Cumartesi Anneleri/İnsanları 470. haftalarında Kemal Birlik, babası Abdülbaki Birlik, ağabeyi Zübeyir Birlik ve akrabası Zeki Alabalık için toplandı.
29 Mart 1995’te kaybedilen dört kişinin dosyası Mardin İHD’ni çabaları sonucu 2012’te savcılıkça ele alındı. 13 Haziran 2013’te Kızıltepe’nin köyünde kemikler bulundu.
4 Mart 2014’te İstanbul Adli Tıp Kurumu bulunan kemiklerin Abdulbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ile Zeki Alabalık’a ait oluğunu açıkladı.
Birlik ve Alabalık aileleri kemiklerin teslim edilmesini bekliyor.
“Münferit olaylar değil”
270. haftaya dünyanın çeşitli ülkelerinde Avrupa Sosyalist Partisi’nin temsilcileri de katıldı. 1994’te Ankara’da gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, 1995’te İzmir’de gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ve 1980 kayıplarından Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl söz aldı.
Ergenekon davası kapsamında tutuklanan Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz gibi isimlerin serbest bırakılmasına dikkat çeken Bilgin “Bu sistemin katilleri yargılama şansı yok” diyerek yargılamanın halkın demokratik mücadelesinin yükselmesiyle olacağını ekledi.
“Bunlar münferit olaylar değil, devlet adına yapılan katliamlar. Katiller aramızda, yargılanmaları söz konusu değil.”
Hanife Yıldız, yarın gerçekleşecek yerel seçimlere yer verdiği konuşmasında siyasilerin kayıplara yer vermemesine tepki gösterdi.
Muzaffer Yedigöl ise 33 yıl önce kaybedilen ağabeyi adına gelen oy pusulasını göstererek konuştu. “Sorunumuz kemikler sorunu değil, Türkiye’nin adalet sorunu” diyen Yedigöl, kendilerine yapılanın başkalarına yapılmamasını istediklerini söyledi.
33 yıl önce ağabeyinin kaybedilmesinin üzerine gidilseydi Gezi’deki gençlerin ölmemiş olacağına dikkat çeken Yedigöl Başbakan’ın Cumartesi Anneleri’ne verdiği sözleri tutmamasına tepki gösterdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Aklınıza hiç Cumartesi Anneleri gelmiyor mu? Burada bir resim tutayım demediniz mi?” diye seslenen Yedihöl, insan hakları ve demokrasi mücadelesinin bu meydandan geçtiğini söyledi.
Birlik ailesi: Barış için yürekli olun
470. haftada Mardin İHD Şubesi’nin Cumartesi Anneleri’ne gönderdiği mektup ile Birlik ailesi adına Çetin Birlik’in gönderdiği mektuplar okundu.
Mardin İHD şubesi Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini selamlarken, Çetin Birlik mektubunda ağabeyleri, babası ve Zeki Alabalık’ın kaybedilişini anlattı.
1969 doğumlu ağabeyi Kemal Birlik’in ortaokulu bitirdikten sonra bir lokantada çalıştığını, askerden sonra da burada çalışmaya devam ettiğini anlattı.
1991’de bölge halkını yıldırmak için gözaltı ve işkencelerin arttığını anlatan Birlik ağabeyinin de yardım ve yataklıktan gözaltına alındığını, 17 gün işkence sonrası üç buçuk yıl ceza aldığını anlattı.
Jandarma İlçe Komutanı Hasan Atilla Uğur’un ağabeyini cezaevinde tehdit ettiğini anlatan Birlik devlet memuru baba ve ağabeyinin onları almaya gittiklerinde bu kişi ve ekibince alındığını ifade etti.
Çocuğuna babasının ismini verdiğini yazan Birlik, bilgisi olan insanlara “Barış için yürekli olursak küçük Abdülbaki’yi yaşatabileceğiz” diye seslendi.
Nasıl kaybedildiler?
470. haftada İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı Cumartesi İnsanları’ndan Zeynep Yıldırım okudu.
Açıklamada Abdulbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ile Zeki Alabalık’ın kaybedilişi anlatılırken, 19 yıl sonra kemiklerinin bulunması “Bir resmi yalan daha açığa çıktı” cümlesiyle duyuruldu.
