Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Almanya'da genel seçimlere üç hafta kala Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri ve Başbakan Angela Merkel ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı ve başbakan adayı Martin Schulz televizyonda bir tartışma programında karşı karşıya geldi.
Deutsche Welle’nin haberine göre, ARD, ZDF, RTL ve SAT1 kanallarından eş zamanlı olarak yayınlanan tartışma programında konuşulan konulardan biri de Türkiye idi.
Merkel "Türkiye'de 12 Almanya vatandaşının siyasi nedenlerle tutuklanması karşısında Ankara'nın tavrı 'buna karışamazsınız' oluyor. Başbakan olarak çaresiz misiniz?" sorusunu "Tabii ki çaresiz değilim" diyerek yanıtladı ve Türkiye'de cezaevlerindeki Almanya vatandaşlarının özgürlüklerine kavuşabilmeleri için çaba gösterdiklerini vurguladı.
Türkiye’nin “nefes kesen bir hızla tüm demokratik alışkanlıklardan uzaklaştığını" belirten Merkel, ekonomik baskının artırılabileceğini söyledi, bu çerçevede Türkiye'ye "seyahat edeceklere yönelik daha sert bir uyarının" düşünüldüğünü de anlattı.
Hermes kredi garantilerinin yanı sıra Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası'nın kredilerinin de incelendiğini hatırlattı ve "böylelikle kesin bir tepki verildiğinin gösterileceğini" ifade etti.
"Başbakan olursam müzakereleri keserim"
SPD Genel Başkanı Martin Schulz, seçildiği takdirde Avrupa Birliği’ne (AB), Türkiye ile üyelik müzakerelerinin kesilmesi tavsiyesinde bulunacağını vurguladı.
"Ben başbakan olursam Türkiye ile AB üyelik müzakerelerini sona erdiririm" diyen Schulz, uzun süre Türkiye'nin üyeliğini savunmasına rağmen aday ülkenin davranışları karşısında başka bir seçeneğin kalmadığını ifade etti.
"Ancak artık kırmızı çizginin aşıldığı noktaya gelindi."
Schulz Türkiye'ye üyelik müzakareleri çerçevesinde ödenen mali yardımların da dondurulması gerektiğinin altını çizdi.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesini kesinlikle onaylamadığını hatırlatan Merkel de Türkiye'ye yapılan mali yardımların dondurulmasından yana olduğunu, ancak bunun "çok iyi düşünülmesi gereken bir adım" olması gerektiğini söyledi ve Türkiye ile diyaloğu sürdürmekten yana olduğunu kaydetti.
Merkel, "Kapıyı kapatan biz mi olacağız, yoksa Türkiye mi olacak, bunu göreceğiz" şeklinde konuştu.
Merkel, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin sona erdirilmesini AB'nin gündemine getirmek istediğini de ifade etti. Merkel, Avrupalı yetkililerle ortak bir pozisyon alıp alamayacaklarını ve Türkiye ile üyelik müzakerelerinin sona erdirilip erdirilemeyeceğini görüşeceğini söyledi.
Schulz, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "tutarlı bir tutumdan" anlayacağını belirterek, Ankara'ya "Artık bitti" demenin etkili olacağına inandığını söyledi.
“Mülteci anlaşması doğruydu"
Merkel, Türkiye’de üç milyon mülteci olduğunu ve onlara destek verilmesi gerektiğini ifade ederek Türkiye ile yapılan mülteci anlaşmasının da krize doğru bir yanıt olduğunu savundu.
Kaçak göçe izin verilmeyeceğini işaret eden Merkel, Balkan ülkelerini güvenli kaynak ülke olarak kabul etmenin de zaman aldığını ifade etti.
“İslam Almanya'ya ait mi?”
"İslam Almanya'ya ait mi?" sorusuna Merkel, İslam’ın anayasal çerçevede Almanya'ya ait olduğu yanıtını verdi. "İslam’ın Almanya'ya ait olduğu"cümlesine karşı çıkan insanların kuşkularını da anlayışla karşıladığını ifade etti.
Schulz da aynı soruya "İslam, diğer dinler gibi ülkemize entegre olmuş bir dindir" diye yanıt verdi. Almanya camilerindeki radikal vaazların ise kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.
SPD lideri, "Türkiye'nin radikalleşmesi" ile imamların durumunun da değiştiğini savundu. Peki "Almanya ne yapmalı?" sorusuna da "Türkiye ile çok açık bir şekilde konuşmak ve imamların daha önce geçerli olan kurallara uymadığını anlatmak gerekiyor" dedi.
Merkel de Almanya’da Türkiye'nin yanısıra Suudi Arabistan'dan gelen imamların da sayısının arttığına işaret ederek camilerde ne yapıldığını daha iyi denetlenmesi gerektiğini kaydetti. "Eğer bizim kabul edemeyeceğimiz şeyler olursa camileri kapatabilmeliyiz" dedi. (YY)