Diyarbakır'da, eski Cizre JİTEM komutanı Cemal Temizöz'ün, JİTEM'ci ve koruculardan oluşan altı sanığın birlikte yargılanacağı davanın iddianamesinde, tanıklar davada geçen cinayetlerin talimatını Temizöz'ün verdiği anlatıyor.
Sanıklar, aralarında Ramazan Elçi, Ramazan Uykur, Abdullah Efelti, İbrahim Adak, Mehmet Gürri Özer, İbrahim Danış, Abdurrahman Afşar, Abdurrahman Akyol, İhsan Arslan, Beşir Bayar, Abdurrazak Binzet, İzzet Padır, Abdullah Özdemir, Mustafa Aydın, Süleyman Gasyak, Abdulaziz Gasyak, Ömer Candoruk, Yahya Akman, Abdulhamit Düdük ile kimliği bilinmeyen bir Arap'ın olduğu toplam 20 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutuluyor.
Savcı, bu ölümlerden sorumlu tuttuğu Temizöz için 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyor.
"Götürün, gereğini yapın"
Gizli tanık "tükenmez kalem"in iddianamede yer alan sözlerinden bazıları şöyle.
1995'te Cizre-Şırnak arasında dere yatağında ismini bilmediği bir kişinin öldürülmesine dair, sanıklardan Abdülhakim Güven ve Hıdır Altuğ'un iki uzman çavuşla birlikte bir kişiye işkence yaptığını anlatan "tükenmez kalem", daha sonra uzman çavuşların görüştüğü Temizöz'ün
"Götürün, gereğini yapın" demesi üzerine uzman çavuşların bu kişiyi öldürüp dere yatağına bıraktıklarını söylüyor.
"Öldürün"
Tanık, soyadını bilmediğini, PKK'li olduğunu söylediği İbrahim adlı bir kişinin, Kurtuluş mahallesinde örgütün sığınağının yerini göstermesi sırasında, Temizöz'ün "öldürün" talimatıyla öldürüldüğünü anlatıyor. Anlattıklarına göre, bomba kullanılan bu olay, adliyeye PKK'nin tuzak kurduğu biçiminde yansıtılmış.
"Götürülen kişinin infaz edileceğini herkes bilirdi"
1994'te İbrahim Adak ve Güri Özer'in öldürülmesiyle ilgili "tükenmez kalem" ve diğer gizli tanık "sokak lambası", bu iki kişinin sorgulandıktan sonra Temizöz'ün talimatıyla Silopi yolu üzerinde kırsal alana götürüldüğünü ve öldürüldüğünü anlatıyor. "Tükenmez kalem" şöyle diyor: "Bu tip hadiselerde zaten götürülen kişinin infaz edileceğini herkes bilirdi, o sırada kimin infaz ettiği önemli değildi."
"Temizöz gittikten sonra cinayetler durdu"
1993-1996 arasında Cizre'de binbaşı olarak komutanlık yapan Temizöz'ün Diyarbakır'a tayin edilmesinden sonra, Cizre'de başka bu tür cinayet işlenmediğini anlatan "tükenmez kalem", yeni ilçe komutanı olan yüzbaşının (adını anımsamadığını söylüyor) davanın sanıklarından JİTEM elemanları Abdülhakim Güven, Hıdır Altuğ ve Adem Yakın'ı kovduğunu söylüyor. "Sizin burada ne işiniz var, siz kimsiniz, siz asker falan değilsiniz, ne işiniz var, diyerek bu üç şahsı jandarmadan kovdu."
Gizli tanık, bu ekiple birlikte çalışan ve cinayetleri işlediklerini söylediği, Selim Hoca, Cabbar, Tuna ve Yavuz kod adlı uzman çavuşlarınsa, resmi kıyafet giydirerek "görevlerine "son verdiğini anlatıyor.
Sabah gazetesinin bugünkü haberine göre, savcılık bu uzman çavuşların kimliğini öğrenmeye çalıştı; ancak Cizre jandarma Komutanlığı, "dört uzman çavuşun da yakalama tutanağı, görev emri, gözaltı işlem kaydı ve ifade tutanağı gibi evraklardaki imzalarının altına kod isimlerini yazdığını, sicil numaraları ve açık kimliklerini kullanmadığını, bu yüzden kim olduklarının tespit edilemediğini bildirdi."
"Doğrudan Temizöz'den emir alırlardı"
Cizre ilçe merkez jandarma karakolunda 1992-94 arasında karakol komutanı olan tanık Ahmet Öznalbant'sa, şunları anlatıyor:
"Karakolumuzda ve civarında bulunan bahsettiğim sivil kıyafetli 6-7 kişi sorgu ekibi diye bilinirdi. bu şahıslar karakolda yatmıyorlardı. Nerede yatıyorlardı ben bilmiyorum. Büyük bir ihtimalle korucuların bölgesinde bir yerlerde kaldıklarını tahmin ediyorum. Grupta iki üç tane rütbeli yani uzman seviyesinde personel olduğunu biliyorum. Fakat bunların resmi bir birim olup olmadığını ben bilemem ama bizim karakol şemamızda böyle bir kadro yoktu. Bu birim direk ilçe jandarma komutanı Cemal Temizöz ile birlikte çalışırdı. Emir ve komutayı ondan alırdı. O olmadığı zaman Hasan Başkök teğmenim yada Erhan Patır üsteğmenim ile görüşürlerdi.
"Adli evrakların tamamını sorgu diye belirttiğimiz 6-7 kişilik itirafçı ve rütbelilerden oluşan grup yapardı. Onlar evrakı oluşturarak savunmaları ve yazıları yazıp ilçe jandarma komutanımızın imzası ile adliyeye intikal ettirirlerdi. Ayrıca gözaltı işlemlerini de yine bu grup yapar bize herhangi bir bilgi vermezlerdi. Nezarethane defterleri de onlardaydı. Ayrıca olaylara ilişkin vukuat diye adlandırdığımız raporları da onlar çekerlerdi." (TK)
* İddianamenin tam metnin görüntülemek için tıklayın.