90'larda İstanbul ve Ankara'da başlayan LGBTİ hareketi 2000'lerde birçok şehre yayıldı. Bugün Ankara, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir gibi metropollerde birden çok LGBTİ örgütlenmesi var, Türkiye genelindeki oluşumların sayısıysa 20’yi geçti.
2014’te aktif LGBTİ örgütlerinden bazıları Queer Adana, Ankara’da Anka, Kaos GL, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği ve T-Der, Antep’te ZeugMADİ, Dersim’de Roştîya Asmê, Diyarbakır’da Keskesor ve Hebun LGBTT Derneği, Edirne’de Trakya LGBTQİ, Eskişehir’de Morel, İskenderun’da Özgürlüğün Renkleri, İstanbul’da Hevi, Kadın Kapısı, Lambdaistanbul, LGBTİ Dayanışma Derneği, SPoD ve T-Kulüp, İzmir’de Siyah Pembe Üçgen, Kars Homofobi ve Transfobi Karşıtı Platform, Kocaeli LGBTİ İnisiyatifi, Malatya Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gençlik İnisiyatifi, Mersin’de LGBT 7 Renk Derneği ve Trabzon’da Mor Balık LGBT.
Üniversite örgütlenmeleri de gitgide çoğalıyor, en azından sekiz üniversitede aktif LGBTİ örgütü var: Antalya'da Akdeniz Üniversitesi'nde Pembe Caretta LGBTQ, Bursa Uludağ Üniversitesi'nde Özgür Renkler Topluluğu, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Bilgi Gökkuşağı, Boğaziçi Üniversitesi'nde LuBUnya, İTÜ'de Cins Arı Heteroseksizm Karşıtı Öğrenci Topluluğu, İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Eşit Şerit, Ege Üniversitesi'nde LeGeBiT ve Hacettepe Üniversitesi'nde Homofobi ve Transfobi Karşıtı Öğrenci Topluluğu...
2008’de toplanmaya başlayan, çocukları LGBTİ olan ebeveynlerden oluşan LİSTAG da (LGBTİ Aileleri İstanbul Grubu) hareketin görünürlük kazanmasında önemli bir rol oynadı.
2013 Mayıs ve Haziran’da Gezi Parkı’ndaki LGBTİ aktivistleri ve örgütlerinin birleşmesiyle oluşan LGBT Blok, protestoların en önemli bileşenlerinden biriydi. LGBTİ hakları mücadelesi, Gezi direnişi sırasında Türkiye çapında görünürlük ve meşruiyet kazandı. 2014 yerel seçimlerinde Türkiye genelinde 12 LGBTİ birey açık kimlikleriyle HDP ile BDP’den (6), CHP’den (3 asil, 1 yedek) ve TKP’den (1) belediye meclis üyesi adayı oldu, hiçbir aday meclise giremese de LGBTİ hakları siyasi partilerin yerel seçim vaatlerinde ilk kez önemli bir gündem maddesi haline geldi.[1]
İstanbul Onur Haftası ve Onur Yürüyüşleri her yıl daha da geniş katılımla gerçekleştiriliyor. Son iki yıldır Onur Yürüyüşleri Türkiye’nin diğer illerine de yayılmaya başladı. 2013’te Antalya ve İzmir'de, 2014’te İskenderun ve Malatya’da ilk kez Onur Yürüyüşü yapıldı. Ayrıca son beş senedir İstanbul’da ayrı olarak trans bireylerin görünürlüğünü merkeze alan Trans Onur Haftası ve Yürüyüşü düzenleniyor. Ankara’da 2006’dan beri ‘Homofobi ve Transfobiye Karşı Yürüyüş’ yapılıyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen LGBTİ bireylere yönelik nefret cinayetleri durdurulamıyor. Transgender Europe verilerine göre Türkiye’de Ocak 2008 - 1 Ekim 2014 arasında en az 37 trans, nefret cinayetleri sonucunda öldürüldü. 2008’de babası tarafından eşcinsel olduğu için öldürülen 26 yaşındaki Ahmet Yıldız’ın davası, LGBTİ’lere yönelik nefret cinayetlerinde bulunamayan adaletin sembollerinden oldu. Altı senedir davada hiçbir gelişme olmadığı gibi, tek sanık olan baba hala ‘kayıp’...
Ülker Sokak'tan Avcılar'a
LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık ve nefret suçları da son derece yaygın. Ülker Sokak’ta 90’lardaki linç kampanyasının benzerleri 2006’da Ankara Eryaman’da, 2012 ve 2013’te Avcılar Meis Sitesi’nde yaşandı, translar evlerini terk etmek zorunda kaldı. Sitede yaşayan bir grup tarafından ‘‘Mahallede ibne istemiyoruz’’ diyerek sürülmek istenen transların evleri fuhuş gerekçesiyle mühürlendi. 7 Mart 2013’te Seda isimli trans kadın, site yakınlarında darp edilerek kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Mayıs 2013’te evleri kurşunlanan ve kundaklanan transların çoğu siteyi terk etmek zorunda kaldı..
LGBTİ’ler sadece barınma değil, iş hayatından sağlık ve eğitime her alanda ayrımcılığa uğruyor. Eşcinsel olduğu gerekçesiyle hakemlikten menedilen Halil İbrahim Dinçdağ’ın Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) açtığı ve hala devam eden dava, LGBTİ’lere yönelik yaygın ayrımcılığı toplum genelinde görünür kıldı. Trans bireylere sokakta yürürken bile Kabahatler Kanunu ya da Trafik Kanunu gerekçe gösterilerek ceza kesilmesi hala yaygın bir uygulama.
Nefret Suçları’yla ilgili düzenlemeyi de içeren ‘Demokratikleşme Paketi’ adıyla anılan kanun tasarısı, 2 Mart 2014’te ‘cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ kapsam dışı bırakarak parlamentodan geçirildi. LGBTİ hareketinin yıllardır talep etmesine rağmen ne Anayasa’da ne de ulusal mevzuatta cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı yasaklayan hiçbir düzenleme bulunmuyor.[1]
[1] Sezen YALÇIN ve Volkan YILMAZ (2013). “Gezi Protestolarından Yerel Seçimlere LGBTİ Hakları Hareketi ve Yerel Siyaset”, İktisat Dergisi, Sayı 525, s.84-94.