Bu yazıda size bir konferanstan bahsedeceğim. Dilerim vakit ayırıp okur, üzerine düşünür, hatta tepki gösterirsiniz.
* * *
Eylül 2010′da Bilimsel Ahlaksızlığın Gri Mecraları isimli bir yazı yayınladım. Bu yazıda WASET isimli bir organizasyondan yola çıkarak akademinin tespiti zor sorunlarına değindim. Yazı bir miktar gündem yarattı. Önce yazının bir özeti NTV Bilim dergisinde yayınladı. Sonra Sefa Kaplan mevzu üzerine bir takip yazısını Hürriyet Gazetesi'nin sayfalarına taşıdı. Ardından Emrah Göker'in önayak olması ile BirGün Kitap eki içerisinde konu daha geniş bir çerçevede yeniden irdelendi.
Bilimsel Ahlaksızlığın Gri Mecraları, mevzuya yukarıdan aşağı (top-down) bir bakış açısı sunuyordu: Bilimin işleyişi, bu işleyiş içinde bir organizasyon, bu organizasyon altında dergiler, konferanslar.
Bu yazı ise nispeten aşağıdan yukarıya (bottom-up) bir bakış açısı sunma hedefi güdüyor: Bir konferans, bu konferansı organize edenler, onlara yardım edenler, sponsor olup destek verenler, hepimizin bunun bir parçası oluşumuz.
Bazı suçlar vardır, o kadar büyüktürler ki, aslında ortada bir suçlu yoktur. Bilimin bu gün içinde olduğu duruma ister tepeden aşağı, ister aşağıdan yukarı bakın fark etmeyecek: Bilime karşı işlenen suç o kadar büyük ki, neredeyse bir suçlu yok. Bu kadar büyük suçlar için bir ya da birkaç kişinin ismini öne atıp onları suçlamayı, kavga dövüş çıkarmayı, çözüme hiçbir katkısı olmayan, iki yüzlü bir davranış olarak görüyorum. Nasıl ki ikinci dünya savaşında yaşananlar için yalnızca Adolf Hitler'i ya da yalnızca Nazileri ya da yalnızca Almanları suçlamak ırkçılığın ve ayrımcılığın sonuçlarından alınacak dersi tamamen kaçırmaya sebep oluyorsa, bu problemleri irdelerken de isimlere yoğunlaşmak benzer bir isabetsizliğe yol açıyor bence.
Fakat ne yazık ki bu yazıda isimler geçecek.
İsmini anacağım insanların her birinin kendilerince doğru olanı yapmaya çalıştıklarına şüphem yok. Fakat yöntemlerini tasvip etmiyorum. Doğru bildikleri şeylerin yanlış olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin bilim arenasındaki gelişimine zarar verdiklerini düşünüyorum. Daha fazla zarar vermemeleri için ise yaptıklarının açıkça tartışılması gerektiğine inanıyorum.
Başlıyorum.
* * *
Birkaç gün evvel aşağıdaki duyuruya rasladım:
Ulusararası Bilişim Konferansı Nisan 2011′de ÜniversitemizdeÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin anasayfasındaki duyuru metni şöyle:
Rektörümüz Prof. Dr. Ali Akdemir'in Onursal Başkanlığını yaptığı, Çanakkale Kent Konseyi Web Vizyon Çalışma Grubu ile Mevlana Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bekir Karlık'ın ortak çalışmalarıyla 27-29 Nisan 2011 tarihleri arasında "Ulusararası Bilişim Konferansı" düzenlenecektir.
"Uluslararası Bilişim Konferansı".
Türkiye'deki bir üniversitenin rektörü bu konferansın onursal başkanlığını yaparak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ni konferansın kurumsal ayağı haline getiriyor.
Dolayısıyla büyük resimde bu konferansı aslında YÖK de destekliyor, çünkü üniversitesi destekliyor. Devlet destekliyor, çünkü kendi Yüksek Öğrenim Kurumu desteliyor. Bu noktada siz desteklemeseniz de artık sorumlusunuz. Çünkü bu devletin ve onun bütçesinin kaynağı da sahibi de sizsiniz.
Tüm Türkiye olarak bu konferansa kefiliz.
Lütfen devam etmeden önce bunu iyi düşünün. Sonra neye kefil olduğumuza hep beraber bakalım.
* * *
Çanakkale'de düzenlenecek olan Uluslararası Bilişim Konferansı'nın web sayfası burada: http://www.iciconference.org/conference/. Sayfadan görüldüğü üzere bu sene ikincisini düzenleniyormuş:
Prof. Dr. Ali Akdemir'in kefil olup başında olduğu kurumu arkasına koyduğu bu konferansı düzenleyen kişileri merak etmek hakkımız.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir onursal başkanlığındaki konferans komitesi eşbaşkanları Prof. Dr. Bekir Karlık ve Prof. Dr. Ali Okatan.
