Medya ve iletişim derneğinin ikincisini düzenlediği Medya Günleri'nin ikinci günü İzmir Ekonomi Üniversitesi konferans salonunda "Medya ve Ötekileştrime" konulu oturum ile başladı.
Oturumun kolaylaştırıcılığını Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Mahmut Çınar yaptı. Oturuma Evrensel Gazetesi muhabiri Özer Akdemir, Milliyet gazetesinden Belma Akçura, Birgün gazetesi yazı işleri müdürü Barış İnce, Ege Üniversitesi'nden Doç Dr. Ahmet Talimciler ve dokuz&sekiz haber muhabiri Gökhan Biçici katıldı.
Dün (13 Ekim) gerçekleştirilen sansür konulu panelden çok keyif aldığını söyleyerek sözlerine başlayan Çınar, sözü ilk konuşmacı olan Evrensel Gazetesi muhabiri Özer Akdemir'e verdi.
Akdemir: Bize “bunlar gazeteci değil ‘militan’ diyorlar
“Egemenlerin anlayışına ters söylemler kullananlar ötekileştiriliyor” diyen Evrensel Gazetesi muhabiri Özer Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler genel söylemin dışında söylemler ortaya koyuyoruz bu yüzden bizler öteki medya oluyoruz. Bu yüzden de bize, bunlar gazeteci değil militan diyorlar”.
Akdemir, Türkiye’de tek tip bir sosyal ve siyasal sistem istenildiğini ve böyle bir sistemde “ötekiler”in doğrudan suç işlemiş sayıldığını söyledi.
“Farklılıkların zenginliğin bir parçası olduğu kabul edilmediğinde sistemler kendi ayrımcılığını yaratıyor ve azınlığı yaratıyor. Kendi söylemleri dışında kalanlar öteki oluyor". İktidar sahipleri medyayı kendi egemenliklerinin bir aracı olarak kontrol altında tutmak istiyor ve tutuyorlar da diyen Akdemir, “Basın sermayeye bağımlı kalmadığı sürece özgürdür” dedi.
Medyanın ötekileştirmesini algılayabilmek için iktidarı yöneten egemenlerin kullandığı dilin sorgulanması gerektiğini düşünen Akdemir, “İktidar sahipleri belli bir kesimin sözcüsü gibi davranıp söylemlerinde bir kesimi ötekileştiriyorsa doğal olarak medyada onların söylemleri ile işliyor. Medya organları çoğu zaman maalesef devletin bekası gibi hareket ediyorlar. Böyle egemenlere göbekten bağlı olunan bir durumda basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün olmuyor" dedi.
Akdemir "Gezi olaylarında en son ortaya atılan söylem ' faiz lobisi' ortaya atıldı ve böyle devam etti. Şimdi bu Kobanê olaylarında benzer şekilde devam ediyor" diyerek medyada ötekileştirmeye örnek gösterdi. Özer Akdemir, medya dışında toplum içinde de var olan ötekileştirmeye de değinerek sözlerini sonlandırdı.
Akçura: Türkiye’nin iç düşman yaratma kabiliyeti yüksek
Mahmut Çınar, Özer Akdemir'e teşekkür ederek çok doğru konuların altını çizdiğini belirttikten sonra sözü ikinci konuşmacı olan Milliyet gazetesinden Belma Akçura'ya devretti.
Belma Akçura, “Türkiye'de aslında herkesin bir ötekisi var. Gazetelerin de ötekisi var. Merkez medya dışında söylemler yürüten gazeteler öteki oluyor” dedi.
“Bir gazetecinin bir cinayet haberini kendi sözleri ile yazması gerekmiyor, o kısmı hukuk dilini kullanarak yazdığınızda doğru olan ortaya çıkıyor zaten” diyen Akçura “Türkiye medyasının öteki yaptıklarını anlayabilmemiz için devletin öteki algısını neye göre kime göre ifade ettiğini görmemiz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin her dönemde bir iç düşman yaratma özelliği var. Her mağdur olan öteki değildir ama her öteki olan Türkiye'de bir mağduriyet yaşamıştır. Bu medyanın söylemi ile ilgili olduğu kadar devletin ideolojik söylemi ile de alakalıdır" diyerek Türkiye'deki soruna dikkat çekti.
Darbe döneminde gazetelerin ve kitapların delil olarak kullanıldığı dönemde yaratılan ötekileştirilmelere de değinen Akçura, “Dünyanın hiç bir yerinde Türkiye’deki kadar iç düşman yaratabilme kabiliyetine sahip bir ülke görmedim. Bugün devletin ötekileri kimler dediğiniz zaman Türkler diyenler var artık. ‘Bebek katili’ söyleminden ‘Sayın Öcalan’ söylemine hızla gelinen bir Türkiye var artık" dedi.
Belma Akçura, “Bu ülkede her zaman bir kesim ötekiler olarak kalacaktır. Demokrasilerde devlet dediğimiz şey dokunulmaz değildir. Devlet size neyin iç tehdit olduğunu tehdit algılarına göre kimi ötekileştirdiğini anlarsanız basının dilini de basının ötekileştirmesini de anlayacaksınız" diyerek sözlerini sonlandırdı.
