Bir şiddetin hikayesi içine doğmuş, onunla büyümüş ve bu şiddet hikayesiyle ölmek istemeyen birçok Kıbrıslı gençten biriyim.
Sizler, şimdiye kadar sesimi Aydın Doğan'ın ya da Mehmedali Birand'ın izin verdiği sınırlar içinde duydunuz. Ya da ülkem, hayatım global çıkar ilişkileriyle örülmüş pazarlık masalarında "kart" olarak kullanıldığı zaman beni aklınızdan geçirdiniz.
"Varolma mücadelesi"ni görürdünüz
Ama hiç gerçekliğimin ne olduğunu merak etmediniz! Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, ülkemi nasıl bir silah ambarına dönüştürdüğünden, askerinizin ülkemde nasıl bir dikta rejimi oluşturup seçimlerime ve irademe müdahale ettiğinden, demokrasi ve barış için savaşan insanlarımı öldürdüğünden, özne pozisyonunda ve kendi ülkesinde yaşama hakkında direnen gazetecilerimizin hapse atıldığından, diplomalı işsizlerimizin nasıl birer birer göç ettiğinden, tarihsizleştirilmemden, asimile edilmediğim için gün be gün üzerimde artan baskıdan haberiniz yok!!!
Haberiniz olsaydı, bunca yıldır Kıbrıs Türk solunun adada yürüttüğü mücadelenin bir "varolma mücadelesi" olduğunu görürdünüz. Devletinizin baskısı altında inim inim inleyen Kıbrıslıtürklerin, periferi bir Türk toprağında yaşayan "yavruvatan Türkleri?!!!" olmadığını anlardınız.
Bizler Oedipal bir sendromla "ana"sına kavuşmaya çalışan Denktaş değiliz. Bizler "halkların kardeşliğine inan ve bu uğurda yıllardır mücadele eden ve adavatanı yurt bilen" insanlarız.
"Irak'ta savaşa hayır" diyenler
Hikayemiz gerçekten hazin ve inanın ki, buradaki mücadeleye esirgediğiniz destekle daha da hazinleşiyor. Sizlerin coşku içinde "Irak'ta Savaşa Hayır" eyleminde toplandığınızı görünce, bu mücadeleyi yürüten onurlu - aydınlık Anadolu insanının, yanı başındaki Kıbrıs'a bu kadar duyarsız kalmasını anlayamıyoruz.
Elbette bunda bizim derdimizi sizlere yeterince anlatamamamızın da payı büyük. Gerçi ülkemiz parsel parsel askeri bölge yapılırken, medya Kıbrıs'ın muhalif yüzüne sansür uygularken, silahların gölgeleri bedenimizi takip ederken bu çok da mümkün değildi. Ama artık Kıbrıslıtürklerin kaybedecek hiçbir şeyleri yok!
27 Kasım gününden beridir binlerce Kıbrıslıtürk alanları, meydanları dolduruyor ve "Kıbrıs'ta Barış Engellenemez" diye haykırıyor. Derdimiz, Denktaş'ın bizi temsil etmediğini dünyaya haykırmak ve yardımınıza çok ihtiyacımız var. Unutmayın ki mesele Avrupa Birliği'ne (AB) girmek değil, mesele kendi ülkemizde insanca yaşamak!
Şiddet hikayesine dur demek
Artık elinizi vicdanınıza koyun! Devletinizin burada yazdığı şiddet hikayesine dur demek için sesinizi sesimize karıştırın! Aksi takdirde TC'nin Kıbrıs üzerinde direttiği dış politikası, 28 Şubat'ta ben ve benim gibi birçok Kıbrıslı gencin kanını akıtacak.
Yaşamımızın anlamı olmadığını 13 Aralık'tan sonra yeniden fark etmiş durumdayız, Kıbrıslıtürkler 28 Şubat'ta Genelkurmay ve Denktaş tamtamlarıyla bir daha peşkeş çekilecek olursa, inanın ki ölümümüz çok anlamlı olacak.
Ülkemizde barış istiyoruz, yaşamak istiyoruz! Artık ses ver Türkiye Solu!! (DD/NM)