* * *
Karlık'ın adını Google'da arayınca ilk sonuç Fatih Üniversitesi'ne gidiyordu. O sayfanın artık Fatih Üniversitesi altında olmadığını görünce içeriğini Google'ın önbelleğinden görüntüledim. Bekir Hocanın bol yayınlı özgeçmişi çıktı karşıma (bir kopyası burada). Dikkatimi çeken şeylerden ilki neredeyse her yıl başka bir üniversiteye geçmiş olduğu idi. 2000-2001, Ege Üniversitesi. 2001-2004 Bahreyn Üniversitesi. 2004-2005 Haliç Üniversitesi. 2005-2006 Yaşar Üniversitesi. 2005-2009 Fatih Üniversitesi. 2009-2010 Haliç Üniversitesi. 2010- Mevlana Üniversitesi.
Listeden rasgele bir makaleyi seçtim.
Makale'nin adı "An Efficient Iris Recognition for Security Purposes" ("Güvenlik Amacı ile Etkin İris Tanıma"). Makale "International Journal on Graphics, Vision and Image Processing" isimli bir dergide 2005 yılında yayınlanmış.
Makale burada: http://www.icgst.com/GVIP05/papers/P1150549103.pdf.
Oturdum okudum. Hasbelkader görüntü işleme, yapay sinir ağları konularına ucundan da olsa bulaştı iseniz, ya da daha önce bilimsel bir yayın yaptı iseniz lütfen siz de okuyun. Makale ne yazık ki son derece içeriksiz. Şaka değil. Bir profesörün bu tip bir makalede isminin olmasına göz yumması ve daha sonra onu CV'sinde listelemesi herhangi bir birinci dünya ülkesinde istifa ettirecek bir utanç olurdu. O derece içeriksiz.
Fakat bu yayının "var olmasının" suçlusu Bekir Karlık ya da yayın içerisinde ismi geçen diğer kişiler değil. Onlar da neticede bu makale ile tatmin olup onun yayınlanmasında sakınca görmeyen akademik komitelere güvenmişler muhtemelen. Makalenin nerede yayınlandığına bakmalı.
* * *
Bekir Karlık'ın adının yer aldığı makalenin yayınlandığı jurnal şu: http://www.icgst.com/gvip/journal/index.html. Bu jurnal ise şu şemsiye organizasyonun altında bir jurnal: http://www.icgst.com/.
Bağlantılara tıkladıysanız alışageldiğimiz bilimsel dergilerin formatından epey uzak olduklarını fark ettiğinize eminim.
Fakat dış görünüş ile değerlendirmemeli.
Google'a ICGST +WASET yazıp aratınca. 25 Ocak 2011 itibarı ile 1740 sonuç dönüyor (WASET yazısını okuduysanız kafanızda bir şeyler canlanmaya başlamış olmalı).
Tahmin ettiğiniz gibi bu sonuçların çok büyük bir kısmı hem WASET hem de ICGST ile ilişkisi olan insanların sayfalarından geliyor. Dilerseniz "konfor bölgenizi" terk edip bu insanların CV'lerine, yayınlarına bir göz atın. Şaşıracaksınız.
Bekir Karlık'ın, CV'sindeki yayınların tümüne bakmadım. Belki rasgele seçtiğim bu yayın onun akademik kalitesini yansıtan bir yayın değildi. Türkiye'de bölümden çıkan her makalede ismi olsun isteyen dekanlar, bölüm başkanları olduğunu biliyorum. Belki bu yayında adının geçtiğinden haberi bile yoktu.
Fakat bu ihtimallerin hiçbirisi Bekir Karlık'ın eşbaşkanlığını yaptığı bir konferansı daha güvenilir bir hale getirmiyor. En iyi olasılıkla Karlık'ın bir öğrencisi tarafından yapılmış ve kendisinin okumadan CV'sine eklemiş olduğu bu makale, konferansa gelen yayınların nasıl bir değerlendirme kriterine tabi olacağına, dolayısıyla konferansın erişebileceği maksimum akademik seviyeye dair bir ipucu veriyor.
Konferansın ilk eşbaşkanı böyle. Yüksek olasılıkla kötü bir niyeti yok. Fakat yaptığı şeyde bir yanlışlık var.
* * *
Konferansın ikinci eşbaşkanı ise Ali Okatan.
Kendisi önce Bahçeşehir, sonra Haliç Üniversitesi'nde görev yapmış. Şu anda da Karatay Üniversitesi'nin Mühendislik Mimarlık Fakültesi dekanı.
