Kocaeli Üniversitesi’nden imzacı 20 akademisyen disiplin soruşturması komisyonuna itirazları sonucu bugün yeni bir soruşturma komisyonuna ikinci kez ifadeye çağırıldı.
Barış İçin Akademisyenler’in Bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisini imzalayan, akademisyenler, soruşturma komisyonu ile görüşmeden önce basın açıklaması yaptı.
Açıklamada “Üniversite yönetimi Danıştay’ın YÖK ve üniversite yönetimlerinin böyle bir soruşturma yürütme konusundaki yetkisizlik kararını dikkate almadı. Soruşturma Komisyonu üyelerini değiştirmek suretiyle ise bu soruşturmanın tarafsız ve önyargısız olmadığına ilişkin itirazımızın giderildiği izlenimini yaratmak istiyor” denildi.
“Objektifliğe aykırı” itirazı
İmzacı akademisyenler Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Biçer, Şubat ayındaki soruşturma komisyonuna itiraz nedenlerini bianet’e şöyle aktardı:
“Soruşturma komisyonundaki beş üyeden dördü üniversite senatosu üyesiydi. Senato, imzaladığımız bildiri ile aksi yönde bildiri yayınlamıştı. Biz de bu durumun objektiflik ilkesine aykırı olduğunu belirterek itirazlarımızı sunmuş, savunma vermemiştik.
“Rektörlükten gelen yazı ile itirazlarımızın kısmen kabul edildiği, üç kişilik komisyon oluşturulduğu ve yeni bir soruşturma günü belirlendiği duyuruldu.”
"Baskılar devam ediyor"
Soruşturma komisyonundakilerle görüşmeler başlamadan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) katılımıyla yapılan Kocaeli Üniversitesi Barış Bildirisi İmzacıları imzalı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bizler bilim insanları olarak 11 Ocak 2016’da ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ adlı bir bildiriyle Kürt sorununun çözümünde savaşa karşı barışı savunmuş, ülkemiz halklarına dayatılan toplu ölümlere, kıyımlara, ağır insan hakları ihlalleri ve karanlığa karşı yaşamdan, kardeşlikten, eşitlik ve özgürlük içinde bir arada var olma hakkımızdan yana olmuştuk. Olmaya da devam edeceğiz.
“Ancak, bilindiği gibi, barış talebimiz nedeniyle bugüne kadar gözaltı, tutuklama, adli ve idari soruşturmalar, işten çıkarma, açığa alma, istifaya zorlama, mesleğimizin gereği olan uluslararası bilimsel çalışmalara katılma hakkının engellenmesi ve basın ve sosyal medya yoluyla hedef gösterme de dahil olmak üzere, sayısız hukuk dışı ve demokrasi adına utanç verici baskılara maruz kaldık, kalmaya devam ediyoruz.
"Bilim insanlarının ödevi"
“Üniversiteler, bu süreçte, ne yazık ki, kendi varoluş ilkelerini yadsıyacak biçimde, bilim insanlarına, aydınlara, sanatçılara, laik ve demokratik değerlerden yana tüm ilerici güçlere karşı uygulanan baskı ve sindirme politikalarının bir aracı haline getirildi.
"Oysa barış bildirisine imza atan akademisyenler, her demokratik toplumda olması gerektiği gibi, ifade hürriyetlerini kullanmışlar, vicdan ve sorumluluk sahibi yurttaş ve bilim insanı olmanın icabını yerine getirerek görüşlerini tartışılmak üzere kamuoyunun dikkatine sunmuşlardır.
"Barış bildirisi imzacıları şehirlere tanklarla girmenin gayri-ahlaki olduğuna ve barışa giden alternatif yolların varlığına ilişkin görüşlerini açıklamışlardır. Birlikte yaşamanın zora değil rızaya dayandığı bir toplumda, hakikatin devlet ve hükümetler dâhil kimsenin tekelinde olmadığı gerçeği, ifade hürriyetini bir hak haline getirir.
"Bu nedenle, gerek uluslararası hukuk gerekse de iç hukuk kapsamında korunan ifade hürriyeti, her yurttaşın memleket meselelerine ilişkin görüşlerini açıklamasını sadece bir hak değil aynı zamanda bir ödev olarak kabul eder. Bilim insanları ise yaptıkları işin soruşturucu doğasından ötürü ifade hürriyetine ve görüşlerini açıklama ödevine özellikle sahiptirler.
"Danıştay kararı dikkate alınmadı"
"Bilindiği gibi, Kocaeli Üniversitesi de, barış bildirisine imza atan akademisyenlere dönük baskıcı uygulamaların bir parçası olmuş, bizler hakkında idari soruşturma yürütmekle kalmamış, bilimsel araştırmalarımız için finansal destek ve yurt dışı bilimsel etkinliklere katılım izni vermemek, kazanılmış yurt dışı burslarımızın engellenmesi gibi çeşitli ayrımcı yöntemlere de başvurmuştur.
"Kocaeli Üniversitesi barış bildirisi imzacıları olarak bugün burada yeni bir Soruşturma Komisyonu önünde ikinci kez ifade vermeye çağrılmış bulunuyoruz. Maalesef Üniversite yönetimi Danıştay’ın YÖK ve üniversite yönetimlerinin böyle bir soruşturma yürütme konusundaki yetkisizlik kararını dikkate almamıştır. Soruşturma Komisyonu üyelerini değiştirmek suretiyle ise bu soruşturmanın tarafsız ve önyargısız olmadığına ilişkin itirazımızın giderildiği izlenimini yaratmak istemektedir.
"Bizler, buradan Kocaeli Üniversitesi yönetimini, ifade hürriyetini ve akademik özerkliği savunan bir tutumu acilen benimsemeye davet ediyoruz. Üyesi olduğumuz sendikalar ve emek örgütleri Eğitim-Sen ve SES’in de desteğiyle, maruz kaldığımız haksız uygulama ve yaptırımlara karşı mücadeleye, özgürlük ve barış içinde yaşama hakkını yükseltmeye devam edeceğimizi ilan ediyoruz.
"Yaşasın barış için söz hakkımız ve barış için verilmiş sözümüz." (BK)