Metis'in iki yıl önce yayımladığı 2010 İllallah ajandasına, TÜrk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216/3 maddesince, "dini değerleri aşağılama" iddiasıyla 26 Kasım 2010'da dava açıldı.
İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 30 Kasım'da üçüncü duruşması görülen davada, yayınevi yönetmeni Semih Sökmen ve ajandayı yayına hazırlayan editörler Müge Sökmen, Özge Çelik, Tuncay Birkan, Özde Duygu Gürkan, grafiker Emine Bora ve düzeltmen Eylem Can yargılanıyor.
2009'da basılan ajandanın Metis Yayınları'nca hazırlanan sunuşunda, inanma hakkının örgütlü dinlerle, devlet bütçeleriyle, polis ya da asker güçleriyle korunduğundan bahsediliyordu.
Sunuş yazısında "Bu ajandayı hazırlayan bizler, inanma hakkına saygı duyuyoruz. Ama biraz daha derin bir saygıyı, inanmama hakkına duyduğumuzu da belirtmemiz gerek" deniliyordu.
Metis'in İllallah ile altını çizmeye çalıştığı inanmayanlara saygı meselesi, Ali Emre Bukağılı'nın* şikâyetiyle gündeme geldi.
Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı önce Bukağılı'nın şikâyeti üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Sonra Bukağılı'nın itirazı yoluyla Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararı kaldırdı.
Böylece Semih Sökmen ve ajandayı yayına hazırlayanların yargılanmasına başlandı.
Eco, Dostoyevski, Einstein aynı davada
İllallah ajandasında, George Bernard Shaw, Umberto Eco, Fyodor Mihailoviç Dostoyevski, James Joyce, Albert Einstein, Bertrand Russell, Galileo Galilei gibi dünya tarihinin önemli isimlerinden alıntılar yer alıyordu.
Semih Sökmen 30 Kasım'daki duruşmada, sorumluluğun kendine ait olduğunu, ajandada kendilerine ait cümle olmadığını, alıntıların dünya edebiyatının ve felsefesinin önde gelen isimlerinden yapıldığını vurguladı.
Dolayısıyla bu davanın hiç açılmaması gerektiğini ifade eden Sökmen, ajandaya alınmış cümlelerin dini ve din ideolojisini eleştirmek dışında, dini değerleri aşağılama kastı taşımadığını belirtti.
Sökmen savunmasında alıntıların hakaret içermediğini şu sözlerle ifade etti:
"Ahlaken ve insani anlamda, inanç sahibi insanların, inançları ne olursa olsun, bu inançlarından dolayı hakarete veya horgörüye maruz kalmalarını kati surette benimsemem. Ne var ki, eleştiri ve fikir başka şeydir, hakaret ve aşağılama başka şeydir. Din, dinsel ideoloji ve keza Tanrı inancının ne olduğunun tarih, felsefe, sosyoloji ve antropoloji disiplinleri çerçevesinde eleştirilmesi, tartışılması, konuşulması, bunlarla ilgili görüş ve kanaatlerin açıklanması, bir hakaret ya da aşağılama olarak değerlendirilemez." (EG/HK)
* Ali Emre Bukağılı, Richard Dawkins'in Tanrı Yanılgısı, Nedim Gürsel'in Allah'ın Kızları kitaplarına ve sosyal paylaşım sitelerine açtığı davalarla tanınıyor. Akit gazetesinde röportajı yayınlanan Bukağılı, gazete tarafından "İslam düşmanlarına rahat nefes aldırmıyor" denilerek tanıtılıyor.