Kaos GL Derneği, 2011 yılı boyunca Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans (LGBT) bireylere yönelik medyaya yansıyan hak ihlallerini raporlaştırdı ve yayınladı.
Yayınlanan raporda ihlaller; Yaşam hakkına, vücut dokunulmazlığına ve cinsel dokunulmazlığa karşı ihlaller, 2011 Yılında Sonuçlanan Nefret Cinayeti Davaları, 2012 Yılında Devam Eden Davalar, Ayrımcılık Yasağı İhlalleri, Bilgi Edinme Dilekçeleri ve Tekzipler olmak üzere beş bölümde incelenmiş.
Raporun tamamı şöyle:
GİRİŞ
Bu rapor 2011 yılı boyunca LGBT bireylere yönelik medyaya yansıyan hak ihlallerini kayıt altına almak için hazırlanmıştır. Birinci bölümde, yaşam hakkı ihlalleri ile vücut dokunulmazlığına ve cinsel dokunulmazlığa karşı hak ihlallerine yer verilmiştir. İkinci bölümde, 2011 yılında sonuçlanan nefret cinayeti davaları değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde 2012 yılında devam eden, LGBT bireylerin haklarına yönelik ihlallere ilişkin davalar belirtilmiştir. Dördüncü bölümde ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin vakalar ele alınmıştır. Son bölümde ise Kaos GL Derneği'nin resmi web sitesinin engellemesine ve üniversitelerde LGBT öğrencilere yönelik ayrımcılığa ilişkin gönderilen bilgi edinme dilekçeleri ve medyada yer alan ayrımcı söylemlere ve nefret söylemlerine ilişkin tekzipler yer almaktadır.
Bu rapor kaosgl.org haberlerinden ve Kaos GL Derneği'ne yapılan başvurulardan yola çıkılarak hazırlanmıştır. Raporun hazırlanmasına katkıda bulunan web editörlerimiz Ali Erol ve Barış Sulu'ya, hukuki desteklerini ve devam eden dava dosyalarının durumunu bizimle paylaşan Elif Ceylan Özsoy, Fırat Söyle, Hakan Yıldırım, Senem Doğanoğlu ve Yasemin Öz'e, raporun redaksiyonunu yapan Berk İnan Berkant'a, son olarak 2011 yılı boyunca toplanan vrileri birleştirerek bu raporun ortaya çıkmasını sağlayan Umut Güner ve Hayriye Kara'ya Kaos GL olarak teşekkürlerimizi sunarız.
BİRİNCİ BÖLÜM
Yaşam hakkına, vücut dokunulmazlığına ve cinsel dokunulmazlığa karşı ihlaller
2011 Yılına ait yaşam hakkına, vücut dokunulmazlığına ve cinsel dokunulmazlığa karşı ihlallere ilişkin tespit edilen vakalar bu bölümde ifade edilmiştir. 2011 yılı boyunca 1 lezbiyen, 5 trans kadın, 2 gey nefret cinayeti işlenmiş; 4 ayrı olayda kesici alet veya silahla nefret saldırısı, 1 linç girişimi ve 2 tecavüz vakası gerçekleşmiştir.
Tarih: 9 Mart 2011
Yer: Gaziantep
Kaynak: Kaos GL
Emrah Gümüş adlı erkek, Gaziantep Üniversitesi Beden Eğitimi Yüksekokulu 4. sınıf öğrencisi P. T.'yi (21) sokak ortasında kurşunlayarak öldürdü.
Gümüş (24) hakkında 'kasten öldürme, silahla tehdit ve ruhsatsız silah taşıma' suçlarından müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Gümüş'ün, emniyet ve adliyede "P. lezbiyen ilişki yaşıyordu. Birçok kez uyardım, dinlemeyince öldürdüm" dediği basında yer aldı.
Tarih: 23 Mart 2011
Yer: İzmir
Kaynak: Kaos GL
İzmir'in Aliağa ilçesinde 22 Mart 2011 parçalanmış halde bulunan başsız cesedin bir trans kadına ait olduğu belirlendi.
Alınan bilgiye göre, İl Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri, başsız halde bulunan cesetten alınan parmak izlerini İzmir Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü'ndeki parmak izi kayıtlarıyla karşılaştırdı.
Öldürülen kişinin Ş. R. P. (30) olduğu belirlendi.
Tarih: 19 Nisan 2011
Yer: İzmir
Kaynak: Kaos GL
İzmir'de bir trans kadın, kimliği belirsiz kişilerce silahla vuruldu. Hastaneye kaldırılan kişi kurtarılamadı.
Tarih: 1 Ağustos 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
Fatih'te asker firarisi Ö.F.K. (26), internetten tanışıp para karşılığında cinsel ilişkiye girmek için anlaştığı Didem Soral'ı (24), bıçaklayarak öldürdü.
Ö.F.K., Didem'i önce boğazından ardından vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Daha sonra evden kaçmak isterken yakalandı.
Emniyette yapılan ilk sorgusunda, Soral'ı "travesti çıktığı için öldürdüğünü" söyleyen Ö.F.K., asker firarisi olduğu için inzibata teslim edildi.
Tarih: 5 Eylül 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
Milliyet Gazetesi'nin haberine göre "barda tanıştığı altı kişiyle evine dönen" Mustafa Murat Yüceel (39) bıçakla öldürüldü.
Bir otomotiv firmasında makine mühendisi olarak çalışan Mustafa Murat Yüceel'in (39), eğlenmek için gittiği barda tanıştığı Cemal T. (19), Ertan E. (26), Emrah O. (25), Kazım K. (26), Gökhan S. (24) ve Furkan B. (25) ile birlikte evine döndüğü, Cemal T.'nin, Yüceel'i kalbinden bıçakladığı haberde yer aldı.
Tarih: 26 Eylül 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
Başakşehir mevkii, Bahçeşehir Boğazköy 6. cadde üzerinde bulunan 4 numaradaki Özbahçesaray Sitesi A Blok sakinleri apartman içinden kötü kokuların geldiği yönünde polise ihbarda bulundu.
Çilingir yardımıyla açılarak girilen dairede cesetle karşılaşıldı. Cesedin bu dairede oturan Ç.K.'ye ait olduğu belirlendi. Olay Yeri İnceleme ekipleri yaptıkları araştırmada Ç.K'nin üzerinde darp izlerine rastladı. Ç.K'nin vücudunun kalp, göğüs ve bacak bölümünde 3 bıçak darbesi tespit edildi.
Tarih: 7 Ekim 2011
Yer: Gaziantep
Kaynak: Kaos GL
Edinilen bilgiye göre, Fevzi Ç. (27) yüksekten düşme neticesinde ayaklarından yaralanan ve Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi Ortopedi Servisinde tedavi gören kardeşi R. Ç.'yi (24) yattığı odada ziyaret etti. Bir süre sonra iki kardeş arasında henüz bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Fevzi Ç., kardeşi R. Ç.'ye tabancayla ateş etti. R. Ç., olay yerinde hayatını kaybederken silah sesleri üzerine hastane polisi ve olay sırasında hastanede bulunan polis ekipleri, cinayet zanlısı Fevzi Ç.'yi olayda kullandığı tabancayla birlikte suçüstü yakaladı.
Fevzi Ç.'nin polise verdiği ilk ifadede, kardeşinin travesti olduğunu iddia ederek "Dışarı çıkacak, kimselerin yüzüne bakacak halimiz kalmadı. Bu utançtan kurtulduk" dediği öğrenildi.
