Haberin İngilizcesi için tıklayın
668 Sayılı KHK ile kapatılan "Zaman Gazetesi"nin eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet T. Alkan, Nuriye Akman ve Mustafa Ünal ve aralarında bulunduğu 22's'i tutuklu 31 medya çalışanının "darbe girişimi" ve "FETÖ/PDY üyeliği" suçlamasıya yargılandığı dava Silivri Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki adliye binasında görülüyor.
Davanın tutuklu sanıklarından eski Zaman yazarı Ali Bulaç "Hangi yazımla, ne suç işliyorum? Ben ifade özgürlüğümü kullanıyorum. Fitne, kargaşa ve savaş kışkırtıcılığı benim kırmızı çizgimdir" diye konuştu.
Bulaç'ın savunmalarında öne çıkan ifadeleri paylaşıyoruz:
Bulaç: Altı yazıma üç idam istenecekti
"Benim için 15 yıl ve üç ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Eğer idam kaldırılmasaydı, altı yazım nedeniyle üç defa idam istenecekti. 15 Temmuz’da 249 kişiyi şehit edenle aynı ceza isteniyor. Sayın savcının bu talebi tarihe geçecek. "Göz temasının bile yasak olduğu gayri insanı koşullarda, torunum yaşımdaki gardiyanlar, denetimli serbestlikle boşaltılmış katillerin koğuşunda 14 aydır yatıyorum. "Savunma kutsaldır. Savunma olmadan adalet olmaz. Savunmamı yapacağım. Ama avukatımla kayıt altında sadece 10 dakika görüşüyorum, avukatımın getirdiği evraka iki gün sonra ulaşabiliyorum. Bu adil savunuma kabul edilebilir mi? "Hakkımda çok sayıda tez yazıldı. Hakkımda tez yazanların ortak fikri özgürlükçü, çoğulcu ve bireysel Müslümanlığı benimseyen bir İslamcı olduğumdur. "Ben bir yazarım. Savcı altı yazıma atıfta bulunmuş ama hangi suçu içerdiğini belirtmemiştir. Hayatım boyunca beğensem de beğenmesem de yasalara uydum. Hiçbir yasayı ihlal etmedim. "Abdullah Gül gibi hayır kurumu olarak biliyordum""Bilindiğin üzere terör üzerine mutabakata varılmış bir tanım yok. Din, mezhep, etnik, sosyal sınıfı gözetmeden masumları hedef olan şiddet eylemleri terör eylemidir. 15 Temmuz da bir terör eylemidir. Siyasetçiler ifadelerine kuvvet kazandırmak için metafor ve mecaz kullanır. Gündelik dilde de bu mecaz kullanır. Cumhurbaşkanı 'elinde silah tutan da döviz tutan da teröristtir' dedi. Cumhurbaşkanı burada mecaz olarak kullanıyor. 10 Arap ülkesi Al Jazeera’nın teröre yardım sağlamakla itham etti, haklı olarak ülkemiz tepki gösterdi. Eğer o gazeteciler terörist değilse ben de değilim. "2012-2013 döneminde FETÖ terör olarak sayılmıyordu. PDY illegal bir faaliyette olan örgüt olarak anılsa da ne olduğu tam olarak söylenemiyordu. Silahlı terör örgütü olduğunu tespiti 15 Temmuz ile yapıldı. 2013’ün sonuna kadar Cemaat/Hizmet diye anılan, 15 Temmuz’a kadar Paralel Devlet Yapılanması denen bu örgüte Erdoğan 16 Temmuz günü 'Bunun bir silahlı terör örgütü olduğu ortaya çıkmıştır' diyerek noktayı koydu. "Ben de 15 Temmuz’da bu yapının unsurlarıyla silahlı terör örgütü olduğunu kabul ediyorum. Ancak bu yapı cemaat olarak anılırken de ben bu yapıya üye olmadım. Suç teşkil etmeyen eylemler, örgütle doğrudan bağ kurulmadıkça örgüt eylemi olarak kabul edilemez. "Gazete, köşe yazısı terör örgütü üyeliği ilişkisi değildir. Ben ne zaman silahlı eyleme katıldım, kimi tehdit ettim, hedef aldım? Bombalı eyleme mi katıldım, sahte kimlik mi kullandım? Dünyada hangi silahlı terör örgütünün devletin izniyle faaliyet görülen sendikası, derneği, birliği var? İstanbul’un merkezinde terör örgütü merkezi olur mu? İnsan bilerek terör örgütüne yardım eder mi? "Devletin en tepedeki zatları bu örgütü bilmemişse benim konumumda olan biri nasıl bilebilir? Kahin miyim? Ben de eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül gibi bu yapıyı hayır kurumu olarak biliyordum. "Bu hayatta kimseye kefil olunmaz. İmanın bile garantisi yoktur. Bence Gülen hareketi cemaat iken iyiydi daha sonra FETÖ’ye dönüştü. Cumhurbaşkanı 'Ne istedilerse verdik' dedi. Çünkü istedikleri iyiydi. Ama sonra güç zehirlenmesine uğradı. İlk ortaya çıktıklarında Cemaat iyi insanlardan oluşuyorken sonra aralarına şeytanlar iyi sıhhatte olsunlar katıldı. Yargı, polis, asker devlete aittir ama bunu unuttular. "Hani yazımla ne suç işliyorum?""Cemaatin darbe teşebbüsünde bulunacağı aklıma gelmedi ama devletin güvenliğinden