Tasfiye Değil, İnceleme Yapın!
Duyurularda, tasfiye kararının Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilerek, kurumların tasfiyesiyle değil, rasyonel yönetebilme koşullarının yaratılmasıyla sorunların aşılacağı belirtildi.
Yaygın düşünüşün aksine, Emlak Bankası'na kaynak aktarılmadığını vurgulayan ilanlarda şöyle denildi:
"Kamu bankalarına 20, TMS Fonu kapsamındaki bankalara da 16 milyar dolar kaynak aktarıldığı basında yer almıştır. Emlak Bankası'na ise bu süreçte hiç kaynak aktarılmamıştır. İlgililer, son süreçte hangi bankaya ne kadar kaynak aktarıldığını açıklamalılar . Emlak Bankası'na önemli kaynak aktarılmış izlenimi verilerek, bir yalan anaforu içinde krizin faturası Emlak Bankası'na çıkarılmıştır."
"Emlak Bankası Çalışanları" imzalı, bir tam gazete sayfası büyüklüğündeki ilanlarda ayrıca, bankanın tasfiye edilmesi yerine, TBMM'de oluşturulacak bir Araştırma Komisyonu ile kamu bankalarının son 15 yıllık faaliyetlerinin incelenerek sorumluların yargı önene çıkarılması istendi:
"Emlak Bankası'nın kötü yönetildiği, siyasi müdahalelerle kaynaklarının istismar edildiği yorumlarından hareketle tasfiyenin savunulması yine hiçbir objektif işletmecilik kriterine dayanmamaktadır. Gerek Emlak Bankası, gerek kamu bankalarının kötü yönetildikleri ortada olduğuna göre, zaman geçirilmeden TBMM'de bir Araştırma Komisyonu oluşturulmalı, kamu bankalarının son 15 yıllık faaliyetleri incelenerek tüm sorumlular yargı önüne çıkarılmalı ve kamuoyuna duyurulmalıdır.
"Ayrıca kötü yönetilen ve kaynakları istismar edilen kuruluşlar sadece kamu bankaları değildir. İstisnasız ülkenin tüm kurumlarında benzer yönetim sorunları yaşanmaktadır . Bakanlıklar, Gümrükler, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, KİT'ler vb. kurumlar hakkında da kötü yönetilme iddiaları basına yansımaktadır. Bu nedenle, çözüm kurumların tasfiyesinden değil, rasyonel yönetilebilme koşullarını yaratmaktan geçmektedir ."
Dokunulmazlık hakkına hayır!
Duyurularda, Emlak Bankası'nın tasfiyesi sürecinin ülke çıkarlarına aykırı olacağı ve tasfiyenin ardından alınacak kararların suç teşkil edeceği de öne sürüldü ve Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Üyeleri'ne dokunulmazlık hakkı verilmesi yönündeki talepler eleştirildi:
"Emlak Bankası'nın tasfiyesi sürecinin ülke menfaatlerine aykırı olacağı ve sonrasında alınacak kararların suç teşkil edeceği tasfiye senaryosunu yazıp uygulamaya konanlar tarafından bilindiğinden olacak ki, Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Üyelerine dokunulmazlık zırhı getirilmeye çalışılıyor.
"Usulsüz bir işlemden dolayı, şef, müdür, genel müdür, genel müdür yardımcısı unvanlı personel örneğin TKC'nın 240. maddesine göre görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanabilecek, ancak Ortak Yönetim Kurulu Üyeleri yargılamadan muaf tutulacaklardır.
" Anayasa'nın apaçık ihlali olan bu durumun hangi planlı, programlı karanlık amaçlar için ve hangi cesaretle savunulduğu kamuoyunca sorgulanmalıdır . Tasfiye operasyonunun bazı çevrelerce alkışlanması, bankaların alacaklarına sünger çekilmesi ve bazı karanlık ilişkilerin kapatılması yönünde beklentiler olduğu kuşkusunu beraberinde getirmektedir."
Şube başına 22 personel
Yayınladıkları duyurularla banka çalışanlarının başka kurumlara nakline imkan verilerek personel kıyımının hedeflendiğini savunan banka çalışanları, "Aynı nitelikteki işin özel bankalar tarafından çok daha az bir personelle yapıldığı şeklindeki görüşlerin gerçek olmadığını belirtti. Duyurularda Emlak Bankası'nda şu anda şube başına 22 personel istihdam edildiği bildirilirken, Türkiye Bankalar Birliği yayını olan Bankalarımız 2000adlı kitapta diğer bankaların şube başına personel sayısı da belirtildi:
" Halk Bankası'nda 18, Ziraat Bankası'nda 29, Yapı Kredi Bankası'nda 23, Pamukbank'ta 29, Koçbank'ta 30, Akbank'ta 15, TEB'de 31"
Çözüm önerileri
Emlak Bankası çalışanlarının bankanın geleceğine ilişkin öngörüleri ve konuyla ilgili çözüm önerileri ise şöyle:
"Uzaktan gerçekleştirilmek istenen senaryo şöyledir: Emlak Bankası tasfiye edilecek, Halk Bankası ve Ziraat Bankası küçültülüp personelden arındırılarak 2 yıl içinde sorunsuz bir şekilde yabancı sermayeye teslim edilecek ve kamu, bankacılık alanından çekilecektir. Süreç, ulusal bankacılığın zayıflaması ve sektörün yabancı bankaların denetimine geçmesiyle tamamlanacaktır.
"IMF ve Dünya Bankası'nın istediği şudur: "Kamu, finans sektöründen çekilmelidir. Tarımsal üretimden çekilme istedikleri gibi. Yani, üretim ve hizmet sektörleri tamamen yabancılara açılmalıdır . 500 milyar dolarlık rezervli bor madenlerinin 3-5 miyar dolara, yıllık 700 milyon dolar kârı olan ve on milyarlarca dolarlık yatırım yapılmış Telekom'un 3-5 milyar dolara özelleştirilmek istenmesi de yine aynı politikaların gereğidir.
" Bor madenlerinde oynanmak istenen oyun engellendiği gibi, finans sektöründeki oyun da engellenmeli , Emlak Bankası'nın tasfiyesi durdurulmalıdır."
"Çözüm: Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda TOKİ'ye devredilecek gayrimenkullere karşılık ödenecek 1 katrilyon lira üzerindeki tutarla başkaca bir kaynağa gerek duymaksızın varlığını sürdürebilecek durumda olan Emlak Bankası, 75 yıllık geçmişiyle ülkemizin konut sektöründeki tek ihtisas bankasıdır.
"Bu çerçevede Emlak Bankası'nın yeniden yapılandırılarak Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi, Yerel Yönetimler, Kooperatif Birlikleri ve diğer ilgili kuruluşlarla koordinasyon içinde konut sektörünün ihtisas bankası olarak görev yapması sağlanmalıdır.
"Banka kaynaklarının özellikle orta ve alt gelir gruplarının konut ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde kullanılması için düzenlemeler yapılmalıdır." (BB/NU)