Diyelim ki öldüm. Ve diyelim ki cenazemin herhangi bir dini kurumdan kaldırılmasını istemiyorum. Ailemin, arkadaşlarımın ya da beni tanıyan diğer kişilerin "beni nasıl bildikleri" bana kalsın istiyorum. Dua edeceklerse, kendi içlerinden benim sevdiğim bir köşede tek başlarına dua etsinler istiyorum. Ne yapmalıyım?
Bugün bu tip istekleri olan insanlar için bir gömülme kılavuzu hazırlayacaktık. Bu yönde bir talebi olanlara, geride kalan aile bireylerinin ya da arkadaşlarının nasıl bir prosedürle karşılaşacaklarına ilişkin bilgi veren bir rehber.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü'nü ısrarla aradık. Önce bilmediklerini söylediler.
Ama Mezarlıklar Müdürlüğü'nün görev kapsamında, defin hizmetlerinin yapılması, mezar yeri tahsisleri, tahsis edilen mezar yerlerinin inşaatları, yeni mezarlık alanlarının ihdas edilmesi gibi her türlü işlem var.
Yani cevabı bir tek onlar bilebilir.
Sonra cevap veremeyeceklerini söylediler ve Basın Danışmanlığı bölümüne aktarıldık. Onlar da kendilerinin bu konuda bilgileri olmadığını söyleyerek yazılı bir başvuruda bulunmamızı istediler.
Başvurdum. Cevap gelirse, buraya ekleyeceğim.
İstediğimiz şekilde gömülmek büyük ama şimdilik lüks bir hak.
Neler yapılabileceğine ilişkin birkaç kişiyle konuştum. Matematik ustası Ali Nesin, "Nasıl olacak bilmiyorum ama beni Matematik Köyü'ne gömün" dedi.
"Babam (Aziz Nesin) için Bakanlar Kurulu kararı çıkmıştı. Vasiyetine uygun gömüldü; camiye gitmedi, mezar taşı da yok. İnsan nasıl istiyorsa öyle gömülmeli. Bazılarının umurunda değildir; benim umurumda. Ben şahsen yıkanmak istemiyorum, camiden kalkmak da istemiyorum. Beni Şirince'de, Matematik Köyü'nün içinde yeri belli olmayan bir köşeye gömün."
Şanar Yurdatapan ise kendi çözümünü bulmuş; vücudunu Cerrahpaşa'ya bağışlamış. "Elimi çabuk tuttum çünkü birçok ateist arkadaşımın cenazesinde acı çektim" dedi.
"İnanmayan birinin cenazesinin camiden kalkması iki taraf için de, inanan için de, inanmayan için de kötü. Vücudumun bütününü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne bağışladım. Kullanabilecekleri yerleri alacak, gerisini de tıp öğrencilerine kadavra incelemesi için verecekler. Arkadaşlarım da arkamdan güzel bir sofra kurup, anılarımızla birlikte gülecekler."
Ölen insanın, inancına göre gömülme şekli için her yol açık olmalı. Ve bunun bilinen, işleyen, şeffaf bir sistemi olmalı. Geride kalanlar o kadar acının içinde fazladan zorluklarla karşılaşmamalı.
Yurdatapan şöyle söyledi: "Burada, ölünce ailenin, arkadaşının karşısına bir devlet memuru çıkıyor. 'Bunu yapmadan izin veremem' diyor. Bu düzeltilmeli, herkes kendi inancına göre, törenle ya da törensiz gömülmeli. Bu bir yana, şahsi yöntemimi de herkese tavsiye ederim."
Bulutsuzluk Özlemi'nin vokali Nejat Yavaşoğulları ise dün Mihri Belli'nin cenazesinde de bu konunun konuşulduğunu anlattı. "Onun cenazesi Enternasyonal eşliğinde kaldırılmalıydı" dedi.
"Günümüzün şartları, geçmişin normlarını ve alışkanlıklarını zorluyor. Belli'nin cenazesi Enternasyonal eşliğinde kaldırılmalıydı. Cenazesinin camiye gelmesini istemeyen birçok insan var. Başka türlü bir tören isteyen ya da hiç istemeyen... Laik ve demokratik ülkelerde herkesten aynı olması beklenmez."
İnanan Müslümanların da bu konudan rahatsızlık duyması çok normal. Abdurrahman Dilipak, "Müslüman'ın mabedinde Ateist, Yahudi, Budist, Hıristiyan'ın işi olmaz. Bu, onlara olduğu kadar bana da saygısızlık" dedi.
"Ölünün ve dirinin saygın olduğunu düşünüyorum. Cenaze korunmalı. Bir insanın kendine saygısızlık etmesini istemem. Örneğin yakılmayı kabul etmem ama isteyene mani de olmam. İnanmadığı herkesçe bilinen, mümin olmayan insanların camiden kaldırılmasından ben de rahatsız oluyorum. Ben onun mümin olmadığını bilerek, Allah'ın huzurunda niye yalan söyleyeyim?" diye sordu.
Sonuçta cenazenin dini kurallara uygun olarak gömülmesi bir ritüel. Ama hayatı boyunca başka ritüellere göre yaşamış insanların son isteklerine saygı gösterilmesi de çok önemli. Bu konuda kimseyi rencide etmeyecek, açık ve kolay işleyen bir sistem oluşturulmalı. (IC)
Bu soru dışında kalan her türlü bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.