Cumartesi Anneleri/İnsanları İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünde 513. kez toplandı. Konuşmada hem Yüksekova’da tanınmış bir işinsanı olan 43 yaşındaki Abdullah Canan, hem de 22 yıl önce suikastle öldürülen gazeteci Uğur Mumcu anıldı.
Buluşmada Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak da 22 yıl önce suikastle öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'yu andı. Mumcu'nun öldürülmeden önce sürekli olarak Rabıtat-Ül Alem'den (Dünya İslam Birliği) bahsettğini hatırlatarak, "Rabıtat'ı anlamak için IŞİD'e bakmak lazım" dedi.
Buluşmada konuşan Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan da “Katil Mehmet Emin Yurdakul'u ve diğerlerini Türkiye devleti yargılamadı ama onlar tarih önünde hesap verecek" dedi.
Nazari: Gözaltında kayıplar devletin organize suçudur
İHD İstanbul Şubesi Gözaltına Kayıplara Karşı Komisyon'un basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri/İnsanları'ndan Mineyet Nazari suçun faillerinin cezasızlık zırhıyla korunduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Gözaltında kaybetme birkaç kendini bilmez kamu görevlisinin suçu değildir. Bu suç devletin tüm kademelerinin iştirak ettiği organize bir suçtur. Bu nedenle hakikatin açığa çıkarılması, faillerin yargılanması mücadelesi önünde devletin tüm kademeleri direnç gösteriyor. Kayıp yakınlarının etkili bir iç hukuk yoluna başvurma hakkı engelleniyor.”
Nazari "Mahkemeler kayıplarımızın faillerini aklasa da biz onların işledikleri insanlık suçunun unutulmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
Abdullah Canan cinayeti
23 Kasım 1995 tarihinde Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanlığı’na bağlı askerler Yüksekova/Befircanı köyüne baskın düzenledi. Çok sayıda ev yıkıldı, tahrip edildi.
Yüksekova’da tanınan bir iş insanı olan Abdullah Canan ve yedi akrabası, bu olaydan sorumlu tuttukları Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Binbaşı Yurdakul, Abdullah Canan’ı tanıkların yanında şikayetinden vazgeçmesi için tehdit etti. Canan tüm baskı ve uyarılara rağmen şikayetini geri almadı.
Canan, 17 Ocak 1996 sabahı otomobili ile Hakkari’ye gitmek üzere evden ayrıldı. Yüksekova-Van karayolunda askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı ve Yüksekova Dağ Komando Taburu’na götürüldü.
Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurdu. Canan’ın gözaltına alındığı inkar edildi.
21 Şubat 1996 tarihinde Canan’ın işkence görmüş cansız bedeni, elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde köylüler tarafından bulundu.
Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç, Abdullah Canan’ın taburda işkence ile sorgulandığını Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı.
Mehmet Emin Yurdakul, Nihat Yiğiter, Kahraman Bilgiç hakkında kasten öldürmek, suçundan Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Ailenin ve tanıkların iddialarını yeterli ve inandırıcı bulmayan mahkeme sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi bu kararı onadı. (BY-AS/EA)