Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, vicdani retçi Osman Murat Ülke'yi yeniden gündeme aldı.
Bakanlar Komitesi'nin Eylül ayı toplantısında gündeme gelen Osman Murat Ülke dosyasında Ülke'nin uzun süredir süregelen kovuşturma tehdidi nedeniyle saklandığına vurgu yapılarak, 2007'de ilk ara kararın alınmasından beri, Komite'nin her insan hakları toplantısında davayı düzenli olarak incelediği ifade edildi.
2009'da alınan ikinci ara kararla Komite'nin Türkiye makamlarını daha fazla gecikmeden Osman Murat Ülke'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki haklarının ihlaline son vermek için gerekli önlemlerin alınması ve sözleşmenin benzer şekilde ihlalini önlemek üzere gerekli mevzuat değişikliklerini yapmak konusunda sert bir şekilde çağrıda bulunduğunun hatırlatıldığı raporda, Türkiye'nin aldığı önlemlere ilişkin hiçbir bilgi vermediğinin altı çizildi.
İlerleyen yıllarda da Türkiye'nin davacı Osman Murat Ülke'nin mağduriyetinin giderilmesi için herhangi bir adım atmadığı, sorulara cevap vermediği ve 1. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 1 Ocak 1999 ve 9 Mart 1999 tarihli daha önceki kararlarında verilen hapis cezalarının zamanaşımına uğradıkları ve infaz edilemeyecekleri yönündeki 5 Ekim 2009 tarihli kararının hatırlatıldığı raporda, buna rağmen Ülke'nin her üç ayda bir annesinin evine gidilerek arandığı ifade edildi.
Kararlar
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi temsilcileri,
* davacıyı ısrarlı itaatsizlik nedeniyle mahkum eden önceki iki kararın zamanaşımına uğradıklarını ve bu nedenle infaz edilemeyeceğini not ettiler;
* davacı aleyhinde firar nedeniyle başlatılan cezai soruşturma kapsamında alınmış geçerli bir tutuklama kararı bulunması nedeniyle duydukları ağır endişeyi ifade ettiler;
* Avrupa Mahkemesi'nin mevcut kararında "davacı aleyhine açılan birçok cezai soruşturmanın, izleyen mahkumiyetler ve kovuşturma ile hapis cezalarının sürekli olarak birbirini izliyor olmasının hayatının geri kalanında kovuşturmalara maruz kalma olasılığı ile birlikte biriken etkisinin askerlik hizmetini ifa etmesini sağlama amacı ile orantısız olduğunu" tespit ettiğini vurguladılar;
* ayrıca bu kararın hala icra edilecek olması nedeniyle de oluşan ciddi endişeleri beyan ettiler;
* Türkiye'nin birçok nedenle yasal önlemlerin sadece benzeri ihlalleri önlemek için değil, ayrıca davacının sürekli kovuşturulması ve mahkumiyet almasını önlemek üzere de gerekli olduğunu beyan ettiğini hatırlattılar;
* Türkiye'yi bir kez daha bu kararı icra etmek üzere ısrarla uyardılar;
* Türkiye'nin Aralık toplantısı öncesinde gerekli yasal önlemleri içerikleri ve kabul takvimi ile birlikte Bakanlar Komitesi'ne bildirmesi yönünde ısrarlarını bildirdiler;
"Türkiye Aralık ayına kadar adım atmak zorunda"
Osman Murat Ülke'nin avukatlarından Hülya Üçpınar, Bakanlar Komitesi'nin ilk defa bu kadar net şekilde Türkiye'den somut olarak adım atmasını istediğine dikkat çekerek, bunun son derece önemli olduğunu söyledi.
2006'dan beri her üç ayda bir Bakanlar Komitesi'nin Türkiye hükümetinden gelişmelerle ilgili bilgi istediğini söyleyen Üçpınar, Türkiye'nin vicdani ret hakkı ile ilgili ne gibi çalışmalar yaptığını, ne tür kararlar aldığını sorduklarını ancak Türkiye'nin her seferinde oyaladığını ifade etti ve ekledi:
"Artık Türkiye, Aralık ayında yapılacak olan Bakanlar Komitesi toplantısına kadar Komite'ye vicdani ret hakkı ile ilgili atacağı adımları bildirmek zorunda."
"Türkiye uluslararası sözleşmelerden sıyrılıyor"
savaskarsitlari'ndan Oğuz Sönmez de Türkiye'nin AİHM ve Bakanlar Komitesi'ni 2006'dan beri oyaladığını ifade etti.
AİHM'in Türkiye'yi yılda dört, beş kere uyardığını, Türkiye'nin her seferinde düzenleme getireceğiz demesine rağmen beş yıldır hiçbir düzenlemeye imza atmadığını hatırlatan Sönmez, yaşanan bu sürecin Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerden nasıl sıyrıldığını gösterdiğini ifade etti. (EKN)