Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12 Eylül askeri darbesine ilişkin sürdürdüğü soruşturma kapsamında, Reşat Keskin ve Devrimci 78'liler Federasyonu'ndan Ali Rıza Palabıyık ile Yılmaz Kızılırmak "müşteki" olarak ifade verdi.
Kızılırmak, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'e verdiği ifadede, 10 Eylül 1980'de Devrimci İşçi Sendikaları'na (DİSK) bağlı Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası'nda (Dev. Maden-Sen) personel olarak çalışırken gözaltına alındığını ve ardından tutuklandığını söyledi.
Kızılırmak, tutuklu olarak bulunduğu Mamak Askeri Cezaevi'nde işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade ederek sorumlulardan şikayetçi olduğunu açıkladı.
Keskin de dün (22 Kasım) verdiği ifadesinde, Diyarbakır Devrimci Gençlik Derneği'nin kurucuları arasında bulunduğunu, gözaltı sırasında ve sonrasında Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunduğu sırada işkence gördüğünü belirterek, sorumlulardan şikayetçi oldu.
Palabıyık da bugün (23 Kasım) verdiği ifadede, 12 Eylül döneminde gözaltına alınmadığını ve herhangi bir işkenceye maruz kalmadığını ancak "bir insan olarak, siyaset yapma hakkının elinden alınmasını kabul etmediğini" söyledi ve sorumlulardan şikayetçi oldu.
Evren "Pişman değilim" demişti
"Kardeşi Ali Ekber Yürek'in darbenin ardından gözaltına alındığını ve götürüldüğü Kahramanmaraş Elbistan Bölge Yatılı Okulu'nda işkence sonucu öldürüldüğünü" söyleyen Mehmet Yürek de daha önce Tunceli Cumhuriyet Savcılığına verdiği ve buradan Ankara'ya gönderilen suç duyurusuyla ilgili özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'den bilgi aldı.
Yürek, kardeşinin ölümünden doğrudan sorumlu olanlar ile dönemin Genelkurmay
Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın da arasında
bulunduğu asker ve siyasetçiler hakkında, "darbe yapmak, anayasayı zorla
değiştirmek, işkence yapmak ve tasarlayarak adam öldürmek" suçlarını işledikleri
gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu.
Yürek, "Kardeşimin ölümünden sorumlu olanlar belli. 14 ay önce suç duyurusunda bulundum. Dosyam altı aydır da Ankara'da. Bazı tanıkların ifadesi alınmış. Ama şu ana kadar işkence iddiasıyla suçlanan kimsenin ifadesi alınmamış" diye konuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen, 6 Haziran'da Evren'in kaldığı lojmana giderek ifadesini almıştı. Evren'e işkence ve ölümlerle ilgili soru sorulmadı. Evren, savcının "Pişman mısınız?" sorusunu da "Pişman değilim. Ülkenin şartları yönetime el koymamızı gerektiriyordu" diye cevaplamıştı.
Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) hayatta olan diğer üyesi emekli Orgeneral Şahinkaya da 8 Haziran'da Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen'e ifade vermişti. Şahinkaya'ya da Evren'e sorulan soruların aynısı soruldu.
"İşkencelerin sorumlusu Yazıcıoğlu"
Devrimci 78'liler Federasyonu üyesi Ruşen Sümbüloğlu da savcıya verdiği ifadede,darbe sonrası Ankara Emniyeti'nde yaşanan işkencelerin sorumlusunun eski Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu olduğunu söylemişti.
Yazıcıoğlu'nun "Ankara Emniyeti'ndeki işkenceci grupların kurucusu olduğunu" ifade eden Sümbüloğlu, ayrıca "o dönem yaptığı haberlerle cezaevlerini güzel gösterdiği için" gazeteci Yavuz Donat'tan da şikâyetçi oldu.
Gözaltına alındığında tıp fakültesi öğrencisi olan Sümbüloğlu, "Derin Araştırma Laboratuvarı (DAL) denilen bir bölüme getirildim. Burada her türlü işkenceden geçtim. Verdikleri ekmeği, yattığımız yer çok soğuk olduğu için başımla beton arasına koydum diye dayak yedim" dedi.
Sümbüloğlu kendisiyle aynı anda Ankara Emniyetinde tutulan Satılmış Şahin Dokucu, Zeynel Abidin Ceylan, Hasan Özmen, Behçet Dinlerer'in gördükleri işkence sonucu hayatını kaybettiğini anlattı. (AS)