* Çizim: Tarık Tolunay
Gezi direnişi nedeniyle 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandığı davanın altıncı duruşması Silivri’de görülmeye devam ediyor.
Karar çıkması beklenen davanın duruşmasında savcı Edip Şahiner bir önceki celsede sunduğu esas hakkında mütalaasını tekrarlayarak sanıkların hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme, sanık avukatlarının tanık Murat Pabuç'un avukatlar huzurunda yeniden dinlenmesi, iddianame kapsamındaki tüm tapelerin dosyaya girmesi, tapeler hakkında bilirkişi incelemesi yapılması ve yeni deliller toplanması taleplerinin tamamını reddetti.
TIKLAYIN - GÜNCELLENİYOR / Gezi Davası | Mahkeme Avukatların Tüm Taleplerini Reddetti
Ardından söz alan sanıklardan Osman Kavala, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman mütalaaya karşı eleştiri ve taleplerini dile getidi:
Osman Kavala: Tarafsız gözlemci olun
“Bazı delillerin incelenmesini istiyorum. Bunu sonra konuşacağım ama şimdi tutukluluğuma ilişkin konuşacağım. AİHM kararında suç sayılan faaliyetlerin yokluğunda hükümeti devirmeye teşebbüs suçunu işlediği yönünde makul şüphe oluşturmak mümkün değildir diyordu. AİHM kişiyi özgürlüğünden mahrum bırakacak delillerin nesnel olması gerektiğini belirtti.
“Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da muhalefet şerhinde aynı minvalde değerlendirme yaptı. AİHM yargıçları dosyadaki olguları, bilgileri ve belgeleri nesnel bir gözlemcinin bakışıyla değerlendirmiştir. AİHM, davaya doğrudan bakan mahkeme olmadığı için nesnel bakabilen gözlemci olmaya yetkilidir. AİHM'nin tespitlerinin bu nedenle önemli olduğuna inanıyorum.
* Çizim: Zulal
“Gezi olaylarının hükümeti devirmeye teşebbüs olduğu iddiası size makul gelmiş olabilir ancak nesnel gözle bakma yükümlülüğünüzü ortadan kaldırmaz. İddianamedeki hiçbir suç ile eylemle ilişki kurulamamış, delillere genel olarak bakıldığında suçlu olduğumu iddia etmektedir. Delil vasfı taşımayan bilgi ve belgelerin artırılması onları delil yapmaz.
“Karşılaştığımız sorun AİHM kararının gereğini geciktirme, boşa çıkarma değil, delillerin nesnel bir gözlemcinin gözüyle incelenememesidir. Olaylara ve olgulara siyasi açıdan değil, tarafsız bir gözlemci gözüyle bakmaya davet ediyorum.
Ali Hakan Altınay: Vahim bir iddia
“Avukatlarım, altı tane tanık, yedi tane belge istedi. Siz bunu reddettiniz. Vahim bir iddiayla karşı karşıyayız, Bunlara karşı belgeler olmadan savunma yapamam. Savunma için süre istiyorum.”
Mücella Yapıcı: Tuhaf ve trajik
“Ben savunma yapmayacağım. Çünkü ben savunmamı beraat ettiğim mahkemede yaptım. Bu savunmayı da size verdim. Buradaki arkadaşlarım için süre istiyorum. İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararı hakkımdaki karardır. 1 Haziran 2015'te verilen kesinleşme kararına göre ben Toplantı ve Gösteri yürüyüşleri kanunu'na muhalefet etmedim, örgütü yöneticiliğinden de beraat ettim.
“Beraat ettiğim davanın gerekçeli kararı mahkemenize yollandı. İşte bu gerekçeli karardır benim savunmam sayın yargıçlar. İlk celsede bu davada yaptığımı savunmayı tekrarladım.
“İddianamede suçu işlediğime dair emare olmadan savcılık sadece suçluyor, delilsiz olarak iddianameye çevirmiş. İddianamedeki tüm suçlamaları ve iddianameyi reddediyorum. Tuhaf ve trajik. Ben yerli yerimdeyim, ama sürekli savcılar hakimler değişiyor. Ben buradayım, hep yerimdeyim. Hep aynı savunmayı tekrarlıyorum.
