Bu günlerde birçok öğrenci üniversitelerden mezun oluyor ve mezuniyetler sonucunda törenler yapılıyor.
Peki kimler gidemiyor veya gitmek istemiyor bu törenlere hiç düşündünüz mü!
Bu ülkedeki büyük bir nüfus çoğunluğunu oluşturan ve toplumda sanıldığının gibi başarısız olmayan Kürtler ve yıllarca onları öcü gibi gösterip, toplumdan onları soyutlayarak yalnızlaştırdığını düşündüğünüz ama hiçte yalnız olmadıklarını geçen hafta sonu 11. LGBT yürüyüşünde yaratıcı zekalarıyla "Nerdesin Aşkım? Buradayım Aşkım!" diyerek hepimize ne kadar kalabalık olduklarını gösterdiler. Yıllardır başlarındaki örtü üzerinden yapmadığınız siyaset kalmayan ama kepleri başörtü üzerine yakıştırmadığınız ve laikliğe karşı tehdit olarak gördüğünüz nasıl olsa çalışmaya yani hizmet vermeye başladıklarında başörtülerini takamayacak olan kadınlar. Şimdi diyeceksiniz dört beş yıl birlikte okuyabiliyorlar da son bir günü mü paylaşamıyorlar! Son gün deyip geçmeyin okula başladıkları ilk günden çok da bir farkı yok üstüne birkaç şey eklenmesi dışında…
Birçok tören okul birincisi olan öğrencinin Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okumasıyla ile başlar ve ‘Varlığım Türk varlığına Armağan’ olsun sözü ile biter. Bırakın bu söyleme karşı çıkmayı, kimse yerinden kalkıp biz bunları on altı, on yedi yıldır yani eğitim aldığımızdan beri öğrendik diyemiyorlar. Çünkü her ne kadar mezun olmuşlarsa da sorun yaşamak istemiyor hiç kimse…
Okul birincisi olan arkadaşlarının konuşması bittikten sonra ülkenin yaşadığı hareketlikten dolayı birinci olmayanlar altta kalmamak için ayağa kalkarak "Hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyorlar. Asker olmak istemeyenleri, ayağa kalkmayanları hain ilan ediyorlar ve dört, beş yıl boyunca onlarla paylaştıklarını unutarak onlarla daha az fotoğraf çekerek kendilerince onları cezalandırıyorlar. Tören bir çok sıkıcı konuşmadan sonra sıra kep atma törenine geliyor.
Dedim ya ülke hareketli bir değişim içinde ama nedense bir türlü dönüşemiyor!
Bazı öğrenciler gezi parkından hatıra olsun diye mi, yoksa bir daha kullanmaya ihtiyaç duyacakları için mi atmadıkları gaz maskeleriyle keplerini atıyorlar; bazıları Taksim Gezi Parkı eylemlerinde polisin öldürdüğü Ethem Sarısülük’ün fotoğrafını taşırken Lice’de karakol yapılmasını protesto ederken öldürülen Medeni Yıldırım’ın fotoğrafını getirmeyi unutuyorlar. Her yer Taksim diyorlar, Lice ondan sonra olmasına rağmen hatırlayamıyorlar, yıllar boyunca ezberledikleri yalan yanlış bilgiler yüzünden…
Bütün bunlara rağmen bir Kürt çocuğu, bir eşcinsel veya başı örtülü bir kadın sırf ailesi mutlu olsun diye var olmadığı halde bu törenlere katılması büyük bir fedakarlıktır. Ve maalesef ismi okunan ama "Buradayım" diyemeyen ve ona ayrılan koltuğu boş kalan öğrencilerin az olmaması bu ülkenin daha birçok değişime ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Sözü ne öğrenciler tanıdım ama yoktularla bitirelim… (FDM/HK)