ABD’de bir hakim rüşvet almaktan 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hakimin suçu beş senede, şirketler tarafından yönetilen ıslahevlerine 4 bin çocuğu kapatmak.
Hatırlayanlar olabilir; F Tipi cezaevlerinin temel olarak cezaevi hizmetinin özelleştirilmesi anlamına geldiği söylenmişti. F tiplerinde uzun süredir “temel hizmet paketi” dışındaki tüm talepler ancak bedelini ödeyebilene sunuluyor.
Her ne kadar Türkiye’de cezaevi işine temel inşaatından başlayarak giren şirket henüz yoksa da girişimci ruh engel tanımaz. Mesela Sağlık Bakanlığı şehir hastaneleri dışında Türkiye’nin yedi ilinde fizik tedavi, psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri yapılması için ihale yaptı. Bu hastaneler de yap-kirala/işlet-devret yöntemiyle işletilecek.
Hemen söyleyelim yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri mahkum koğuşu niteliğinde değil. Daha çok tedbiren kapatılanlar için. Bu nedenle olsa gerek Sağlık Bakanlığı şirketlerin ilgisini çekebilmek için psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri için yüzde 90 doluluk oranı vaat etmiş.
Memleketin ruh hali yerinde değil diyenlere bu oran makul gelebilir. Ama Sağlık Bakanlığının kendi istatistiklerine göre bu alanda yatak doluluk oranı yüzde 65 dolayında. Peki aradaki bu yüzde 25’lik dilim nasıl yaratılacak?
Türk Ceza Kanununun “Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri” başlıklı 57. Maddesi “Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar” diyor. Maddenin 2. Fıkrasında da “Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir” düzenlemesi yapılmış.
Şu anda bırakın gösteri yürüyüşü, izinsiz toplantıyı sosyal medyada küçücük bir yorum yapmak cezaya esas “fiil” sayılıyor zaten. İşte bu “zararlı” fiili işlediği sırada “akıl hastası” olduğu tespit edilenler “tedbir” amaçlı olarak işte buralara gelecek. İstenen süre boyunca ve “toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığı” rapor edilene kadar burada tutulacaklar.
Sağlık Bakanlığı buraları yüzde 90 oranında doldururum diye söz vermiş, sözü yerde bırakmak olmaz. Sonuçta kamu kaynağı harcanacak, boş yataklara mı harcansın değil mi!
O halde herhangi bir fiil tehlikeli sayılacak, fail bir muayeneden geçecek, aklı başında olmadığı belirlenecek, ıslah olana kadar yüksek güvenlikli bir hastaneye kapatılacak.
Yani kimseye “terörist” demeye gerek kalmadan, “toplum açısından tehlikeli deli” denilerek cadı avı başlatılması üstelik bunun da şirketlere yaraması insanı delirtmeye yeter de artar. (ÖE/HK)