Haberin İngilizcesi için tıklayın
Avrupa Birliği Delegasyonu, 3 Temmuz 2019 tarihinde Türkiye’deki insan haklarına dair bir açıklamada bulundu.
Açıklamada özellikle Gezi Parkı davasına ve yargının güncel durumuna dikkat çeken AB Delegasyonu, Avrupa Birliği – Türkiye ilişkileri üzerine de değerlendirmelerde bulundu.
AB Delegasyonu'nun dört maddelik açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
Gezi davası
AB, 2013’teki Gezi Parkı protestolarına katılımlarından dolayı 16 sivil toplum temsilcisine açılan ve yakın zamanda duruşmaları görülen davayı yakından takip etmektedir.
Bu 16 kişinin arasında sırasıyla Kasım 2017 ve Kasım 2018’den beri başka sivil toplum aktivistleriyle birlikte tutuklu olan insan hakları savunucuları Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu da bulunuyor.
Mahkemenin Yiğit Aksakoğlu’nu duruşma sonrası serbest bırakılması kararı ne kadar olumlu bir haber olsa da, AB, Osman Kavala’nın da duruşmanın kalan süresi boyunca serbest bırakılması çağrısını yapmakta ve duruşma öncesi uzatılmış tutukluluk durumunun masumiyet karinesini ve sanığın adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirtmektedir.
Korku iklimi yaratılması
AB’nin pek çok kere söylediği üzere, 2013 Gezi Parkı protestoları katılımcılarının suçlanması, mahkemeye verilmesi ve haklarında müebbet hapis cezası istenmesi endişe verecek bir durumdur.
Bu protestoları yabancı kaynaklardan gelen bir kumpas olarak çizmenin yanı sıra, ülkede bir korku iklimi yaratmakta ve insanları barışçıl toplanmalardan caydırmaktadır.
Ayrıca AB, meşru yabancı sivil toplum kaynaklarından yararlanılmasının suçlanacak bir mesele olmasından dolayı müteessir durumdadır.
Sivil toplumun güçlendirilmesi
Sivil topluma destek, AB’nin Türkiye’ye desteğinin kalbindedir ve bunun ötesinde Helsinki’deki Bakanlar Kurulu’nun 129. oturumunda, Avrupa’da demokratik güvenliğin sağlanması ve sivil toplum alanlarının güçlendirilip desteklenmesi, ortak bir sorumluluk olarak kabul edildi.
AB, uluslararası standartlara uygun şekilde, Türkiyeli yetkililerden yasal ve meşru sivil toplum organizasyonlarının kısıtlamalar olmadan gerçekleşmesini talep etmektedir.
Yargı Reform Stratejisi
Mahkeme sürecinin başlangıcına katılmış olan AB, bu davayı ve yanı sıra gazetecilere, parlamento üyelerine, insan hakları savunucularına, avukatlara ve akademisyenlere açılan davaları, en dikkatli şekilde, yakından takip edecektir.
İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı (masumiyet karinesi ve bunu takip edecek adil yargı süreci dahil olmak üzere) konularında somut ve kalıcı gelişmeler, AB – Türkiye ilişkilerinin ilerlemesi için esastır.
AB, Yargı Reform Stratejisi’nin kesin ve somut adımlarla Türkiye tarafından uygulanmasının, verilen taahhütlerin net ve hissedilebilir sonuçlar getirmesi için gerekli olduğunu belirtmektedir. (AP/EKN)
Çeviren: Aydost Parlak
TIKLAYIN - Yargı Strateji Planı Önemli Ama Uygulamayı Görmek Gerek