Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Türkiye, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası uygulamaya soktuğu Olağanüstü Hal (OHAL) ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve özellikle medya özgürlüğünde yol açtığı ağır tahribatlar nedeniyle demokrasi dünyasıyla kopuş sürecine girdi.
Büyütmek için tıklayın. |
Uzun süre endişe bildiren uluslararası politik ve hak örgütleri, son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve hükümeti uyardı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani, “idam cezası gelirse Türkiye, AB perspektifinin dışında kalır” derken Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muijnieks, “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün yeniden inşası için acil adım” istedi.
Avrupa Parlamentosu (AP) raportörü Kati Piri’nin hazırladığı Türkiye raporunda, “Anayasa paketi değişmeden uygulanırsa, Türkiye ile üyelik müzakereleri resmi olarak askıya alınmalı” mesajı verdi.
15 yıldır Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerini yürüten Türkiye'de basın özgürlüğünün durumu dünyanın sadece 25 ülkesinden daha iyi. Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) 2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında dört sıra daha geriledi; 155. sırada yer aldı.
Nisan- Mayıs- Haziran dönemini kapsayan BİA Medya Gözlem Raporu da,Türkiye’de136 medya temsilcisinin hapishanelerde olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin görmezden geldiği en az 22 gazetecinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce de kaderine terk edildiğini, medya kapatmalarını da görüşecek OHAL Komisyonu’nun lafta kaldığını, davalık olan 301 gazetecinin toplam 142 ağırlaştırılmış müebbet, 5 müebbet ve 4 bin 259 yıl 10 ay hapis tehdidiyle yaşadığını gözler önüne seriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirileri nedeniyle 18 gazeteci bu dönemde 90 yıl hapis istemiyle yargılandı; dokuzu toplam 4 yıl 5 ay 20 gün hapis ve 84 bin TL adli para cezasına mahkum edildi. Dört gazeteci de bu gerekçeyle hükümlü veya şüpheli olarak hapisle tanıştı.
Medya Gözlem’den başlıklar
BİA Medya Gözlem Raporu’nda “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “Anayasa Mahkemesi”, “AİHM” ve “RTÜK” gibi bölümler yer alıyor.
Üç ay boyunca gazeteciler hakkında Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Terörle Mücadele Kanunu (TMK) temelinde işlem ve yargılamalar gerçekleştirildi; bu yolla medya temsilcilerine sadece “silahlı örgüt üyelik”, “örgüte yardım” , “örgüt propagandası” veya “örgüt kurma” değil, “darbeye iştirak” veya “devletin bütünlüğü ve ülkenin birliğini hedef alma” suçlamaları da yöneltildi.
136 mahpus gazeteci dava/özgürlük bekliyor
136 gazeteci 1 Temmuz’a cezaevinde girdi. Tutuklu gazetecilerin 78’i Cemaat medyasına çalışanlardan oluşurken habercilerden 30’u Kürt medyasındandı. Ayrıca, Cumhuriyet gazetesinin 11 yazar, yayın yetkilisi ve muhabiri de “FETÖ’ye yardım ve propaganda” suçlamasıyla tutuklu bulunuyor. Dokuz gazeteci de çeşitli “yasadışı örgütlere üyelik” (MLKP, DHKP-C, TKEP/L, Direniş Hareketi) veya “propaganda” suçlamasıyla hapishanede tutuluyor.
Hapishanedeki 136 gazeteciden 84’ü ya halen soruşturma geçiriyor, ya da haklarında henüz iddianame düzenlendi; 19’u hükümlüyken 23’ü halen yargılanıyor. 2016’nın aynı döneminde 32 gazeteci cezaevindeydi; bunlardan yarısı hükümlüyken beşi halen yargılanıyor, 11’i de soruşturma geçiriyordu.
AYM “OHAL Yılı”nı pas geçti!
