* Fotoğraf: Metin Tokgöz - İstanbul / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, COVID-19 salgının dünyaya ilan edilmesinden sonra, Türkiye’de salgına yönelik olarak pek çok hatalı ve eksik uygulama yapıldığını belirtti ve gelinen aşamada hastalığın ülkenin her yerinde ve yaygın olduğunu açıkladı:
“Olgular ve temaslılar neredeyse hemen her yerdedir. Bu aşamadan sonra ülke çapında karantina uygulaması fırsatı kaçırılmıştır. Karantina ve tecrit, epidemiyolojik veriler ışığında yerel/bölgesel olarak halen hızla ve kararlılıkla uygulanabilir. Ancak geldiğimiz noktada risk grupları (Çocukları ve torunlarıyla birlikte yaşamayan, çalışmak zorunda olmayan 65+ yaştakilerden yalnız ve/veya eşiyle yaşayanlarla, kanser, şeker, tansiyon, bağışıklık sistemi bozukluğu olan hastalar) dışında ülke çapında tecrit uygulamasının da bir anlamı kalmamıştır.”
Bugün yazılı açıklama yapan TTB, başlangıçta salgını baskılama stratejisi uygulanacakmış gibi gözlenirken, sonrasında İran’da salgın ortaya çıktığında sınırın etkin şekilde kapatılmaması ve gelenlere karantina uygulanmaması, salgının var olduğunun bilindiği dönemde sınır kapılarının açılarak mültecilerin sınıra gitmesine izin verilmesi, sonra da geri götürülmeleri, Umre’den dönenlerin karantinaya alınmaması gibi yaklaşımlar nedeniyle, Türkiye’nin göz göre göre enfekte hale getirildiğini ifade etti.
Açıklamada, “ülkemizde olduğu gibi özel sektörde çalışanların ücretli izin verilmeksizin çalışmaya devam etmek zorunda kaldığı koşullarda, toplumun hareketliliğinin sınırlanması (community containment) uygulamasının etkili olması beklenemez” dendi.
Hangi hatalar yapıldı?
TTB, salgının ilanının ardından Türkiye’de yapılan hataları şöyle sıraladı:
* İran’da salgının olduğu öğrenilmesine karşın, sınır kapıları tedricen kapatıldı, gelenlere etkin karantina uygulanmadı.
* Salgının varolduğu bilinen Avrupa ülkelerinden gelen 300 bini aşkın kişiye ateş taraması dışında herhangi bir kısıtlayıcı uygulama neredeyse yapılmadı.
* AB ile ilişkiler gerginleştiğinde ülkenin çok farklı kentlerinde yaşamakta olan göçmenler-sığınmacılar-mülteciler araçlarla, kitlesel olarak Yunanistan sınırında olan illerimize taşındı. Yaklaşık bir hafta sonrasında yeniden, yine kitlesel olarak araçlarla eski ikametlerine taşındı. Böylece, yetkililer sorumluluklarının tam tersi bir uygulama ile etkenin yayılma riskini arttırmış oldu.
* Suudi Arabistan’da da salgın olduğu ve Umre’de çok farklı ülke yurttaşlarıyla temas olacağı biliniyor olmasına karşın, Umre’den dönen milletvekilleri, bürokratlar başta olmak üzere, yirmi binin üzerindeki kişinin önemli bir bölümüne karantina uygulanmadı. Bu kişiler, ülkemizin hemen bütün illerinde bulunan evlerine gittiler. Olağan dönemlerde olduğu gibi akrabalarının, komşularının kutlamalarını yakın temaslarla kabul ettiler.
* Okullar ve üniversiteler tatil edilmesine karşın, eş zamanlı olarak askere alımlar/terhisler ile toplu ibadetler engellenmedi.
* Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre 29 Mart 2020 tarihi itibariyle test yapılan olgu sayısı ancak 65 bine ulaştı. Hastalık belirtisi olanların büyük bölümüne, temaslılara, sağlık kurumlarında hasta ve olası COVID-19’lularla teması olan sağlık emekçilerine sistemli olarak test yapılmadı. Filyasyon için hâlâ hangi adımların atıldığını bilmiyoruz. Bu nedenlerle, bilinen/tanısı kesinleşmiş hasta sayımız gün itibariye yalnızca 9 bin 217 kişi olarak açıklanabiliyor. Oysa, etkenin bilinen özellikleri ve olası hastalar ve/veya temaslılarla ilgili uygulamalar göz önüne alındığında, sayılarını söyleme olanağımız olmasa da hastalığın ülkenin hemen her yerinde ve yaygın olduğunu söyleyebiliriz.
Bundan sonra ne yapılabilir?
TTB halen alınacak önlemler olduğunu da ekledi:
* Epidemiyolojik veriler ışığında belirlenecek bir süre için toplum hareketliğinin kısıtlanması yaygınlaştırılarak sürdürülmeli, aktif sürveyans ve filyasyonun yanı sıra, endikasyonu olan herkese test uygulanabilmesi sağlanmalı, hastane tedavisi gerekmeyen hastaların izolasyonuna ağırlık verilmelidir.
* Olgu sayıları ve sağlık hizmeti kapasitesi iller bazında değerlendirilerek, gerektiğinde, çalışma koşulları ve fizik mesafeyi korumayı sağlayacak önlemler il bazında alınmalıdır.
* İşçilerin, işsizlerin, yoksulların yaşamlarının ve sağlıklarının olumsuz etkilenmesini engelleyecek desteklerin (Ücretli izin, işsizlik ödeneğinin kapsamının genişletilmesi ve tutarının artırılması, önümüzdeki üç ay boyunca ücretsiz su-ısınma-elektrik verilmesi vb.) ivedi olarak sağlanmasıdır. Türkiye’nin kaynakları bu destekler için yeterlidir. (AS)