Ali Okatan'ı Google'da aratınca ilk çıkan sonuçlar onun icatları üzerine (icatların kendileri üzerine değil de, icat haberleri üzerine). Kendisi daha önce "arabalar için kara kutu", "Güneş enerjisiyle çalışan lap-top", "araçlarda benzin tasarrufunu sağlayan sistem", "elektromanyatik dalgalarla çalışan ve 20 metrelik mesafedeki canlıların sinir sistemine zarar vererek etkisiz hale getiren silah" gibi icatlara imza atmış. Karatay Üniversitesi basın açıklamasında Okatan gibi bir dekana sahip olmanın haklı gururunu dile getiriyor:
"Mucit Profesör" olarak tanınan Prof. Dr. Ali Okatan, KTO Karatay Üniversitesi Mühendislik Fakültesine dekan olarak atandı.
(...)
"Mucit Profesör" olarak da anılan, bir çok buluşa ve sayısız bilimsel çalışmaya imza atan Prof. Dr. Okatan, yaptığı açıklamada kendisinin uygulamalı eğitimin içinden geldiğini ve KTO Karatay Üniversitesine bu yıl kayıt yaptıracak Mühendislik öğrencileri için de hedeflerinin sanayi ile iç içe uygulamalı ve yenilikçi bir eğitim modeli olduğunu açıkladı.
İcatlarını bilemiyorum elbette, fakat "sayısız bilimsel çalışma" kalıbı, bilim insanlarını değerlendirmek için çok tehlikeli. Fakat son derece rutin. Ne yazık ki yönetmelik seviyesinde de öyle. Bilimsel çalışma sayısı elbette bir kriter, onu inkar etmiyorum. Fakat bu bilimsel çalışmaların kimler tarafından değerlendirildiği, hangi dergilerde yayınlandığı çok çok daha önemli.
Evet, Okatan'ın CV'si sayısız bilimsel çalışmalar ile dolu gerçekten de. Fakat enteresanlıklara da gebe. Misal, kendisi salt 2004 yılı içerisinde Çanakkale'de düzenlenen bir konferansta 7 makale birden yayınlamış:
İtiraf etmeliyim, Bekir Karlık'ın yayınını okumanın yarattığı hayal kırıklığından sonra Okatan'ın yukarıdaki yayınlarını okumadım. Her birisi alanında çığır açmasa da bir iz bırakan çalışmalar olabilir. Eğer siz içlerinden kimilerini okuyup inceler ve bana geri dönerseniz hem incelemenize yer vereceğim, hem de yayınlarının bir katkısı olmadığını düşündüğüm yönündeki ima sebebi ile tam burada özür dileyeceğim.Bir bilim insanının ilk yazarının kendisi olduğu 7 çalışmayı aynı yıl içerisinde bir konferansa yayınlayabilmesi çok garip. Bu dediğimin gerçek manasını bu yazıyı okumakta olan bilim insanları anlıyorlar eminim. Bir profesörün yanındaki 7 öğrenci yürüttükleri 7 ayrı proje ile bir konferansa başvurabilir ve 7′si de yayın yapabilir. Fakat buradaki durum şu: bir profesör, yürüttüğü 7 ayrı çalışması ile aynı konferansta boy gösteriyor.
Kendisinin bir WASET konferansı olan ICSP'de 5 yayını, yine bir WASET konferansı olan ICESE'de 1 yayını, yine bir WASET konferansı olan ICIT'te 3 yayını, yine bir WASET konferansı olan IFAC'ta 4 yayını var. Onlara da göz atmak isterseniz diye söylüyorum.
Konferansın diğer eşbaşkanı da böyle. Yüksek olasılıkla kötü bir niyeti yok. Fakat yaptığı şeyde bir yanlışlık var.
* * *
Diğer taraftan konferansın bir bilim komitesi var. Her birini tek tek araştırmadım. Fakat bir kısmını araştırdım. Araştırdıklarımın bir kısmı işinde gücünde, verimli bilim insanları idi. Kimileri WASET bünyesindeki dergilerde tek tük yayınlar yapmıştı. Kimileri özgeçmişlerinde WASET dergilerindeki hakemliklerini akademik faaliyetler olarak listelemişlerdi.
İçlerinden 7 tanesi ile e-posta yoluyla bağlantıya geçmeyi denedim. 1 tanesi listelendiği enstitüde hiç çalışmamış bir insandı. 6 tanesinin e-posta adreslerine ulaşmayı başardım ve kendilerine "bu konferansın komitesinde isminizin yer aldığını biliyor musunuz?" diye sordum. Sadece 2 kişiden yanıt geldi. 2′si de "evet, biliyorum" dedi.
Bu iki kişiden birisi, konferansı organize eden kimseleri tanımadığını söylüyordu. Türkiye'deki akademik faaliyetlere ufak da olsa bir katkı yapabilmek amacı ile komitede yer alma teklifini kabul etmişti. Ulvi bir amaç. Son derece iyi niyetli bir yaklaşım. İdealde Türkiye'nin ihtiyacı olan tam olarak bu.
