Diyarbakır, İzmir, Batman, Mardin, Ankara, Van, Bursa ve İstanbul’dan kadınlar Barış İçin Kadın Girişimleri’nin düzenlediği “Barış İçin Kadın Konferansı”nda bir araya geldi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen konferansta kadınların barış sürecindeki önemi, talepleri ve katılım mekanizmaları tartışılıyor.
Açılış konuşmasını yapan Nilgün Yurdalan kadınlar olmadan barışın mümkün olmayacağını söyleyerek “Barışı yaşayacağımız zamanların yakın olduğunu hissediyorum” dedi.
Nükhet Sirman ve Nimet Tanrıkulu’nun Kürtçe ve Türkçe yaptığı konuşmalarda Barış İçin Kadın Girişimi’nin (BİKG) çalışmaları anlatıldı, barışın kalıcı olması için kadınların katılımının önemi vurgulandı. Nazan Üstündağ, dünyadaki örneklerden yola çıkarak kadınların olmadığı bir barış sürecinin toplumsallaşamadığını belirtti.
BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Yakın Ertürk ise cinsiyet eşitliği temelinde bir toplum inşası olmadığı takdirde kadına savaşın barış döneminde de devam edeceğini ifade etti. Diyarbakır cezaevindeki Kürt kadın tutuklular ise gönderdikleri mektupta kadınların olmadığı bir barışın eksik olacağını belirtti.
“Süreci biz kadınlar birlikte örmeliyiz”
Sirman ve Tanrıkulu’nun konuşmalarında kadınların barış için mücadelesinin 90’lı yıllarda başladığı belirtildi. Bu mücadeledeki kadınların tutuklanmaya başladığı 2009 yılında BİKG’nin kurulduğunun belirtildiği konuşmalarda şu ifadeler yer aldı:
“Savaştan başta Kürt kadınlar olmak üzere en çok kadınların zarar gördü. Biz kadınlar ‘söyleyecek sözümüz, çözümü geliştirecek gücümüz var’ diyerek hep birlikte çalıştık.
“Barışın kalıcı demokratik ve cinsiyet eşitlikçi topluma vesile olmasını istiyorsak bu süreci biz kadınlar birlikte örmek zorundayız. Kalıcı, adil ve eşitlikçi barış ancak kadınların sürece katılımıyla mümkün.”
Üstündağ: Kadınlar barışma konusunda deneyimli
Üstündağ dünyada 1990-2010 arasında 100’den fazla barış süreci beş yüzden fazla anlaşmayı incelediği çalışması kapsamında kadınların barış sürecine katılımının önemini anlattı:
“Savaş kadınları doğrudan ve dolaylı olarak etkiledi. Ancak kadınlar sadece mağdur değil, aynı zamanda barış mücadelesinin de en önünde. Birleşmiş Milletler’in (BM)1325 nolu kararına göre kadınlar barış sürecinin her evresine katılmalı. Buna karşın kadınların sürece katılımı değişiklik gösteriyor, katılıma rağmen kadınların çıkarları gözetilmeyebiliyor.
“Kadınlar barış sürecine katılmalı. Kadınlar nüfusun yüzde 50’sini oluşturur. Barış süreci toplumun, toplumsal sözleşmenin yeniden inşa edildiği dönemlerdir. Kadınların yer almadığı barış süreçleri toplumsallaşmıyor. Araştırmalar barışın kadınların katılımıyla toplumsal, derinlikli ve sürdürebilir olduğunu gösteriyor.
“Kadınlar savaş boyunca barış için mücadele ediyor, barışma konusunda deneyimliler. Kayıpların bulunması, faili meçhul cinayetlerin, sivil halka yönelik katliamların aydınlatılması için mücadeledeler. Bunlar olmazsa toplum barışa küsüyor.
“Silahlı savaş dursa dahi, egemenlik temelinde kalan toplumsal barışın arkasından ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlik derinleşiyor, savaş şiddeti gündelik şiddete ve suça evriliyor.”
Ertürk: Cinsiyet eşitliği olmazsa kadına savaş barışta da sürer
Ertürk dünyadaki barış sürecinde kadınların rolü ile ilgili deneyimlerini paylaştı, kadınların barış sürecinde olmasının yanı sıra barışla cinsiyet eşitliği olan bir toplumun oluşturulmasının önemine değindi:
“Kadınlar olarak toplumun yüzde ellisini oluşturuyoruz. Bu yüzde ellinin çıkarları gözetilmezse barışı zedeleyecek sorunlar oluşur.
“ Cinsiyet eşitliğinin olmadığı toplumlarda savaşın bitmesi kadın için barışı getiremeyebiliyor. Kadının barış masasında olması ve cinsiyet eşitliğinin barışı şekillendirmesi çok önemli. Bu olmazsa kadına savaş, barış zamanında da devam eder.
“Kadınsız barış eksik olur”
Ertürk’ün konuşmasının ardından Diyarbakır E Tipi cezaevindeki Kürt kadınlarının gönderdiği mektup okudu. Cezaevindeki mektupta kadınların savaştan en çok zarar gördüğü, barış sürecinin savaşmaktan daha zor olduğu belirtildi.
“Kadınsız hayata geçirilmeye çalışılan barış eksik olacak ve kalıcı olmayacak. Barış, erkeklerin insafına bırakılmayacak kadar hayati ve toplumsal” denilen mektupta kadınların barış sürecinde yer almasının önemi vurgulandı.
Konferans basına kapalı şekilde taleplerin ve katılım mekanizmalarının tartışılmasıyla devam ediyor. İkinci yarıda Skyp aracılığıyla Sanam Naraghi Anderlini’nin katılımıyla kadınların sürece katılım mekanizmaları konuşulacak. Anderlini, Birleşmiş Milletler’de 1325’in hazırlanması konusunda katkıda bulunmuş, barış görüşmeleri, çatışma sonrası yönetim gibi konularda çeşitli ülkelerde çalışmalar yapmış bir kadın. (BK)
* Konferansın sonuç bildirgesi Salı günü açıklanacak.