Darbe girişimi sonrası iki üyesi tutuklanan Anayasa Mahkemesi (AYM) Nisan-Mayıs-Haziran 2017 döneminde ifade özgürlüğüne dair tek bir kararı gündemine almadı. Ayrıca AYM, aylardır “tedbir amaçlı”, ağır tecrit altında hapishanelerde tutulan en az 22 gazetecinin dosyasını 1 Temmuz itibariyle görüşmedi.
22 tutuklu gazetecinin AİHM bekleyişi
Nisan-Mayıs-Haziran 2017 döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) biri tutuklu diğeri muhasebeci iki başvurucunun dosyasında, Türkiye’yi “ifade özgürlüğünü ihlal”den toplam bin 500 avro (yaklaşık 6 bin TL) manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, AYM gibi, Türkiye’de OHAL altında gazetecilerin maruz kaldığı ağır tecrit, keyfi tutukluluk ve kötü muameleyle ilgili başvuruları altı aydır gündeme almadı, ilk tutuklu gazeteci başvurularından beş ay sonra, bazı dosyaları öncelikli değerlendirmeyi olanaklı kılan İç Tüzüğü’nü değiştirmekle yetindi. Peşinden Cumhuriyet gazetesi tutukluları için Türkiye hükümetinden 2 Ekim’e kadar; Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Murat Aksoy dahil yedi gazetecinin dosyası kapsamında da 4 Ekim’e kadar savunmalarını göndermesini istedi.
Sonuçta, aylardır Silivri ve Bakırköy Hapishanelerinde ağır tecrit altında tutulan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin Alpay, Nazlı Iıcak, Ali Bulaç, Murat Aksoy, Atilla Taş, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Karasinir, Musa Kart, Güray Tekin Öz, Bülent Utku, Ahmet Şık, Deniz Yücel, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Ömer Çelik AİHM’den karar bekliyor.
Dördü uluslararası medyadan 16 gözaltı
Nisan- Mayıs- Haziran 2017’de, dördü uluslararası medyadan olmak üzere toplam 16 gazeteci gözaltına alındı. Örneğin, Fransız Mathias Depardon Hasankeyf’te gözaltına alındı; 30 saatten sonra Antep Geri Gönderme Merkezi’ne nakledildi. Depardon bir ay bekletildikten sonra sınırdışı edildi.
Geçen yılın aynı döneminde, 33 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmış, iki medya organına baskın düzenlenmiş, en az üç uluslararası medya temsilcisi sınırdışı edilmişti. 2016’nın tamamında ise 201 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı.
Gazeteciye saldırı yaygınlaştı
Nisan-Mayıs-Haziran 2017 döneminde en az beş gazeteci fiziki, ikisi sözlü saldırıya uğradı. Ayrıca, üç gazeteci de tehdit edildi. Örneğin; Kanal D TV’nin işine son verdiği İrfan Değermenci'nin evi kurşunlandı; Yeni Şafak’tan ayrılan Ali Bayramoğlu seçim günü saldırıya uğradı; Habertürk gazetesi muhabiri Leyla Ünal zabıtaların, Milliyet Gazetesi spor muhabiri Bilal Meşe futbolcu Arda Turan’un saldırısına uğradı.
Geçen yılın aynı döneminde 26 gazeteci ve bir gazetecilik örgütü ofisi saldırıya uğramış, bir Suriyeli gazeteci öldürülmüştü. Ayrıca, dört gazeteci ve bir medya organı da tehdit edilmişti.
2016 yılında çatışma ve eylem bölgelerinde görev yapan medya çalışanlarından 56’sı saldırıya uğramıştı. Bu dönemde altı medya organı da saldırının hedefi olurken bir Suriyeli gazeteci de öldürülmüştü. Yine geçen yıl, 118 gazeteci ve beş medya kuruluşu tehdit görmüştü.