Bu kişilerden diğeri CV'sinde WASET bünyesindeki iki topluluğa üyeliğini listelemişti. Yanıtında bu topluluklara yıllar evvel web üzerinden üye olduğunu, şimdi yeniden kontrol ettiğinde bu toplulukların sahte olabileceğini fark ettiğini söylüyordu. Konferanstan gelen komite teklifini ise "Canakkale On Sekiz Mart Universitesi ve Canakkale Belediyesi organize ettigi icin [sic]" kabul etmişti. Son derece mantıklı bir sebep. Hepimiz kariyer basamaklarını tırmanmak için elimize geçen bu tip fırsatları değerlendirmek istiyoruz. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin arkasında olduğu bir konferansın komitesinde yer almanın neden bir sakıncası olsun?
24 saat geçmesine rağmen diğer 4 kişiden yanıt gelmedi.
Eminim herkesin benzer yanıtları vardır. O listede yer alan isimlerin hiçbirisinin kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum.
Fakat bu onların da yaptıkları şeyde bir yanlışlık olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile döşeniyor. Şöyle ki:
- Meşruluğundan emin olmadıkları topluluklara web üzerinden üye olup bu üyelikleri özgeçmişlerinde listeliyorlar: Kariyerlerine katkısı olacağını düşündükleri bu şey, aslında o kadar da meşru olmayan, en iyi ihtimalle şüphe uyandıran organizasyonların bilim dünyasında meşru sanılmasına sebep oluyor ve başka bilim insanlarının da zarar görmesine vesile oluyorlar.
- Kim tarafından organize edildiğini bilmedikleri konferansların komitelerinde yer alıyorlar: Çünkü bilim konusunda geri kalmış bir ülkenin çırpınışına katkıda bulunmak istiyor, eksperlerini ve deneyimlerini bir karşılık beklemeksizin ödünç vermek istiyorlar. Fakat onların ismi, başkaları için güven kaynağı oluyor, yetenekli bilim insanları bir yıllık emeklerini bir hevesle gönderiyorlar, sonra birileri geliyor, araya 7 tane yayını sıkıştırıveriyorlar.
* * *
Henüz yapılmamış olan bir konferans için biraz fazla ön yargılı bir tutum sergilediğimi düşünenler vardır muhakkak. Haklısınız. Geçmişte yaptıklarımız gerçekten gelecekte yapacaklarımızın teminatı ise ön yargımı makul karşılayacağınızı düşünüyorum.
Biraz Google marifeti ile bu konferansın ilkinin 2004 yılında Çeşme'de düzenlendiğini görebiliyorsunuz. Tanıdık iki isim.
Aşağıda ise bu da konferansın bilimsel skalanın neresine denk düştüğüne dair son derece net bir örnekgörüyorsunuz (makale isimlerine bakarken bu konferansın uluslararası bir konferans olduğunu unutmayın):Organizasyonu düzenleyen IKS.
Eğer makaleyi açmadıysanız kaçırmanızı istemem makalenin tamamı işte bu kadar:Listede bir adet Türkçe makale var. Eğer makalenin kime ait olduğunu merak ediyorsanız buyurun: İNTERNET ÜZERİNDEN ÜRÜN TAKİP SİSTEMİ.
Makaleyi yayınlayan ve konferansı düzenleyenlere kızgın ya da dargın değilim.Okatan konferansın başkanı. Aynı zamanda yukarıdaki makalenin ilk yazarı.
Fakat başkanlık ettikleri uluslararası bir konferansta böylesi bir makaleyi yayınlamaktan imtina etmeyen kişilerin yeni bir konferans düzenlediklerini, bu konferansa Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin sponsor olduğunu, üniversitenin rektörünün bu konferansın onursal başkanlık koltuğuna geçtiğini, iyi niyetli akademisyenlerin "bir ucundan da biz tutalım" naifliği ile sıraya girdiğini gördüğüm zaman üzülüyor ve kızıyorum.
Yukarıdaki makalenin (ve sayfalar arasında gezerken gördüğüm diğer 7 Türkçe makalenin de) çıktısını önlerine koyup "bu konferansta neyin bilim komiteliğini yaptınız?" diye sormak lazım o komitede ismi geçen insanlara.
Velhasılı, işbu sebeplerden Ulusararası Bilişim Konferansı'nın ikincisinden de farklı bir şey beklemiyorum.
* * *
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir bu konferansın onursal başkanı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi konferansın sponsorlarından birisi. Akdemir'in, temsil ettiği kurumu bu konferansın arkasına alırken nasıl bir motivasyon ile hareket ettiğini merak ediyor ve buradan kendisine soruyorum. Elbette kendisine soru soracak bir makamda değilim. Fakat sorum ortaya.
