Dünyanın her yerindeki okul yöneticilerine,
Benim adım Kumi Naidoo ve ben dünyanın en büyük insan hakları kuruluşu olan Amnesty International’ın Genel Sekreteriyim. Bugün size yazmamın nedeni günümüz çocuk neslinin karşı karşıya olduğuna inandığım en önemli tek sorundan söz etmek ve onların harekete geçmelerini mümkün kılmada sizin nasıl başat bir rol oynayabileceğinizi anlatmak.
Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl, gezegenimizin karşı karşıya olduğu iklim acil durumu sonucu dünyanın her tarafındaki çocuklardan eşi görülmemiş bir aktivizm dalgası yükseldi. Greta Thunberg’i örnek alarak ondan esinlenen bir milyonu aşkın genç insan onlarca ülkeden Fridays for Future (Gelecek için Cumalar) hareketine ve gençliğin başını çektiği başka gruplara katılarak çoğu zaman okulu asmaya yol açan gösterilerde yer aldılar.
Çocukların bu harekete katılmak için derslerinden uzak kalmaları, anlaşılır bir şekilde kuvvetli tepkilere ve kaygılara yol açtı. Böyle bir meydan okumayla başetme konusunda sizler gibi okul yöneticilerinin nasıl baskı altında olduğunuzu anlıyorum. Nitekim Amnesty International da bütün çocukların nitelikli bir eğitim alma hakkını hep savundu.
Ancak bu çocukların uğrunda mücadele ettikleri davanın öylesine tarihi bir önemi olduğuna inanıyorum ki bugün size bu satırları yazarken 20 ve 27 Eylül tarihlerinde düzenlenmesi planlanan küresel grev günlerine öğrencilerinizin katılmasına engel olmamanızı ve bu yüzden onları cezalandırmamanızı rica ediyorum.
İklim acil durumu bu nesil çocuklar için en tayin edici bir insan hakları konusu. Bunun sonuçları, onların hayatını akla hayale gelebilecek her şekilde etkileyecek. Tartışma götürmez bilimsel kanıtlar karşısında çoğu hükümetin harekete geçmedeki başarısızlığını tarihin en büyük nesiller arası insan hakları ihlali olarak görmek mümkün.
İnsan haklarının varlık nedeni bizlerin özgürlük, adalet ve barış içinde bir arada yaşamamıza yardımcı olmaktır. Ama bunların hiçbiri yaşanır bir gezegen olmadıktan sonra mümkün değildir.
Güvenli bir iklim ortamı da dahil olmak üzere sağlıklı bir çevrede yaşamak hakkı, başka pek çok haktan yararlanmak için elzemdir. Ne yazık ki bu hakkı savunmak için çocuklar işin başını çekmek zorunda kaldılar.
Bu protesto hareketlerine katılarak çocuklar ifade özgürlüğü, barış içinde toplanma ve hayatlarını etkileyecek kararlar ve konularda söz hakkına sahip olma gibi insan haklarını kullanıyorlar. Bunu yaparken hepimize çok değerli bir ders veriyorlar: Daha iyi bir geleceği savunmak için bir araya gelmenin önemini öğretiyorlar.
İklim grevine katılanlar insan hakları savunucularıdır. Okul çocuklarının Fridays for Future hareketi, Amnesty International’ın 2019 “Vicdan Elçileri” ödülünü kazanmıştır. Daha önceki ödül sahipleri arasında Nelson Mandela, Malala Yousafzai, Ai Weiwei, Harry Belafonte, Joan Baez ve Colin Kaepernick gibi isimler vardır.
Bu protesto hareketlerinin giderek ivme kazandığını izlerken kendi geçmişimi hatırlamadan edemiyorum. 15 yaşındayken, anayurdum Güney Afrika’da okuldayken, aparteid sistemine karşı bir protesto örgütlemiştim. Bu yüzden okuldan atıldım. Bu beni altüst etti. Benim için çok zor bir andı ve geleceğimi nasıl etkileyebileceği konusunda içime baş edilmez bir korku saldı.
Ancak bu engel benim öğrenme kararlılığımı perçinledi ve çok şükür, eğitimimi tamamlayabildim, sonunda da bugün onurla sürdürdüğüm işi üstlendim. Ama bu nesil çocukların sahip olmadıkları bir şeye sahiptim ben: bir iklim acil durumu öngörüsüyle gölgelenmemiş bir geleceğin hayalini kurma şansım vardı.
Yaşamış olduğum deneyim aynı zamanda çocukların, zamanımızdaki büyük haksızlıklara karşı seslerini yükselttiklerinde cezalandırılmamaları gerektiği konusundaki güçlü inancıma dayanak oldu. Aslında büyük güç sahibi yetişkinlerin gerçekleştirmeyi başaramadığı önderlik rolünü oynamak çocuklara kaldıysa, sorgulamamız gereken, gençlerin davranışları değil. Bizim kendi davranışımızı sorgulamamız gerekiyor.
Bu çağrıma kulak verdiğiniz için teşekkür ederim ve öğrencilerle, velilerle ve çalışanlarınızla birlikte tarihin bu kritik anında desteğinizi esirgemeyeceğinizi umarım.
Saygılarımla,
Kumi Naidoo
Genel Sekreter
Naidoo'nun çağrısını Nur Deriş Ottoman 'Havaya Bağlı Her Şey' için çevirdi