“Beraat kararının gerekçesinde, ‘Sanıkların eylemlerinin barışçıl olması nedeniyle eylem sırasında kamu düzeninin bozulduğuna ilişkin veri olmaması nedeniyle kanunidir... Taksim Dayanışması altında örgütlenmeleri, Anayasal bir haktır ve koruma altındadır’ yazıyor. Savunma buydu, Gezi bu toplumun yüz akıdır, yargılanamaz. Sizindir karar, Ben burada sözlerime canlarını kaybeden 8 çocuğu ve gözlerinin nurunu kaybedenleri selamlayarak sonlandırıyorum.”
Çiğdem Mater Utku: Katil mağdur olarak davada
“Taleplerimizin dinlememesine, akıl sağlığı yerinden olmayan birinin gizli olarak dinlenmesine, bir katilin mağdur olarak davaya katılmasına tanık olduk.
“Savcılığın dayanıksız iddiaları araştırılmadı. Türkiye Cumhuriyeti yasalarının bana tanıdığı haklar nedeniyle savunma için süre istiyorum.”
Mine Özerden: Fiil yok, fail yok, delil yok
“Mütalaaya dair söyleyeceklerimi avukatımın talepleri karşılandıktan sonra yapacağım. Nerede burada olduğumuzu hala anlamıyorum. Geçen 8 ay içinde anlamama yardımcı olacak herhangi bir bulguya da rastlamadım.
“Topyekün saçma bir kurgunun nesneleri olmaya devam ediyoruz. Bu davanın kurgu olduğu çok açık. Ortada kocaman bir fil var. Karar merciinin bu fili görmeye niyeti yok. 657 sayfalık iddianameyi belki bir şeyler anlarım diye okudum. Anlamadım. Metinler anlaşılamıyor. Noktası, virgülü, yüklemi, öznesi karmakarışık. Fiil yok, fail yok, delil yok, kanıt yok, algı yaratmaya yönelik muğlak ifadeler var.
“Benim dava öncesi sürecim 16 Kasım 2018'de tanımadığm bir numaradan aranmamla başladı. Arayan ısrarlı olunca araştırdım ve Vatan Emniyet olduğunu anladım. Ertesi gün ifade verdim. Hukuksuz bir şey yapmadığımı bilen biri olarak ifade alınırken rahattım. Demokratik haklarını kullanan, şiddete başvurmayan bir hak savunucusuyum. Akşam 22.00'ye doğru emniyetten ayrıldım. bundan sonra her şeyi basından öğrendim. Nihayet 19 Şubat 2019'da bu absürt dava açıldı. Ne demekse tapeler yeniden kıymetlendirilmişti. Alenen kıymet kelimesine hakaret.
“Kendi adıma bu saçmalıklara kızıp üzülemiyorum. Eskiden Uzay Yolu filmi vardı. Mr Spock karakteri, ‘Bu mantıklı değil’ diyerek mantıklı yapmaya çalışırdı. Kurtar beni Mr. Spack diye bağırasım var. Eski heyetten bir hakimin bana karşı bakışını yakaladım, Bana bir pisliğe bakar gibi baktı. O güne kadar kimse bana böyle bakmadı. Ne anlatılıyor bu arkadaşlara? Hakkımızda herhangi bir karar yok. Bu durum benim için mahkeme heyetini reddetme gerekçem.
“Gelinen noktada kendimi mütemadiyen 'vah, vah' derken yakalanıyorum. Avukatlar, heyetinize tane tane hukuku anlatıyor. Herkes demokratik hakkını kullanmış, orantısız şiddete maruz kalmış, lakin şiddete başvurmamış."
Can Atalay: Biz gezi direnişinin öznesi ve nesnesiyiz
“Sizin kişisel özelliklerinizi bilmem, hukuki bilginizi, dünya görüşünüzü bilmem, Dolayısıyla benim size, sizin bana bir kininiz yok. Çok sayıda sevmeyenim var, sevenimiz de var. Sizin veya savcının bizi sevmesini istemiyoruz. Bu mütalaa, AKP seçkinleri Fethullahçı çetenin son ortaklığının suç belgesidir.
