra birkaç yüz kişi terk eder gibi oldu. Hiçbir sözünde örgüt durmadı. Burada bir yasadan bahsediliyor. Bu son derece anlamsız bir durum. Elbette bu tartışılabilir. Ama bunun bir anlamı olduğu kanaatinde değilim. Kırsalda elinde silahlı adamlar dolaşırken bir yasa olduğu için mi dolaşıyorlar? Yasa buna karşı olmasına rağmen dolaşıyorlar.
Sen kırsalda bir takım kamplar yerler kurmuşsun. Yasaya karşı olarak oralarda faaliyet içerisindesin. Diyorsun ki, yurtdışına çıkacağım, bana yasa çıkar da güvenlik görevlileri ne yapacak… Onu düşünmek sana mı kaldı? Onu düşünmesi gereken devlettir. Güvenlik güçleri ne yapacak? Bu anlamı olan bir şey değildir. Onun ötesinde bir yasayla biz yurtdışına çıkacağız bu anlamsız bir şey.”
Gezi direnişi, 17 Aralık
“Mart sonunda çağrı yapıldı. Mayıs’ta Gezi olayları meydana geldi. Bu örgütün kimyasını bozdu.
Gezi olaylarıyla bir şekilde acaba bu hükümet gidici mi, burada iktidar boşluğu oluşur mu, hem gezi hem 17 aralık vesaire, örgüt atacağı adımları atmaktan geri durdu. Utanmadan şimdi faturayı devlete kesmeye çalışan tavır içindeler.”
Genel seçim
“Barajı geçmek için süreci feda ettiler. İnsanlar buna niye oy verdi? Dediler ki, oy verin çözüm süreci başarıya ulaşsın. Demek ki sizin oy almanızın sürece etkisi yok.
Tam tersine olumsuz bir etki yaptı. Bazı şehirlerde yüzde 90’larda insanlar oy verdiler. Ama HDP’nin hiçbir karşılığı yok. Görünüyor işte koalisyonda yeri yok. Çözüm sürecinde yaptırımı yok. Anlam ifade etmeyen pozisyonu var.
Seçimden önce dedim ki, AK Parti varsa çözüm süreci var. Ama sen Ak Parti'yi devirme projesinde kendini kullandıracaksın, sonra kim yapacak, gel yap. AK Parti’yi de devireceksin, sonra diyeceksin ki AK Parti gel yap. Böyle bir kandırmaca olabilir mi?”
Abdullah Öcalan
“HDP tabanı, Kürtler, bunlara sebep olan yöneticiler hakkında çok ciddi hesap sormaları lazım. Siz nasıl bir oyuna alet oldunuz, bütün bu yaşadığımız sıkıntılar yaşanıyor, orada örgüt her şeyi kaybetme noktasına geldi, bu noktaya nasıl gelindi diye bu kişilerden hesap sorulması lazım.
Sürekli Öcalan adına yalan söylüyorlar. Öcalan başkanlık sistemine karşı, Öcalan AK Parti’ye karşı… Külliyen bunlar yalan.
Öcalan ile görüştükleri dönemde koalisyon var mıydı ki, Öcalan onunla yapın şununla yapın desin… Öcalan bunları yakalasa sopayla kovalar diye düşünüyorum.
Ateşkes-çatışmasızlık
“Bu ateşkes kavramı yanlış bir kavram. Burada terör ve terörle mücadele var. Bizim kullandığımız kavram çatışmasızlık-eylemsizlik. Ama örgüt buna da uymadı. Bütün çözüm süreci boyunca illegaliteyi bırakmadı. Büyük eylemler yaptı. Seçimden sonra da adam öldürdü, yol kesti.
Uyuyan polisleri öldürmek, trafikçileri öldürmek, sivil askerleri ailelerinin yanında öldürmek. Bunun adı kahpeliktir. Her türlü değerini kaybetmiş terör örgütleri açısından bile bu kadarı şeydir… (AS)