Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde dün, savcılık kararıyla mühürlenen Dibistana Seretayî a Ferzad Kemangar-Ferzad Kemanger İlkokulu bugün halk tarafından yeniden açıldı.
İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla, Kürtçe eğitim vermek üzere dün açılan okulların kapılarına mühür vurulsa da çocukların derslerine devam etmelerinin önüne geçemedi. Anadillerinde eğitim hakları engellenen çocuklar sabah saatlerinde geldikleri okullarının bahçesinde ders görmeye devam etti.
Öğle saatlerinde ise okulun önünde toplanan yüzlerce kişi, mührü kırdı ve okula girdi.
DBP İl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt burada yaptığı açıklamada, “Mührünüzü tanımıyoruz. Anadili hakkımızdır. Bu hakkı direnerek kazandık. Direnerek de okullarımızı kuracağız” dedi.
Mührün kaldırılarak okulda yeniden eğitim verilmesi açılışına DBP yöneticilerinin yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları, ilçe belediyesi eş başkanları, ESP MYK üyesi Fethiye Ok ve ESP Diyarbakır İl Örgütü yöneticileri de katıldı.
Mührün sökülmesi üzerine okul bahçesinde anadillerinde eğitimlerine devam eden öğrenciler yeniden okul binasına girerek ders görmeye başladı.
Yüksekova bekleyiş; Cizre’de ders
Polislerin savcılık kararıyla bu sabah erken saatlerde mühürledikleri Şırnak’ın Cizre İlçesi’ndeki Berivan İlkokulu’nda ve Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde ise açılışı gerçekleştirilen Üveyş Ana İlköğretim Okulu ise henüz ders zili çalmadan sabah saatlerinde onlarca özel harekat timi tarafından işgal edildi.
Cizre’de öğrenci velilerinin öğrencilere eğitim verilmesini talep etmeleri üzerine öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte kapatılan binanın arka tarafında yer alan boş bir salona geçerek eğitime başladı.
Tepkiler
Bu arada, Türk devletinin alternatif Kürtçe okullara yönelik tahammülsüzlüğüne karşı tepkiler de gelmeye başladı.
Elçi: Çözümü tehlikeye sokar
Diyarbakır Baro Başkanı avukat Tahir Elçi, Kürtçe eğitim veren okulların kapatılmasına ilişkin olarak AKP Hükümeti'nin anadilde eğitim hakkını yok saymasının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, bu tür yasaklamaların Kürt sorunun barışçıl-demokratik yollarla çözümünü tehlikeye sokabileceği uyarısında bulundu.
Öztürk: İzinsiz Kuran kurslarını ne yapacaksınız
Anadilinde eğitimi temel insan hakkı olarak tanımlayan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise, hükümet sözcüsü Arınç’ın yapmış olduğu açıklamaların, okulları mühürleme emri veren valinin hükümetten emir aldığını kanıtlayan nitelikte olduğunu söyledi. Türkdoğan, "Şimdi bu açıklamalardan sonra hükümete soruyorum, o zaman izinsiz Kuran kurslarını ne yapacaksınız. Oralara da polisle, askerle basıp, kapatacak mısınız? Hükümet ayrımcılık halklar arasında ayrımcılık yapıyor" dedi.
Bakkalcı: Anadili haktır, polemik konusu edilemez
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı da, okulların kapatılmasına ve hükümetin bu konudaki açıklamalarına tepki göstererek, “Bir insanın doğuştan en doğal hakkı olan anadiliyle kendisin ifade etmesi, kendisini geliştirmesi söz konusu. Bu durum doğal olarak eğitim hakkını içeriyor. Konu bu kadar çıplak iken anadilinde eğitim talebini bu şekilde polemiklerle tartışmaya açmak kabul edilemez” dedi.
Türkiye'nin de dahil olduğu Avrupa Konseyi'nin “Avrupa Bölgesel Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Anlaşması”na dikkat çeken Bakkalcı, “Hükümet suç işliyor. Çünkü öncelikle bu hakları onlar korumalıdır. 1992'de azınlık dilleri korumayı öngören anlaşma Avrupa Konseyi'nde imzalandı. Bunun gerekliliği yapılmalı ve bu suç durumundan vazgeçilmelidir. Ve insanların kendi anadilleriyle kendilerini geliştirebilecekleri, ortamlar eğitim kurumları sağlanmalıdır” dedi.
Ünsal: Tavrımız ne
Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kaldırılmasına ilişkin iki yıldır mücadele verdiklerini ve anadilinde eğitim hakkının engellenmesinin de doğrudan bu kanunla alakalı olduğunu söyleyen MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Bizim bu konuda tavrımız çok net. Anadilinde eğitimin hakkının tanınmalı, eğitimin bütün kademelerinde sağlanmalıdır” dedi. (HK)
* Bu haber Fırat Haber Ajansı ve yüksekovahaber'den derlendi.