Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’ndaki 484. oturmalarında 7 Temmuz 1992’de kaybedilen Ramazan Kaya’nın sorumlularının yargılanmasını istendi.
Bugünkü oturma eyleminde, Hakkari Yüksekova’da kaybedilen Abdullah Canan’ın oğlu Vahap Canan ve 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak konuştu.
Ali Ocak “Geçmiş bütün iktidarlar bu sessiz çığlığımıza hep üç maymunu oynadılar. Hiçbir partinin buradaki 19 yıllık adalet arayışımıza karşılık verecek hiçbir projesinin olmadığını görüyoruz” dedi.
Ramazan Kaya’nın ailesi Diyarbakır’da yaşadığı için buluşmaya bir mektup göndererek katıldı. Mektubu Türkan Ocak okudu.
Ramazan Kaya’nın eşi Hüsna Kaya mektubunda şöyle yazmıştı:
“Eşimin kaybedilişinin üzerinden 22 yıl geçti. Yıllardır bitmeyen bir umutla eşimden haber bekliyorum. Ziyaret edeceğim bir mezarım olsun istiyorum. Bana bu zulmü yaşatanlar bunun hesabını versin istiyorum. Kocamı kaybeden korucular hala görev başındalar. Bu nasıl adalet?”
Ramazan Kaya’nın çocukları ise mektuplarında babalarının en azından bir mezarının olmasını istediklerini belirtti:
Küçükken en büyük isteğimiz bir mucizenin olması, babamızın çıkıp gelmesiydi, artık babamızın çıkıp gelmeyeceğini biliyoruz. Şimdi en büyük arzumuz babamızın akıbetini öğrenmek, en azından bir mezarının olması.”
Ev aransaydı bulunacaktı
Annesi Sedef Kaya, eşi Hüsna Kaya ve biri babası kaybedildiğinde henüz doğmamış iki çocuğu 22 yıldır Ramazan Kaya’dan haber bekliyor. Her hafta Diyarbakır Koşuyolu Parkı’nda Ramazan Kaya’yı sormaya devam ediyorlar.
28 yaşındaki Ramazan Kaya Diyarbakır’a bağlı Eryol Köyünde yaşıyor, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu.
7 Temmuz 1992’de traktörüyle Diyarbakır’a giderken Mermer Jandarma Karakolu’na yakın bir mesafede dört silahlı korucu tarafından kaçırıldı.
Kaçırılırken Lice’ye giden minibüsün içindeki köylüler olaya tanık oldu.
Koruculara direnen Ramazan Kaya minibüstekilerden yardım istedi ancak köylüler müdahale edemedi. Korucular, Ramazan Kaya’yı silahla omzundan vurup etkisiz hale getirdikten sonra traktörüyle birlikte götürdü.
Tanıkların ifadesiyle Ramazan’ı kaçıran korucuların Yarımca’da ikamet eden köy korucularından Hanifi Durğun, Ömer Durğun, Seyfettin Durğun, Zübeyir Durğun olduğu anlaşıldı.
Aile savcılığa başvurarak korucuların evinde ve Yarımca köyünde arama yapılması için izin aldı. Komutan arama için gidildiğinde Ramazan Kaya’nın abisi Yadin Kaya dahil kimsenin araçtan inmesine izin vermedi. Çağırttığı korucubaşına Ramazan’ı kaçırıp kaçırmadığını sordu. “Hayır” cevabıyla yetindi, arama yaptırmadı.
Köy sakinlerinden biri aileye Ramazan’ın koruculara ait evde bağlı tutulduğunu, arama yapılsaydı onu mutlaka bulacaklarını söyledi.
Ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı. Ramazan’dan bir daha haber alınamadı.
Korucubaşı ile bir yüzbaşı aracılar vasıtasıyla aileye istedikleri parayı ödemeleri halinde Ramazan’ın serbest bırakılmasını sağlayacaklarının haberini gönderdi. Aile parayı hazırlayıp haberini gönderdi. Ama o kişiler bir daha kendileriyle temas kurmadı.
7. Kolordu Komutanlığı’nın korucu olma baskısına dayanamayan Kaya ailesi köyü terk etti. Yakılarak yerle bir edilen evleri için açtıkları dava da 17 yıl sonra aleyhlerinde sonuçlandı.
Sorumlular hesap versin
Zin Demir’in okuduğu basın açıklamasında sorumluların yarattıkları Ramazan Kaya’nın kaybedildiği zulüm ikliminin hesabını vermeleri istendi.
“Ramazan Kaya’nın kaybedilmesinden korucular Hanifi Durğun, Ömer Durğun, Seyfettin, Durğun, Zübeyir Durğun’u sorumlu tutuyoruz. Bu insanlık suçunu etkin, şeffaf, bağımsız bir biçimde araştırmayan, faillerini cezalandırmayan yargı mensuplarını sorumlu tutuyoruz.”
“Başkanı Süleyman Demirel, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin olan 49. Hükümeti sorumlu tutuyoruz.”
“Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş komutasındaki TSK’yı sorumlu tutuyoruz.”
“Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergün’ün başında olduğu emniyet teşkilatını sorumlu tutuyoruz.”
“Bölgede bulunan MİT ve tüm kolluk kuvvetlerini emir ve komutasında bulunduran OHAL Valisi Ünal Erkan’ı sorumlu tutuyoruz.” (YÖ/AS)