PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, ANF’den Deniz Kendal’a verdiği röportajda Kobanê’de 22. gününe giren direnişi ve Türkiye hükümetinin politikasını değerlendirdi.
Karayılan, Türk devletinin Serêkaniyê'den Kobanê'ye koridor açma sözü verdiğini ancak bunu da yerine getirmediğini söyledi ve yaşananları Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2011'deki verdiği savaş kararına benzetti.
Karayılah Türkiye’nin izlediği politikayı şu başlıklar altında değerlendirdi:
Tehlikeli bir politika
“PYD lideri Salih Müslim’e verilen sözler vardı ancak onlar yerine getirilmedi. 15 gündür Serêkaniyê'den Kobanê'ye koridor açma sözünü verip yerine getirmeme tutumu, bir ambargo ve kuşatma tutumudur”.
“Gerçek şu ki Türkiye'nin IŞİD'e karşı koalisyona katılma senaryosu da bir oyundur. O, her fırsatta IŞİD'i koruma çabası içerisindedir. AKP'nin şu anda yürüttüğü politika çok tehlikeli bir politikadır."
Hava müdahalesi etkili değil
“Tüm uluslararası kamuoyu ve ilgili güçler bilsin ki bu konuda bir yanlışlık var. Bilinmeli ki ABD’nin öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava müdahalesi etkili değil.
Şimdiye kadar oradaki IŞİD güçlerini imha etmeye yönelik bir saldırı yapılmadı. Bize ulaşan bilgilere göre, her seferinde 2-3 roket atmakta, bazı teknik araçlarını hedefleyerek imha ediyorlar. Şimdiye kadar 5-6 tank, aynı sayıda doçka aracı ve 1-2 depoları vuruldu. Yani kızgın çatışma içinde olan, geriden açıkça Kobanê’yi bombalayan IŞİD güçlerine karşı müdahale ederek önüne geçmek için bir girişim söz konusu olmadı.”
Kobanê düşerse IŞİD daha da büyür
“IŞİD, Musul’a yürüyüp alınca 7 bin militan katıldı. Şimdi 20 küsür günlük bir savaş sonucunda eğer ki Kobanê’yi düşürür ve alırsa katılan militan sayısı 10 binleri aşar; IŞİD büyümede bir sıçrama yaşar
“ABD’nin niye IŞİD’in önüne geçmediği konusu anlaşılmaz bir konudur. Kürt halkının direnişinin ezilmesini istiyor olabilirler ama bu direnişin ezilmesi beraberinde IŞİD'i de büyütecektir.
“Kobanê’yi düşürüp güç kazanan IŞİD Bağdat’ı da alır. Güney Kürdistan’da 36. paralelin altındaki tüm yerleri alır ve artık kökleşmiş bir devlete dönüşür. ‘Biz anlamış değiliz' dediğim husus işte bu paradokstur. Çünkü Kobanê'nin alınması, beraberinde IŞİD'in ikiye katlanmasını ve ABD'nin IŞİD karşısındaki mevcut projesinin çöküşünü getirecektir.”
Kobanê’ye destek verin
“Kobanê direnişi sürecek. Sokak sokak da olsa bu çatışma yürütülecek. Kobanê direnişi bu saate kadar başarılı oldu”.
“Gerek Kobanêli gerekse de Kuzeyli gençliğin zaman zaman gruplar halinde sınırı geçip direnişe katılması çok önemli.”
“Halkımız Kurban Bayramı'nı ‘Direniş Bayramı’na ve Kobanê direnişini sahiplenme günlerine dönüştürdü.”
IŞİD'a silahları kim sağlıyor?
Karayılan “IŞİD’in desteği nereden bulduğu” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Şu anda Kobanê’ye saldıran bu çete üyelerinin hiç birisi Suriyeli değildir. Hepsi yabancı ülkelerden Suriye’ye getirilmiş cellatlardır. Peki, bunların Amerika’dan, Avrupa’dan Tunus’tan, Cezayir’den, Mısır’dan, Afganistan’dan, Çeçenistan’dan buraya getirilmesini kim sağladı? Kim bu kadar silahı bunların eline verdi? Kim buna fırsat sundu? Bu kadar teknik silah, bu kadar tank, top ve en etkili Amerikan silahlarının bunların eline geçmesini sağlayan kimdir? En etkili Rus füzelerinin bunların ellerine geçmesini kim sağladı? Kim buna göz yumdu ve neden bugün bunlar Kürt halkının başına bela edilmiştir? Bu soruların cevapları önemli tabii. Bunların tesadüfen, kendiliğinden oluşmuş şeyler olduğu iddia edilemez. Uluslararası istihbarat çevrelerinin ve bölgedeki sömürgeci güçlerin, kendilerini bundan muaf tutmasını kim yutacaktır?
