Ahmet Kaya 17 yıl önce bugün sürgünde öldü. Bugünden geriye bakıldığında ona yaşatılanları ne kadar doğru anlatıyor “Başım Belada” şarkısındaki dize: Nerden baksan tutarsızlık, / Nerden baksan ahmakça!
Ahmet Kaya 17 yıl önce Paris’te sürgünde öldü. Henüz 43 yaşındaydı. Annesi Türk, babası Kürt’tü. Sürgünlük ve memleketine duyduğu hasretin hayatını kaybetmesine giden süreci hızlandırdığı söylenir. 16 Kasım 2000’de evinde kalp krizi geçirdi. O günlerde son albümü “Hoşkalın Gözüm”ün kayıtlarını yapıyordu.
Onu sürgüne götürecek süreç 10 Şubat 1999 günü Magazin Gazetecileri Derneği'nin ödül töreninde yaptığı konuşma sonrası yaşananlarla başlamıştı.
Ahmet Kaya şöyle diyordu:
“Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını biliyorum."
Bu konuşmanın ardından törene katılan şarkıcılar ve magazin insanları Ahmet Kaya’ya yönelik sözlü ve fiziki saldırıya başladı. Çatal, bıçak, bardak attılar.
Bu saldırı dalgası takip eden günlerde devam etti. Özellikle Hürriyet gazetesinin manşetten yaptığı hedef gösteren yayınları, Ahmet Kaya hakkında 18 Mart 1999’da İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde toplam 10,5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açılmasına neden oldu.
Dava sürecinde Hürriyet başta olmak üzere Türkiye medyası Ahmet Kaya aleyhinde yayınları sürdürdü.
Ahmet Kaya yalnız bırakılmıştı. 16 Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda gıyabında toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Son albümünde sözlerini kendisinin yazdığı “Siz Yanmayın – Sürgün” adlı şarkısında o günlerde yaşadıklarını anlatır.
Ağlama bu günler gelir de geçer babam Ağlama bu dertler elbet biter babam Ocaksız köylerimde dumanlar tüter elbet Ben yandım sen yanma Allah aşkına
Albümün giriş şarkısıdır. Şarkıya ara verdiği bölümde küçük bir konuşması vardır.
“Burada, bu şarkımı söylerken, benim Türkiye’de yaşadığım çok zor günlerde bir ‘merhaba’sını istediğim, fakat o ‘merhaba’yı benden esirgeyen, ulusal anlamda aynı kaderi paylaştığım bütün arkadaşlarıma ve dostlarıma ince bir sitemdir. Umarım bunu anlarlar”...
Ve şarkıya devam eder:
İki damla gözyaşımla Satıldım pazarlarda Kırdılar yüreğimi Kırdılar azarlarla Sürgünlere yolladılar Sabah dörtte yağmurlarla Ben yandım Siz yanmayın Allah aşkına
Ahmet Kaya uğradığı haksız saldırıyı sineye çekerken kırgınlığını “Ben yandım siz yanmayın” diyerek anlatmayı tercih etmişti. Sanki kendisinden sonra Türkiye’de yaşanacaklara işaret ediyordu. “Siz” dediği tüm ülkesiydi.
“Hoşçakalın Gözüm” albümünün son şarkısıydı. Şiir eşi Gülten Kaya’nın, şarkı sözü haline Ahmet Kaya getirmişti. Gülten Kaya eşinin yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:
Nedir bu başımdaki felaket Kırk yıldır sefalette bu Ahmet Kefenimi alın dikin bir zahmet Gömün beni, gömün beni bir başıma
Şarkı ölümüne kadar yaşadığı son dönemini özetliyor. Ancak öngöremediği bir şey vardı...
Cenaze töreni 17 Kasım 2000'de yapıldı. Binlerce insan katıldı törene. Paris'in Père Lachaise Mezarlığına binlerce insan, yıllarca söylenmeye ve dinlenmeye devam edecek şarkılarını mırıldanarak yürüdü.
