"600 haftadır insanlığın vicdanı hem de hafızası olarak Galatasaray'dayız. Bizler devletin güvenlik güçlerince gözaltına alarak kaybettiklerinin aileleri ve insan hakları savunucuları olarak 27 Mayıs 1995'ten beri her Cumartesi saat 12.00'de İstanbul Galatasaray'da gözaltında kaybetme gerçeğini gündemde tutmak için ülkenin en uzun sivil itaatsizlik eylemini gerçekleştiriyoruz.
"600 haftadır 'Israrla, inatla kayıplarımızı istiyoruz, adalet istiyoruz, bunların gerçekleşebilmesi için barış istiyoruz' diye buluşuyoruz.
600 haftadır 'Annelerin acıları kardeştir' diyerek bütün annelerin acılarını acımızın üzerine koyuyoruz.
"Dünyanın dört bir yanında ve ülkenin dört bir yanında cumartesi anneleri ile dayanışma sesi yükseliyor.Bu meydana önce anneler çıktılar. Sonra çocuklar, sonra torunlar. Biz kuşaktan kuşağa bu meydandayız."
Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’nda 600. kez toplandı. Cumartesi İnsanları'ndan Sebla Arcan, 600. haftanın açılışını bu sözlerle yaptı.
600. buluşma kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Suruç’ta yaralanan Güneş Erzurumluoğlu, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, Filiz Kerestecioğlu, Hüda Kaya, Pervin Buldan, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker’in de aralarında olduğu milletvekillerinden oluşan geniş bir katılımla gerçekleşti.
Alandaki 600 hafta yazılı pankartın üzerine kayıpların fotoğrafları ve kırmızı karanfiller bırakıldı. Kayıplarını ararken hayatını kaybedenler anıldı. Türkiye’nin ve dünyanın birçok kentinde bugün dayanışma eylemleri yapıldığı duyuruldu. Arjantin’deki Plaza de Mayo annelerinin dayanışma mesajı dinletildi.
600. haftada meydandaki üç kuşağı; anneleri, çocukları ve torunları temsilen konuşmalar yapıldı.
İlk sözü Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren, Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız aldı.
Ardından gözaltında kaybedilenlerin çocukları adına Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun konuştu.
Son olarak da üçüncü kuşak, Cumartesi torunları adına Abdulkadir Yurtseven’in torunu Berivan Yurtseven söz aldı.
Anneler sesleniyor
Elmas Eren: Cumhurbaşkanı söz verdi, kimse tınmadı
Kaç yıl evvel, şimdiki Cumhurbaşkanı Başbakanken yanına gittik, rica ettik ,bize söz verdi ki ‘Haziran geçsin ben sizin çocuklarınızın kemiklerini bulacağım’ dedi. Kaç tane haziran geçti hiç de kimse tınmadı.
Artık 36 senedir benim gözümün yaşları kuruda. Araya araya canımız çıktı. Bu sona ersin artık. Bu kadar milletin suçu ne? Pırıl pırıl çocuklarımızın suçu nedir? Hırsızlık mı yaptılar? Niye bize hakaret ediyorlar? Çocuklarımızı niye bulamıyorlar. Ne yaptılarsa bulsunlar.
Çok bir şey istemiyoruz, yavrularımızın kemiklerini istiyoruz. Bir anne olarak 36 sene gözyaşı döküyoruz.
36 senedir bunu sonu gelmeyecek mi? "Ben artık dayanamıyorum gücüm kalmadı" demiyorum, yıkılmadık ayaktayım Allah’a şükür. Bütün anneler benim gibi.
Emine Ocak: 21 senedir burada oturuyorum
21 senedir burada oturuyorum. Oğlumun suçu ne? Sizin gibi adam mı öldürdü? Oğlumu aldınız ama suçunu bana söylesin. Ben sadece Hasan için değil, gençler için anneler için babalar için, annelerimiz ağlamasın, çocuklar ölmesin, yetim kalmasın diye oturuyorum.
Hanife Yıldız: Bu hükümetin adaleti yok
Bu adaletsizlik devam ederse her halde bir 600 hafta daha burada oluruz.
