Mühendislerden Rapor: Sadece Rize Değil, Doğu Karadeniz Risk Altında
İnşaat Mühendisleri Odası'nın Gündoğdu'daki heyelan ve sell raporu orman arazisinin çaylık yapıldığını, yapıların atık suyunun torağa verildiğini, dere yatağı imara açıldığını, toprak ve suyun önünü Karadeniz Sahil Yolu kestiğini açıklıyor.
İnşaat Mühendisleri Odası Rize Temsilciliği, Rize'nin Gündoğdu beldesinde 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan heyelan ve selle ilgili ilk bulgularını açıkladı. Rapora göre, plansız yapılaşmanın önünün açılması, yanlış uygulamalar nedeniyle bütün Doğu Karadeniz risk altında.
Oda "Yol açmak, santral kurmak, ev yapmak, tarıma açmak adına dere yataklarını bozan, akarsu havzalarını değiştiren her müdahalenin bedelini kaybettiğimiz canlarımızla ödüyoruz. Bir daha böylesi acılar yaşamamak için doğa ile barışık biçimde yaşamayı öğrenmeli, yaşam alanlarımızı güvenli hale getirmeliyiz" dedi.
Rapordaki saptamalardan bazı bölümler şöyle.
Orman arazisi, çaylık yapılmış: Heyelanın gerçekleştiği bölgedeki dik yamaçlar, doğal bitki örtüsü olan ormanlık arazinin ortadan kaldırılarak, "çaylık" arazi olarak düzenlenmiş. Kökleri çok daha derinlere inen ve toprak tutucu özellikleri olan ağaçların aksine çay bitkisinin kökleri 4- 4,5 metre. Ağ biçimindeki bu kökler toprağı oynar hale getiriyor. Bölgedeki yamaçların neredeyse tamamının "çay" ekimi için kullanılması, bölgeyi heyelana karşı savunmasız bırakıyor.
Yapıların atık suyu, doğrudan toprağa verilmiş: Heyelan bölgesinin toprağı, belirli bir seviyeye kadar kumla karışık yumuşak toprak, belirli bir seviyeden sonra yağlı taştan oluşuyor. Mevcut binaların temiz ve pis su kanalları, plastik borularla yüzeye yakın bir şekilde döşenmiş. Arazinin belli yerinde uçları serbest bırakılmış. Borulardan akan sular, aşırı yağmur, zeminin suya olan doygunluğunu artırmış ve heyelan gerçekleşmiştir.
Dere yatağı imara açılmış: Plansız yapılaşmanın yıkımda etkisi var. Gündoğdu Beldesi ve civarındaki dere yatakları yerleşime ve imara açılmış. Resmi kurumlar bile derelerin üzerine kurulmuş. Kaçak yapılaşma yoğun. Dere kenarındaki, derenin içindeki bu yapılaşmalar dere yatağını daraltmış.
Sahilyolu engeli: Derenin getirdiği rusubat, ağaç yükü, malzemeler daralan yatakları tıkayıp set oluşturmuş. Aşırı yağışlar bu yığılmayı artırıp kabarma ve taşma oluşturmuş. Bu taşmalar sonucunda heyelanla birlikte sel de meydana gelmiş, kayıplar artmıştır. Arazilerden gelen sel ve çamur, dereden gelen fezeyanların denize ulaşmasına Karadeniz Sahilyolu engel olmuştur.
Doğu Karadeniz'in tümü risk altında: Her yıl bu mevsimlerde Artvin, Trabzon, Giresun, Rize ve Ordu'da benzeri felaketler yaşanıyor. Doğu Karadeniz'in tamamında incelemeler yapılmalı. Arazinin güçlendirilmesi, imar planlarının sağlıklı hale getirilmesi ve yapıların güvenliğinin sağlanmasında adımlar atılmalı. Gerekirse yerleşim yerlerinin değiştirilmesine kadar varacak radikal önlemler alınmalı.
Sel ve heyelan riski giderek artıyor: İklim değişikliğinin de etkisiyle heyelanlar ve su taşkınları, daha büyük bir tehdit haline geliyor. Plansız ve çarpık kentleşme politikaları nedeniyle akarsu havzalarındaki yerleşimler hızla büyüyor, orman alanları tahrip ediliyor, yollar ve enerji tesisleriyle arazi yapısı hızla değiştiriliyor. (TK)
EMO: “Yangın ihbarı ve tahliye süreçlerinde eksiklikler olduğu anlaşılmaktadır”
Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki otelde çıkan yangınla ilgili açıklama yapan TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası’na göre yangın güvenliği ve tahliye süreçlerindeki eksiklikler, trajedinin boyutunu artırdı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de dün (21 Ocak) çıkan ve 76 kişinin hayatını kaybettiği yangının ardından AFAD ve itfaiye ekipleri, akşam saatlerinde ara verilen çalışmalara bugün yeniden başladı.
Yangınla ilgili otel işletmecisi dahil dokuz kişi gözaltına alınırken ülke genelinde 1 gün süreyle “milli yas” ilân edildi.