“Bu öyle bir yalan bohçası ki, Türkiye’nin toplumsal tarihinde yaşanan en büyük olguyu karalamakla meşguldür savcılık. Dün başaramadı, bugün başaramadı, yarın da başaramayacak. Bu toprakların içinden çıkardığı ak sayfayı karalamaya çalışıyor. O kadar mahçup ki savcılık, emperyalizm bile diyemiyor. Bizi bir grup salak olarak niteleyerek emperyalizme yardımcı olduğumuzu iddia ediyor. Reddederiz.
“6. filoya secde edenler emperyalizm bile diyemiyor ancak bize akıl öğretiyorlar. Gezi'de sokağa çıkan milyonlara hakaret edemezler. Heyetiniz benden bir hafta içinde savunma hazırlamamı istiyor. Siz bizim teslim olmamızı istiyorsunuz. Böyle savunma yapılamaz. Bu dosyada tutuklu var. Bu kişi iki yılı aşkın bir süredir tutuklu. Siz iddianameyi tebliğ ettikten 4 ay sonraya duruşma verdiniz. Şimdi ne oldu da acele ediyorsunuz?
“Zaman gazetesinin zihniyetiyle bizi suçlayamazsınız. Bir kuruş fon kullanmama kararı olan TMMOB'u suçlayamazsınız. Gezi direnişini fonla, fonculukla karalayamazsınız. Buna kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.
“Dosyadaki dinleme kararlarını, fezlekeleri fetullahçılar hazırlıyor. Bunlar da iddianameye dönüşüyor. Kim yazıyor iddianameyi? Savcının olmadığı açık. Bence mütalaayı da o hazırlamadı. Murat Papuç'un ifadesi savcılıkta yokken bu iddianameyi ve mütalaayı polis içinde örgütlü bir grup yapıyor. Başka bir izahı yok. Savcı vebal altına giriyor. Siyasal, tarihsel ve hukuki vebal altına giriyor.
“Mütalaada bizlere şüpheli diyor. Şüpheli sıfatı ne zaman sona erer, sanık sıfatı ne zaman başlar? Bunu hukuk fakültesinde öğrenmiş olması gerek. Ben DGM'yi gördüm. Biz bu iddianamenin, mütalaanın asıl savcılarına cevap veriyoruz. Soros diyorsunuz, Arap Baharı diyorsunuz. Erdoğan'ın Rabia işareti Mısır'dan gelir. OTPOR'la ilgili bağlantıyı bu durumda Erdoğan'la da kurabilirsiniz. Ona yöneltilmeyen suçlama bize yöneltiliyor. Reddederiz. Biz şeriatçılardan yana olmak zorunda değiliz.
“Bizi şeriatçıların yanına yazanların oyununa gelmedik. Bizi darbecilerin yanına dizmeye çalışanların karşısında durduk. Bu dosyada bir haftalık süre savunma için yeterli değildir. Bula bula o çok kıymet verilen düşkün tanığın söylediği en somut şey gaz maskesinin temin edildiğidir. Biz gaz maskesi dağıtmadık, dağıtsak söyleriz.
“Geçen duruşma söyledim. Gaz maskelerinin insanların sağlığını korumak için kullanabileceği, buna ilişkin suç isnadında bulunamayacağı yönünde mahkeme kararları var. Hadi bunu da geçtik, buradan cebir ve şiddet unsuru oluşturulabilir mi? Gezi direnişi gibi bu toplumun yüz akı direnişleri darbe girişimi diye nitelendirirseniz bütün darbecilerinin işini kolaylaştırmış oluruz, belki de niyetiniz budur?
“Gezi bu toprakların kendi ayağıdır. Bu memleket kapsamlı bir demokratikleşmeye muhtaçtır. Eğer bir toplumda demokrasi bölünmeye çalışılırsa oradan antidemokratik eğilimleri olan kişiler, çevreler yararlanır. Gezi direnişinde milyonlar bu memlekette demokrasinin en önemli güvenceleridir.
