Sivas katliamı davasında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği zamanaşımı kararının Yargıtay 9. Dairesi tarafından onanmasının ardından davanın avukatlarından Şenal Sarıhan Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
Sarıhan, AYM’ye yaptıkları başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, zamanaşımıyla birlikte etkili başvuru olanaklarının ellerinden alındığını, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının, toplanma özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini belirttiklerini ifade etti.
En hızlı dava!
21 yılı aşkın süredir yargılamanın devam ettiğini belirten Sarıhan, bianet’e yaptığı açıklamalarda şunları dile getirdi:
“Olaylar 2 Temmuz'da oldu ve 18 gün sonra iddianameler düzenlendi. Biz bunu olumlu değerlendirmedik. Çünkü yeterli inceleme, araştırma yapılmadı. Sadece olayın vahameti karşısında alelacele bir yargılama süreci başlatıldı.
“Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına aykırılık, adiyen adam öldürme ve örgüt üyeliği ile ilgili üç ayrı iddianame hazırlandı. Bu üç dava daha sonra Ankara'da birleşti.
“15 bin kişinin katıldığı olaylarla ilgili olarak sadece 160 kişi mahkeme önüne getirildi. İlk aşamada bunlar salındığı için kaçıp gittiler. 1993'ten 2002'ye kadar bu süreç devam etti.
İnsanlığa karşı suç
“Hem emniyet güçlerinin hem de mahkemelerin bu sanıkların aranması, bulunması, yargı önüne getirilmesi konusunda ihmalleri sonucunda buraya kadar uzadı. Adeta kaçmalarının önü açılmış oldu.
“Bunun önünü tıkayacak tek olay bunun insanlığa karşı suç olduğu iddiamızın kabulü ve zamanaşımından yararlandırılmamalarıydı. 2005'te TCK'nın değişimiyle insanlığa karşı suç tanımı bizim hukukumuza girdi.
“Evrensel hukuka, insan haklarına dayalı hukuka ve adil sonuca götürecek tek yol zamanaşımı konusunun yok sayılması iken mahkeme aksi bir karar verdi. Üstüne Yargıtay da onama verdi ve üç yıla yakın süre boyunca da dosyamız Yargıtay'da bekledi.
Son yol AİHM
“Sonuçta Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Adil yargılanma hakkının olmadığını, zamanaşımı meselesiyle etkili başvuru olanaklarımızın elimizden alındığını, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının, toplanma özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini, buna bağlı olarak düşünce, ifade ve dini inançlar yönünden, inançların ifade noktasında hem iç hukukta hem de uluslararası hukuktaki korumaların ihlal edildiğini ifade ettik.
“Artık iyi bir sonuç beklemek istiyorum. Biz istiyoruz ki uluslararası değer yargılarına ve insanlığa dayalı hukuk sistemine uygun bir karar çıksın. Aksi taktirde AİHM yolu açılacak.” (EKN)