TCK/TMK riski
Nisan-Mayıs-Haziran döneminde 301 gazeteci, ceza davaları kapsamında ve “darbeye iştirak”, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “Devlet organlarını aşağılamak” gibi çok çeşitli suçlamalarla toplam 142 ağırlaştırılmış müebbet, 5 müebbet ve 4 bin 259 yıl 10 ay hapis tehdidiyle yüz yüze kaldı.
Söz konusu üç ayda, 54 gazeteci ve medya temsilcisi “darbeye iştirak” suçlamasıyla karşılaştı; toplam 142 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanması gündeme geldi. Bunlardan 2’si toplam 45 yıl hapse mahkum edildi. Beş gazeteci “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak”tan müebbet hapisle yargılanıyor.
40 gazeteci “örgüt propagandası” veya “örgüt açıklamalarına yer vermek”ten toplam 306 yıl hapis istemiyle yargılandı; 4’ü beraat ederken 5’i de toplam 10 yıl 3 ay hapse (2 yıl 6 ayı ertelemeli olmak üzere) mahkum oldu.
167 gazeteci, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 3 bin 798 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Bunlardan 13’ü beraat ederken 2’si de toplam 12 yıl 6 ay hapse mahkum edildi.
11 gazeteci, “Türk milletini ve emniyet kuvvetlerini aşağılamak” iddiasıyla ve TCK’nın 301. Maddesi temelinde yargılandı; bu davalardan yedisi yeniydi. Dört gazeteci sonuçta ertelemeli 2 yıl 2 ay hapse mahkum oldu. Üç gazeteci de halen, “suçu övmek ve “suça teşvik” iddiasıyla toplam 30 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Bir gazetecinin de “Atatürk’ün anısına hakaret”ten dört yıl altı ay hapsi isteniyor.
Hakaret
Nisan-Mayıs-Haziran 2017 döneminde iki gazeteci hakaret suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam dokuz yıl dört ay hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Geçen yılın aynı döneminde dört gazeteci toplam 1 yıl 5 ay 15 gün hapis ve 43 bin 120 TL adli para cezasına mahkum edilmişti. Bir gazeteci beraat ederken, bir diğerinin davası “Şartlı Af” ile kalkmış; yedisine açılan ceza davaları sürüyordu.
2016 yılının tamamında, 22 gazeteci ve bir site yetkilisine “hakaret” suçlamasıyla 8 yıl 2 gün hapis ve 99 bin 670 TL adli para cezası verilmişti. Beş gazeteci de toplam 28 bin TL manevi tazminat cezasına mahkum edilmişti. Dört gazeteci bu suçlamadan aklanırken ikisine dava Şartlı Af’tan düşmüştü.
Erdoğan’a hakaret sanıkları
Nisan- Mayıs- Haziran döneminde, 18 gazeteci, TCK’nın 299. Maddesinden ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten toplam 90 yıl hapis istemiyle yargılandı; dokuzu toplam 4 yıl 5 ay 20 gün hapis ve 84 bin TL de adli para cezasına mahkum edildi.
Hüküm olarak Kırklareli Cezaevi’ne konan BirGün gazetesi yetkilileri İbrahim Aydın ve Berkant Gültekin “denetimli serbestlik” ile tahliye edildi. Bu dönemde beraat kararı çıkmazken bu suçlamayla gözaltına alınan gazeteciler Kazım Kızıl ve Ozan Kaplanoğlu da tutuklandı.
Hakkında TCK 299’dan yeni dava açılan yedi gazeteciyle, davası süren meslektaşları için istenen toplam ceza 42 yıl 1 ay hapsi buluyor. Ayrıca, tutuklu gazeteci Ahmet Şık hakkında, TCK 299’dan yeni soruşturmalar işleme koyuldu. Bu durumda, sadece son üç aylık dönemde 19 gazeteci Erdoğan’ın mağduru, sanığı ve şüphelisi olmuş oldu.
