Fehmi Tosun, Kenan Bilgin, Hüseyin Gülünay, Rıdvan Karakoç, Hayrettin Eren, Hüseyin Morsümbül, İsmail Şahin, Hüseyin Toraman, Serdar Tanış ve diğerlerinin yani gözaltında kaybedilenlerin aileleri, yarın saat 12:30'da, Taksim Galatasaray Lisesi önünde suçluların yargılanması için buluşuyor.
"Hasan Kundakçı niye yargılanmıyor?"
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplar Komisyonu'ndan Leman Yurtsever, Ergenekon kapsamında adı geçen suçluların Cumartesi Anneleri/İnsanları tarafından yıllardır dile getirilen bir gerçek olduğunu, seslerini duyuramadıklarını, bu nedenle Galatasaray Lisesi önünde eylem yapacaklarını söyledi.
"Örneğin Ali İhsan Dağlı'yı anlatacağız yarın. AİHM Türkiye'yi mahkum etti ve Hasan Kundakçı'nın ismi geçiyor. Ergenekon'la gündeme geldi. Kundakçı hakkında niye işlem yapılmıyor?"
Yurtsever "Faillerin kim olduğu belli ve kimse yargılanmıyor, korunuyorlar" dedi ve ekledi:
"Mesela Fehmi Tosun'a ne oldu? Mesela Kasım Alpsoy'a ne oldu? Hepsinin tanıkları var. Failleri belli. Yargılansınlar istiyoruz."
Yurtsever talepleri şöyle sıraladı:
"Ölüm kuyuları, asit kuyuları, toplu mezarlar açılsın. Veli Küçük'ün Sapanca üçgeninde çok insan öldürdüğü bilgisi doğrudur. Behçet Cantürk'ten Rıdvan Karakoç'a, Hayrettin Eren'e insanlar bu üçgende öldürüldüler. Ölü bedenleri yetmez. Failler yargılanmalı."
Yaklaşık 10 yıl önce yaptıkları eylemleri hatırlatan Yurtsever "Kayıplar Kurultayı her yıl ekim ayında gerçekleşti. Diğer yandan hukuk mücadelesi sürüyor. Ama 'hukuken' değişen bir şey olmadı" dedi.
Fehmi Tosun: 19 Ekim 1995'te İstanbul, Avcılar'da sivil polislerce gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı.
Kenan Bilgin: 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki evinden Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince, yasadışı örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.
Hayrettin Eren: 21 Kasım 1980'de İstanbul'da güvenlik güçlerince gözaltına alındığı arkadaşları kanalıyla ailesine iletildi. Gayrettepe'deki Emniyet Müdürlüğü önünde oğullarının arabasını gören ailesi Hayrettin'in gözaltında bulunduğundan emin bir şekilde yetkililerle görüştüğünde aldıkları cevap "Bizde yok" oldu.
Rıdvan Karakoç: 1995'te İstanbul'da gözaltına alınmasının ardından işkence gördüğü belirlenen cesedi bulundu.
Hüseyin Morsümbül: 18 Eylül 1980 günü Bingöl merkezdeki evlerinden jandarma ve bir grup sivil tarafından alındı, ardından babası da gözaltına alındı ve işkence gördü. Baba gözaltındayken oğlunun oradan kaçtığını etraftaki görevlilerin konuşmalarından öğrendi:
"Orası öyle bir yer ki, değil bir insanın bir kuşun kaçması bile mümkün değil."
İsmail Şahin: 18 Ocak 1996'da İstanbul'da evinden çıkıp bir daha dönmedi. Kaybolduktan bir kaç gün sonra Star televizyonu haber programında babasını izleyen kızı Sibel annesine "Babamı televizyonda gördüm, polisler dövüyordu'' diye haber verdi.
Hüseyin Toraman: 7 Ekim 1991 tarihinde İstanbul Kocamustafapaşa'da gözaltına alınmasından sonra, kendisinden hiç bir haber alınamadı.
Hasan Gülünay: 20 Temmuz 1992'de İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamadı.
Ali İhsan Dağlı: Asker B. G.'ye göre 19 Nisan 1995'de Türk güvenlik güçleri PKK destekçisi olduğundan kuşkulanılan Ali İhsan Dağlı'yı, Diyarbakır ili, Savur ilçesi, Kuruçayır köyünde pusuya düşürerek yaraladı. Dağlı'yı esir alan askerlerin bulunduğu yere ABD'den sağlanan bir Huey helikopteriyle gelen ve ABD patentli bir M-16 taşıyan yüksek rütbeli bir general, askerlerin, köylülerin yanısıra Ali İhsan Dağlı'yı da dövmelerine yardım etti. Birlikler daha sonra köyü yaktılar ve Ali İhsan Dağlı'yı da alarak köyden ayrıldılar. Daha sonra B. G.'ye bir subay tarafından Dağlı'nın gözetim altında öldürüldüğü söylendi. Dağlı'nın Nisan 1995'den bu yana kayıplar listesinde olması bu iddiayı destekliyor.
Kasım Alpsoy: 1994 Mayıs'ında Adana'da evinden gözaltına alındı. Ertesi gün kardeşinin kocasıyla karakoldan kimliğini almaya gitti. Kardeşinin eşi içeride olduğunu bildiği halde "yok" dediler. Bir daha kendisinden haber alınamadı. Mersin'de bir mezarda olduğu üzerine tanık ifadesi varken yakınlarına mezarı açtırmaları için izin verilmedi.
Cumartesi Anneleri
1995-1999 yıllarında her Cumartesi saat 12:00'de "Kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, kaybedenler bulunsun ve yargılansın" talebiyle Galatasaray lisesi önünde oturan Cumartesi anneleri/insanları protestolarının son yedi ayında her Cumartesi güvenlik güçlerinin engellemeleri ve saldırılarıyla karşılaşmış ve genellikle en az Cumartesi gecelerini gözaltında geçirmek zorunda kalmışlardı.
Cumartesi oturmaları, Emine Ocak'ın oğlu Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin Kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla başlamıştı.
Gözaltında kayıplar için tıklayınız. (EZÖ)