Haberin İngilizcesi için tıklayın
Hakan Yılmazöz isimli yurttaşın üniversite öğrencisi olduğu dönemde bir dernek etkinliğine katılmasını yerel mahkeme “terör örgütüne üye olma” suçundan mahkumiyetine delil olarak saydı.
Konuyu gündeme alan Anayasa Mahkemesi "hak ihlali" kararı vererek "dernek etkinliğine katılmak, terör örgütüne üyelik suçuna delil olamaz" dedi.
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenci olduğu sırada mevzuata göre kurulmuş ve yasal olarak faaliyet gösteren bir derneğin etkinliğine katılan Hakan Yılmazöz, 3 Haziran 2011’de gözaltına alındı.
Çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılan Yılmazöz hakkında daha sonra DHKP/C’ye üye olma, terör örgütü propagandası yapma ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla kamu davası açıldı.
Kapatılan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi 15 Mart 2013’te Yılmazöz’ü DHKP/C’ye üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti.
Mahkeme gerekçeli kararında Yılmazöz’ün Kocaeli Öğrenci Gençlik Derneği’nin faaliyetlerine katıldığını ifade ederek gizli tanık beyanına göre bu derneğin Halk Cephesine bağlı olduğunu savundu. Halk Cephesi’nin ise DHKP/C’ye bağlı bir yapılanma olduğunu belirtti.
Temyiz aşamasında Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017’de Yılmazöz’ün mahkumiyet kararını onadı.
"Örgütlenme özgürlüğüne müdahalede bulunuldu"
Bunun üzerine AYM'ye bireysel başvuruda bulunan Yılmazöz, başvurusunda dernek faaliyeti kapsamında katıldığı bir etkinliğin 'terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine' delil olarak kullanılması nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğini dile getirdi.
Başvuruyu değerlendiren Yüksek Mahkeme, "Kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan faaliyetlerinin mahkumiyet kararlarında delil olarak kullanılması, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükler üzerinde caydırıcı etki yaratabilir" dedi. AYM örgütlenme özgürlüğüne müdahalede bulunulduğunu kabul etti.
AYM, "Anayasanın 13'üncü maddesinde belirtilen koşullar yerine getirilmediği müddetçe örgütlenme özgürlüğü hakkının ihlali teşkil edecektir" vurgusu yaptı. Söz konusu 13. madde, Temel Hak ve Hürriyetler'in yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanun yoluyla sınırlanabileceğini içeriyor.
"Mahkeme delil olmadan karar verdi"
Yüksek Mahkeme bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı dayandırarak, demokratik toplumda örgütlenme özgürlüğünün önemine vurgu yaptı.
AYM bir kişinin "örgüt üyesi olarak" cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının kişinin bağlarını delilleri ile birlikte ortaya koyması gerektiğini hükmetti. Yılmazöz'ün yargılanmasında bu hususa uyulmadığına dikkat çekti.
"Kişiler Anayasal haklarını kullanmaktan çekinebilir"
Yargı kurumlarının kişilerin fikirleri, bağlı oldukları toplumsal grupları, deolojileri ve davranışlarının inceleyebileceğini belirten AYM; "Fakat böyle bir değerlendirmenin örgütlere üye olmak toplantılara katılmak veya düşünce açıklamaları yapmak gibi kişilerin anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan eylemlerini kapsadığı durumlarda, başta ifade örgütlenme din ve vicdan özgürlükleri ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel haklar üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilecek niteliği olduğu açıktır" dedi.
AYM, Halk Cephesi adına öğrenci derneğinde faaliyette bulunduğuna ilişkin karar verildiğini fakat Yılmazöz'ün söz konusu öğrenci derneği kapsamdaki faaliyetlerinin ne olduğu, faaliyetlere ne zaman gerçekleştirildiği, barışçıl olup olmadığı veya terör örgütü propagandası dönüşüp dönüşmediği gibi hususların gerekçeli kararda açıklanmadığını vurgulayarak Yılmazöz'ün örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
(HA)