Bizler uzun zamandır neden buradayız? 21 yıldır gözaltında kaybedilen canlarımızın akıbetini öğrenmek ve onları kaybedenlerin yargı önüne çıkmaları için, herkes için adalet diye buradayız.
600 haftadır hükümetler değişti, her gelen kendinden bir öncekinin suçunu, yapılan başka ayıplarla kapatmaya çalıştı. Zalimleri yüksek makamlara çıkardılar. Her gelen buna dayanarak cezasızlığa güvenerek insanları kaybetmeye öldürmeye devam ettiler.
Bugünün hükümetinde gördüklerimiz; Roboski’de Gezi’de gördük. O günün başbakanına soruyorlar "Kim verdi bu emri?", "Ben verdim’.
Bu hükümetin de diğerlerinden eksiği yok fazlası var. Öldürmeler evlere kadar girdi. Dilek Doğan evinde öldü. Davutoğlu, başbakandı, ‘Varsa bir hata gereken yapılır’ dedi. Gereken yapıldı, Dilek Doğan’ın ailesine soruşturma açıldı.
Anlaşılıyor ki bu hükümetin adaleti de insafı da yok. Biz susmuyoruz, kayıplarımızı arıyoruz, hesap soruyoruz. Unutturmayacağız.
Kayıpların çocukları sesleniyor
Besna Tosun: Korkmanızı, susmanızı kabul etmiyorum
Bu meydana geldiğimde çok azdık ve o gün çok az kişiye seslenmiştim. Bugün kalabalığız ve bir aradayız, olması gerektiği gibi.
600 haftadır bu meydandayız. 600 haftadır gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş en ağır suçtur diyoruz ve bu suçu işleyenlerin görünür kılınması ve yargılanması için mücadele ediyoruz.
Annelerimiz, babalarımız başlattı bu mücadeleyi. 21 yıllık mücadeleyi devralmak ikinci kuşak olarak bize düştü. Üçüncü kuşağı biz büyütüyoruz bu meydanda.
Bu onurlu direnişi devralmak ve sürdürmek bizim için büyük bir onur ama bir 21 yıl annelerin evlatlarını, eşlerini, yakınlarını aramaları, bir mezar peşinde koşmaları bu ülke için büyük bir utanç.
Ve hepimiz biraz suçluyuz. Bu biraz ağır ama evet öyle, gerçek bu, hepimiz suçluyuz; sustuğumuz için, izlediğimiz için, Cumartesi Anneleri ile 90’lı yıllarda birlikte meydanlara çıkmadığımız için suçluyuz.
Çünkü 100 binler olup annelerle bu meydanda çıkabilseydik bir daha hiç kimse gözaltına kaybedilemezdi ve bugün işlenen suçları hiç kimse işlemeye cesaret edemezdi.
Hesap soramadığımız için bunları yaşıyoruz.
90’lı yıllarda olduğu gibi hala herkes çok suskun ve hala kötü günler yaşıyoruz, 90’lardan daha beterini yaşıyoruz.
Bu suskunluğu bu durgunluğu aklım almıyor benim ve kabul etmiyorum. Çünkü 90’larda en zor günlerde bu meydanda saçlarından sürüklenen annelerin çocuklarıyız, bu yüzden kabul etmiyorum bunu, bu korkuyu.
Annelerimiz en zor yıllarda korkmadı, direndi. Bizim korkmaya hakkımız yok. Bizim susmaya hakkımız yok.
Korkması gereken biz değiliz.
Korkması gerekenler, insanları gözaltına alıp işkenceli sorgulardan geçirip, gözaltında kaybedenlerdir.
Korkması gerekenler şehirleri tanklarla, toplarla yerle bir edenlerdir.
Korkması gerekenler insanları diri diri bodrumlarda yakanlardır.
Korkması gerekenler Taybet anneyi yedi gün boyunca yaralı halde sokak ortasında bekletip ölümüne sebep olanlardır, anne karnında daha doğmamış çocukları katledenlerdir, biz değiliz.
Ellerimizde karanfillerle yaşamı savunanlar, bizler değiliz korkması gerekenler, onlar korksunlar.
