Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili Züleyha Gülüm, medyada kullanılan nefret söylemlerine ilişkin verdiği soru önergesinde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Erson'a "Yazılı, görsel ve sosyal medyada yer alan nefret söylemlerindeki artışın uygulanan cezasızlık politikasıyla ilgili olduğunu düşünüyor musunuz? Medyadaki söz konusu nefret söylemlerini önlemek Bakanlığınızın görevi değil midir?" diye sordu.
"Cezasızlık, dili yaygınlaştırıyor"
HDP İstanbul milletvekili Gülüm, şunları söyledi:
"Türkiye’de yazılı, görsel ve sosyal medyada pek çok kez farklı etnik ve dini gruplara, kadınlara, LGBT+lara, mültecilere, yabancı uyruklu kişilere yönelik aşağılayıcı, düşmanlaştırıcı ve ayrımcı bir dil kullanılmaktadır. Bunun sonucu olarak da zaman zaman söz konusu kesimlere yönelik saldırılar gerçekleşmektedir. Nefret söylemlerinin pek çok kez cezasız bırakılması ise bu dilin giderek daha da yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
"Hrant Dink Vakfı tarafından hazırlanan ‘Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem 2019 Raporu'na göre, Türkiye yazılı basınında farklı etnik, dinî ve ulusal kimliklere yönelik günde 17’den fazla, 2019 yılının toplamında ise nefret söylemi içeren 4 bin 364 haber ve köşe yazısı tespit edilmiştir.
5 bin 515 nefret söylemi içeren metin
"80 farklı grup hakkında 5 bin 515 nefret söylemi içeren bu metinlerden 2 bin 160’ının köşe yazılarından, 2 bin 99’unun haberlerden ve geri kalanın basın arşivi sayfaları, dosyalar, okur sayfalarında yer verilen yazılar, kitap tanıtımı/değerlendirmesi yazıları ve benzeri metinlerden oluştuğu belirtilmiştir. Nefret söylemlerinin yüzde 49’unun ulusal, yüzde 51’inin ise yerel gazeteler tarafından üretildiği ifade edilmiştir.
"Rapora göre, incelenen metinlerde ilk sırada 803 yazıda Ermenilere dönük nefret söylemi yer alırken, Suriyelilere 760, Yunanlara 754, Yahudilere 676 ve Rumlara yönelik ise 603 yazıda nefret söylemi yer almıştır."
"Nefret söylemlerini önleyecek çalışmalarınız var mı?"
Gülüm, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Erson'a yanıtlaması için şu soruları sordu:
* Bahsi geçen kesimlere yönelik nefret söylemleri nedeniyle ilgili basın ve yayın kuruluşlarına veya kişilere dönük herhangi bir cezai yaptırım uygulanmış mıdır? Hangi basın ve yayın kuruluşuna veya kişilere ne tür cezai yaptırımlar uygulanmıştır?
* Yazılı, görsel ve sosyal medyada yer alan nefret söylemlerindeki artışın uygulanan cezasızlık politikasıyla ilgili olduğunu düşünüyor musunuz? Medyadaki söz konusu nefret söylemlerini önlemek Bakanlığınızın görevi değil midir?
* Hükümetin kullandığı siyasi dil ve yürüttüğü güvenlikçi politikaların medyada yer alan nefret söylemlerinin önünü açtığını düşünüyor musunuz? Bakanlık olarak medyanın bu dilinden sorumluluk duyuyor musunuz?
* Medyada hükümete karşı yapılan en ufak eleştiriler dahi soruşturma konusu olabiliyorken muhalif ve diğer farklı kesimlere yönelik kullanılan ayrımcı ve düşmanlaştırışı söylemlere karşı neden duyarsız kalınmaktadır?
* Türkiye’de farklı etnik ve dini gruplara, kadınlara, LGBT+lara, mültecilere ve diğer kesimlere yönelik yazılı, görsel ve sosyal medyada kullanılan nefret söylemlerinin önlenmesi için yürütülmekte olan herhangi bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
(SO)