"Mutki'de yaşayayan Kemal Birlik ve akrabası Zeki Alabalık PKK'ye yardım ve yataklık suçlamasıyla 3 yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırıldı. Tahliye günü olan 29 Mart 1995'te baba Abdülbaki Birlik ve oğlu Zübeyir Birlik onları karşılamak üzere Mardin Kızıltepe Cezaevi'ne gitti. Askerler onları cezaevi kapısından içeri aldı. Ama ne tahliye olanlardan ne de karşılamaya gidenlerden bir daha haber alınamadı. "Tanıklar, onları Kızıltepe'de askeri bir araca bindirilirken gördüklerini ailelerine anlattı. Cezaevinde bulunan tanıklar dönemin Jandarma İlçe Komutanı Hasan Atilla Uğur'un, Kemal Birlik'i ölümle tehdit ettiğini, cezaevinde görevli olan bir başka tanık ise tahliyelerinden iki gün önce Atilla Uğur'un cezaevini arayarak Kemal ve Zeki'nin tahliye gönünü sorduğunu savcılıktaki ifadelerinde anlattı. Kemal, ziyaretine gelen ailesine sık sık cezaevine gelen Atilla Uğur'un kendisini 'cezaevinden çıktığın gün benim bayramım, seninse felaketin olacak' diye tehdit ettiğini söyledi. "Birlik ve Alabalık silesi yerelden ulusala tüm ilgili makamlara başvurdu. Kimi zaman 'Kemal Birlik ve Zeki Alabalık 29 Mart 1995'te tahliye edilmişlerdir' cevabını aldılar, kimi zaman da 'hangi cesaretle onları bize soruyorsunuz?' diye azarlandılar. Kayıplarını sormak için gittikleri OHAL Valisi Bölge Yardımcısı Ahmet Ertük 'sizinkiler birlikte tatile çıkmış' diye alay etti." |
Kemiklerin ortaya çıkışı
Hukuksal mücadeleye dair 2012’ye dek raflarda kalan dosya Mardin İHD Şubesi’nin çabası sonucu canlandırıldı.
"Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı fezlekede 1993 ile 1996 yılları arasında Kızıltepe'de yaşanan faili meçhul cinayetlerin, JİTEM'e bağlı 'Bıçak Timi' tarafından yapıldığı belirtildi. JİTEM'in Kızıltepe bölgesinde faaliyet gösteren liderinin o dönem Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olan Hasan Atilla Uğur ve ekibinin olabileceği kaydedildi. Fezlekede Birlik ve Aşabalık ailesine mensup dört kişinin JİTEM tarafından kaçırılarak öldürüldükleri yönünde kuvvetli şüphe içeren delillerin mevcut olduğuna dikkat çekildi." "İHD'nin başvurusu üzerine 13 Haziran 2013'te Kızıltepe ilçesine mağlı Yurtderi kötündeki eski bir su kuyusunda yapılan kazı çalışmalarında insan vücutlarının çeşitli yerlerine ait kemik parçalarına ulaşıldı. "4 Mart 2014'te İstanbul Adli Tıp Kurumu bulunan kemiklerin Abdulbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ile Zeki Alabalık'a ait oluğunu açıkladı. Bir inkar, bir resmi yalan daha açığa çıktı." |
Sorumlular
Açıklamada Abdülbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ve Zeki Alabalık’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumluların isimleri şöyle sıralandı:
"Dönemin Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı aynı zamanda Ergenekon sanığı olan Hasan Atilla Uğur başta olmak üzere, dönemin Kızıltepe Cezaevinden sorumlu savcısı Yahya Akçadırcı, OHAL Bölge Vali Yardımcısı Ahmet Ertürk, OHAL Valisi Ünal Erkan, Jandarma Genel Komutanı Aydın İlter, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Başbakanı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel." |
Açıklamada sorumluların işlenen insanlık suçunun hesabını vermeleri için topluma seslenildi, “Yarın seçim var, liderlerin sesini değil, kendi vicdanınızın sesini dinleyin. Meşrulaştırılmak istenen faşizan uygulamalara, hukuksuzluğa, yolsuzluğa, keyfiliğe rıza göstermeyin. Şeffaf, katılımcıi insan haklarına saygılı, evrensel hukuka ve vidana uygun yönetimler talep edin. Oy vererek iktidara getirdiklerinizin işledikleri suçlardaki sorumluluğunuzu unutmayın.” (BK)