GATS Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
Sözkonusu GATS Sempozyumu'na; İşçi ve Kamu Çalışanları Sendika ve Konfederasyonları, TMMOB, TTB, TEB ve bağlı Meslek Odalarının yöneticileri ve temsilcileri, akademisyen, yazar ve araştırmacıların, Norveç, Danimarka ve Fransa'dan konukların konuşmacı olarak katılmıştı.
Türkiye MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu GATS Sempozyumu'nda, küreselleşme politikalarına ilişkin olarak gündeme getirilen veriler ile farklı görüş ve yorumların değerlendirildiği Sonuç Bildirgesi'nde şu saptamaları yaptı:
* 1989-91 yıllarında Doğu Avrupa'da ve Sovyetler'de uygulanan sistemin çöküşüyle birlikte "soğuk savaş" dönemi ve iki kutuplu nisbi istikrar dönemi sona ermiş, kapitalist sistemin sürdürülebilmesinin önündeki engel ve tehdit ortadan kalkmıştır . Dünya kapitalist sisteminin 70'lerde başlayan krizi bu gelişmeler üzerine yeni bir döneme girmiştir. Bu gelişme liberalizmin zaferi olarak nitelenmiş, yeni dünya düzeniyle birlikte bir "barış" dönemine girildiği iddia edilmiştir. Özellikle iletişim teknolojisinin öncü rolü oynadığı yeni birikim modelinin ekonomik ve politik uygulamaları ideolojik manüpülasyonlarla (globalizm) küreselleşme adı altında insanlığın yeni bir çağa girdiği aldatması yayılmıştır.
* Ancak, son 7-8 yılda yoğunluğu giderek arttırılan bu ideolojik aldatmacanın ardında, ulusötesileşmiş sermayenin yoğun ve tüm yer küreyi kapsayan bir saldırısı olduğu ortaya çıkmıştır.
* IMF ve Dünya Bankası eliyle yürütülen bu saldırı politikasının gerisinde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD), Avrupa Birliği (AB), Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC), Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) gibi Küresel ve Bölgesel oluşumlar ile GATS, TRİPS, TRIMs, MAİ, MİGA, Uluslararası Tahkim gibi uluslararası anlaşmalar ve en son olarak da GATS-Hizmet Ticareti Genel Anlaşmasının genişletilmesi müzakereleri olduğu giderek su yüzüne çıkmaktadır.
Sermaye tamamen özgürleşmek istiyor
* Bu Küresel ve Bölgesel oluşumlar ile yapılan tüm anlaşmalar, yaşamın tüm alanlarının sınırsız bir şekilde ulusötesileşmiş sermayeye açılmasını , bu açılımın önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, sermayenin her konuda tamamen özgürleşmesini ve mutlak egemenliğini kurmasını hedeflemektedir.
* Kapitalist sistem içindeki yeni bloklaşmalar ve bunların genişleme politikaları bölgesel oluşumlar üzerinden yürütülmektedir. NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması), APEC (Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği) ve AB (Avrupa Birliği), TEP (Transatlantik Ekonomik Ortaklık) gibi mevcut bölgesel oluşumlara, FTAA (Amerikalararası Serbest Ticaret Anlaşması), TAFTA (Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması), AFRİCA BİLL (Afrika Serbest Ticaret Anlaşması), EUROMED (Avrupa Akdeniz Ortaklık Projesi), Balkan İstikrar Paktı gibi yeni oluşumlar eklenmektedir.
* Bu bölgesel oluşumlar görüntüde birbirleriyle rekabet etmekle birlikte, özünde sermaye politikalarının yürütülmesinin en önemli odaklarıdır.
Derviş Yasalarının asıl kökleri...
* Küresel ve bölgesel oluşumların ülkemiz özelindeki yansıması: Uluslararası Tahkim , ABD ile yapılan ikili anlaşma, Sosyal Güvenlik Sisteminin serbest piyasaya açılması gibi yaşamsal değişiklikler yapılmıştır.
* AB Katılım Ortaklığı belgesinde somutlaşan taleplerin , aslında halkımız tarafından "Derviş Yasaları" olarak bilinen yasaların GATS hükümlerinin altyapısını oluşturan uyum yasaları olduğu ve bu dayatma çerçevesinde çıkarılarak hukuki ve "meşru" bir zemine oturtulmak istendiği ortadadır.
