İzmir’de miting düzenleyen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu, 12 yıllık AKP iktidarı süresince kimsenin yaşam tarzına karışmadıklarını iddia etti.
7 Haziran seçimlerine ilişkin konuşan Davutoğlu, daha sonra sıklıkla eleştirilere neden olan “yaşam tarzına müdahale” konusuna geldi.
“12 yılık yıllık iktidarımızda kimin nesine karışıldı. Herkes istediği gibi yaşayabilir” diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
“Kimseye neden şöyle giyiniyorsun böyle giyiniyorsun, neden şu tercihte bulunuyorsun ya da bulunmuyorsun deniliyor mu?
“28 Şubat'ta insanların yaşam biçimlerine müdahale edilirken ikinci sınıf vatandaş muamelesi sayanlar, susanlar şimdi korku yaymaya çalışıyorlar.
“Tek bir vatandaşımızın dahi inancına düşüncesine fikrine müdahale olursa onun karşısında önce ben duracağım.”
AKP ve yaşam tarzı
AKP kanadından yaşam tarzına ilişkin yapılan açıklamaları derledik.
Cuma İçten'in Tweet'leri
AKP Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, 22 Mayıs'ta Twitter hesabından yaşam tarzına ilişkin şu mesajları paylaşmıştı:
"İzmir'de CHP'ye oy veren kitle, radikal militanvari davranmakta ve kendisi gibi düşünmeyenlere saygı göstermemektedir."
"Belediye hizmetten ziyade kültürümüze ve değerlerimize aykırı teşkil eden sözde kültürel faaliyetler yapmaktadır."
"Alttan gelen gençlik, değerlerimize aykırı bir yaşam şekli ile yetişmekte ve kendi aileleri bile bu durumdan şikayetçi."
"CHP'li İzmirli Gençler özgürlükten anladıkları, son derece açık giyinmek, kafaya çekmek, sabaha kadar eğlenmek."
"İzmir Boşanma oranının en yüksek olduğu il neden acaba ?
"Haşhaşilerin başkenti İzmir, Neden acaba?"
“Kürtaj cinayet”
Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mayıs 2012’de İstanbul'daki Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı'nın uygulanmasına ilişkin 2012 Uluslararası Parlamenterler Konferansı'nın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada sezaryen doğuma karşı olduğunu ve kürtajın cinayet olduğunu söylemişti.
Erdoğan, ertesi gün de AKP Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde "Her kürtaj bir Uludere'dir' dedi ve kürtajın "milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan" olduğunu söyledi.
“Alkol yaşam tarzı değil”
Tayyip Erdoğan 26 Nisan 2013’te Yeşilay tarafından düzenlenen Global Alkol Politikaları Sempozyumu’nda alkol kullanımının yaşam tarzı olarak savunulacak bir yanının olmadığını söyledi.
24 Mayıs 2013’te, yıllık içki tüketiminin kişi başı ortalama 1,5 litre olduğu Türkiye’de gençleri alkolden korumak adına içki tüketimi ve satışına ilişkin bir dizi yasak getirildi.
Marketlerde ve bakkallarda gece 22.00 ile sabah 06.00 arasında içki satılması yasaklandı. Film, klip ve dizilerde içkiye özendirici görüntüler yasaklandı. İçki firmalarının festival, konser gibi organizasyonlara sponsor olması yasaklandı.
28 Mayıs 2013’te Erdoğan, yasakları yasalaştıran AKP milletvekillerine teşekkür ettiği konuşmasında “Kimse alkolü bir kimlik meselesi haline getirmemelidir. Çıkan düzenleme kimsenin yaşam tarzına müdahale anlamında değildir. İçeceksen yine alkollü içeceğini al evinde iç. Yine git ne içeceksen iç” demişti.
“Kırmızı ruj yasak”
Nisan 2013’te “Yolculardan gelen tepkiler”i gerekçe gösteren THY, hosteslerin kırmızı ruj sürmesini ve saçlarını üstten toplamasını yasaklamıştı.
Femen Türk Hava Yolları’nda kabin memurlarına getirilen kırmızı ruj, kızıl ve platin sarı saç ile frapan, simli makyaj ve üstten topuz yasağını protesto etti. Femen üyeleri bu sefer bedenlerine “Benim Dudağım Benim Kararım” yazdı.
“O kadar da dekolte olmaz”
6 Ekim 2013’te bir televizyon programına katılan dönemin Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ATV’de yayınlanan bir yarışmada sunuculuk yapan Gözde Kansu’nun dekoltesinin çok açık olduğunu belirterek şunları söylemişti:
“Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez.”
Çelik’in bu sözlerinden sonra Kansu’nun işine son verilmişti.
“Kızlı-erkekli kalınamaz”
Erdoğan 5 Kasım 2013’te AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada “Denizli ilinde şahit olduk. Yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakar demokrat yapımıza bu ters. Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak” demiş ve sözlerine şöyle devam etmişti:
“Aynı apartmanın içindeki daire komşuları ihbarı yapıyor. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karma karışık her şey olabiliyor. Anneler babalar feryat ediyor. Bu adımlar atılacaktır. Bunlara da kusura bakmasınlar muhafazakar demokrat olarak müdahil olmak zorundayız. Bu yaşam tarzına müdahale değildir. Böyle bir sorumluluğun manen altına giremeyiz. Bu ülkede annelerin babaların kahir ekseriyetini bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.
Erdoğan ertesi gün Esenboğa Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında kendisine valilerin “kızlı erkekli” evlere müdahale yetkisi olup olmadığına ilişkin soru sorulması üstüne “Yasal değişiklikle gerekli yetkiyi alırlar” demiş ve eklemişti:
“Kişilerin müstakil özel evlerinde bir farklı kız bir farklı genç, ikisinin aynı evde kalması ne denli acaba uygun olabilir? (…) Eğer bir yasal düzenleme yapılması da gerekiyorsa biz bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi yaparız. Şu an valiliklerin bu konuda inisiyatifleri varsa bu inisiyatifleri de kullanması gerekir.”
“Kadın kahkaha atmayacak”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Temmuz 2014’te AKP Bursa teşkilatının Merinos Parkı'nda düzenlediği bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada “iffet”in önemine değinirken, şunları söylemişti:
“Ahlaken bir geriye gidiş var. (…) Nerede öyle yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğebilecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolü haya sembolü kızlarımız. İffet çok önemli. Kadın için de bir süstür, iffet. Erkek içinde bir süstür. Erkek de iffetli olacak. Zampara olmayacak. Kadın ise o da iffetli olacak. Mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın.”
“1, 2, 3, 4 çocuk, gerisi Allah kerim”
2011’den bu yana kadınların üç çocuk doğurması gerektiğini ileri süren Erdoğan, en son 22 Aralık 2014’te katıldığı bir düğünde kadınların daha da fazla çocuk sahibi olması gerektiğini ileri sürmüştü.
“Bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim...” diyen Erdoğan, doğum kontrolüyle Türkiye’nin neslinin kurutulmaya çalıştığını da iddia etmişti. (EKN)
* Karikatürist Selçuk Erdem'e ait olan görseli, Penguen dergisinin 12 Aralık 2013 tarihli sayısından kullandık.