Paris'in Père Lachaise belki de dünyanın en çok ziyaret edilen mezarlığı. Sürgünde hayatını kaybeden iki yoldaş Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya burada yatıyor; başlarında çiçekler eksik olmuyor.
İkisi de ülkelerinden ayrıldıklarında haklarında yapılan haberler ve soruşturmalarla toplumsal bir hezeyan yaşanıyordu. Bugün o saldırıları başlatanlar tarihin derinliklerinde isimsiz ve cisimsiz. Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya gönüllerde.
Bugünden geriye bakıldığında ona yaşatılanları ne kadar doğru anlatıyor "Başım Belada" şarkısındaki dize:
Nerden baksan tutarsızlık, Nerden baksan ahmakça!
17 yıl önce “Hoşçakalın Gözüm” diyen Ahmet Kaya’nın “Başım Belada” şarkısıyla yaşadığımız günleri yeniden düşünüp değerlendirmek ve bir selam yollamak gerek: “O zaman da haklıydın gözüm ve hala haklısın”…
Bugün, düşünemeyeceğin kadar Başım belada! Köşe başları tutulmuş, Üstelik yağmur yağmada..
İler-tutar yanı yok! Fişlenmişim, adım-eşkalim bilinmekte. Üstelik, göğsümde, yani tam şuramda, Kirli sakalıyla Bir eşkıya gezinmekte..
Başım belada! Adamın biri vurulmuş sokakta, Cebinde adresim bulunmuş.. Başım belada! Tabancamı unutmuşum helada. Nerden baksan tutarsızlık, Nerden baksan ahmakça!
Sevdim, inanamayacağın kadar, Sevdim seni esmer kız.. Kirpiklerimde çırpınan Şu tuzlu gözyaşımda İhanetin adı yok! Neylersin ki çember daralmakta.. Şimdilik hoşça kal yaban çiçeğim. Yasal mermisiyle, Bir komiser yaklaşmakta..
Gazeteci. Üniversite yıllarında Abra ve Patika adlı dergilerin yayınlanma süreçlerinde yer aldı. Bir süre Sol Yayınları'nda editörlük yaptı. Gazeteciliğe GazetePazar'da başladı; ardından Hürriyet gazetesinde çalıştı....
Gazeteci. Üniversite yıllarında Abra ve Patika adlı dergilerin yayınlanma süreçlerinde yer aldı. Bir süre Sol Yayınları'nda editörlük yaptı. Gazeteciliğe GazetePazar'da başladı; ardından Hürriyet gazetesinde çalıştı. Daha sonra Habertürk - Yarın gazetesi, Picus Edebiyat Dergisi'nde, Sabah ve Habertürk dergi gruplarında çalıştı. ODTÜ, Siyaset Bilimi mezunu. 2011 - 2019 yılları arasında bianet haber sitesinde eş yayın yönetmeni olarak çalıştı
Anadolu Kültür’ün 20 yılını anlatan “Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür” belgeseli, 18 Nisan Cuma günü saat 19:00’da Ankara Alman Kültür Merkezi’nde (Goethe Institut) gösterilecek.
Gösterimin ardından Anadolu Kültür ekip üyelerinin katılımıyla Bilge Taş moderatörlüğünde bir söyleşi düzenlenecek.
Nehre Su Taşımak belgeseli bir taraftan Diyarbakır Sanat Merkezi ve Depo’yu hayata geçiren Anadolu Kültür’ün 20 yıllık yolculuğunu odağına alırken diğer taraftan da bu yıllar içinde Türkiye’de sivil toplum ve kültür sanat alanında yaşanan gelişmelere dair ipuçları taşıyor.
Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür 2024, 66’
Senaryo, Reji: Mert Kaya Yapım: Anadolu Kültür Görüntü Yönetmeni: Meryem Yavuz Montaj: Can Eskinazi, Mert Kaya Sanat Yönetmeni: Günsu Sarı İçerik Ekibi: Asena Günal, Övgü Gökçe Yaşa, Tamar Nalcı Yardımcı Yönetmen: Aslı Özoğuz Ses Tasarım: Ilgar Gökhan Yürütücü Yapımcı: Mert Kaya (JotaFilm, loudcat.filmworks) Yardımcı Yapımcı: Barış Can Ertürk (JotaFilm) Yapım Koordinatörleri: Arican Paker, Mustafa Akçaöz
TRT’nin, 2 Nisan’da yapılan tüketim boykotuna destek verdikleri gerekçesiyle bazı oyuncuları projelerinden çıkarması ve dizilerini kaldırma kararları Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşındı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, bugün, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na soru önergesi verdi.
Çelenk, yalnızca görüşlerini bildirdikleri için oyuncuların cezalandırılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek TRT’nin bu tavrının anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini vurguladı.
Çelenk’in soru önergesinde TRT’nin mali kaynakları da mercek altına alındı.
TRT, tüketim boykotu çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle Aybüke Pusat, Boran Kuzum, Başak Gümülcinelioğlu ve Furkan Andıç gibi oyuncuları projelerden çıkarmış, senarist Ali Aydın’ın yazdığı “Mevlana Celaleddin-i Rumi” dizisini dijital platformundan kaldırmıştır. Kurum sanatçılarının kendi yaşamlarını da etkileyen toplumsal meselelere ilişkin düşüncelerini açıklamalarının ve tartışmalara katılmalarının denetim ve baskılanmasının ifadesi olan bu kararlar hangi kriterler temelinde almıştır?
Kamu yayıncısı TRT’nin iktidar uygulamalarını eleştiren sanatçıları projelerden çıkarıp, destekleyenleri koruması tarafsızlık ilkesinin ihlali değil midir?
TRT’nin kamu yayıncılığı ilkeleri doğrultusunda fikir çeşitliliğini ve ifade özgürlüğünü desteklemesi yükümlülüğü nasıl denetlenmektedir?
TRT, kamu yayıncısı olarak yayın politikasına ilişkin yurttaşlardan gelen şikayetleri sistemli biçimde inceleyen veya değerlendirmeye tabi tutan bir çalışma yürütmekte midir? Böyle bir çalışma varsa, bu çalışmaya ilişkin veriler nelerdir?
TRT, 2004–2024 yılları arasında toplam ne kadar bandrol geliri elde etmiştir? Bu gelir yıllara göre ne şekilde dağılmıştır ve hangi alanlara harcanmıştır?
Ne olmuştu?
İstanbul Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart 2025'te tutuklanmasının ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in de çağrısıyla 2 Nisan'da gerçekleştirilen boykot kampanyasını destekleyen pek çok oyuncu, yer aldığı projelerden el çektirildi.
Boykot kapsamında, CHP'nin işaret ettiği ve iktidara yakınlığıyla bilinen çeşitli sermaye gruplarına ait medya organları ve şirketler yer alıyor. Kampanyayla ilgili soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, boykot çağrılarının “halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik ayrıştırıcı söylemler” (TCK md. 122/1-d) içerdiğini ve boykotçuların “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” (TCK md. 216) suçunu işlediğini iddia ediyor.
Boykot çağrıları nedeniyle özellikle TRT’nin dijital platformu tabii’de yayınlanan dizilerin kadrolarından çıkarılan oyuncular şöyle: Aybüke Pusat, Furkan Andıç, Boran Kuzum ve Başak Gümülcinelioğlu.
Aybüke Pusat'a destek veren senarist Ali Aydın'ın kaleme aldığı “Rumi” dizisi de tabii’nin kütüphanesinden kaldırıldı.
Boykot çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle oyuncular Berna Laçin, Rojda Demirer ve Alican Yücesoy’un sosyal medya hesaplarına da erişim engeli getirildi. (TY)