Tarih: 3 Kasım 2011
Yer: Çanakkale
Kaynak: Kaos GL
Çanakkale Objektif 17'nin haberine göre, 23 Eylül 2011'de 155 Polis hattına Esenler Mahallesi'nde bir apartmandaki dairenin dış kapısının açık olduğu ve apartmanın içinde kanlı ayak izleri olduğu ihbarı yapıldı. Olay yerine ulaşan Asayiş şubesi ekipleri, evin salonunda Ercihan Cerrah'ın cansız bedeni ile karşılaştı. Polis komşuların ifadesine başvurarak olayın fail ya da faillerini yakalamak için çalışma başlattı.
Cerrah'ın boynunda ve göğüs hizasında akciğerine kadar saplanan bıçak yarası bulunduğu otopsi sonucu belirlendi.
Tarih: 3 Ocak 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
Beyoğlu'nda bir trans, kimliği henüz belirlenemeyen bir şahıs tarafından vuruldu. Yaralı hastanede tedavi altına alındı. Polis ekipleri olay yerinden kaçan zanlının peşine düştü.
Tarih: 15 Nisan 2011
Yer: Antalya
Kaynak: Kaos GL
Antalya'da seks işçisi bir trans kadın anlaştığı kişi tarafından ormana götürüldü. Ağaca bağlanarak 4 kişi tarafından tecavüz edilen trans kadının ayrıca 160 lirası gasp edildi. Gözaltına alınan 4 zanlı "Tecavüz", "Gasp" ve "Darp" iddiasıyla adliyeye sevk edildi.
Tarih: 10 Mayıs 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
8 Mayıs gecesi 00.30'da Şişli Halaskargazi Caddesi'nde silahlı 5 kişi, 3 trans kadına saldırıda bulundu.
Mağdurların ifadesine göre; saldırganlardan biri, trans kadınlardan birinin ağzının içine silahın namlusunu sokarak "Bu gece seni öldürmeyeceğim, sıran daha gelmedi" diye tehditler savurup şiddet uygulayarak uzaklaştı.
Tarih: 11 Temmuz 2011
Yer: Antalya
Kaynak: Kaos GL
Antalya'da iki trans kadın, akşamüzeri banka işlemleri için dışarı çıktıklarında kendilerine hakaret eden esnaf tarafından linç edilmek istendi. Çevredekilerin polise haber vermeleri üzerine olay yerine gelen polis ekibi, mağdur ifadelerine göre, saldırıyı önce bir süre izledi, daha sonra müdahale etti.
Tarih: 16 Eylül 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
İstanbul Bahçelievler'de saldırıya uğrayan transseksüel E. Ö.'yü, "Bizim oralardan travesti çıkmaz" diyen kişilerin bıçakladığı ortaya çıktı.
İstanbul Bahçelievler'de kiraladıkları arabaya aldıkları E. Ö.'yü (32), Ayazağa'daki Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir hafriyat alanına götürdükten sonra vücudunun değişik yerlerinden bıçaklayarak yaralayan iki zanlı gözaltına alındı. Şişli Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan zanlılar E. Ö.'yü kendileriyle aynı memleketli olduğu için dövüp bıçakla yaraladıklarını söyledi.
Tarih: 13 Aralık 2011
Yer: Eskişehir
Kaynak: Kaos GL
MorEl LGBTT aktivisti bir trans kadın 2011 yılı başında evine zorla giren R.A tarafından tecavüze uğradı. Saldırı sonucu suç duyurusunda bulunmasıyla açılan davanın yargılaması Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.
Tecavüzcü şahsın ilk saldırısının bu olmadığı öğrenildi.
Tarih: 23 Aralık 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
23 Aralık 2011 gecesi İstanbul Maltepe Sahilyolu'nda, trans kadınlara, kimliği henüz açıklanmayan dört kişi kılıçla saldırdı. Trans Ç.Y. basına yansıyan ilk görüntülerde, arabayla yanlarına yaklaşan dört kişinin, kendilerine saldırdığını, aralarından bir kişinin elinde bulunan satırla kendisini yaraladığını ifade etti.
İKİNCİ BÖLÜM
2011 Yılında Sonuçlanan Nefret Cinayeti Davaları
2011 Yılında sonuçlanan nefret cinayeti davaları bu bölümde ele alınmıştır. 2011 yılı boyunca 7 nefret cinayeti davası sonuçlanmıştır.
Yaşam hakkı, gerek Anayasa gerek sözleşme hükümleriyle güvence altına alınmıştır. Kişilerin yaşamı devlet tarafından güvence altına alınmalı, kişilerin yaşamına keyfi bir şekilde son verecek eylemler devlet tarafından önlenmelidir.
2011 yılında sonuçlanan nefret cinayeti davalarına baktığımızda, her ne kadar olumlu kararlar olsa da, genel olarak mahkemeler tarafından kapsamlı bir araştırma yapılmadan, sanık ifadelerine dayanılarak karar verildiği ve buna bağlı olarak "haksız tahrik" indirimi uygulandığı görülmektedir.
"Hüküm kurarken ağırlıklı olarak sanıkların beyanını göz önünde bulunduran mahkemeler, eşcinsel erkeklerin uğradığı saldırılarda kararlarını hep sanık lehine vermekte." Av. Fırat Söyle Lambdaİstanbul Derneği Hukuk Danışmanı.
Tarih: 23 Mart 2011
Yer: Antalya
Kaynak: Kaos GL
Antalya'da 2009 yılının Ekim ayında düzenlenen Almanların hasat bayramı Oktoberfest'e katılan Antalya'da yaşayan Alman vatandaşı August Michael Noll'u (69), etkinlik çıkışında kendisini elle taciz ettikten sonra eşcinsel ilişki teklif ettiği iddiasıyla yumruklayarak ölümüne neden olan üniversite öğrencisi Buğra Güney'in (23) yargılanmasına devam edildi.
Sanık vekili, savunmasında, müvekkiline karşı elle ve sözle sarkıntılıkta bulunulduğunu, ölen Alman vatandaşın cinsel eğilimleri nedeniyle ülkesinde de dışlandığını iddia etti.Müvekkilinin öldürme kastı bulunmadığını belirten Ardıç, şöyle konuştu : "Ortada kavga vardı ve kavga neticesinde kişi ölmüştür. Müvekkilimin öldürme kastı olmuş olsaydı üst geçitten aşağıya atma imkânı var iken bunu yapmamıştır. Bu durumda öldürme kastının bulunmadığı, kavga neticesinde kişinin öldüğü anlaşılmaktadır. Ölen kişi müvekkilimi tahrik etmiştir. Müvekkilim hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmasını, tahrikin derecesine göre indirim oranının üst sınırdan yapılmasını istiyoruz.". Son sözü sorulan Buğra Güney de "Bu adamı kasten öldürmedim. Yine de çok pişmanım" dedi.
Mahkeme, sanık Buğra Güney'i "kasten öldürme" suçundan 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Tarih: 7 Nisan 2011
Yer: Bursa
Kaynak: Kaos GL
Bursa'da 2010 yılında 44 bıçak darbesiyle öldürülmüş olarak bulunan transseksüel İrem Okan'ın katiline 28 yıl 4 ay hapis cezası verildi.
2010 yılı Eylül ayında İrem Okan, merkez Osmangazi İlçesi Altıparmak Caddesi'ndeki evinde 44 bıçak darbesiyle öldürülmüş olarak bulundu. Boğazından karın boşluğuna kadar kesilen Okan'ın cesedini, eve gelen arkadaşı buldu.
Polis, cinayet sırasında elini kestiğini belirlediği katil zanlısı Emrah Şen'e, hastanelere olay gecesi pansuman yaptırmak için gelen 50 kişiyi tek tek inceleyip cep telefon görüşmelerini takip ederek ulaştı. Gözaltına alınan ve suçunu kabul eden Emrah Şen, tutuklanarak cezaevine konuldu.