Tahminlerim doğru ise şu noktada Türkiye'nin bir üniversitesinin neden bunlara alet olduğunu siz de merak ediyorsunuz.
* * *
Suç öyle büyük ki, bunu herkese pay etmeli. Kendimizi bu suçtan tepki göstererek arındıracağız. Bu kadar büyük suçlar ancak böyle temizleniyor.
Bu bağlamda bunlar benim acizane tavsiyelerim:
* Üniversite Öğrencileri: Hocalarınızın CV'lerini açın, makalelerini okuyun. Hangi konferanslarda yayınlandıklarına, hangi dergilerde basıldıklarına bakın. Bir bilimsel yayını anlamak size hiçbir hocanın veremeyeceği geniş bir vizyon kazandıracak. Özgeçmişler web sayfalarının süsü olmasın. İnsanlar oraya yazdıkları şeylerin okunduğunu bilsinler. Sizler bilimsel değerlendirme katmanlarının en kalabalığı ve en etkini olan bir sonraki nesilsiniz, kendinizi hiçe saymayın.
* Araştırma Görevlileri, Yüksek Lisans Öğrencileri, Doktora Öğrencileri: Lütfen yayın yaptığınız dergi ve konferanslara dikkat edin. Sırf özgeçmişiniz kalabalık görünsün diye emin olmadığınız organizasyonlara üye olmayın. Yayınlarınızı onları hak eden dergilerde ve konferanslarda yapın, size aksini yaptırmaya çalışan hocalar ile çalışmayın. Sesinizi çıkarın.
* Öğretim Üyeleri: Lütfen arada bir konfor bölgenizi terk edin ve bölümünüzdeki, diğer üniversitelerin benzer bölümlerindeki insanları gözden geçirin. İster anonim ister aleni kimliklerinizle blog'lar açın, başka yayınları kritik edin. Türkiye'de peer-review sürecini dergi ve konferans komitelerinin üzerinde bir anlayış haline gelmesine ön ayak olun.
* Geriye Kalan Herkes: Biliyorum, artık ne ile uğraşacağınızı siz de şaşırdınız. Fakat bu ülkedeki bir sorununun herhangi bir diğer sorun ile tamamen ilgisiz olduğunu iddia etmek yanlış olurdu. Bilim dünyası içerisinde bu konulara dair nicedir rahatsız olan birçok isim var. Diliyorum ilerleyen aylarda, yıllarda daha gür sesler duyacağız. Siz bu sırada bu olanları çevrenize anlatın. Gerekiyorsa yöneticilerden hesap sorun. Bizleri yalnız bırakmayın. Sizin desteğiniz gerçekten önemli. Zira sizin olmadığınız durumda, bunların hiçbir anlamı yok. (AME/EK)
A. Murat Eren'in makalesinin özgün versiyonunda yer alan ekran görüntülerini, sayfayı aşırı uzatması nedeniyle çıkardık, ancak sayfaların kendilerine metin içindeki bağlantılardan gidebilir ya da günlüğü ziyaret edebilirsiniz.
A. Murat Eren'in yazısıyla ilgili Dr. Servet Senyücel, Prof.Dr. Bekir Karlık ve Prof. Ali Okatan'ın gönderdiği Tekzip Metnine yer veriyoruz:
A.MURAT EREN'İN ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ'NDE SKANDAL ADLI YAZISINDAKİ YORUMLARA YÖNELİK CEVAP HAKKI VE ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Ahmet Murat Eren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne saldırıyor. Kendi mezun olduğu yere kin kusuyor. Bununla yetinmeyerek kendini Bilişim Üzerine hiçbir Doktora eğitimi almadan Bilimsel yayınlar hakkında atıp tutuğu, bilim etik kurallarını hiçe saydığı görülmekte. Odatv.com web sitesinde A.Murat Eren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde yapılacak bilişim konferansına iftira niteliğinde yorumlar yapmış. Odatv.com web sitesinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde yapılacak Uluslar arası Bilişim Konferansı'nda Başkan yardımcılığı görevinde bulunan Prof. Dr. Bekir Karlık ve Prof Dr. Ali Okatan hakkında iftira niteliğinde açıklamalarda bulunmuş.
A. Murat Eren,oturmuş Prof.Dr. Bekir Karlık'ın 2. yazar oluğu Mısırda bir konferansa yazılmış makaleyi ele almış.
Ahmet Murat Eren (Oturdum okudum. Hasbelkader görüntü işleme, yapay sinir ağları konularına ucundan da olsa bulaştı iseniz, ya da daha önce bilimsel bir yayın yaptı iseniz lütfen siz de okuyun. Makale ne yazık ki son derece içeriksiz. Şaka değil. Bir profesörün bu tip bir makalede isminin olmasına göz yumması ve daha sonra onu CV'sinde listelemesi herhangi bir birinci dünya ülkesinde istifa ettirecek bir utanç olurdu. O derece içeriksiz.) demiş.