* GATS'ın genişletilmesi müzakerelerinde yer alan ve hızla özelleştirmeleri ya da serbest piyasa ekonomisine açılmaları talep edilen alanların başında Telekominikasyon, Enerji, Su, Eğitim, Sağlık, Mimarlık-Mühendislik Hizmetleri, Muhasebe-Müşavirlik Hizmetleri, Belediye Hizmetleri, Ulaşım, Kültür-Sanat, Turizm ve bağlantılı olarak tarım gelmektedir.
* GATS Anlaşması'nın, özellikle, eğitim, sağlık, enerji, iletişim, ulaşım, belediye hizmetleri, muhasebe ve müşavirlik hizmetleri, sosyal güvenlik ve sigorta hizmetleri, tüm mimarlık-mühendislik hizmetleri, kültür-sanat alanları, turizm ve tarımda sağlayacağı liberalizasyon; kitlesel bir işsizliğe , küçük ve orta ölçekteki hizmet işletmelerin ortadan kalkmasıyla, mülksüzleşmeye neden olacaktır.
* GATS Anlaşması, örgütleri aracılığıyla yerel ve ulusal planlamalar yapmanın, çevresel ve sağlık koşullarının bozulmasına neden olacak yatırım ve işletmelere kamu yararına müdahalede bulunabilmenin koşullarını ortadan kaldıracaktır .
* GATS Anlaşması'nın mevcut meslek örgütlerini, işlevsizleştirerek, liberal ölçütlere göre oluşturulmuş, bir onay, belgelendirme kurumu düzeyine indirgeyeceği anlaşılmaktadır.
* Avrupa'da da aynı süreç, Maastricht anlaşması dayatmaları ile yoğunlaşmıştır. Özellikle İngiltere, Fransa ve Almanya' da 1980'li yılların ikinci yarısından sonra başlatılan özelleştirmeler , 1994 yılından itibaren, Maastricht anlaşması doğrultusunda AB üyesi ülkelerde de yoğun olarak uygulanmaktadır. Aynı uygulamalar, henüz AB üyesi olmayan Norveç gibi ülkelerde degündemdedir.
* AB' ye giriş için bekleyen 12 ülkede bu alanların özelleştirilmesi, giriş için koşul olarak ileri sürülmüş olup, büyük ölçüde en ileri düzeyde gerçekleştirilmiştir.
* Hizmet alanlarının merkez-çevre ayrımı gözetilmeksizin liberalizasyonu sürecinin, en somut sonuçları, işsizliğin ve mutlak yoksulluğun artması , sosyal standartların gerilemesi olmuştur.
* Bu durum, küreselleşmenin ; coğrafyalardan bağımsız olarak kapitalist üretim, paylaşım ve mülkiyet ilişkilerinden kaynaklanan sınıflar arası bir çatışmadan başka bir şey olmadığını apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır.
* En temel insan hakları olan, sağlık hizmeti alma , sağlıklı beslenme , eğitim hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, özgün kültürlerin yaşanması hakkı gibi haklar, metalaştırılmakta ve alınıp; satılır hale getirilmektedir.
* Tarımın ulusötesi semayenin tekeline bırakılması, bio ve gen teknolojilerinin tarımsal ürünler üretiminde yoğun olarak kullanılması , kolektif, ekolojik tarımı ortadan kaldıracaktır .
* Topraklarından kopartılan büyük oranda köylü nüfus göçmen haline gelecektir. Bu gelişme toplumsal yaşamın dokusunu bozacak , asgari yaşam standartlarından yoksun kitlelerin kent varoşlarında büyük bir sorunlar yumağı halinde yaşamalarına neden olacaktır. Bu yığınlar, uluslararası göçmen ticaretinin ve suç organizasyonlarının sermayeleri haline gelecektir.
* Büyük marketler zincirleriyle, denetlenmesi mümkün olmayan, sağlıksız ürünlerin tüketimi topluma dayatılacak (deli dana, şap hastalığı, hormonlu et üretimi, hormonlu ve genetik yapısı bozulmuş sebze-meyve vb), yaratılan beslenme kültürü ile gelecek kuşakların sağlıklı gelişimi engellenecek ve yerel, bölgesel, ulusal kültürlerin yok oluşu hızlanacaktır.