Hakkında 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'kasten adam öldürmek' suçundan ömür boyu, 'nitelikli hırsızlık'tan ise 9 yıl hapis cezası istemiyle dava açılan Emrah Şen'in yargılaması tamamlandı. Son kez hâkim karşısına çıkan Emrah Şen, daha önce verdiği, İrem ile uzun süredir görüştüklerini olay günü tekrar evine gidip cinsel ilişkiye girdiğini, cinayeti, İrem'in bu kez kendisiyle ilişkiye girmek için yaptığı teklif nedeniyle işlediğini, evde bulunan dizüstü bilgisayarı, cep telefonu ve bazı ziynet eşyalarını ise iz bırakmamak için aldığına ilişkin ifadelerine ekleyecek sözü olmadığını söyledi.
Emrah Şen'in karar aşamasına gelen ve 10 dakika süren duruşması sonrası mahkeme heyeti suçunu sabit gördüğü Emrah Şen'i, "Kasten öldürmek" suçundan önce ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Sanığın duruşmalardaki iyi halini dikkate alan mahkeme, cezayı 25 yıl hapse çevirirken sanığa, olaydan sonra İrem'e ait dizüstü bilgisayar, cep telefonu ve ziynet eşyalarını çaldığı iddiasıyla, 'hırsızlık' suçundan da 3 yıl 4 ay hapis cezası verdi.
Tarih: 3 Kasım 2011
Yer: Antalya
Kaynak: Kaos GL
Antalya'da 2010 Şubat ayında 28 yerinden bıçaklanarak öldürülen Derya Yılmaz'ın katil zanlısı 26 yaşındaki Cem Babacan, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Antalya Altındağ Mahallesi'nde oturan Derya Yılmaz, 08.02.2010 gecesi evindeki yatağında 28 yerinden bıçaklanmış ve boğazı kesilmiş halde bir arkadaşı tarafından bulunmuştu. Yılmaz'ın aşırı kan kaybından öldüğü anlaşılırken cep telefonu ve plazma televizyonunun da çalındığı belirlenmişti.
Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1 yıldan bu yana süren davanın karar duruşmasında suçsuz olduğu iddiasını yineleyen Cem Babacan, "Takdir mahkemenizin" dedi. Mahkeme Başkanı Nihal Altuğ, gasp amacı ile "kasten adam öldürmek" suçundan Babacan'ı ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Babacan'ın cezasında indirim yapılmadı.
Tarih: 10 Kasım 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
10 Mart 2009'da evinde öldürülmüş olarak bulunan Dilan Pirinç davası sonuçlandı.
Eski sevgili B. Can Korkmaz "kendini kaybetmesi" ile Dilan'ı pek çok defa bıçaklamış ve sonrasında da evine kaçıp babasından kendisini polise teslim etmesini istemişti. Sanık Birol Can Korkmaz, 7'si öldürücü toplam 18 bıçak darbesi ile eski sevgiliyi evinde öldürdü. Sanık savunmasında, eski sevgili ile aralarında sorun olduğunu ve tartıştıklarını belirtmiştir.
Davanın görüldüğü İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi uzun bir süre sonra kararını verdi. Mahkeme; sanığın haksız tahrik indirimi talebini şu cümle ile reddetti; "Sanık lehine haksız tahrik oluşturacak söylem ve eylemin bulunup bulunmadığına gelince... Haksız tutum ve davranışların başlangıçtan itibaren sanıktan kaynaklandığı olay günü de oluş bölümünde öldürüleni ayrılmama konusunda zorlayan sanığın, olumsuz cevap alması üzerine 7'si öldürücü 18 bıçak darbesi ile yaralayarak öldürdüğü kanaat ve sonucuna varıldığından, sanık lehine haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır."
Mahkeme, 09.06.2011 tarihli hükmünde, "kasten öldürmekten dolayı müebbet hapis cezasına ancak sanığın duruşmalardaki hal ve tavrı ve pişman olması üzerine 25 yıl ile cezalandırılmasına" karar vermiştir.
Türk Ceza Yasası 81/1'den hüküm veren mahkeme olayı bir bütün olarak değerlendirmemiştir. Aynı yasanın 82. maddesi nitelikli öldürmeyi tanımlamakta ve cezasını belirtmektedir. TCK. 82/b bendinde kasten öldürmenin canavarca hisle işlenmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmektedir. Dilan Pirinç, 7'si öldürücü toplam 18 bıçak darbesi alarak hayatını kaybetmiştir. Sayın Mahkemenin, iddianamede iddia edilen suç ve talep edilen cezanın dışına çıkması gerekli idi. Dilan Pirinç cinayetinde olması gereken ceza canavarca hisle kasten öldürmenin sonucu olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Tarih: 10 Kasım 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
İstanbul Fatih ilçesinde iki transseksüelin evine giren 3 kişinin, transseksüel kadın F.Y.'nin öldürmesi, arkadaşı S.Ö'nün ise ağır yaralaması olayında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar örnek niteliktedir.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi 17.02.2010 yılında meydana gelen olayı kısa bir süre içinde sonuçlandırmış ve 08.06.2011 tarihinde kararını vermiştir. Sanıklar Zafer Tunç, Fatih Kotan ve Mesut Acar'ın her bir olay için ayrı ayrı cezalandırılmasına dair verilen kararla tüm sanıklar TCK. Madde 82/1'den ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezalandırılmışlardır. Ancak Sayın Mahkeme takdir hakkını kullanarak sanıkların duruşmalardaki tavırlarından dolayı sanıkları müebbet hapis cezası ile cezalandırmaya karar vermiştir. Olayda S.Ö.'ye öldürmeye teşebbüs ile başkaca suçlardan da ceza verilmiştir. Olayda haksız tahrik indirimi yapılmamıştır. Sadece sanıkların muhakeme süreci içindeki tavırlarından dolayı takdiri ceza indirimi yapılmıştır. Mahkeme, sanıkların ifadeleri ile yetinilmeyip kapsamlı bir araştırma yapmıştır.
Tarih: 10 Kasım 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
Ağustos 2010 yılında Gültepe Şişli'de meydana gelen olayda Ahmet Öztürk, Tolgahan Gürsoy tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür. Savcılık iddianamesinde, nefret suçu olarak tanımlayacağımız cinayetin sanığı için "Haksız tahrik altında A.Ö.'yü kasten öldürdüğü suçundan dolayı müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını" talep etmiş idi. Savcılığın bu iddianamesi mahkemenin kararı haline gelecektir.
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, maktul A.Ö. cinayetinde olaya dair sadece iki tanığın ve esasen sanığın ifadelerine dayanarak karar vermiştir. Dava dosyasını incelediğimizde karşımıza çıkan bildik savunmaların olduğunu görmekteyiz. Mahkemeye verdiği savunmasında, "Para karşılığında bir kadınla birlikte olacağım vaadi ile planlı bir şekilde kandırıldık" diyen sanık, devamla "korku ve tiksintiyi yaşadığım sapıkça ve iğrenç isteklerine boyun eğmem için namus ve canıma karşı saldırıda bulunmuştur" demiştir. Ayrıca sanığın vekili mahkemeye verdiği yazılı savunmalarında da maktul tarafından müvekkilinin "erkeklik gururunun ayaklar altına alındığını" belirtmiştir.
Adli Tıp raporuna göre 9 adet kesici ve delici alet yarasının 5 adeti öldürücü niteliktedir.