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, bu tarihten 31 Mart 2017’ye kadar, 19’u gazeteci 35 kişinin toplam 35 yıl, 12 gün hapse (15 yıl 1 ay 20 günü ertelemeli) ve 62 bin 500 TL de adli para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturmuştu. Bu durumda, Erdoğan’ın yaklaşık üç yıllık Cumhurbaşkanlık görev sürecinde 28 gazeteci toplam hapis, ertelemeli hapis veya adli para cezasına mahkum edilmiş oldu.
Sansür, yasak ve Wikipedia
Nisan-Mayıs-Haziran 2017 döneminde en az 6 siteye, 47 haber ve yazıya, 3 Twitter mesajına, bir kitap ve bir filme sansür getirildi. En az bir akreditasyon ayrımcılığı yaşanırken, 46 medya çalışanına ait pasaportlar iptal edildi. Ayrıca, en az üç değişik sansür olayı daha meydana geldi. Dünyanın en tanınmış İnternet ansiklopedisi Wikipedia, iki aydır Türkiye’de yasak!
Cezasızlık önlenemiyor
Türkiye, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi 90’lı yıllara ait cinayet dosyalarında dahi cezasızlığı tüm boyutlarıyla yenmiş değil. 10 yıllık Hrant Dink cinayeti davası, “Ergenekon terör örgütü” işinden “Fethullah terör örgütü”ne havale edildi. Hürriyet gazetesine AK Parti çevresinden 6 ve 8 Eylül 2015 tarihlerinde düzenlenen saldırılara ilişkin 26 sanığın davası sürerken Doğan Medya Center'ın darbe girişimi gecesi işgal edilmesi ve bir kişinin öldürülmesiyle ilgili üçü tutuklu beşi rütbeli 19 kişiye de dava açıldı.
Midyat’ta görev yaparken saldırıya uğrayan 10’u aşkın gazeteciden adli tıp raporu olaydan 10 ay sonra istendi.Gazeteci yazar Seray Şahiner, bir basın davası gerekçe yapılarak Bursa’daki otel odasına “izinsiz girilerek” gözaltına alınmasını yargıya taşıdı.
Üç aylık dönemin olumlu gelişmelerden biri, Agos gazetesini siyah çelenk ve mesajla tehdit eden iki kişinin mahkum edilmesi, bir diğeri de, Suriyeli gazeteci Naji El Jerf’in Gaziantep’te Aralık 2015’te öldürülmesi dahil birçok eylemden sorumlu tutulan bir sanığın da ağır şekilde cezalandırılması oldu.
Dört çalışan işten çıktı, çıkmak zorunda kaldı
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde dört gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı, işten çıkmak zorunda bırakıldı. İşten çıkarılanlardan ikisi hükümete yakın medya organlarında çalışanlardı. Bir gazeteci de sunduğu program yayından kaldırıldığından görevini bırakmak durumunda kaldı. Bu dönemde Penguen mizah dergisi ve El Cezire Türk yayınlarına son verdi.
RTÜK
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan-Mayıs-Haziran 2017 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 30 para cezası, 11 uyarı cezası, radyo kuruluşlarına da 8 para cezası, 3 uyarı cezası uygulandı. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 6 milyon 840 bin 052 TL idari para cezası verdi. (EÖ/BA)
* Türkiye’de cezaevindeki gazeteci ve medya çalışanların durumu hem ülke içinde hem uluslararası planda farklı şekillerde kamuoyuna yansıyor. Kimi örgüt ve girişimler “gazeteci” oluşlarını temel alarak savunu faaliyetlerinde bulunurken, kimileri de “gazetecilik faaliyetleri kapsamında cezaevinde olup olmadıklarını” esas alıyor. Hatta, aynı kriterde yola çıktıkları halde farklı sonuçlar da elde edebiliyorlar. BİA Medya Gözlem Raporu’nda hapisteki gazeteciler, çalıştıkları medya kuruluşunca gazeteci olarak tanıtılanlar, gazetecilik faaliyeti kapsamı itibariyle herhangi bir tespit ve sonuca gidilmeden, Türk Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlem görmeleri dikkate alınarak değerlendirmeye alınıyor.