Ege Çevre ve Kültür Platformu’ndan (EGEÇEP) Avukat Arif Cangı, 22 senedir Ovacık’taki altın madenine mücadelesinin içinde. “Ömür biter Bergama davaları bitmez” diyen Cangı, 90’ların Hak Mücadeleleri dosyası için Bergama’daki en önemli dört hukuki kazanımı yazdı.
Ovacık Altın Madeni işletmesi Türkiye çevre hareketinin dönüm noktasını oluşturdu. Bergama'da başlayan bu süreç, bugün ekolojiyi olumsuz etkileyen faaliyetlerin yürütüldüğü her yerde devam ediyor. Doğal ve kültürel varlıkların korunması mücadelesi yürüten her toplumsal hareket, Bergama Hareketi’nin deneyimlerinden esinleniyor. Kanaatimce Gezi de Bergama’yla başlayan sürecin kazanımı ve sonucudur.
Bergama süreci çevre hukuku alanında ciddi kazanımlar elde edilmesini, çevre hukukunun gelişmesini de sağladı. Bu kazanımları kısa başlıklarla aktaracak olursak;
1- Yunanistan Danıştayı’na bile emsal olan karar
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın “Eurogold firmasına Ovacık’ta siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletmesine izin veren işlemi” Danıştay’ın 1997 yılında verdiği örnek kararla iptal edildi.
Danıştay, kararında Anayasa’nın “yaşam hakkı”nı düzenleyen 17. maddesine ve “sağlıklı çevrede yaşama hakkı”nı düzenleyen 56. maddesine dayandı. “Canlı yaşamının en önemlisi olan insan yaşamının sağlıklı, dengeli, bozulmamış bir çevrede sürdürülebileceği, çevrenin korunmasının insan yaşamının vazgeçilmez bir unsuru olduğu, faaliyete ilişkin düzenlenen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarına gör işletmenin çevre sağlığı ve insan yaşamı için risk oluşturduğu, belirtilen risklerin gerçekleşmesi halinde insan yaşamının olumsuz yönde etkileneceği” gerekçesiyle “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin veren işlemin kamu yararına aykırı olduğuna” karar verdi.
Danıştay’ın bozma kararı doğrultusunda İzmir İdare Mahkemesi de “Bergama-Ovacık Altın Madeni için verilen Çevre Bakanlığı iznini” iptal etti.
Danıştay’ın bu kararı çevre hukukunun temel ilkelerinden olan ihtiyat ilkesi ile öncelikle çevre sağlığı ve canlı yaşamının korunması ilkesini esas alan önemli hatta Türkiye'de ilk denebilecek bir karardır. Bu karar daha sonrası için pek çok karar için emsal içtihat olmuştur. Yunanistan Danıştayı dahi bu kararı emsal almıştır.
2 - Yol kapatmak kanuna aykırı değil
Bergamalıların şiddetsiz toplantı ve gösterileri nedeniyle demokratik protesto hakkına ilişkin de örnek kararlar alındı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, "... İdari yargı kararlarıyla şirketin faaliyetlerinin durdurulmasına karşın siyanürle altın arama çalışmalarını sürdürdüğü düşüncesi ve siyanürün insan yaşamını ve çevreyi olumsuz yönde etkileyeceği inancının ortaya çıkardığı ani tepkiyle, yörenin değişik köylerinden gelenlerle birlikte sanıkların, İzmir - Çanakkale karayolunda önceden kararlaştırılmaksızın, duyarlılık kazanmış bir konuda toplumsal refleks sonucu trafiği aksatmadan tek sıra halinde yürümekten ibaret eylemlerinde kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme veya yönetme suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyetlerine karar verilmesi hatalıdır..." kararını verdi .
3- Yargı kararını uygulamayan Başbakan, üç Bakan ve Vali’ye Tazminat
Süreçte, yargı kararını uygulamayan kamu görevlilerinin tazminat sorumluluğuna ilişkin de önemli bir karar alındı. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararı üzerine Başbakan, üç Bakan ve Vali aleyhinde tazminata hükmedildi. Bu kararla yargı kararını uygulamayan kamu görevlilerinin kişisel sorumluluğu tartışmasız hale geldi.
Kararın geçmişi şöyle: Danıştay'ın 1997 yılında verdiği bozma kararı üzerine İzmir 1. İdare Mahkemesi tarafından verilen iptal kararı ilgili bakanlıklara gönderilmiş olmasına karşın uygulanmamıştı. Bunun üzerine dönemin başbakanı ve bakanları hakkında tazminat davası açılmıştı.
Bu davada Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararında şöyle denilmekteydi:
"... kararın ilgili Bakanlıklara gönderildiği ve tebliğ edildiği tarihte davalılardan Mesut Yılmaz Başbakan, Cumhur Ersümer Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Halil İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı, Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskan Bakanı, Erol Çakır İzmir Valisi olarak görevde bulunmaktadırlar. Adı geçen bakanlıklara usulüne uygun olarak tebliğ yapıldığı ve bilgi sunulmasına karşın yasada öngörülen süre içerisinde, siyanür liçi yöntemiyle altın madeni çıkarılmasını önleyici eylemde bulunmadıkları, işlem tesis etmedikleri ve böylece yargı kararını uygulamadıkları anlaşılmaktadır. Yargı kararı gereğinin yerine getirilmemesi biçiminde gerçekleşen davalıların haksız eylemi sonucunda davacıların kişilik haklarının zarar gördüğü benimsenmelidir. Yerel mahkemece, İmren Aykut dışındaki davalıların sorumluluğu yönünde hüküm kurulması gerekir..."
4 - AİHM: ‘Adil Yargılanma Hakkı ihlal edildi’
Sağlıklı çevrede yaşama hakkına ilişkin AİHM kararlarına bir yenisi daha eklendi. Çevre Bakanlığı'nın işleminin mahkemece iptal edilmesine karşın, bu mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiği gerekçesiyle, Sefa Taşkın, Tahsin Sezer, M. Ali Karacaoğlu, Günseli Karacaoğlu, Muhterem Doğrul, İbrahim Dağ, Ali Duran, Ayşe Öçkan, Sezer Öçkan, Hasan Geniş tarafından AİHM’ne başvurulmuştu. Başvuru ile ilgili AİHM tarafından kabul edilebilirlik kararı verilmesinin ardından 3 Haziran 2004 tarihinde duruşma yapılmıştı. AİHM, başvuruya ilişkin kararını, 10 Kasım 2004’te açıkladı. Özet olarak, Bergama’da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Adil Yargılanma Hakkı’nı koruyan 6/1. maddesi ile yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Özel ve Aile Yaşamına Saygı Hakkı’nı koruyan 8. maddesinin ihlal edildiğine karar verildi.