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06.10.2011 tarihinde verdiği kararında sanık lehine şu ifadelerde bulunmuştur: "Sanığın bildirdiği savunma, savunmanın tanığı Nevzat'ın beyanı ile doğrulanmış olmasına, aksini gösterir delil de bulunmamış olmasına göre; maktulün, sanığı savunmada geçen biçimde cinsel fantezilerini gerçekleştirmek amacı ile zorladığı, bıçak çektiği, bazı cinsel davranışlarda bulunmasını istediği, aralarında çıkan boğuşma sırasında bıçağı ele geçirdiği ve bundan sonra maktulü öldürdüğü... Haksız hareketlerin vardığı boyut sanık üzerindeki etkiler göz önüne alındığından cezasında azami derece indirim yapılması
gerektiği sonucuna varılmış olmakla 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına" karar verilmiştir.
Eşcinsel erkeklerin uğramış oldukları saldırılar neticesinde, mahkemelerin verdikleri kararlar hep sanık lehine olmaktadır. Benzer pek çok olayda sanıkların ifadeleri ve cinayete dair özellikler benzerlik taşımaktadır. Cinayetlerin ortak özellikleri bıçağın kullanılması, onlarca bıçak darbesi, savunmaları aynı yönde olmasıdır. Mahkemeler hüküm kurarken ağırlıklı olarak sanıkların beyanını göz önünde bulundurmakta ve kararlar sanıklar lehine olmaktadır.
Tarih: 10 Kasım 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
2006 yılında evinde öldürülen Abdulbaki Koşar'ın dava dosyası uzun süredir Yargıtay'da idi. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava sonucunda sanığın ifadeleri baz alınarak ödül gibi bir ceza verilmişti. Mahkemenin sanık lehine yaptığı haksız tahrik indirimi ile LGBT bireylerin tepkisini çeken davalardan birisidir. Mahkeme, kararında sanığın kasten öldürme suçunun cezası olarak müebbet hapis cezası vermiş; ancak haksız tahrik ve takdiri indirimler sonucunda sanığın cezasını 15 yıl hapis cezasına düşürmüştür. Temyiz edilen dava dosyası 4 küsur yıldan sonra 18.07.2011 tarihinde karara çıkmıştır.
Yargıtay, kararında "...cezayı azaltıcı takdire ve tahrike ilişkin sebeplerin niteliği ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme sebebi dışında isabetsizlik görülmemiştir." denilerek yerel mahkemenin öldürme cezasını onamıştır. Aynı dava dosyasında öldürmeden sonra işlenen hırsızlık suçuna dair ise " hırsızlıkla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geriye bırakılması yönünde bozulmasına" karar verilmiştir. Abdulbaki Koşar'ı öldüren kişinin haksız tahrik neticesinde cinayeti işlediği kabul edilmektedir. Cinayetin işlenmesinden sonra geride delil bırakmak istemeyen hükümlüye hırsızlıktan dolayı verilen cezanın, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması müessesinin işletilmemesinden dolayı Yargıtay, kısmen "bozma" kararı vermiştir. Yani, sanığın hırsızlıktan aldığı cezanın, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile hırsızlık suçunun işlenmemiş olduğu kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
2012 Yılında Devam Eden Davalar
Tarih: 10 Kasım 2011
Yer: Ankara
Kaynak: Kaos GL
10 Kasım 2008'de kafasına pompalı tüfek ile ateş edilen ve bir gün sonra hayatını kaybeden trans kadın Dilek İnce'nin katilleri hâlâ bulunmadı.
Başbakan Erdoğan'ın pompalı tüfekle ateş açan vatandaşa destek verdiği konuşmadan bir hafta sonra trans Dilek İnce, 10 Kasım 2008'de, Ankara'da, Etlik bölgesinde, otomobili içinde pompalı tüfekle öldürülmüştü.
İnce, "20 Kasım Nefret Cinayetine Kurban Gitmiş Transları Anma Günü"ne sayılı günler kalmışken pompalı tüfekle saldırıya uğramış ve ertesi gün, Dışkapı Araştırma Hastanesi'nde, 11 Kasım 2008 saat 12.30'da vefat etmişti.
Dilek İnce, "Eryaman Olayları" olarak bilinen, Ankara'nın Eryaman bölgesinde ikamet eden trans bireylerin sürülmesi davasında şikâyetçi olan transseksüellerden birisiydi. Eryaman Davasında tanık olarak ifade vermişti.
Tarih: 30 Kasım 2011
Yer: Antalya
Kaynak: Kaos GL
Antalya'da iki trans kadın, 8 Temmuz'da akşamüzeri banka işlemleri için dışarı çıktıklarında kendilerine hakaret eden esnaf üyeleri tarafından linç edilmek istenmiş. Çevredekilerin polise haber vermeleri üzerine olay yerine gelen polis ekibi, mağdur ifadelerine göre, saldırıyı önce bir süre izleyip, daha sonra ise müdahale etmişti.
10 Temmuz'da Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği konuyla ilgili bir açıklama yayınlamış ve Transfobik nefrete karşı bir "nefret suçları" mevzuatının derhal oluşturulması gerektiğinin altını çizmişti.
Tarih: 13 Aralık 2011
Yer: Eskişehir
Kaynak: Kaos GL
MorEl LGBTT aktivisti bir kadının uğradığı saldırı sonucu suç duyurusunda bulunmasıyla açılan davanın ilk duruşmasında sanık R.A. suçlamaları kabul etmedi ve suçlamalara "Bir travestiyle ne işim olur?" diyerek tepki gösterdi. Dava adli tıp raporlarının beklenmesi ve davalının bir başka dosyasının incelenmesi gerekçesiyle 29 Mart 2012'ye ertelendi.
Tarih: 13 Aralık 2011
Yer: Eskişehir
Kaynak: Kaos GL
Ahmet Yıldız davasına Üsküdar Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dokuzuncu duruşmayla devam edildi.
Avukat Fırat Söyle, sanığın 2008 yılında Kuzey Irak'ta olduğunun telefon görüşmelerinin dinlenmesi suretiyle tespit edildiğini ve aradan geçen süre itibariyle şu an nerede olduğunun bilinmediğini belirterek yer tespiti için yeniden dinleme yapılmasını talep etti. Savcının, sanığın Interpol kanalı ile zaten kırmızı bültenle aranmakta olduğunu belirterek reddi yönündeki mütalaasına rağmen, mahkeme heyeti, bu talebin de yazılacak bir dilekçeyle ayrıca değerlendirilmesine karar verdi.
Fırat Söyle, duruşma sonrasında düşüncelerini şöyle dile getirdi: "Sanığın yakalanması konusunda gayret söz konusu değil. Bu duruşma da öncekilere benzer bir biçimde görüldü ve bitti. Kırmızı bültene eylül ayında karar verilmiş olmasına rağmen ancak yakın bir tarihte yazısı yazılıp emniyete gönderildi. Bu bir ihmaldir. Hâlbuki aradan geçen dört ay içerisinde önemli adımlar da atılmış olabilirdi. Bu dava ancak, İnsan Hakları alanında mücadele veren kurumların sahiplenmesiyle sonuca ulaşabilir."
Ayrıca Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği, İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Kaos GL, İstanbul Feminist Kolektif'den de aktivistler duruşmayı izledi.
Davanın bir sonraki duruşması, 20 Nisan 2012 Cuma günü, saat 10.30'da görülecek.