İnce: En çok ötekileştirilenler emekçi sınıfı ve yoksullar
Panelin üçüncü konuşmacısı olan Birgün gazetesi yazı işleri müdürü Barış İnce oldu.
İnce sözlerine şöyle başladı: “Biz Marksistler medyayı devletin ideolojik aygıtı olarak algılarız. Ezen ezilen ilişkisine baktığınız zaman devletin kimi ezdiğine ötekileştirdiğine bakmanız gerekir. En çok ötekileştirilenler işçi, emekçi sınıfı, yoksullardır. Bunun sebebi de sermaye yanlısı insanların medya patronları olmalarıdır”.
Soma’daki maden faciasında medya tarafından kullanılan dile dikkat çeken İnce, medyanın tavrının Tayyip Erdoğan'ın söylemlerinden dolayı olduğunu söylerken "Gezi direnişi ile bir çok kesim Tayyip Erdoğan tarafından ötekileştirildi. Çok yanlış bir dil kullanıyor ve böylelikle basın tarafından da ötekileştirme devam ediyor” dedi. Barış İnce, "Yeni çağda gazeteciliği kamu yararına yapılan bir iş olarak algılamak yanlıştır. Medya patronları toplumun en zengin kesiminden oluştuğu için kamu yararına bir iş yapmalarını beklemek biraz güçtür" diyerek ötekileştirme konusundaki fikirlerini paylaştı.
Talimciler: Ötekileştirmeyi en çok futbol basını yapıyor
Panelde dördüncü konuşmacı ise Ahmet Talimciler oldu. Talimciler, “Dış düşman ve iç düşman konusunda abartıyı seven ve çok başarılı bir ülkeyiz” dedi. Medya artık öyle bir pozisyondaki dağıtımda, kağıtta, haber almada tekelleşme var" diyen Ahmet Talimciler, “Böyle bir sistemde medyanın yaptığı söylemlerle bizim zihnimiz üzerinde yarattığı bir algı var" dedi. "Medyada ötekileştirme en çok futbol basını tarafından yapılıyor" diyerek ötekileştirme örneklerini sundu.
Medyanın özellikle kadınlarla ilgili haberlerde ötekileştirmesini görüyoruz, spor basınının da bunu çok sık yaptığını söylerken "Bolu belediyesi voleybol bayan takımı ile ilgili afiş hazırlıyor,filenin sultanları sahaya çıkıyor diye afişinin üstüne voleybolcuların bacakları açık olduğu için bacakları üstüne edep yahu yazılarak kapanıyor" diyerek görsel olarak da ötekileştirmeye örnek verdi.
Biçici: Türkiye'de medya hiç özgür olmadı
Moderatör Mahmut Çınar son konuşmacı olarak, Gezi zamanının aktif muhabirlerinden bir tanesi olduğunu hatırlatarak dokuz&sekiz haber muhabiri Gökhan Biçici'ye söz verdi.
Biçici, “Ötekileştirme kavramı benim çok uzak durmak istediğim bir kavramdır. Ancak bir algı bir durumu iyi anlatmaya başlamışsa sizde onu kullanmaya devam ediyorsunuz. Farklı kelimeler yaratmak için düşünmektense var olanı kullanmayı tercih ediyorsunuz. Ötekileştirme kavramı böyle bir kavramdır” dedi.
“Türkiye’de medya hiç bir zaman özgür olmadı. Yeri geldi sansür, yeri geldi otosansür. Zaman zamanda öldürülerek susturuldu” diyen Biçici, AKP iktidarının da geldiği günden beri medyayı kontrol altına almaya çalıştığını, tam başarılı olduklarını düşündüklerinde de gezi olayları ile bu durumun biraz kırıldığını ifade etti.
Çınar: Nefret dilini kullanmayı reddedebilmek
'Medya ve Ötekileştirme' panelinin moderatörü olan Mahmut Çınar'da konuşmacılara teşekkür ederek ötekileştirme konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Çınar, “Ötekileştirme kavramı çok alengirli bir kavram. Medya, para söz konu olduğunda bir kaç bağlamda medya iktidar ile bağlantılı olan bir alandır. İşin içine para girdiğinde ister istemez iktidar ile bir bağlantı içine giriyorsunuz. Ana akım olduğunuzu iddia edebilmek için toplumun hegomonik söylemleri ile kendinizi barışmış buluyorsunuz. Norm yaratmaya çalışan söylemleri alarak topluma bunu sunuyorsunuz” dedi.
“Bir takım kimlikler anormal kabul ediliyor. İktidarın anormal olarak işaret ettiği kesimler medya tarafından tekrar anormal olarak sunuluyor" diyerek Türkiye medyasındaki ötekileştirme sarmalını özetledi. Mahmut Çınar alternatif olabilmenin yolunun nefret dilini kullanmayı reddedebilmekten geçtiğini söyleyerek sözlerini sonlandırdı. (BT-ÇÖ/HK)