Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray'daki 336. buluşmada, 1993'te köyleri yakılarak göç etmek zorunda bırakılan ve 14 Eylül 1999'da Muş'un Kızılağaç köyünde gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Aydın Esmer'in dosyasını paylaştı.
Katırını arayan "terörist"
Deniz Buse Kargın'ın okuduğu açıklamada, akan gözyaşlarından, kaybedilen genç bedenlerden devleti yönetenlerin sorumlu olduğu ifade edildi, "Barış istiyoruz çığlıklarına kulak tıkayıp, yollara dökülenlerin gaz bombalarıyla, ölümlerle karşılanması bu devletin ayıbı olarak tarihe geçecektir" denildi.
Açıklamada, Esmer'in yaşadıkları şöyle özetlendi:
* Aydın Esmer, 11 Eylül 1999'da Kulp İlçe Jandarma Komutanlığı'ndan izin alarak, kaybolan katırını aramak için Bingöl üzerinden gittiği Muş Kızılağaç köyünde üç gün katırını aradı.
* Katırını bulamayınca eşini aradı, sabah döneceğini söyledi.
* Kardeşi Necat Esmer ve kuzeni Nusret Esmer, Aydın'dan haber çıkmayınca Kızılağaç köyünde Aydın'ın kaldığı korucubaşı Sıracettin Zengin ile görüştü.
* Zengin, Aydın Esmer'in 14 Eylül'de sabah 06.30 sularında evden ayrıldığını, kendilerinin saat 16.00 civarında korucular olarak Şenyayla bölgesinde operasyon düzenlediklerini aktardı.
* Bu sırada ayak izi fark edilmesi üzerine bölgeye takviye ekipler gönderildiğini ve iki gün süren bir operasyon düzenlendiğini söyleyen Zengin, o ayak izinin Aydın'a ait olduğunu bildiğini, çünkü Aydın'ın evden çıkmadan kendi ayakkabısını giydiğini ve bu nedenle izi tanıdığını karakol komutanına söyledi.
* Ancak aldığı yanıt, "O teröristti ve bu yoldan gitti, eğer sen de teröristsen aynı yoldan gidersin" oldu.
* İç hukuku yollarını tükenmesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınan dosya, AİHM tarafından kabul edildi.
"Gençlerimiz sağolsun"
Cumartesi oturmasında, 23 Şubat 1995'te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu, operasyonların durmasını istedi.
"Bazıları hala vatan sağ olsun, diyor. Gençlerimiz, çocuklarımız öldükten sonra vatan sağ olsa ne olur? Başbakan ve Cumhurbaşkanının eşlerine sesleniyorum: Sizler de anasınız, evlat acısından anlarsınız; artık bu savaş bitsin, gençlerimiz sağ olsun."
"Çocuğumu askere göndermeyeceğim"
2 Kasım 1995'te kaybolan Abdurrahman Coşkun'un yakını Mukaddes Coşkun da son bir ay içinde bir akrabasını askerde, bir akrabasını da dağda kaybettiğini anlattı.
"Benim oğlum kardeşiyle savaşmayacak, çocuğumu askere göndemeyeceğim.'' (EKN)