Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) Koordinatörü Pırıl Erçoban mültecileri engellemek üzere sınırlara örülen duvarları birer “utanç duvarı” olarak niteledi.
Önceki gün Avrupa Birliği’nin (AB) sınırlarına bir duvar daha örüleceği haberi yansıdı medyaya. Yunanistan’dan sonra Bulgaristan da Türkiye sınırına 30 kilometrelik sınır örme kararı aldı.
Ayrıca Türkiye’nin kendisi de Nusaybin’de, Suriye sınırına tepkilere neden olan bir duvar örüyor.
“Duvar politikasını” değerlendiren Erçoban bunun günümüze yakışmayan, geçmiş çağların mantalitesiyle ortaya çıkan bir düşünce olduğunu ifade etti.
“Berlin Duvarı bunun simgesiydi. Yıkılışından 30 yıl sonra yeni duvarlar örülüyor.”
Savaştan kaçıyorlar
Devlet yetkililerinin genel olarak “kaçak göçmen” diye nitelendirdikleri insanları önlemeye çalıştıklarını söylediğini, ancak bu insanların arasında mültecilik nedenine sahip olan çok sayıda kişinin varlığını hatırlıyor Erçoban.
“Sınırlardan düzensiz geçişleri önlemeye çalışan mekanizmalar sadece göçmenleri etkilemiyor, uluslararası koruma ihtiyacı olanlar dahil mülteciler de engelleniyor.
“Türkiye üzerinden Yunanistan ya da Bulgaristan’a geçmeye uğraşanların menşei ülkelerine bakınca Suriye, Afganistan, Mynmar, İran gibi insanların çatışmalardan, savaşlardan, insan hakları ihlallerinden kaçtıkları ülkeleri görüyoruz.
Geri çevrilme
Erçoban uluslararası hukukun devletlere mültecilik nedeni olanların sınırlardan çevrilmemesi sorumluluğunu yüklediğini belirtiyor, ancak bu insanların geliş nedenleri konusunda inceleme yapılmadığını vurguluyor.
“Mesela Suriyelilere yönelik olarak genel olarak AB’de bir sınırdışı etmeme politikası var ama bizim görüştüğümüz Suriyeliler ülkelerini söylemelerine rağmen sınırdan geri çevrildiklerini belirtiyor.
“Birçok zaman yasal olmayan şekilde geri çevriliyorlar.
“Bu duvarlar uluslararası koruma ihtiyacı olan insanları engelliyor, göçmenleri değil. Farklı yöntemler bulunması lazım.”
Hedef belli
“Yunanistan duvarla birlikte kara sınırından geçenleri çok uzun süre kötü koşullarda idari gözetim altında tutma, Türkiye’ye geri itme, Yunanistan anakarasında başlatılan göçmen avı gibi ‘tedbirler’ uyguladı.
“Ama insanların geçişleri durmadı, bir kapı kapanınca diğer kapı zorlanmaya başladı. Ege’den geçişler başladı yine. Hep yeni kapılar bulunuyor ama daha riskli, daha ölümcül oluyor bu yeni yollar.
“Dolayısıyla geçmeye çalışanlar durmadı, rota değiştirdi. Bulgaristan da bu sırada bir rota oldu ama oransal olarak Yunanistan’a geçmeye çalışanlarla karşılaştırılınca çok az.
“Bulgaristan’a bu sene 6800 düzensiz giriş yapılmış, yüzde 70’i Suriyeli. Buna bakarak duvarın hedefinin belli olduğunu söyleyebiliriz.
“Dolayısıyla bu duvarlara utanç duvarı denmesi tesadüfi değil.”
Görünmeyen duvarlar
Görünenler kadar görünmeyen duvarların varlığına da işaret ediyor Pırıl Erçoban.
Yunanistan’ın duvarına AB’nin finansal destek vermediğini ama bunların görünen duvarlar olduğunu anlatan Erçoban’a göre bir de “Avrupa Kalesi” denilen görünmez duvarlar var.
“AB Frontex, yani Avrupa Sınır Kontrol Ajansı ile destek verdi mesela. Frontex güçleri Yunanistan sınırına getirildi. Frontex ve AB’nin başka organları vasıtasıyla ileri teknoloji kontrol cihazlarıyla destek verildi.
“Görünmez duvarlar güçlendiriliyor.
Farklı tedbirler
Türkiye’nin Suriye sınırında duvar yapma girişimini de değerlendiren Erçoban bunun herhangi bir çözüm getirmeyeceğini söyledi.
“Amacı ne? Türkiye Suriye sınırı çok uzun bir sınır. Mayınlı bölge olacağı da söyleniyor. “Kara mayınları zaten başka bir dert. İnsanlığın büyük bir utancı bu, zaten temizlenmiş olması gerekiyordu.
“O bölgeden düzensiz geçişlerin olduğunu, Suriye’deki savaştan önce kaçakçıların kullandığı bir güzergah olduğunu biliyoruz, ama şimdi insanların kendileri kaçmak için kullanıyor bu güzergahı.
“Mayınlara karşı bu kadar kampanya varken hala kullanılıyor olması ciddi bir sorun.
“İkincisi, önemli bir geçiş noktası orası ve insanların neden geldiğini de biliyoruz. Dolayısıyla duvar örmek yerine kaçakçılığı önleyecek başka tedbirlerin alınması gerekiyor.
“Utanç duvarı sözü tüm ülkeler için geçerli.
“Tüm bunlar ülkelerin sınır denetimi adı altında yaptığı ama aslında savaştan, zulümden kaçan mültecilerin tosladığı duvarlar oluyor.” (YY)