Hasta mahpuslar arasındaki adli mahpusların durumunu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Necla Şengül ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) kurucusu Zafer Kıraç ile konuştuk.
Şengül ve Kıraç, adli mahpusların hak örgütlerine ve yetkililere ulaşmada, basında daha çok yer alabilen siyasilere oranlar daha fazla zorlukla karşılaştığını belirtti.
Mahpuslara hak eğitimi
Şengül, hastanelerin mahpus koğuşlarının hak örgütlerinin denetimine açık olması gerektiğini söyledi, taleplerini şöyle sıraladı:
“Sivil toplum örgütlerine bu mekanları açmalılar. Mahpus koğuşlarını, hastanelerdeki koğuşları… Hasta mahpusların bulundukları koşulların yaşanılır hale gelmesi gerekiyor.”
“Mahpuslara insan hakları eğitimi verilmeli. En azından hak örgütlerine başvuru yapmayı serbest bıraksınlar. Cezaevi idareleri, hak örgütlerine yazılan mektupların yollanmasına bile bazen izin vermiyor.”
“Adliler daha mağdur”
Kıraç, adli mahpusların insan hakları örgütlerine giderek durumlarını anlatmak için bilgi sahibi olmadıklarını, kendilerine de çok az başvuru geldiğini söyledi, “Örgütler de ilgilenmediği daha fazla mağduriyet yaşıyorlar” dedi.
“Ulaşmakta sıkıntı yaşıyoruz”
İHD’den Şengül, 10 Eylül’de hazırladıkları son raporda, 154’ü ağır olmak üzere 526 mahpus olduğunu, çoğunun siyasi mahpus olduğunu söyledi.
“Listedeki hastalar içerisinde adli mahpuslar da var. Ancak hasta adli mahpuslara ulaşmakta sıkıntı çekiyoruz. Hak örgütlerini bilmiyorlar ya da başvurduktan sonra cezaevi idaresinin baskısının artacağını düşünerek başvurmaktan vazgeçiyorlar. Gerçekten de hak örgütlerine başvurduklarında üzerlerindeki baskı da artıyor. Yetkililere, savcılığa, bakanlığa başvurmakta da çekingen davranıyorlar.”
Şengül, “mücadele tavrı, ortak hareket etme bilinci olmayan adli mahpusların, siyasilerden daha fazla ezildiğini” söyledi.
“Hak arama bilinci gelişmiş olanlar da siyasi mahpuslar aracılığıyla bize ulaşıyor ya da aileleri bize başvuruyor.”
Şizofreni hastası tek kişilik hücrede
Hasta mahpusların kaldığı Metris R (Rehabilitasyon) Tipi Hapishanesi’nde tutulan bir adli mahpusun yakını, yaşadıklarını Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne şöyle anlatmıştı:
“Ağabeyim toplamda yedi senedir cezaevindeydi. Bunun bir yılını Metris R tipi cezaevinde geçirdi. 1,5 ay önce ağabeyimi görmeye gittiğimde onun bir şizofreni hastası olduğunu öğrendim. ‘Neden bize bu zamana kadar söylemediniz’ dedim, ‘Sormadınız ki’ dediler.”
“Çok ağır psikotik ilaçlar kullandığını, şizofren olduğunu, daha önce bir kez intihar girişiminde bulunduğunu, kafasında travma meydana geldiğini biz sormadığımız için söylememişler. Ayrıca oda denilen tek kişilik hücrede tahmin edersiniz ki hastalığı daha da ilerlemiş. Annem ve babam neredeyse her hafta gittikleri halde bunların hiçbirini bilmiyorlardı.”
“Tek kişilik hücrede, ağır bir hasta, üstelik psikoz hastası biri nasıl düzelebilir? Sağlıklı bir birey bile yedi senelik hücre hapsi sonunda akıl ve ruh sağlığını yitirebilecekken... (AS)