* Emperyalist güçler arası ilişkiler ve güç dengeleri arasındaki gelişmeler doğrultusunda, Yeni Dünya Düzeni veya Küreselleşme adı ile anılan yeni sömürgecilik ilişkilerini dünya çapında inşa etmede GATS önemli işlevler görecektir.
* Hizmet alanlarının ve ona bağlı tüm üretim sektörlerinin ulusötesi sermayenin egemenliğinde işleyecek anlaşmalarla liberalizasyonu ile, tüm dünyanın sınırsız ve vahşi sömürüsünün ekonomik ilişkileri yaratılacaktır.
* Değişen bu ekonomik ilişkilere uygun olarak, ulus devletler de yeniden yapılandırılmak istenmektedir . Özellikle mevcut ulus devlet yapısının üzerinde yükseldiği "sosyal devlet" olgusu bu yeni ekonomi politikalarla ortadan kaldırılmakta ve devlet salt "güvenlik" aygıtı haline getirilmektedir.
* Devlet Mekanizmalarının , ulusötesi sermayenin, yerel, bölgesel ve küresel güvenliğini sağlama işlevinde, seçilmişlerin tasfiye edildiği , direkt emperyalist örgütler tarafından atanmışların denetiminde işleyen aygıtlar haline getirilmesinin amaçlandığı açıktır. (Türkiye'de Kemal Derviş (Dünya Bankası Başkan Yardımcılığından ), İngiltere'de Sir Leon Brittan (AB eski Ticaret Komisyonerliğinden), İtalya'da Renato Roggerio (Dünya Ticaret Örgütü eski Başkanlığından) Ekonomi ile ilgili Bakanlıklarına atanmışlardır.)
* Bu yeni dalga liberalizasyonla yoğunlaşacak mülksüzleşme (tarım, hizmetler ve küçük işletmecilik vb) işçi sınıfını nicelik olarak genişletmekte ve işsizliği korkunç boyutlara ulaştırmaktadır. Yine bu liberalizasyon dalgası ile derinleşen, çevre sorunları, kadın ve çocuk emeği üzerindeki yoğun sömürü, etnik farklılıkların istismarı ile yaşanan sorunlar, cinsel kimlikler ve tüm insan haklarının ihlali ile yaşanan vahşet vb. sorunlar, kapitalizme karşı mücadelede nesnel dinamikleri güçlendiren gelişmeler olarak ortaya çıkmaktadır.
* GATS Anlaşması'na karşı mücadele, küreselleşmeye karşı mücadeleden bağımsız düşünülmemeli; küreselleşmenin de kapitalizmin vahşi sömürüsünün ulaştığı daha yoğun bir aşaması olduğu göz ardı edilmeden yürütülmelidir.
* İnsanlığın ve dünyanın geleceği için, yeni sürecin açığa çıkarmakta olduğu kapitalizm karşıtı nesnel dinamikleri , ulusal, bölgesel ve enternasyonal zeminlerde kapsayacak, mücadele birliğini sağlayacak, anti-kapitalist bir mücadeleyi yaratmak gerekmektedir . Bu mücadele kuşkusuz öncelikle ulus ölçeğinde örülmeli ve mevcut enternasyonal muhalefetle ortaklaştırılarak bir arada sürdürülmelidir.
* Başta Hizmet Sektöründe Örgütlü tüm İşçi ve Kamu Çalışanları Sendikaları, Meslek Odaları ve Demokratik Kitle Örgütleri olmak üzere tüm örgütlü yapıların Hizmet Ticareti Genel Anlaşması üzerine Çalışma Grupları oluşturmaları ve oluşturulmuş Çalışma Gruplarının üretken hale getirilmesi yönünde gerekli duyarlılığı göstermeleri, GATS Anlaşmasının Genişletilmesi Müzakerelerini çok yakından izlemeleri ve ortaklaşa olarak sürece müdahale etmelerininin beklendiği yönündeki görüşlerde ortaklaşılmıştır.