AKP grup toplantısında konuşan Recep Tayyip Erdoğan bu sabah Taksim’de Gezi için nöbette bulunan direnişçilere yapılan polis müdahalesi için İçişleri Bakanı'na, İstanbul Valisi'ne ve Emniyet Müdürü'ne teşekkür etti.
"Sandıktan çıkan sonuçlarda insanlar kendilerini yenilmiş hissetmesin diye hassasiyet içinde yaklaştık. Farklı etnik guruplara , kesimlere samimiyet içinde yaklaştık. Bize oy vermeyenleri anlamaya çalıştık. Farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti olmadık. Bundan sonra da asla olmayacağız.
"Kimseye dayatma yapmayız"
"Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hiç kimseyle, hiçbir kesimle, onların hassasiyetlerine kulak tıkayarak bir kenara itmedik ve itmeyeceğiz. Meşru taleplerini, demokratik hak taleplerini bugüne kadar nasıl dikkatle kulak verdiysek, bundan sonra da dinlemeye anlamaya, empati kurmaya devam edeceğiz.
"10 buçuk yıldır bu tertiplerle, tezgahlarla, provokasyonlarla , siyaset mühendisliği girişimleriyle nasıl baş ettiysek, onlara karşı nasıl dik durduysak, bundan sonra da milletin emanetini aynı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız, ne de kimsenin dayatmasına eyvallah deriz.
"Son iki hafta içerisinde meydana gelen olayları tek katmanlı olaylar olarak tabii ki görmüyoruz. Gezi Parkı'ndaki ağaçların taşınmasına bir itiraz olarak başlayan olaylar farklı mecralara akmaya başlamıştır. Yapılan bazı ağaçların sökülüp başka yere taşınmasıdır. Bu projeye onay verenler arasında CHP de vardı. Bazı siyasilerin sürece müdahil olması yani çark etmesi oradaki itirazları büyütmüştür. Bir çevre katliamını oradakiler icra etmiştir. İlk itirazlar siyasilerin farklı odak ve çevrelerin sürece dahil olması ile başka noktaya ilerlemiştir. Üç gencimiz olaylarda hayatını kaybederken, gencecik bir komiserimiz şehit edilmiştir.
"Tayyip Erdoğan Değişmez"
"Kamu malları zarar görmüş, halka hizmet veren belediye otobüsleri tahrip edilmiştir. Esnafın dükkanları yakılmış, yıkılmıştır. Araç kornalarıyla, tencere-tava sesleri ile evlerinde insanlar rahatsız edilmiştir. Bu olaylarla Türkiye ekonomisi de doğrudan doğruya hedef alınmıştır. Olay 15 tane ağacın sökülmesi değil. Çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere paravan mahiyeti taşımıştır.
"Taksim Meydanı, adı üzerinde Taksim Meydanı, işgal alanı değildir. Eylemleri bahane ededenler Türk bayrağını yakacak, bölücü posterleri devletin kurumuna asacak kadar alçalmışlardır. Güvenlik güçlerinin başta bu işe müsaade etmemesi gerekiyordu. 'Şu terör örgütü mensuplarının posterlerini indirin' mi diyeceğiz? Kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur, çatıya bunlar nasıl çıkarılır? Orada bu tür paçavralar nasıl astırılır? Örgüt liderlerinin posterleri nasıl astırılır? Bunların karşısında biz konuşunca, 'başbakan sert konuşuyor.' Eğer buna sertlik diyorsanız, kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez.
"Oradaki tüm eylemcilerin, tüm göstericilerin büyük fotoğrafı görmelerini, oynanan oyunu anlamalarını, samimi olanları, özellikle oradan çekilmeye davet ediyorum. Kendilerinden bunu bir Başbakanları olarak bekliyorum. Şu anda gerek bakanımıza, İstanbul valimize bu sabah yaptıkları operasyon sebebiyle teşekkür ediyorum. AKM'den bütün bu paçavralar indirildi. Şu anda güvenlik güçlerimiz kültür merkezine sahip çıktılar. Anıttaki bütün o paçavraları gördünüz mü? Böyle bir tabloya eğer bir yürütme olarak müsaade edersek, milletimize, tarihimize çok ciddi bir sorumluluk içerisinde oluruz.
"Yakınımın gelinini taciz ettiler"
"Bu olaylarda, çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık Ofisi'nin yakınında, yanında 6 aylık çocuğu, yerlerde süründürdüler. Kendisini taciz ettiler, çocuğunu taciz ettiler. Bunun özgürlük mücadelesi ile yakından uzaktan ne alakası var? Bu mudur özgürlük, bu mudur çevrecilik? Ama biz bütün bunlara 'sabır, sabır, sabır' dedik."