Tarih: 7 Şubat 2012
Yer: Eskişehir
Kaynak: Kaos GL
Türkiye Futbol Federasyonu, 2009 yılında, eşcinsel hakem Halil İbrahim Dinçdağ'ı haksız yere hakemlikten men etmiş ve kendi rızası dışında eşcinsel olduğu bilgisini basınla paylaşmıştı. Eşcinsel olduğu bilgisi kendi isteği dışında basına sızdırılan Halil İbrahim Dinçdağ'ın Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF) açtığı davanın 4. Duruşması 7 Şubat 2012'de Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.
TFF herhangi bir hastalık sebebiyle askerlik yapmamış olanların hakemlik yapmalarını uygun görmüyor. Bu uygulamaya karşı davanın avukatı Fırat Söyle eşcinselliğin bir hastalık olmadığına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Federasyonun sonradan hatasını anladığını belirten Söyle yaş sınırı nedeniyle Halil İbrahim Dinçdağ'ın klasman yükselme hakkının kaybolduğunu bu nedenle mağdur olduğunu dile getirdi.
Tanıkların gelmemeleri ve ifade vermemeleri nedeniyle dava ertelendi. Bir sonraki duruşma 5 Haziran 2012 saat 11:00'de görülecek.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Ayrımcılık Yasağı İhlalleri
Bu bölümde ayrımcılık yasağına ilişkin olarak tespit edilen vakalar ortaya konulacaktır.
2011 yılında Bursa Gökkuşağı LGBT Derneği mahkeme kararıyla kapatılmış, LGBT bireylerin örgütlenme özgürlüğü engellenmiştir. İnternet sansürleri ile LGBT örgütlerinin sitelerine ulaşım engellenmeye çalışılmış ve Anayasal güvence altına alınan ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir.
AKP Hükümeti, 2009'un sonlarında, "Demokratik Açılım"ın bir adımı olarak düzenlemeyi vaat ettiği "Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kanun Tasarısı Taslağı"nı görüş almak üzere, İçişleri Bakanlığı aracılığıyla Barolara, akademik çevrelere, Sivil Toplum Örgütlerine ulaştırdı. Taslağın "Eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı, yasak kapsamındaki ayrımcılık türleri" başlıklı 3. Maddesi'nde, "cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, etnik köken, cinsel kimlik, felsefi ve siyasi görüş, sosyal statü, ... ve benzeri temellere dayalı ayrımcılık yasaktır" hükmü yer alıyordu. İnsan Hakları Ortak Platformu'nun hazırladığı ve Adalet Bakanlığı'nca kabul edilen bu taslakta, "cinsel kimlik" tanımlanmış ve "heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel, transseksüel, travesti ve benzeri cinsel kimlikleri ifade eder" şeklinde açıklanmıştı. Ancak taslağın İçişleri Bakanlığı'nın resmi sitesinde yayınlanan son halinde "cinsel kimlik" ibaresinin çıkarılmış olduğu görüldü.
Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm alanlarından istihdam ve serbest meslek alanında işe alım ve çalışma hayatı sırasında yapılan ayrımcılıklar ile dernek, vakıf, sendika, meslek örgütlerine üyelik ve seçme-seçilme hakkı gibi temel hakların kullanılmasında yapılan ayrımcılıklar taslak içinde değerlendirilmiş ve yasaklanmıştır. Ayrıca taşınır ve taşınmaz kiralamaları ile serbest mesleğe kabul, ruhsat, kayıt, disiplin ve benzeri hususlar bakımından ayrımcılık yapılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Yasada "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibarelerinin açıkça yer alması, yasa kapsamında değerlendirilen bütün bu alanlarda, LGBT bireylere yönelik ayrımcılığı yasaklanması ve bu konuda uygulamanın takdir yetkisinin sınırlanması anlamına gelmektedir. Yasadan "cinsel kimlik" ibaresinin çıkarılması ise LGBT bireylere yönelik ayrımcılığın meşrulaştırılması anlamına gelmektedir.
Tarih: 3 Ocak 2011
Yer: Bursa
Kaynak: Kaos GL
Kısa adı "Gökkuşağı" olan Travestileri, Transseksüelleri, Geyleri ve Lezbiyenleri Koruma Yardımlaşma ve Kültürel Etkinliklerini Geliştirme Derneği, mahkeme tarafından kapatıldı.
Bursa Valiliği'nin hakkında şikayette bulunduğu dernek hakkındaki dava 2 senedir sürüyordu. 2 sene önce "fuhuş yapıldığı" iddiasıyla dernek basılmış, dernek başkanı ve üyeleri gözaltına alınmıştı.
Gökkuşağı Derneği Başkanı Öykü Özen, derneklerinin şu an faaliyette olduğunu, fakat Yargıtay'ın kapatma kararını onaylaması halinde yeni bir dernek kuracaklarını söyledi.
Tarih: 11 Mart 2011
Yer: Ankara
Kaynak: Kaos GL
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) dün (09 Mart) hadigayri.com isimli LGBT tanışma/sosyalleşme sitesini haber vermeden kapattı. hadigayri.com 3 Ekim 2009'da aynı içeriğe sahip olan gabile.com sitesiyle birlikte kapatılmıştı.
Kapatılma üzerine hadigayri.com'dan yapılan açıklama ise şöyle: "09 Mart 2011 tarihinde hadigayri.com isimli sitemize erişim engellenmiştir. Öncesinden hiçbir uyarı ya da ikaz yapılmamıştır. Daha önce 03.10.2009'da alınan kararla, yine hiç bir uyarı gönderilmeden idari tedbir uygulanıp tekrar açılan sitemiz bu kez de 28/01/2011 tarih ve 421.02.00.2011-039734 nolu kararı gereğince idari tedbire tabi tutulmuştur."
*hadigayri.com isimli internet sitesi 11 Mart 2011 tarihinde erişime açılmıştır.
Tarih: 4 Mayıs 2011
Yer: Ankara
Kaynak: Kaos GL
TİB'in yeni ortaya çıkan 21 Nisan 2011 tarihli mesajında, LGBTT Derneği Pembe Hayat'tan Ekşisözlük'e, forum sitelerinden, video sitelerine, yasal dernek sitelerinden ticari sitelere kadar birçok site bulunuyor. Mesajın içeriğinde bu sitelere hizmet verilmemesi isteniyor.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) yer sağlayıcı firmalara göndermiş olduğu yasaklı kelime listesinden sonra başka bir mesaj sosyal medya ağlarında dolaşıma girdi. 21 Nisan 2011′de gönderilen mesajda, yasak kelimeler yok, öneri yok, bilgilendirme yok. Belirlenmiş birçok site hakkında doğrudan sitelerin kapatılması talebi var. Eğer talep yerine getirilmezse, yasal işlemlere başlanacağınadair bir de uyarı var. Bu mesajın içinde doğrudan kapatılması veya hizmetin durdurulması ya da bir başka deyişle fişinin çekilmesi istenen bazı sitelerden bazıları içinde "müstehcenlik" bulunan sitelerken bunun dışında Ekşisözlük'ten forum sitelerine, video sitelerinden derneklerin siteleri ve ticari sitelere kadar birçok siteyi içeren neden sakıncalı olduğu anlaşılamayan, geniş bir yelpazeye yayılan siteler de bulunuyor, hatta bu siteler içinde özel bir kız yurdunun bile sitesi var. TİB tarafından yollanan mesajda çok açık olarak, bu sitelere hizmet verilmemesi isteniyor.
BTK'ya bağlı TİB'in sadece hosting firmasına yollamış olduğu elektronik posta ile kapatılmasını istediği siteleri bildirmesinin ardından bu bilgi yayıldı ve internet dünyasında büyük bir tepki oluştu. Gelen haberle göre sadece hosting firmasına tekrardan bir mail daha atan TİB şimdilik kararın uygulanmamasını istediği ifade ediliyor.