“Gezi direnişinde milyonlar bu memlekette demokrasinin en önemli güvenceleridir. Cuma akşamı telefonum çaldı. Okan Göker isimli biri. Berkin Elvan ile aynı hastane odasında kaldı. Gezi direnişinde kafa travması yaşamıştı. Salı günü ameliyat olduğu için gelemediğini söyledi.
“Mevlüt Saldoğan’ın katılma kararını duyunca yanlışlıkla olmuştur herhalde dedim. Geçen duruşma emin olunca kanım dondu. Bizim üzerimize vebaldir. Deli olduğumuz için zorluğa karşı gelmiyoruz. Yaşamını yitiren 8 arkadaşımızın, gözlerini kaybedenlerin, kafa travması yaşayanların vebali üzerimizedir. Biz geziciyiz. Bizim yüzümüzden kimseyi tutmayın. Biz yapacağımızı söyleriz, yaptığımız savunuruz.
“Bir şehir plancı, bir mimar ve bir avukat üstümüze düşeni yaptık. İstanbul'un son yeşil alanlarından biri, modern kent merkezi dedik. İmza topladık, dava açtık, Davanın bilirkişi raporu geldi. İptal edilecek, kesinleşti. Bir anda kaçak bir inşaata girişti Kadir Topbaş. İtiraz büyüdü, şiddet büyüdü. 31 Mayıs 2013'te Taksim'de Türkiye tarihinin en büyük, en görkemli direnişi boy verdi. Biz ‘görmedik, etmedik, yapmadık, duymadık’ demedik, demeyiz.
“Türkiye'nin yaralarına nasıl merhem olunacağının işaretidir Gezi. Biz gezi direnişinin öznesi ve nesnesiyiz. Gene olsa gene yaparım. Ama o da bizi aynı zamanda inşa etti. Osman Kavala ile ilgili hiçbir delil yok. Tahliyesini talep ediyoruz. Biz buradayız. Ben usul hukukuyla ilgili bir bağınız kalmadığını düşünüyorum. Her durumda verdiğiniz karar siyasi iklimiyle ilgili olacaktır.”
Tayfun Kahraman: Yargıya güvenmiyorum
“Mütalaa hakkında savunma veremeyeceğim. 6 günde böyle bir iddia karşısında savunma hazırlamam mümkün değil. Davanın geldiği bu aşamada taleplerimiz reddedilirken söyleyeceğimiz çok şey var. Ama bunun için süreye ihtiyacımız var. Bugün Gezi bizim nezdimizde yargılanıyor olabilir ama Gezi halktır.
“Biz bugün uluslararası bir komployla ilişkilendiriliyoruz. Hem Soros ile hem de Wall Street Occupy hareketiyle ilişkilendiriyorsunuz. Occupy hareketi Amerikan antiemperyalistlerinin eylemidir, Soros ise tam karşısında yer alır. Bu nasıl bir çelişkidir.
“Gezi'yi geçici toplanma alanı olarak ilan eden daire başkanı oldum. Mesleki bir onurdur benim için. Bu mücadeleye devam edeceğim. Elbette bir tutukluluk kararı çıkarmazsanız. Şehir plancıları odası başkanı olarak hükümetle yapılan toplantılara katıldım ancak bugün darbe yapmakla suçlanıyorum.
* Çizim: Zulal
“Gezi parkı bizim her zaman sahip çıkacağımız alanlardan olacak. Bir şehir plancısı olarak yaptıklarımın hükümeti devirmeye teşebbüs suçunu nasıl oluştuğunu size bırakıyorum. Fantastik bir kurgu ancak içinde bir ilişki yok bu iddianamenin. İddia makamının her talebini dinlerken bizim talebimizi reddettiğiniz için mütalaaya karşı verilen beyanın yetersiz olacağını düşünüyorum.
“Kısa bir süre önce sizin heyetiniz hakkımda Barış bildirisi nedeniyle ceza verdi. Ancak sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla beraat ettim. Böyle bir süreçten sonra yargıya güvenmiyorum.”
(TP)