Bu yüzden bu suskunluğu kabul etmiyorum. Korkmanızı kabul etmiyorum. Hiçbirimizin korkmaya hakkı yok, bu annelerin evladı olarak korkmaya hakkı yok.
Bu mücadeleyi kayıplar bulunana, failleri yargılanana kadar sürdüreceğiz biz. Bu mücadeleyi sürdürmek sadece biz kayıp yakınlarının görevi değil. Hepimiz bundan bir sorumluluk duymalıyız ve hepimiz bu mücadeleye sahip çıkmalıyız çünkü Cumartesi Anneleri hepinizin yaşam hakkını savunmak için burada.
Bu ülkenin bütün evlatları için hakikati adaleti barışı savunmak için buradalar.
Geldiğiniz için teşekkür edemeyeceğim ama bu karanlık günlerde burada olmanız beni iyi hissettirdi. Bu karanlık günlerde hepiniz umut oldunuz bana. O yüzden hepinizi kucaklıyorum.
Kaybedilenlerin torunları sesleniyor
Berivan Yurtsever: Hesap sormanın mirasçılarıyız
Biz bu meydandaki üçüncü kuşağız. Kuşaktan kuşağa geçen acının, öfkenin, hesap sormanın mirasçılarıyız.
73 yaşındaki yürüme zorluğu çeken dedemin Kürt olmaktan başka ne suçu vardı?
Mahkemesi Türkiye’de beraatla sonuçlandı, AİHM’de ise oy birliğiyle Türkiye hükümeti mahkum edildi. Bütün kayıplarımızın davaları böyle, memlekette hukuk ve adalet yok, onun için Galatasaray’dayız.
Adalet istediğimiz, barış istediğimiz, tüm farklılıklarımızla onurlu bir hayat istediğimiz için buradayız.
Galatasaray torunları olarak ninelerimizin, dedelerimizin kemikleri bulunana, bir mezarımız olana, onları kaybedenler hesap verene dek Galatasaray’da olacağız.
Kayıplarını bulamadan ayrılanlara mesaj
Sebla Arcan, hayatını kaybeden kayıp yakınlarını anarak, mesajlarını paylaştı:
Bu meydanda otururken 21 yılda anneler, babalar, eşler, peşine düştükleri mezara ulaşamadan, korudukları evlatlarının kemiklerine ulaşma düşünü gerçekleştirmeden aramazdan ayrıldılar.
Berfo Kırbayır, İsmail Kırbayır, Kiraz Şahin, Zeynep Güney, Şahsenem Cihan, Kemalettin Eren, Baba Ocak, Kesfiye Demir, Fadime Taşkaya, Veli Tekin, Ziyneti Türkoğlu, Asiye Doğan, Ramazan Doğan, İsmail Yedigöl, Cevriye Altunbaş, Fincan Bilgin, Hatice Öztürk, ne yazık ki aramızda yoklar.
Ama 600 haftamızda buradan onlara sesleniyoruz; Yapmak istediğimiz her şey sizin de yapmak istediğiniz şeylerdir. Kayıplarınız artık bizim vicdanımıza emanettir. Siz rahat uyuyun.
Haftaya yine Galatasaray'dayız
600. hafta buluşması, konuşmaların ardından yapılan açıklama ile sona erdi. 600. haftanın sonunda Sebla Arcan şöyle seslendi:
"Plaza de Mayo Anneleri 86 yılında ve daha sonra dört kez Galatasaray'a gelerek Cumartesi Anneleri ile dayanışma gösterdiler. O zaman Cumartesi Anneleri'ne dediler ki; 'Kaybedilen tek mücadele vazgeçilen mücadeledir. Eğer mücadelenizden vazgeçmezsiniz siz her zaman kazanan olacaksınız.' Bu topraklarda Plaza de Mayo Annelerinin mirasının devamcılarıyız. Haftaya yine Galatasaray'dayız."
"Tahir Elçi için adalet"
Eylem sona erip, insanlar alandan ayrılmaya başlarken Cumartesi İnsanları'ndan Maside Ocak seslendi.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesinin üzerinden 43 hafta geçtiğini hatırlatan Ocak "Tahir Elçi için adalet istiyoruz" dedi. (BK)