Tarih: 28 Ekim 2011
Yer: Ankara
Kaynak: Kaos GL
Pembe Hayat Aktivisti Buse Kılıçkaya, Selay Tunç ve Naz Güdümen'e "polise hakaret ve direnme" gerekçesiyle verilen hapis cezası kararı üzerine LGBT, kadın ve İnsan Hakları örgütleri ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamada "Bu karar, ilgili polislerin, trans insan hakları savunucularını zorla gözaltına alırken dillendirdikleri "suçunuz travesti olmak" anlayışının adalet sistemi tarafından da onaylanması anlamına gelmektedir!" denildi.
Pembe Hayat Derneği Başkanı Buse Kılıçkaya "polise direnme" iddiasıyla 5 ay hapis cezasına çarptırılırken, Dernek Başkan Yardımcısı Selay Tunç yine "polise direnme" iddiasıyla 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Dernek üyesi Naz Güdümen ise, "hakaret" iddiasıyla 1 yıl, "polise direnme" iddiasıyla 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.
Tarih: 10 Kasım 2011
Yer: İstanbul
Kaynak: Kaos GL
İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi'nden çıkan bir başka kararda da TCK. 225. maddeyi ihlal ettikleri gerekçesi ile iki eşcinsel erkeğe ceza verilmiş ve aynı suçu işleyebileceklerine kanaat getirilerek "hükmün açıklanmasının geriye bırakılması" ve "cezanın ertelenmemesine" karar verilmiştir. Kamuya açık bir alanda birbirine oral seks yapıldığı iddiası ile açılan davada mahkeme, fiilin ne zaman ve nerde işlendiğini araştırmaksızın karar vermiştir. TCK 225. maddesinde düzenlenen hayâsızca hareketlerde bulunma suçunun mağduru kamuoyudur. Kamuoyunun suçtan zarar görmesi için, hayâsızca hareketlerin kamuoyunun huzurunda işlenmesi gereklidir. Olay, iki eşcinsel erkeğin, şubat ayının bir gece yarısında bir araçta oral seks yapmalarına dairdir. Olay tamamen ıssız bir yerde gerçekleşmiştir. Kimsenin tanıklık etmediği, edemeyeceği (devriye gezen polis memuru dışında) bir olaydan dolayı suçun unsurları gerçekleşmiştir diyebilir miyiz? Son derece tartışmalı bir durum olup Sayın Mahkeme hiçbir araştırma yapmaksızın kararını vermiştir. Tartışmalı bir kararın ötesinde, sanıkların sabıkasız oluşları, GBT'de aleyhlerinde bir kaydın olmaması göz önünde bulundurularak cezanın ertelenmesi gerekli iken ceza ertelenmemiştir. Mahkeme gerekçeli kararında "Sanıkların bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından ve yasal koşullar da bulunmadığından sanıkların cezasının ertelenmesine yer verilmemiştir" diyerek ayrımcılık yapmıştır.
Tarih: 2 Aralık 2011
Yer: Ankara
Kaynak: Kaos GL
Ali Ekber Ertürk'ün haberine göre TBMM Başkanlığı aralarında LGBT dernekleri Kaos GL ve Lambdaİstanbul'un sayfalarının da bulunduğu bazı internet sitelerine yönelik 'erişim yasağını' kaldırdı.
CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın girişiminin ardından yasağı kaldıran talimatın Meclis Başkanı Cemil Çiçek'ten geldiği öğrenildi. Nazlıaka 'Umarım diğer sansürler de son bulur. Farklı seslere saygı gösterilen bir Türkiye için çalışıyoruz' dedi. Kaos GL'den Ali Erol ise 'Olması gereken bir gelişme. Sayfalarımız, hak aramaya yönelik haber ve raporların yayımlandığı, LGBT bireylerin seslerini duyurabildiği sitelerdir. Yasaklanmasının anlamı yoktu. Meclis'in ayıbına son vermesi olumlu. Çünkü orası Milli iradenin temsil edildiği yer' diye konuştu.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Bilgi Edinme Dilekçeleri ve Tekzipler
Kaos GL Derneği'nin resmi web sitesinin engellemesine ve üniversitelerde LGBT öğrencilere yönelik ayrımcılığa ilişkin gönderilen bilgi edinme dilekçeleri ve medyada yer alan ayrımcı söylemlere ve nefret söylemlerine ilişkin tekzipler bu bölümde yer almaktadır.
ANKARA . NOTERLİĞİ'NE
İHTARNAME
KEŞİDECİ : Kaos Gey Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği
VEKİLİ : Av. Hayriye Kara
GMK Bulvarı 29/12 Kızılay/ANKARA
MUHATAP : Yeni Akit Gazetesi
Mahmutbey Mah. Halkalı Cad. Siteler Sk. Giriş Kat No:19
Bağcılar/İSTANBUL
İHTARNAME KONUSU: LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireyler ile ilgili yayınlamış olduğunuz 03.08.2011 tarihli haberin tekzip edilmesi ihtarımızdır.
Sayın Muhatap,
03.08.2011 tarihinde Gazetenize ait olan www.habervaktim.com haber sitesinde yayınlanan "Sapkınlar Aileye Musallat Oldu" yazıda LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireyler ve ailelerine yönelik yönelik hakaret ve nefret içeren, LGBT bireyleri ve ailelerini hedef gösteren ifadeler kullanılmıştır.
LGBT bireylerin insan hakları alanında mücadele eden Kaos GL Derneği olarak gazetenizde yayınlanan, yayın organınızın yanlı ve bilimsel olmayan görüşlerine dayanan ve nefret söylemi üreten yazının tekzip edilmesini, Basın Kanunu'nun 14. maddesi hükmü uyarınca 3 gün içerisinde aşağıdaki tekzip metninin www.habervaktim.com internet sitesinde yayınlanmasını, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını bildiririz;
"Sapkınlar Aileye Musallat Oldu" başlıklı yazının tekzibidir.
03.08.2011 tarihinde Yeni Akit Gazetesi'ne ait www.habervaktim.com internet sitesinde yayınlanan yazının içeriğinde "Her geçen gün giderek cüretini artıran sapkın gruplar, şimdi de aile müessesine el attı. 'Benim Çocuğum Eşcinsel' kampanyası başlatan bir grup, 'çocuklarının sapık ilişkilerini normal gören' bir anlayışı yaygınlaştırmaya çalışıyor. Grup, Anadolu turları düzenleyerek eşcinsel çocukları olan ailelere, 'Aramıza katılın' çağrısında bulunuyor." ifadelerine yer verilmiştir.
Söz konusu haberde, müvekkil dernek ile derneğin desteklediği, LGBT bireylerin aileleri ve yakınları tarafından oluşturulan LGBTT Aileleri İstanbul Grubu "..... Kaos GL'nin öncülüğünde hareket eden bir grup, sapık ilişkileri normal gösterme çabası çerçevesinde aileleri de çarpıklığın içine çekmek için düğmeye bastı..." şeklindeki ifadelerle hedef gösterilmiştir ve LGBT bireylerin varoluşu "sapıklık" olarak nitelendirilmiştir.
Bunun yanı sıra, LGBTT Aileleri İstanbul Grubu'nun çalışmalarından bahsedilmiş ve bu çalışmalar "tarih boyunca lanetlenen ve tıp bilimi tarafından da insan doğasına aykırı olduğu tescillenen çarpık ilişkileri normalleştirmek" olarak nitelendirilmiştir. Bu ifadelerle LGBT bireylerin ve ailelerinin kişilik haklarına hakaret edilmiştir.
