Haberin Kürtçesi için tıklayın
* Çizim: Zeynep Özatalay
İşe iade talebiyle 204 gündür açlık grevinde ve 23 Mayıs’tan beri tutuklu olan öğretmen Semih Özakça, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü ikinci duruşmasında ilk kez savunma yaptı.
Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki hastanede tutulan Özakça, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki görülüyor. duruşma salonuna tekerlekli sandalye ile getirildi.
Numune Hastanesi’ne götürülen Nuriye Gülmen duruşmaya getirilmedi.
Özakça savunmasında öğretmenlik sürecini, eylemlerini, tutuklanmalarını, açlık grevini anlattı. “İktidar işimizi geri verseydi aç kalmazdık, işimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim” dedi.
Tıklayın - Açlık Grevinin 204. Günü: Özakça Duruşmada, Gülmen Getirilmedi
Özakça’nın savunmasında şu ifadeler öne çıktı:
"Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim""Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz. Çoktan kırmadınız mı kalemimizi? Kimin için sergileniyor bu tiyatro. Bu gözler siyasi şube polislerinin savcının odasına girip çay söylediğini gördü. "Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Emeğimle onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmendim. AKP ekmeğimle beni terbiye etmek istedi. "Emeğimle onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmenken ekmeğim elinden alındı. Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim. "Bizim yaşadığımız zulüm yeni icad olmadı. İşten atılmamızın nedenini anlamak için ezilen halkların tarihine bakmak yeterlidir. Bizim sınıfımız ezilenlerin ve sömürülenlerin sınıfıdır. "Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz." "Buraya gelmek için çok sabrettim"Mahkeme başkanı Murat İlhan Özakça'nın savunmasına müdahale ederek iddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapmasını istedi. Özakça, "Ben buraya gelebilmek için çok sabrettim, siz de biraz sabredin" dedi ve savunmasına devam etti: "AKP iktidarı, çocuklarımızın geleceğini, onların demokratik bilimsel eğitim hakkını çalıyor. Eğitim alanında özelleştirme ile güvencesizleştirmenin önü açılıyor. Ayrıca performans değerlendirme sisteminin önü açılmaya çalışılıyor. "Muhalif sendikaların eylemleri suç konusu edilerek kamu emekçileri soruşturma ve ihraç tehditleri ile karşı karşıya kalıyor "AKP gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız hatta AKP'li iseniz bile iktidar yakın sendikanın seçtiği okul müdürü ile aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız." "Öğretmenlik lüks yaşam vadetmiyordu""Öğretmenlik bana ne lüks bir yasam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vadediyordu. Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk. "Ülkede açıklanan açlık yoksulluk sınırına baktığımızda onun bile altında kalan sınırlarda yaşıyordum bir öğretmen olarak. "Peki neden bu şartlara rağmen öğretmen olmaktan vazgeçmedim? Çünkü ben ekmeğimi çok zor koşullarda kazandım. "Öğrencilerime büyük bir özveri ile emek verdim, eğitimin içi boşaltıldığından öğrencilerimizin bizim gibi öğretmenlere ihtiyacı vardı. "Eşimle birlikte ihraç edildim. Bizim gibi devrimci demokrat binlerce insanın işinden edilmesi asıl mücadelenin FETÖ ile edilmediğini gösteriyordu." "Halkın aydını bir öğretmenim""Halkın aydını düşünen çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir. Hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. Çelişkileri görüp eyleme geçendir. Bütün halkın sözünü söylemenin önemini gördüğü için bir adım öne çıkarak eyleme geçendir. Hem halktan öğrenen hem halka öğretendir. "Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Ekmeğini ve onurunu savunamayan biri namusunu koruyabilir mi? Ekmeğini savunmayan namuslu olabilir mi olamaz çünkü ekmek namustur. "Aç kalmayı tercih etmedik""Bu direniş iki kişinin direnişi değildir. Bu direniş ezilen halkların direnişidir. Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi. "Biz aç kalmayı tercih etmedik. İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır. İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim. "Ömrümüzden yiyoruz""İhraç edilenler ağaç kökü yesin diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz, ömrümüzden yiyoruz. "Tutuklandık çünkü açlık grevimiz karşılık buldu""Tutuklandık çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. Tutuklandık çünkü bu tutuklama, korku ve gözdağını büyütecekti. Tutuklandık çünkü AKP’nin yeni ülke politikasının önünde engeliz. "Bizi işkence yaparak vurarak kırarak kampüs hastanesine götürdüler. Biz hasta değil eylemciyiz. Ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm. Biz zorla müdahale tehditleriyle baş başbaşayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz. "Nuriye'nin bilinci açık""Zorla müdahale sakat bırakmaktır, yaşayan ölü haline getirmektir insanı. Nuriye’yi Numune’ye götürürken içeriden bağrışmalar sloganlar çığlık sesleri geliyordu. Slogan sesleri, yani bilinci açık. "Nuriye'yi iki gün önce Numuneye duruşmaya getirmemek için kaldırdılar. Zorla müdahale insanlık suçudur. "Amaçları bizi yaşayan ölü haline getirmekti""Süleyman Soylu özellikle bizimle ilgili birçok şey söyledi, kendi inandıramadı insanları, bakanlık eliyle bir kitapçık yayınladı. Süleyman Soylu bizi hedef gösterdi zaten, terörist ilan etti, peki bu mahkeme niye kuruldu? Asıl suç olan budur. "Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler, amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti. "Son olarak şunu söylemek istiyorum: Verin kararınızı, perde kapansın." |
(BK)
* Haberin hazırlanmasında NuriyeSemihDayanışma, Çağdaş Hukukçular,FOSEM, ETHA, Avukat Murat Yılmaz, Halkın Hukuk Bürosu, Ali Haydar Hakverdi'nin paylaşımlarından yararlandık.