Taksim Dayanışması 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 14. yıldönümünde “16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece ‘unutmadık,
Taksim Dayanışması'nın talepleri:*Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye'deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda, toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını, * Taksim Gezi Parkı'ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak, halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan; binlerce, insanın yaralanmasına, altı yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumluların görevden alınmasını; gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını, * Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için tutuklanan ve gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılması, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmasını, * Afet zamanlarında da toplanma ve korunma yerlerimiz olan Gezi Park'ı başta olmak üzere halkın kullanımına kapalı bütün parklarımızın bir an önce ve gerçekten açılmasını, önemle ve acilen talep ediyoruz. |
unutturmayacağız’ demek ve kaybettiğimiz canları anmak için parklarımızdayız” açıklaması yaptı.
“Bu gece her yer Gölcük, her yer Düzce, her yer Van” diyen Dayanışma, yazılı açıklamasında varlık sebebinin “daha yeşil, daha yaşanabilir, daha insani, daha demokratik bir kent, ülke ve dünya özlemi” olduğunu hatırlattı.
Barışçıl, demokratik yöntemlerle dile getirdiğine vurgu yaptığı taleplerinin yeniden sıralandığı açıklamada, depremin yıldönümünde bu taleplerin yerine getirilmesinin daha fazla yaşamsal önem arz ettiğini söylendi.
Açıklamada deprem gibi doğal afetlerde parkların ve meydanların sığınılabilecek alanlar olduğu belirtilirken Gezi Parkı’nın Beyoğlu bölgesinin yegane toplanma ve çadır alanı olduğu vurgulandı.Kentsel dönüşüm, nükleer santral, kıyılara yapılan dolguların yarattığı zararlara da dikkat çekildi.
"İktidarlar, çıkarları adına yüzbinleri tehlikeye atıyorlar"
Taksim Dayanışması’nın açıklamasından satır başları şu şekilde:
“Felaket kapitalizminin kuşatması altında, yağmurların bile felakete dönüşebildiği yurdumuzda yapılan bütün bilimsel ve mesleki uyarılara rağmen, yerel ve merkezi iktidarlar, kendi siyasal ve ekonomik çıkarlarını korumak ve egemenliklerini sürdürmek adına, yüz binlerce insanı tehlikeye atmaktan hala çekinmiyorlar.
“Nükleer tehdidin çok acı sonuçları yaşanan bir dünyada hala nükleer santraller kurmak için inat ediyorlar.
“Parklarımız, bostanlarımız, tarım alanlarımız, ormanlarımız, derelerimiz, tepelerimiz yağmaya açılıyor, otopark çatı katlarına ve AVM alanlarına dönüştürülmeye çalışılıyor. Bu da yetmezmiş gibi fırsat bu fırsattır denilerek deprem olgusu ile insanlar korkutularak dönüşüm projeleriyle yerlerinden ediliyor
“Okullarımız, hastanelerimiz, mezarlarımız özelleştiriliyor, rant alanı ilan ediliyor.
1999'daki Değirmendere denizin dibinde dururken, kıyı alanlarımız milyonlarca kare dolgu alanı ilan edilerek, halkımıza kamusal alan, toplumsal alan olarak gösterilmeye çalışılıyor.
“Tarihi stadyumlar, sinemalar yıkılıp yerine avm'ler, oteller, rezidanslar, kışla ve saray bozuntuları inşa edilmeye çalışıyor.
“Üstelikle yaşam hakkı kadar kutsal bir hakkı savunan insanların üzerine polisler salınıyor, insanlar öldürülüyor, sakat bırakılıyor, tutuklanıyor, gözaltına alınıyor.
“Beyoğlu bölgesinin yegane toplanma ve çadır alanı olan Taksim Gezi Parkı vali emri ile keyfi bir şekilde bir açılıyor bir kapatılıyor.
“Bu durum hiç bir demokratik ve uygar ülkede kabul edilemez ve etmiyoruz.
“Yüzde 98'i deprem bölgesinde bulunan ve yakın geçmişte on binlerce canını kısa süreli ekonomik ve siyasal çıkarları esas alan kent politikaları nedeniyle kaybetmiş olmanın acısını hâlâ taşıyan bir coğrafyanın insanları olarak bugün özellikle deprem gibi doğal afet ve insan kaynaklı olarak yaratılan afetler sırasında sığınabileceğimiz tek alanlardır parklar ve meydanlarımız.
“Ayrıca parklarımız Haziran'dan beri hep beraber yeni bir yaşamı kurmak için filizlenen demokrasi çiçeği forum alanlarımızdır da artık.”
Açıklamanın tam metni için tıklayın. (BK)