Müvekkil derneğin amacı LGBT bireylerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, kendi varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek, toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere söz konusu yazıda geçen yanlı, bilimsel olmayan görüşlere dayanan ve nefret söylemi üreten ifadelerin tümü hukuka aykırılık ve suç teşkil etmekte olup, işbu tekzip metninin yayınlanmasını talep ediyoruz.
Sayın Noter,
Üç nüshadan ibaret olan işbu ihtarnamenin bir suretinin muhataba tebliğini, bir suretinin dairenizde saklanmasını ve tebliğ şerhini havi bir suretinin tarafımıza iadesini arz ederim.
ANKARA . NOTERLİĞİ'NE
İHTARNAME
KEŞİDECİ : Kaos Gey Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği
VEKİLİ : Av. Hayriye Kara
GMK Bulvarı 29/12 Kızılay/ANKARA
MUHATAP : Yeni Akit Gazetesi
Mahmutbey Mah. Halkalı Cad. Siteler Sk. Giriş Kat No:19
Bağcılar/İSTANBUL
İHTARNAME KONUSU: LGBT "Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireyler ile ilgili yayınlamış olduğunuz 27.07.2011 tarihli yazının tekzip edilmesine ilişkin ihtarımızdır.
Sayın Muhatap,
27.07.2011 tarihinde Yeni Akit/Ankara gazetesinde yayınlanan "Bu Nasıl Onur!" başlıklı yazıda, LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireylere yönelik hakaret ve nefret içeren, LGBT bireyleri hedef gösteren ifadeler kullanılmıştır.
LGBT bireylerin insan hakları alanında mücadele eden Kaos GL Derneği olarak, gazetenizde yayınlanan, nefret söylemi üreten ve müvekkil derneğin adının geçtiği yazınızın tekzip edilmesini, Basın Kanunu'nun 14. maddesi hükmü uyarınca 3 gün içerisinde aşağıdaki tekzip metninin yayınlanmasını, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını bildiririz;
"Eşcinsel Onuru(!)na Üniversitelerden Destek - BU NASIL ONUR!" başlıklı yazının tekzibidir.
Yeni Akit/Ankara Gazetesi'nin 27.07 2011 tarihli nüshasında yayınlanan "Eşcinsel Onuru(!)na Üniversitelerden Destek - BU NASIL ONUR!" başlıklı yazıda LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireylere yönelik hakaret ve nefret içeren, LGBT bireyleri hedef gösteren ifadeler kullanılmıştır.
Her yıl Haziran ayında gerçekleştiren Onur Haftası etkinlikleri hakkındaki yazıda, Onur Haftası etkinlikleri "çoğu barlarda gerçekleştirilen etkinlikler" olarak ifade edilmiştir. LGBT bireylere yönelik ayrımcı ifadelerin ardından müvekkil derneğin de aralarında bulunduğu Onur Haftasına destek veren Sivil Toplum Örgütleri ile LGBT dernek ve oluşumlar tek tek sayılmıştır. "İLLET İstanbul anti-otoriter haz ve direnişten yana feminist kadın" oluşumu hedef gösterilmiştir.
Yazının devamında yapılan etkinlikler ve LGBT bireyler "sapkın" olarak nitelendirilmiştir. LGBT öğrenciler tarafından yapılan etkinliklere izin veren üniversite yönetimleri "sapkın kişiliğe sahip topluluklara" destek verdiği için eleştirilmiş, LGBT öğrenciler üniversiteler de hedef haline getirilmiştir.
Devam eden bölümde ise Lambdaİstanbul LGBTT Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen bir etkinlikten bahsedilmiş, sunum yapacak kişinin kimliği ifşa edilerek, etkinliğin tarihi ve yeri açıkça belirtilmiştir. Etkinliğin yapılacağı yer olan Lambdaistanbul Kültür Merkezi yanıltıcı şekilde "Lambda Bar" olarak yazılmış, toplumsal ahlak üzerinden etkinliğe katılacak olanlar hedef gösterilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, yazıda kullanılan ifadeler açıkça nefret söylemi üretmekte, LGBT bireylerin insan haklarını ihlal etmektedir. LGBT bireyler her gün homofobik ve transfobik ayrımcılığa maruz kalmakta ve nefret suçlarının mağduru olmaktadır. Bu örnekte olduğu gibi basında yer alan nefret söylemi içeren ifadeler bu ayrımcılığa ve nefret suçlarına zemin hazırlamakta ve bu şekilde basın yoluyla suç işlenmektedir. Eşcinsel, biseksüel ve trans varoluşlarına "sapkın" denilerek LGBT bireylere açıkça hakaret edilmiştir.
Müvekkil derneğin amacı LGBT bireylerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, kendi varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek, toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere söz konusu yazıda geçen yanlı, bilimsel olmayan görüşlere dayanan ve nefret söylemi üreten ifadelerin tümü hukuka aykırılık ve suç teşkil etmekte olup, işbu tekzip metninin yayınlanmasını talep ediyoruz.
Sayın Noter,
Üç nüshadan ibaret olan işbu ihtarnamenin bir suretinin muhataba tebliğini, bir suretinin dairenizde saklanmasını ve tebliğ şerhini havi bir suretinin tarafımıza iadesini arz ederim.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NE
EDİRNE
DİLEKÇEYİ SUNAN : Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği
GMK Bulvarı 29/12 Kızılay/ANKARA-
Tel: 0.312.2300358, Faks: 0.312.2306277
AÇIKLAMALAR : Rektörlüğünüz bünyesinde bulunan bilgisayarlardan, derneğimizin resmi web sitesi olan www.kaosgl.org adresine erişimin engellendiği haricen öğrenilmiştir.
T.C. Anayasasının 10. maddesine göre, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir."
Yine Anayasasının 26. maddesine göre, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir."
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti devletinin taraf olduğu ve T.B.M.M. tarafından usulünce imzalanarak yürürlüğe konulan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi hükmüne göre; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema
işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın
veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir." denilmektedir.
Yukarıda anılan anayasa ve uluslar arası anlaşma maddeleri hükümlerinin idari birimleri bağlayıcı nitelikte olduğu tartışmasızdır. Derneğimiz yasal olarak faaliyet göstermekte olup, derneğimizin resmi web sitesi de yasalar çerçevesinde yayınlanmaktadır. Derneğimiz web sitesinde yasalara aykırı hiçbir faaliyet yürütülmediği halde derneğimiz sitesine erişim hukuka aykırı biçimde engellenmektedir. Bir öğrenim kurumu olan rektörlüğünüzün öncelikli görevinin bireylerin doğru ve sağlıklı bilgi edinmesini sağlamak olması gerekirken, eşcinsel ve trans varoluş üzerine bilgilendirme yapan web sitemize erişimin engellenmesi yolu ile öğrenim hakkının ihlal edildiği kanaatindeyiz.
Konuya ilişkin olarak,
1-Rektörlüğünüz bünyesindeki bilgisayarlardan derneğimiz web sitesine erişimin engellenip engellenmediği,
2-Böyle bir engelleme mevcut ise ise yasal dayanağı hakkında, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun hükümleri de gözetilerek tarafımıza 15 gün içerisinde bilgi verilmesini saygı ile arz ederiz.
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NE
KARS
DİLEKÇEYİ SUNAN : Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği
GMK Bulvarı 29/12 Kızılay/ANKARA-
Tel: 0.312.2300358, Faks: 0.312.2306277
AÇIKLAMALAR : Rektörlüğünüz bünyesinde bulunan bilgisayarlardan, derneğimizin resmi web sitesi olan www.kaosgl.org adresine erişimin engellendiği haricen öğrenilmiştir.