(Ahmet Murat Eren'in CV'sine baktık. Yapay zeka ve görüntü işleme konusunda hiçbir çalışması olmadığını gördük..)
Ahmet Murat Eren "Listeden rasgele bir makaleyi seçtim. Makale'nin adı "An Efficient Iris Recognition for Security Purposes" ("Güvenlik Amacı ile Etkin İris Tanıma"). Makale "International Journal on Graphics, Vision and Image Processing" isimli bir dergide 2005 yılında yayınlanmış. Makale burada: http://www.icgst.com/GVIP05/papers/P1150549103.pdf." demiş
Bu konuda hasbel kader bilgiye sahip bu arkadaşımız "An Efficient Iris Recognition for Security Purposes" ("Güvenlik Amacı ile Etkin İris Tanıma") adlı makaleyi ele almış. Amerika'da eğitim almakta olan bu arkadaşımız İngilizceyi Türkçe'ye çevirmeden aciz. Güvenlik Amaçları için etkin iris tanıma yazacağına "Güvenlik Amacı ile Etkin İris Tanıma" diye çevirmiş (yorumsuz). Görüyorsunuz daha makale başlığını dahi düzgün okuyamıyor. Bu çevirisini yeniden İngilizceye çevirdiğinizde An Efficient Iris Recognition with Security Purpose olur. Bu kişi bu eksik İngilizcesiyle nasıl anlayacak bütün makaleyi?.
Bizce Ahmet Murat Eren'in makaleyi kendisi okuması yerine makale başlığı konusunda uzman olan ve doktorasını yapmış 3 bilim adamına gönderip yorum yapmalarını istemesi gerekirdi. Etik olanda buydu. Ne kadar iris tanıma ile ilgili yazı okunsa da o konuda bir bilimsel çalışma yapmadan yorum yapmak bilim etik kurallarına aykırı. Ahmet Murat Eren'in bu yorumu yapmaması gerekirdi.
Makale "International Journal on Graphics, Vision and Image Processing" isimli bir dergide 2005 yılında yayınlanmış demiş.
Ali Murat Eren Makalenin üstündeki yazıyı İngilizceden Türkçeye çevirememiş galiba. Makalenin başında "GVIP 05 Conference, 19-21 December 2005, CICC, Cairo, Egypt" yazıyor. Demek ki ilk önce konferansta sunulmuş makale. Daha sonra Konferanstaki makaleler içinden seçilerek dergide yayınlanmış. Ahmet Murat Eren pek bilimsel çalışma yapmamışa benziyor. Ahmet Murat Eren Kaynaklara bakınca anlaması gerekiyordu.
Ayrıca 1. yazar O. Sirvan makale konusunda tez çalışması yapmış ve [6] nolu kaynak olarak göstermiş. ([6] O. Sirvan. Iris Recognition for Security Purposes. MS Thesis, Ege University, Izmir, 2003)
Ayrıca Prof.Dr. Bekir Karlık 2003 yılındaki bir dergide Görüntü Tanıma konusunda çalışma yapmış ve [8] nolu kaynağı göstermiş. " [8] B. Karlik. A Neural Network Image Recognition for Control of Manufacturing Plant. Mathematical & Computational Applications, vol. 8/2, pp. 181-189, 2003."
Demek ki hasbel kader okunan bir bilgiyle makale okunmuyor Ahmet Murat Eren. 2005 yılında yapılan çalışmalara da bakman gerekiyordu. O dönemlerde iris tanıma ile ilgili çalışmalar ne durumda. Acaba o dönemde iris tanıma işlemini hangi algoritmalarla yapılıyor, Bu makaleyi kabul eden bilim komitesi neden bu yayını konferansa kabul etmiş, daha sonra neden bir dergide yayınlamış. Bu düşünülmesi gereken bir iş.
Ahmet Murat Eren'in bu konuları görmezden geldiği kanısındayız. Daha doğrusu çoluk çocuğun eline kalmış durumda bu bilim yorumculuğu. Ve bir çok yayın kuruluşu Ahmet Murat Eren 'in yazdıklarını doğru kabul edip, kötülemeye alet oldukları acı bir gerçek.
Birde aynı sitede (Nekadar bilgisi olduğu şüpheli?....) A.Murat Eren gibi bir arkadaş "İris tanıma... Makala, ancak 4. sınıf bitirme projesi düzeyinde. Çok yazık. Galiba bireyleri, meslekleri ne olursa olsun "ahlaklı" yapan aslında eleştiren beklentisi olan, bunu da dile getirebilen bir camia/toplum yapısı. ODATV'de akademik camiaya ilişkin eleştirel bir yazı okumak hoş oldu." Şeklinde bir yorum yazmış.
