Kadın ve LGBTİ örgütleri, İstanbul Sözleşmesi gereği oluşturulacak şiddete karşı uzman eylem grubu GREVIO için adaylarını açıkladı.
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu ve İstanbul Sözleşmesi olarak anılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti.
Süreç ne kadar şeffaf işliyor?Sözleşme’nin birçok maddesinde, uygulamada kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum örgütleri ile ortak çalışılması gerekliliğinin altı çizilirken, GREVIO için aday gösterilecek uzmanların, “şeffaf ve rekabete açık biçimde gerçekleştirilecek ulusal bir eleme süreci” ile belirlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı web sitesinde de süreçle ilgili “şeffaflık” vurgusu yapılıyor. Ancak GREVIO süreci konusunda görüş bildiren ve sürece dahil olmak istediğini beyan eden sivil toplum örgütlerinin isimlerini öğrenmek için aradığımız Bakanlık yetkilileri, bu listenin “Bakanlık uygun görürse açıklanacağını” söyledi. Sürecin şeffaflığının uluslararası sözleşmenin bir şartı olduğunu ve Bakanlık’ın nasıl uygun gördüğünün önemi olmadığını hatırlattığımızda “Siz sözleşmeye tarafsınız galiba” ve “Yeterince bilgi verdiğimi düşünüyorum” cevaplarıyla karşılaştık. Aile Bakanlığı’ndan alamadığımız bilgiler nedeniyle, hangi STÖ’lerin GREVIO adaylarının belirlenmesi sürecine dahil olma talebiyle başvuru yaptığını bilmiyoruz. |
Toplam 14 ülkenin imzaladığı Sözleşme gereği, taraf devletlerin sözleşmenin gereklerini nasıl uyguladığını denetleyecek olan GREVIO toplumsal cinsiyet ve coğrafi dağılım dengesine ek olarak çok disiplinli uzmanlık bilgileri de dikkate alınarak en az 10, en fazla 15 üyeden oluşacak.
Türkiye’den seçilecek GREVIO üyesinin seçilmesi için süreç başladı ve sürece katılmak isteyen sivil toplum örgütleri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na görüş ve önerilerini iletti.
69 bağımsız kadın ve LGBTİ örgütlerinden oluşan İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu, sözleşmeyle ilgili konuların ana muhataplarından biri olduklarını hatırlatırken, sürece dahil olmak istediğini beyan etti. Platform, GREVIO için kendi adaylarını da açıkladı.
Kadın örgütlerinin aday önerileri
İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu’nun GREVIO aday önerileri şöyle:
Canan Arın: Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, KA.DER ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi kurucu üyelerinden, kadın hakları savunucusu avukat. 1994-1997 yılları arasında Avrupa Konseyi Kadın Erkek Eşitliği Kadına Yönelik Şiddet Uzmanlar Kurulu'nda bulundu. 1995'te Birleşmiş Milletler'in Pekin'de toplanan Dünya Kadın Konferansı'nda, 2000'de Pekin + 5 Birleşmiş Milletler New York toplantısında resmi delegasyonda yer aldı. 2005'te yine Birleşmiş Milletler'deki CEDAW toplantısında hükümet dışı kuruluşlar adına gölge rapor veren grup içinde, 2003-2004 yıllarında Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu'nda yer aldı.
Feride Acar: Prof. Dr. Acar kadın-erkek eşitliği ve kadınların insan hakları konularında Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı, AB gibi kurumlar için uluslararası danışman olarak görev yaptı. BM CEDAW Komitesine (Kadınlara Karsı Ayırımcılığın Önlenmesi Komitesi) 1993 ve 1997 dönemlerinde üye seçilen Feride Acar, raportör ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra, 2003- 2005 de BM CEDAW Komitesi Başkanı seçildi. 2005’ten bu yana Avrupa Konseyi Kadınlara Karsı Şiddetle Mücadele Görev Gücü’nde uluslararası uzman olarak görev yapıyor.
Hülya Gülbahar: 8 Mart Kadın Platformu, İstanbul Bağımsız Kadın İnsiyatifi, Kadın Kurultayı e-posta İletişim Grubu, Kadınların Medya İzleme Grubu (MEDİZ) kurucu üyesi, avukat. Uzun yıllar Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın gönüllü avukatlığını yaptı. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı genel kurul üyesi; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Koruma Emri Platformu, Medeni Yasa, Türk Ceza Yasası, Anayasa Kadın Platformlarının kurucu üyelerinden ve sözcülerindendir. 2007-2010 tarihleri arasında Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER)'in genel başkanlığını yaptı.
Pınar İlkkaracan: Kadının İnsan Hakları Projesi'nin kurucusu ve Kadının İnsan Hakları New Ways, The International Alliance for Social Innovation; Winpeace, Women's Initiative for Peace between Turkey and Greece gibi kurumların kurucu üyelerinden. “Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik” adlı kitabın yazarı ve Sıcak Yuva Masalı: Aile İçi Şiddet ve Cinsel Taciz (Metis Yayınları, 1996) ve Human Rights and Literacy Training Manual (1998) adlı kitapların yazarlarındandır.
Şehnaz Kıymaz: Kadının İnsan Hakları New Ways derneğinde çalışan Kıymaz, yüksek lisans tezini İstanbul Sözleşmesi üzerine yazdı. Kıymaz’ın “Kısaca İstanbul Sözleşmesi : Sorular ve Cevaplar” başlıklı yazısı için tıklayın.
Yakın Ertürk: Prof. Dr. Ertürk, 1997 ve 1999 yılları arasında Kadının İlerlemesi İçin Uluslararası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü'nün; 1999 ve 2001 yılları arasında BM Kadının İlerlemesi Dairesi'nin direktörlüğünü yaptı. 2003’ten 2009’a kadar BM İnsan Hakları Konseyi Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörlüğü yaptı. Hala Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi üyesidir.
GREVIO adaylarında aranan koşullar
İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu, GREVIO için gösterilecek adayların şu özelliklere sahip olması gerektiğini söylüyor:
* İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddet, mağdurların korunması ve onlara yardımcı olma alanında yetkinliğe sahip olarak bilinen yüksek ahlaki karaktere sahip olan veya Sözleşme kapsamında belirlenen alanlarda profesyonel deneyimini olan;
* Sözleşme’nin, diğer konuların yanı sıra ulusal azınlık ile ilişkilenme, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, yaş, sağlık durumu, sakatlık, medeni hal, göçmen veya mülteci olma durumu ya da benzeri herhangi bir temelde ayrım gözetmeksizin uygulanmasını gözetecek;
* Kadınların aşağı bir cins olduğu veya erkekler ile kadınlar için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan önyargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü uygulamaları yok etmek amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi perspektifine sahip;
* Kültür, örf ve adet, din, gelenek veya sözde ”namus”un Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilemeyeceği konusundaki sözleşme hükümlerinin takipçisi olacak;
* Sözleşmenin kadına karşı şiddetin toplumsal güç eşitsizliklerinden kaynaklandığı tespiti ve sorunun kadınların güçlendirecek politikalar ile çözülebileceği vurguları nedeniyle sosyal politikalar alanında birikimi olan;
* Şiddetle mücadelede mağdurun insan haklarını merkeze koyan bir bakış açısını içselleştirmiş;
* Kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddet alanında ilgili aktör (öncelikle STK’lar) ve organları temsil eden;
* Görevlerini bağımsız, tarafsız ve etkili bir şekilde yerine getirecek niteliklere sahip kadınlar olması gerekmektedir. (ÇT)