"Kobanê’de kullanılan top ve mermi ancak onlarca kilometrelik konvoylarla taşınabilecek düzeyde bir yoğunluğu oluşturmaktadır. Peki bu kadar cephaneyi nereden alıyorlar! Eğer günlük gelmezse, sürekli takviye olmazsa nasıl oluyor da bu kadar cephaneyi günlük olarak kullanıyorlar. Söze gelince kimse bu IŞİD çetesine sahip çıkmıyor ama eğer destek yoksa bu kadar mühimmat nasıl ve nereden geliyor! Biz bunların fabrikalarının olduğunu duymadık. Demek ki birileri veriyor. Yani takviye ediliyor.”
Türkiye kantonlardan rahatsız
Karayılan Türkiye ile IŞİD arasında ilişki olduğu yönündeki iddiaları konusunda daha önce açıklama yaptıklarını söyledi.
“Türk devleti ile IŞİD arasında devam eden bir ilişki olduğu yönünde güçlü veriler ve ispatlar söz konusu” diyen Karayılan, Öcalan’ın “Kobanê’nin düşürülmesi sürecin bitirilmesidir” sözünü hatırlattı: “Neden? Çünkü Kobanê’yi düşürmek isteyen konsept, Kürt halkını iradesizleştirmek ve teslim almak isteyen bir projedir. Bu projenin Kobanê’de uygulanması Kuzey’de de, diğer yerlerde de tasfiye sürecinin uygulanması anlamına gelmektedir. Açık ki, Türk devleti Kuzey’de çözümde samimi olsaydı kantonlara karşı bu kadar rahatsızlık duymazdı ve bu katliam konseptini de bu biçimde IŞİD eliyle gerçekleştirmezdi.”
AKP tarafsız olsaydı
Karayılan son günlerde Türkiye ordusu ve polisinin Suruç’ta ve sınır kapısındaki tavrının çözüm sürecine zarar verdiğini açıkladı:
“Kobanê’de IŞİD bombardıman üstüne bombardıman ve saldırı üstüne saldırı yapıyor; sen de onun hemen bitişiğindeki Kuzey Kobanê’de yani Mürşitpınar’da gaz bombası atıyorsun, biber gazı sıkıyorsun ve insanlara meydan işkencesi uyguluyorsun. Ne fark var? Hem Kuzey’de hem de Rojava’da saldırı var. Neden bu fotoğrafın oluşmasına yol açılıyor? Çünkü ortak hedef vardır. Bu hedef, Kürt toplumunun bastırılması, iradesiz kılınması ve teslim alınmasıdır. Eğer AKP tarafsız olsaydı bu fotoğraf oluşturulmaz, Kürt halkına bu denli şiddetle yönelinmezdi."
Angajman kurallarına IŞİD olunca uyulmuyor
Deniz Kendal’ın angajman kurallarını hatırlatması üzerine Karayılan, dünya aleme ilan edilen bu kurallara Türkiye’nin uymadığını söyledi.
“Bu kurallar nerede kaldı merak konusu. Şu an Kuzey’e sadece mermi sekmiyor; IŞİD doğrudan top da atıyor. Halktan ve askerden yaralananlar var. Hani angajman kuralları? Angajman kurallarını yere çaldınız. Ancak yere çalınan aslında angajman kuralları değildir; Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefidir. Siz Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefini yere çaldınız. Söz konusu Kürtler olunca her şeyiniz değişiyor. Kürt düşmanlığınız sizi IŞİD'e esir haline getirdi. Ona karşı bir ‘gık’ bile diyemiyorsunuz. Bir söz söyleyemiyorsunuz, tutup oradaki köyleri boşaltmakta çare buluyorsunuz. IŞİD’in topları karşısında askerleriniz saklanacak yer arıyor ama herhangi bir şey yapmıyorsunuz. Yani hem IŞİD’in her türlü saldırısına karşı kayıtsız kalacak, hem de Kobanê direnişçilerine manevi destek sunmak amacıyla orada bulunan halka da sıkıyönetim rejimlerinde görülmeyen bir biçimde şiddet uygulayacaksınız. Bu nasıl tarafsızlıktır? Bu, Kürt toplumunun bastırılması ve katliamdan geçirilmesi konseptinin içinde olmaktır. Ancak böyle görülebilir. Şimdi bizim hep tek yönlü suçlama yaptığımızı iddia edebilirler ama bulgular ortadadır.” (HK)