Biri çıkıyor ve 4. sınıf projesi diyor. Ya Türkiye'de bilim etiği , bilim ahlakı ve yorum ahlakı diye bir şey kalmamış. Çoluk çoğun elinde kalmış. İnanılmaz bir olay. Esefle kınıyoruz.
Ayrıca Ahmet Murat Eren, Tansu Küçüköncü gibi aklı sıra bilimsel hırsızlık çamuru atmak için WASET ile bağlantı kurmaya çalışmış.
"Google'a ICGST +WASET yazıp aratınca. 25 Ocak 2011 itibarı ile 1740 sonuç dönüyor (WASET yazısını okuduysanız kafanızda bir şeyler canlanmaya başlamış olmalı" demiş.
Yani "International Congress for global Science and Technology, ICGST" yi WASET ile bir tutmuş. Yada WASET'in yan kuruluşu olarak göstermeye çalışmış. İnanılacak gibi değil. Ahmet Murat Eren'in amacı belli. Prof.Dr. Bekir Karlık'ı bilimsel hızsız ilan etmek. Bu arkadaşımız "International Congress for global Science and Technology, ICGST" deki tüm dergileri, tüm makaleleri ve orada yapılan organizasyonları inceleyerek bu kanıya varmış :))
Bu kabul edilemez bir durum. Ahmet Murat Eren'in bu durumu ve yorumlarını YÖK etik kurulu bakması gerekiyor ve gereğini yapmasını bekliyoruz.
Ahmet Murat Eren bununla da kalmamış İcat makinası Prof.Dr. Ali Okatan'a saldırmış. Öğrendiğimiz kadarıyla Ahmet Murat Eren, Tansu Küçüköncü ve Prof. Hülya Yıldırım (ÇOMÜ Bilgisayar Müh. Eski Bölüm Başkanı) şuanki gibi 2003 yılında bilişim konferansının Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'de yapılmasını engellemişler. Bu konferans engellenince , Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi yerine Çeşme'de yapıldığını öğrendik. 2003 yılında Tansu Küçüköncü, A. Murat Eren (Bölüm Başkanını Hülya Yıldırım asistanı) ve Prof. Hülya Yıldırım üniversiteye baskı yaptırarak bilişim konferansının yapılmaması için aynı iftira kampanyası yapmışlar.
Şuan yine A. Murat Eren ve Tansu Küçüköncü aynı yöntemle konferansın engellenmesi için akıl almaz iftiralara atmaya devam ettikleri görülmektedir.
Prof.Dr. Ali Okatan'ın 2004 yılındaki konferansta yayınlanan makalelerine baktığınızda yayınların doktora ve master öğrencileri ile ile beraber yaptıkları görülmektedir.
Özellikle Türkçe olarak yayınlanan makale orjinalinin İngilizce olduğunu öğrendik. Türkçe yayınlanmasının sebebinin bilimsel dilin İngilizce değil, Türkçe'de olabileceği mesajı verilmesi hedeflenmiş. Bu yüzden bildirinin Türkçe yayınlandığını öğrendik.
İcat makinası bir insanın buna tenezzül edeceğini zannetmiyoruz.
Ahmet Murat Eren biri veya birileri tarafından piyon olarak sürülmüş bir kişi olarak görülmektedir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ndeki yönetimi seçim zamanı yıpratma girişimidir.
Siz sayın okurlarımız ve basın mensupları; Bilimsel ahlak ve Bilim etiği çok önemlidir. Bir kişi ne kadar bilgili olursa olsun Bir makale üzerine yorum yapması için bilimsel kriterlere bakarak yorum yapması gerekir. Dergilerde makaleler neden 3 kişiye gönderilir bir düşündünüzmü? Gönderilmesinin sebebi her hakemin bakış açısı ve yorum farklılıklarıdır. Bu yüzden bir makale bir kişinin bakması ile bir anlam taşımaz. O konuda uzman kişilerin makaledeki yöntemleri irdeleyerek ortak kararlar alınarak makalenin bilimsel değeri belirlenir.
Sayın okurlar ve basın mensupları konferansımıza destek veren bilim adamalarının WASET ile hiçbir bağlantısı yoktur. Eğer o topluluğa makale gönderen birisi varsa WASET'in öyle olduğundan bilgisi olmadığı kanaatindeyiz.
Bilim ahlakı, bilim etiği ve yorum ahlakı ülkemizde olması temennesi ile.