T.C. Anayasasının 10. maddesine göre, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir."
Yine Anayasasının 26. maddesine göre, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir."
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti devletinin taraf olduğu ve T.B.M.M. tarafından usulünce imzalanarak yürürlüğe konulan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi hükmüne göre; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir." denilmektedir.
Yukarıda anılan anayasa ve uluslar arası anlaşma maddeleri hükümlerinin idari birimleri bağlayıcı nitelikte olduğu tartışmasızdır. Derneğimiz yasal olarak faaliyet göstermekte olup, derneğimizin resmi web sitesi de yasalar çerçevesinde yayınlanmaktadır. Derneğimiz web sitesinde yasalara aykırı hiçbir faaliyet yürütülmediği halde derneğimiz sitesine erişim hukuka aykırı biçimde engellenmektedir. Bir öğrenim kurumu olan rektörlüğünüzün öncelikli görevinin bireylerin doğru ve sağlıklı bilgi edinmesini sağlamak olması gerekirken, eşcinsel ve trans varoluş üzerine bilgilendirme yapan web sitemize erişimin engellenmesi yolu ile öğrenim hakkının ihlal edildiği kanaatindeyiz.
Konuya ilişkin olarak,
1-Rektörlüğünüz bünyesindeki bilgisayarlardan derneğimiz web sitesine erişimin engellenip engellenmediği,
2-Böyle bir engelleme mevcut ise ise yasal dayanağı hakkında, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun hükümleri de gözetilerek tarafımıza 15 gün içerisinde bilgi verilmesini saygı ile arz ederiz.
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU
TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'NA
DİLEKÇEYİ SUNAN : Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği
GMK Bulvarı 29/12 Kızılay/ANKARA-
Tel: 0.312.2300358, Faks: 0.312.2306277
AÇIKLAMALAR : Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü bünyesinde bulunan bilgisayarlardan, derneğimizin resmi web sitesi olan www.kaosgl.org adresine erişimin engellendiği haricen öğrenilmesi üzerine 13.05.2011 tarihli dilekçemizle, konuya ilişkin olarak, Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü bünyesindeki bilgisayarlardan derneğimiz web sitesine erişimin engellenip engellenmediği ve böyle bir engelleme mevcut ise yasal dayanağı hakkında, tarafımıza bilgi verilmesi talep edilmiştir.
İlgili dilekçemize gelen ve dilekçemiz ekinde bulunan 31.05.2011 tarihli cevabi yazıda "Üniversitemiz tarafından Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın Kara Listesinin dışında herhangi bir web sitesine erişim engellenmemiştir." denilmiştir.
T.C. Anayasasının 10. maddesine göre, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Yine Anayasasının 26. maddesine göre, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir."
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti devletinin taraf olduğu ve T.B.M.M. tarafından usulünce imzalanarak yürürlüğe konulan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi hükmüne göre; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir." denilmektedir.
Yukarıda anılan anayasa ve uluslararası anlaşma maddeleri hükümlerinin idari birimleri bağlayıcı nitelikte olduğu tartışmasızdır. Derneğimiz yasal olarak faaliyet göstermekte olup, derneğimizin resmi web sitesi de yasalar çerçevesinde yayınlanmaktadır. Derneğimiz web sitesinde yasalara aykırı hiçbir faaliyet yürütülmediği halde derneğimiz sitesine erişim hukuka aykırı biçimde engellenmektedir.
Konuya ilişkin olarak,
1-Başkanlığınızın böyle bir "Kara Listesinin" olup olmadığı,
2-Böyle bir "Kara Liste" mevcut ise, derneğimizin resmi web sitesi olan www.kaosgl.org adresinin bu Kara Listede olup olmadığı hakkında, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun hükümleri de gözetilerek tarafımıza 15 gün içerisinde bilgi verilmesini saygı ile arz ederiz.
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NA
19 Mayıs 2001 tarihinde Prag Bakanlar Konferansı'nda Türkiye Bolonya Sürecine üye olmuştur. Bologna Sürecinin oluşturmayı hedeflediği Avrupa Yükseköğretim Alanı içerisinde yer alan ülke vatandaşları, yükseköğrenim görmek ya da çalışmak amaçları ile Avrupa'da kolayca dolaşabileceklerdir. Avrupa, gerek yükseköğretim ve gerekse iş imkanları açısından dünyanın diğer bölgelerinden kişiler tarafından tercih edilir hale getirilecektir. Sürecin ana hedeflerinden biri de sürecin sosyal boyutunu güçlendirmektir. Bu süreç kapsamında belirlenen hedeflere ulaşmak için temel bildirgeler yayımlanmıştır.
Bu bildirgelerden biri olan Leuven Bildirgesi'nin "Sosyal Boyut ve Erişim" başlıklı 9. Maddesi'nde " Yükseköğretimdeki öğrenci kitlesi Avrupa nüfusunun çeşitliliğini yansıtmalıdır. Dolayısıyla, yükseköğretimin sosyal niteliğinin önemini vurguluyor ve kaliteli eğitime erişimde fırsat eşitliğinin sağlanmasını hedefliyoruz. Temsil edilmeyen gruplara ait öğrencilerin imkanlarının teşvik edilmesi ve eğitimlerini tamamlamaları için elverişli koşulların sağlanması yolu ile yükseköğretime erişim genişletilmelidir. Bu da, öğrenme çevrelerinin iyileştirilmesi, eğitimin önündeki tüm engellerin kaldırılması ve öğrencilerin her seviyede eğitim imkanlarından faydalanabilmesi için uygun ekonomik koşulların sağlanması ile mümkün olacaktır. Her katılımcı ülke, yükseköğretime katılımın genişletilmesi ve temsil edilmeyen gruplara ait öğrencilerin yükseköğretime katılımlarının arttırılması için önümüzdeki on yılın sonunda gerçekleşecek ölçülebilir hedefler belirleyeceklerdir. Yükseköğretimde eşitliğin sağlanması için harcanan çabalar, eğitim sisteminin diğer alanlarında gerçekleştirilecek eylemler ile de desteklenmelidir." açıklaması yer almaktadır.
Türkiye'de yükseköğretimdeki LGBT ( lezbiyen, gey, biseksüel, trans ) öğrencilerin eğitim hakkına erişimde, öğrenim hayatında yaşadıkları problemler ve karşılaştıkları zorluklar aşikardır. Üniversite yönetimleri tarafından LGBT öğrencilerin örgütlenme özgürlükleri engellenmekte, LGBT öğrenciler üniversite yönetimlerinin, çalışanlarının ve öğretim görevlilerinin homofobik tutum ve davranışlarına maruz kalmaktadır.
Yükseköğretim Kurulu tarafından Bolonya Süreci dahilinde, temsil edilemeyen ve dezavantajlı grupların içinde olan LGBT öğrencilerin, kaliteli eğitime erişimde fırsat eşitliğinin
sağlanması konusunda ne gibi çalışmalar yapıldığının, 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde tarafımıza bildirilmesi talep olunur. Saygılarımızla.
SONUÇ
Türkiye Cumhuriyeti, taraf olduğu ve ulusal hukukun bir parçası haline getirdiği Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi'nin, Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin gereklerini yaparak insan hakları alanında gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Bunun için;
- Yeni Anayasa'nın eşitliği düzenleyen maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı eklenmelidir.
- Avrupa İnsan Haklarına Sözleşmesi'ne ek 12 No'lu protokol onaylanmalıdır.
- Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik Kanun Tasarısı Taslağı'nın ayrımcılığı yasaklaya maddesine "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibareleri