Cumartesi Anneleri/İnsanları gözaltında kaybedilen kayıplarını anmak için 504. defa Galatasaray Meydanı’nda buluştu.
34 yıl önce kaybedilen Hayrettin Eren’i anan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 12 Eylül darbesinin kayıplarından biri olan Eren’in, darbenin inşa ettiği siyasal ve toplumsal rejimden öldüğünü ve bu rejimin hala devam ettiğini söylediler.
Eren’in ablası İkbal Eren, altı kişinin tanıklığına dayanılarak 7 Kasım 1980’den bugüne kadar altı cumhurbaşkanı, 15 başbakan, 28 adalet bakanı, 27 içişleri bakanı görev yaptığını ve birçoğuna Eren’in dosyası ulaştırıldığını, ancak bir sonuç alamadığını, 21 kez hükümet değiştiğini ve göz altına alınanların bu bireyler tarafından saklandığını söyledi.
Hangi kanun kaçıncı maddesinde, devletin kolluk güçleri tarafından vatandaşlara işkence yapılır ve öldürülür sorusunu sorarak, kendisinin bu maddeyi bulamadığını ve öyle bir madde olmadığını söyleyen Eren, neden işkence yapanların yargılanmadığını sordu.
İldemir: Hayrettin'in kaybedilmesinden Cuntacılar sorumlu
İHD İstanbul Şubesi Gözaltına Kayıplara Karşı Komisyon’un basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Hatun İldemir “34 yıldır tüm iktidarlar darbecilere suç ortaklığı yaparak 12 Eylül'ü yaşatıyor" dedi.
“Baba Kemalettin Eren çocuklarına, ‘Hayri’yi aramaktan vazgeçmeyin’ vasiyetini bırakarak aramızdan ayrıldı. Anne Elmas Eren, ‘Çiçeklerle donatacağım bir mezarın peşindeyim’ diyerek 34 yıllık arayışını, bekleyişini sürdürüyor…
“Hayrettin Eren 12 Eylül’ün işkence merkezlerinden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de kaybedildi.
“Başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül cuntacıları Hayrettin Eren’in kaybedilmesinden sorumludur.
“İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, işkence timinin şefi Fikret Işınkaralar Hayrettin Eren’in kaybedilmesi suçunun failleridir.
“Hayrettin Eren’in kaybedilişinin 34. yılında devleti yönetenlere sesleniyoruz:
“Darbecilerle suç ortaklığından vazgeçin; 12 Eylül’ün işkence merkezi Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbetini açıklayın! Onu kaybedenlerin üzerindeki koruma kalkanını kaldırın! 12 Eylül’ü yaşatan politikalarınıza son verin!” (RK/EA)
Hayrettin Eren'in kaybedilmesi26 yaşındaki Hayrettin Eren, Yabancı Diller Yüksek Okulunda eğitim görmüş, birden çok yabancı dil bilen, gitar çalan, Beatles şarkıları söyleyen, resim yapan yaşama tutkuyla bağlı bir gençti. Sosyalist hareketin içindeydi. Özgür eşit ve adil bir gelecek için mücadele ediyordu. Bu nedenle polisin hedefindeydi. 1978 yılında İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilince aranmaya başlandı. 12 Eylül askeri darbesinden hemen sonra 21 Kasım 1980 tarihinde arkadaşı ile buluşmak üzere babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobille Saraçhane’ye gitti. Haşim İşcan Geçidi’nde arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakol’una oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldü. Kullandığı otomobil Gayrettepe’de emniyetin bahçesindeydi ama Hayrettin’in gözaltına alındığı reddediliyordu. Annesi emniyetin kapısında beklerken Hayrettin alt kattaki hücredeydi. Başında Fikret Işınkaralar’ın olduğu sorgu timine ifade vermeyi reddediyor, sorulan soruları cevaplamıyordu. O direndikçe işkencenin de dozu artıyordu. Eren ailesi Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere birçok tüm mercilere başvurdu. Konsey baba Kemalettin Eren’e yolladığı yazılı cevapta “Hayrettin Eren gözaltına alınmadı, aranıyor.” dedi. Hayrettin Eren’den bir daha haber alınamadı. Onunla aynı operasyonda yakalanan sekiz kişi mahkemeye çıkarıldıklarında, “Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı.” diyerek suç duyurusunda bulundular. "Hayrettin Eren'in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda, hem de siyasi şubede gördüm." diye savcıya ifade verdiler. Savcı aileye, “ Size inanıyorum ama bu davayı açarsam meslek hayatım biter.” dedi. “Hayrettin Eren emniyette kaybedildi.” diyerek suç duyurusunda bulunan tanıkları dikkate almayan mahkemeler daha sonra Hayrettin’in gaiplik davasında karar vermek için aynı tanıkların ifadesini esas aldı. |