sorumlu olanların da gafil avlanacağı aklıma gelmemişti. "30 Temmuz’da Vatan Emniyet’te polis sorgum yapılmadı ama bana bir suç yöneltilmedi. O gün bir polis gelip 'O Ali Bulaç 15 Temmuz boşa çıktı' dedi, 'Kul hakkı yiyorsun ben darbeyi lanetledim' dedim, 'Evet ama 17-25 Aralık’ta bizim yanımızda yer almadın' dedi. Ben 17-25 Aralık’tan tutuklanacağımı tahmin etmezdim ama bundan tutuklandım. "Zaman ve Gülen grubuyla ayrılığımız İslamcılık ve Milli Görüş çizgisiydi. Gülen hareketi asla İslamcı olmadı. Savcıya soruyorum. Ben nasıl FETÖ’cü oluyorum? Hangi yazımla, ne suç işliyorum? Ben ifade özgürlüğümü kullanıyorum. Fitne, kargaşa ve savaş kışkırtıcılığı benim kırmızı çizgimdir." "En büyük dileğim gazetecilerin tahliye edilmesi""En büyük dileğim, Zaman yazarları ve muhbirleri, Özgür Düşünce, Cumhuriyet, Sözcü ve gerek Türkiye’de gerekse dünyada medya kuruluşlarında çalışan yazar ve gazetecilerin bir an önce tahliye edilmesidir. "Savcıya sormak istiyorum: Bir gazetenin yayın yapabilmesi için 15 kişiden geçmesi lazım. Basın Savcılığına yazı gönderiliyor. Çalışanların SGK’sı yapılıyor. Başbakanlık akredite ediyor, haberler yapılıyor. Cumhurbaşkanı uçağına alıyor. Gazetenin reklamları billboradlarda yer alıyor. Gazete YaySat ile büfelere ulaşıyor. Çalışanları emekli oluyor, emeklilik maaşı alıyor. Peki bu gazeteler nasıl illegal ve silahlı bir terör örgütünün yayını olabiliyor? Madem öyle neden kapatmadınız? Biz çalışanlara tuzak mı kurdunuz? "Madem ben örgüt üyesiyim, neden 15 Temmuz öncesi 'tehlikeli şeyler olacak' diye beni uyarmadılar? Önem verdiklerini yurtdışına çıkardılar demek ki bizi amele olarak gördüler. Bu da benim gücüme gitti. "Benim suçum ne?"Anayasal suçsa silah kullanmadım. 'Algı oluşturmak'sa TCK’da böyle bir suç yok. Darbe teşebbüsünde mi yer aldım? Masumlara ateş mi açtım? Örgüt adına para mı akladım? Yurtdışına para mı kaçırdım? Sınav sorularını mı çaldım? "Tutukluluğuma gerekçe gösterilen 'Öyle görünüyor ki, Erdoğan Hizmetle savaşını sürdüre dursun. Hizmet’ tam bitirdim dediği noktada, bu savaşta müttefik, ama kendisini hep devirme planları yapmış çevrelerin planları içinde boğulurken, elini kurtuluş adına Hizmet’e uzatacak ama, kaderin hikmet ve adaleti, o eli geri itecek' paragrafı bana ait değildir, Ali Ünal’ındır. "Savcı 'görünürde suç unsuruna rastlanmayan yazılarda ifade özgürlüğünün sınırlarını aşacak şekilde devlet yetkililerinin ve kurumlarının haklarını ihlal ettiğimi' yazmış. Hani yazımın hangi cümlesiyle hangi kurumun ya da devlet yetkilisinin hakkını ihlal etmişim? "Yasadışı bir örgüte üye olmadım. FETÖ tarafından örgüte üye kabul edilmem mümkün değil. FETÖ’nün beni üe yapması örgüt yapısına, hayatın olağan akışına aykırıdır. Hiçbir yazımda Erdoğan’ı yolsuzlukla suçlamadım, darbeye sempati kurmadım. Kendime ve adalete güvenerek yurtdışına kaçmadım." |
Yargılananlar* Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Adil Gülçek tutuklu olarak, Suçlamalar30 sanık, Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme (TCK 309/1), Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK 311/1), Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK 312/1), Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma (TCK 314/2) ile suçlanıyor ve bu maddelere ek olarak haklarında Terörle Mücadele Kanunu'nun 5, Türk Ceza Kanunu'nun 53,54,58 ve 63. maddelerince işlem yapılması isteniyor. Bu her bir sanık için üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıl hapis istemi anlamına geliyor. Ne olmuştu?15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarına yönelik operasyonlar başlamış, onlarca gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı. Sanıklardan Osman Nuri Öztürk, Süleyman Sargın, Şeref Yılmaz, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner, Faruk Akkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Lale Kemal, Ali Bulaç, Sedat Yetişkin, Murat Avcıoğlu, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Cuma Kaya, Hakan Taşdelen, Osman Nuri Arslan ve Nuriye Ural 27 Temmuz 2016'daki ilk gözaltı dalgasında gözaltına alınmıştı. Sanıklar 4 Ağustos'tan itibaren çeşitli tarihlerde tutuklandılar. |
(EA/BK)