Halkların Demokratik Partisi, 24 Temmuz’da Bağcılar'da polis operasyonunda öldürülen Günay Özarslan’ın Gazi Cemevi’nde polis ablukasına alınması, Özarslan’n ailesinin, cenazelerini defnetmelerine iki gün boyunca izin verilmemesi ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırladı.
HDP İstanbul Milletvekilleri Turgut Öker, Ali Kenanoğlu, Garo Paylan, Beyza Üstün, Filiz Kerestecioğlu, HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve HDP Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca imzalı rapor 39 sayfadan oluşuyor.
Gömülme hakkı ile Alevilik inancında “Hakk’a Yürüme Erkanı” ile ilgili bölümlerin olduğu raporda polis tutanaklarına atıfta bulunularak “Yasadışı örgüt üyesi olduğu iddiasıyla kaldığı eve yapılan operasyonda polis tarafından 15 kurşunla öldürülen Günay’ın polise ateş etmediği ve evinde herhangi bir çatışmanın yaşanmadığı polisin olay yeri tutanağıyla kanıtlanmaktadır” ifadeleri yer aldı.
"Özarslan sağ olarak gözaltına alınabilirdi"
Raporda, Özarslan’ın öldürülmesiyle ilgili şu ifadeler yer alıyor:
“Günay Özarslan sağ ele geçirebileceği halde polis, bu yola başvurmamış ve yargısız infaz gerçekleştirmiştir. Olay günü polisin tutanağında, - Günay Özarslan'da tabanca vardı. Ateş etmek istedi. Ancak silahı çalışmadı ve tutukluk yaptı. Silahı bırakmasını söyledik. Bırakmayınca da ateş ettik - şeklinde geçiyor.
Bu, bize hem olay yerinde çatışma hali olmadığını hem de kolluk kuvvetlerinin Günay'ı sağ yakalama gibi bir niyetlerinin olmadığını gösteriyor. Eğer öyle bir niyetleri olsaydı sağ yakalayabilirlerdi”
"Emniyet ve Valiliğin Alevilere yönelik tutumu aynı"
Raporda, Özarslan’ın cenazesinin de aynı Hasan Ferit Gedik’in cenazesinde olduğu gibi ailesine verilmesine zorluk çıkarıldığı hatırlatılarak “Valilik ve Emniyet’in bu tutumu ne ilktir ne de son olacağa benzemektedir. Alevi yurttaşlar yakın zamanda benzer başka örnekler de yaşamıştır” dendi.
3 günde ne oldu?
Rapor üç günün sonunda olanları ise şu şekilde özetliyor:
* Günay Özarslan, görgü tanıklarının ifadesine ve olayla ilgili Savcılık dosyasına göre, kaldığı eve düzenlenen operasyonda sağ olarak gözaltına alınabilecekken polis tarafından öldürüldü.
* Özarslan’ın cenazesi, Adli Tıp Merkezi’ndeki otopsinin ardından Emniyet tarafından uzun süre ailesine teslim edilmedi.
Gömülme hakkı üç gün ihlal edildi
* Türkiye, devletin özel harekat ve çevik kuvvet polisi gücü ve mühimmatı marifetiyle ilk kez bir ibadethaneye zorla girme girişimine ve ibadethane morgundaki bir cenazenin zorla alınmak istenmesine sahne oldu. Özarslan’ın “gömülme hakkı” üç gün boyunca ihlal edildi.
* Gözaltı işlemi yaptığı sırada bir binadan açılan ateşle yaralanan polis memuru Muammet Fatih Sivri, kaldırıldığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
* DİHA muhabiri Cüneyt Yavuz, polisin attığı gaz fişeğinin bacağına isabet etmesi sonucu yaralandı.
* Barikatların uzağındaki bir kişi polis tarafından atılan biber gazı fişeğiyle başından yaralandı.
Cemevine saldırı
* Alevilerin ibadethanesi olan Cemevi biber gazına boğuldu, gaz kokusu mekâna sinmiş ve bina fiziksel zarar gördü.
* Cemevine ve cenazeye yönelik yapılan devlet terörü ve uygulanan OHAL, Alevi - Bektaşi federasyonları, dernekleri ve vakıfları tarafından Türkiye genelinde ve başta İngiltere, Hollanda, Almanya ve Avusturya olmak üzere çok sayıda ülkede protesto edildi.
* TOMA’lar cadde ve sokaklardaki çok sayıda ağacı ya yerinden sökmüş ya da zarar verdi.
* Dükkanların camları kırıldı, esnaf üç gün boyunca iş yapamadı.
* Olaylar sırasında dört TOMA ve üç akrep zarar gördü. Dört gün boyunca süren polis müdahalesinde miktarı açıklanmayan kamu kaynağı boşa harcandı.
"Polis kasıtlı olarak engelledi"
HDP vekili Öker “Neden halka üç gün boyunca bu zulüm yapıldı” diye sorduğu raporda, cenazenin polis zoruyla bekletildiği üç gün boyunca aslında hiçbir değişikliğin olmadığını belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“Üç gün öncesi ile sonrası arasında aslında hiçbir değişiklik olmamasına rağmen üç gün boyunca polisin kasıtlı olarak [cenazeyi] engellemesi, birilerinin buradan toplumsal bir gerilimi yaratmayı hedeflediğini işaret ediyor.
“Bu değerlendirmeler ışığında, kirli siyasi iktidarlarını korumak için Alevilerin ibadethanesi olan Cemevine yönelik saldırı da dâhil olmak üzere her türlü legal ya da illegal girişimi göze alan AKP’nin ve ‘kaçak’ Saray’ın, polis ile halkı karşı karşıya getirerek yeni bir toplumsal çatışma ve kaos yaratma planı halkın ve halkın milletvekillerinin çözümden yana, duyarlı ve sorumlu yaklaşımı sayesinde boşa çıkarılmıştır.”
Ne olmuştu?
24 Temmuz günü IŞİD, DHKP/C, PKK ve YDG-H iddiasıyla çok sayıda adrese operasyon yapıldı. Operasyon yapılan adreslerden Bağcılar’da bir evde misafir kalan Günay Özarslan polisler tarafından öldürüldü.
Aile otopsinin ardından cenazelerinin kendilerine verilmesi için başvuru yaptı. Aile Alevi inancına göre kızlarını defnetmek için Hakk’a Yürüme Erkanı düzenlemek istedi. Bunun üzerine cenaze uzun süre aileye teslim edilmedi. Polis ayrıca Özarslan için kurulan taziye çadırına da saldırdı. Polisin Gazi mahallesinden çekilmesinden sonra 24 Temmuz, 23.00 sıralarında cenaze Gazi Cemevine getirilebildi.
3 gün boyunca polis saldırısı
25 Temmuz 2015 günü Cenaze erkânı öncesinde polis, Gazi Cemevi’nin etrafını sardı. Polisin çekilmesi için Alevi-Bektaşi kurumları, CHP ve HDP’li milletvekilleri İçişleri Bakanlığı ile temasa geçmek istedi ama sonuç alınamadı.
Saat 16:00’da Alevi inancına göre yürütülen cenaze erkânı sırasında polis, Cemevi içindekilere de saldırınca cenaze erkânı yarıda kesilmiş ve naaş tekrar morga konuldu.
Bunun üzerine Alevi kuruluşları ve milletvekilleri, gece Emniyet müdür yardımcısı ile görüşüp, 26 Temmuz’da saat 12:00’de cenazenin kaldırılması yönünde karar aldıklarını ve polisin çekilmesini talep etti. Polisin Cemevi etrafından çekileceğini ve cenazenin kaldırılması için yardımcı olacağını bildirmesi ardından cenaze erkanı için çağrı yapıldı. Ancak halk Cemevinde toplanmaya başladığı sırada söz verilen süre dolmadan polis ‘uyarısız’ tekrar saldırdı.
Saldırılar cenazenin defnedildiği 27 Temmuz akşamına kadar sürdü. (EA)