(Bu yazımız www.comu.tv (ÇOMÜ inter televizyonunda yayınlanmaktadır)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
ŞİMDİ BİZ SORUYORUZ
Şimdi biz sana soruyoruz Sen kimsin Ahmet Murat Eren. Sen hiçbir bilgin olmadan Biyoloji alanında doktora yapmaya başlamışsın. Bu etik değil. Öğrenciliğin ve akademisyenliğin sırasında biyoloji ile ilgili hiçbir bilgin yok. Kendinde itiraf ediyorsun hiçbir bilgiye sahip olmadan mezun oldum diye. O zaman Senin Amerika'daki üniversiten para ile diploma veren bir üniversite öyleyse. O zaman oradaki akademisyenlerde para karşılığı her şeyi yapıyorlar demektir.
Aşağıda alman gerekli olan dersleri çıkardık. Biyoloji ile ilgili bir temel almadan seni nasıl kabul ettiler bilemiyoruz. Acaba bu dersleri nasıl geçeceksin? Merak ettik. (Sayın okurlar karar sizin, hiç bilginiz olmadan aşıdaki derslere girerek doktoradaki derslerde başarı olmak ne kadar mantıklı) Türkiye'de başka bir alandan Master'a giren genç araştırmacılara lisanstan ders almalarını istiyorlar. Çünkü yapacağı konuda temelini alması gerekiyor)
"Kısacası hiçbir bilgiye sahip olmadan bu üniversiteden doktora eğitimi alınabilir. " ve mezun olabilirsiniz. Türkiye'ye gelerek Biyoloji alanında Yrd., Doç ve Prof olabilirsiniz. Ne kadar kolay bir yol. Türkiye'de akademisleri süründürüyorlar, ama paran varsa doktora sahip olmak ne kadar kolay.
A. Murat Eren'in alması gereken dersleri yayınlıyoruz. (Yorumsuz)
http://biology.camden.rutgers.edu/CCIB/Pages/GP-CIB-PhD.htm
(Bu linkten baka bilirsiniz)
Essentials Courses. (as required by advisory committee for a maximum of 12 credits).
The committee will determine which of the following courses (if any) will be required:
56:121:510-511 Essentials of Biological Chemistry I and II
56:121:520-521 Essentials of Biomathematics I and II
56:121:530-531 Essentials of Computer Science I and II
56:121:540-541 Essentials of Integrative Biology I and II
To assure that students take an adequate number of advanced electives, a maximum of 12 credits of essentials courses will be counted toward the graduate degree.
Other required courses:
56:121:590 Computational Modeling of Biological Systems (4 credits).
56:121:601 Seminar (1 credit and repeated for a total of 6 credits).
56:121:710 Dissertation Research (up to 40 credits).
Elective courses. In consultation with the advisory committee, a student will select appropriate elective courses consistent with his/her interests, needs, and goals.
The following is a list of some of the potential elective courses available.
56:115:511,512. Biochemistry I,II (3,3)
56:115:522. Protein Structure and Function (3)
56:121:620 Laboratory Rotation Practicum (4 credits)
56:120:523. Topics In Quantitative Biology (3 credits)
56:120:503. Estuarine Biology (3 credits)
56:120:505. Marine Biology (4 credits)
56:120:525. Advanced Aquatic Ecology (3 credits)
56:120:513. Population Genetics (3 credits)
56:120:590. Population Ecology (3 credits)
56:120:580. Fungi In Ecosystems (3 credits)
56:120:588. Life at Extremes (3 credits)
56:120:512. Mammalian Physiology (3 credits)
56:120:515. Human Genetics (3 credits)
56:120:508. Cell Physiology (4 credits)
56:120:509. Cytogenetics (4 credits)
56:120:510. Cell Ultrastructure And Function (3 credits)
56:120:534. Advanced Cell And Developmental Biology (3 credits)
56:120:516. Immunology (3 credits)
56:120:530. Molecular Carcinogenesis (3 credits)
56:120:529. Molecular Genetics Of Microorganisms (4 credits)
56:120:585. Recombinant DNA Technology (3 credits)
56:120:540. Neuroscience (4 credits)
56:120:555-556. Neurobiology (3 credits, 3 credits)
56:120:560. Endocrinology (3 credits)
56:120:575. Neurochemistry (3 credits)
56: 160:514 Molecular Modeling
56:198:541. Parallel and Distributed Computing (3 credits)
56:198:552. Advanced Database Systems (3 credits)
56:198:556. Computer Graphics (3 credits)
56:198:582. Motifs and related dynamics in biological networks (3 credits)
56:645:557. Signal processing (3 credits)
56:645:572. Computational Mathematics II (3 credits)
56:645:562. Mathematical Modelling (3 credits)
56:645:560. Industrial Mathematics (3 credits)
56:645:563. Statistical Reasoning (3 credits)
56:645:558. Theory and Computation in Probability (3 credits)
56.198.584 Mathematical Methods in Systems Biology (3 credits)
Science Building
Rutgers University
Camden, NJ 08102
Dr. Servet Senyücel
Prof.Dr. Bekir Karlık
Prof. Ali Okatan