Yangınla ilgili açıklama yapan TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası, yangın ihbarı ve tahliye süreçlerinde eksiklikler olduğunu söyledi.
2007’den önce yapılan binaların, mevcut düzenlemeler gereği yangın güvenlik önlemlerinden muaf tutulmasının sistematik bir soruna işaret ettiğini söyleyen EMO, bu düzenlemenin değiştirilmesi ve kamuya açık binalarda yangın güvenlik sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yangın sürecindeki ihmallere dikkat çeken EMO’nun açıklaması özetle şöyle:
“Yangının çıkış nedeni ve binanın yangın güvenlik önlemleri hakkında yapılacak resmi bilirkişi incelemeleriyle netlik kazanacak olsa da, yangın ihbarı ve tahliye süreçlerinde eksikliklerin olduğu anlaşılmaktadır. Sosyal medyada ve basında yayımlanan görüntüler, binanın zamanında tahliye edilmesinde ciddi aksaklıkların olduğunu göstermektedir. Merdiven boşluklarının dumanla dolması, üst katlardan atlamak dışında seçenek bırakmamış, dehşet verici görüntülere yol açmıştır.
Söz konusu binada çalışır durumda bir yangın algılama ve uyarma sistemi bulunup bulunmadığı, yangın söndürme sistemi olup olmadığı henüz bilinmemektedir. Dahası, bu tür sistemlerin zorunlu olup olmadığı da bir soru işareti oluşturmaktadır. Şöyle ki, binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik`teki ‘mevcut yapı’ tanımı, eski binaların yangın önlemleri için zorunlulukları kaldırmış durumdadır. 29 Haziran 2017 tarihinde Resmi Gazete`de yapılan değişiklikle; 2007’den önce yapı ruhsatı başvurusu yapılmış ve o tarihten önce tamamlanmış binalar, ‘mevcut yapı’ olarak kabul edilmiştir. Bu değişiklik, geçmişte mevzuat eksiklikleri nedeniyle alınması gereken yangın önlemlerinin eksik uygulanmasına yol açmıştır. Odamız uzun yıllardır bu düzenlemenin eksikliklerine dikkat çekmekte ve özellikle kamuya açık binalarda yangın güvenliği önlemlerinin yeterli olmadığı konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Son yaşadığımız yangın da mevzuat eksiklerin giderilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Yangın algılama ve uyarma sistemlerinin kurulması tek başına yeterli değildir. Bu sistemlerin sürekli çalışır durumda tutulabilmesi için düzenli bakım ve kontrol edilmesi gerekmektedir. Odamız, binalardaki yangın güvenliğine ilişkin sistemler başta olmak üzere tüm elektronik sistemlerin sürekli çalışmasını sağlamak amacıyla, ‘Yapı Elektronik Sistem ve Tesisatları İşletme Sorumlusu’ unvanını içeren mevzuatı oluşturmuştur. 2012 yılında yayımlanan EMO Yapı Elektronik Sistem ve Tesisatlarına Ait Mühendislik Hizmetleri Yönetmeliği`nin hükümleri hayata geçirilerek, ilgili bakanlıklar tarafından yönetmeliklerde gerekli değişiklikler yapılmalı ve uygulanmalıdır.
Mevzuat eksiklikleri nedeniyle zafiyetler oluştuğunu bir kez daha hatırlatıyor, gerekli düzenlemeler yapılana kadar yurttaşları, bina yöneticilerini, işletmecileri, hastane, otel, yurt ve okul yönetimlerini, ‘zorunlu’ olmasalar da önlem almaya çağırıyoruz. Elektrik ve elektronik sistemlerinin kontrol edilmesi için EMO birimlerine ve uzman üyelerimize başvurabileceklerini hatırlatıyoruz.” (TY)
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki 12 katlı "Grand Kartal Otel"de çıkan yangın, yaklaşık 10 saat süren müdahaleyle kontrol altına alındı.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve AFAD Başkanı Okay Memiş, Bolu Valisi Abdulaziz Aydın, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ve ilgili birimlerin amirleriyle bölgedeki bir otelde gelişmelere ilişkin toplantı gerçekleştirdi.
Yerlikaya, toplantının ardından saat 15.15'te basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 238 kayıtlı misafirin bulunduğu otelde çıkan yangında hayatını kaybedenlerin sayısının 66'ya, yaralı sayısının 51'e yükseldiğini bildirdi.
Sağlık Bakanı Memişoğlu ise yangında yaralanan 51 kişiden birinin yoğun bakımda tedavi gördüğünü, 17 kişinin ise taburcu edildiğini açıkladı.
Bakan Yerlikaya, saat 21.55'te bölgede basın mensuplarına yaptığı yeni açıklamada, yangında hayatını kaybedenlerin sayısının 76'ya yükseldiğini, olaya ilişkin 9 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.
Milli yas ilan edildi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yangın faciası nedeniyle 1 günlük milli yas ilan edildiğini açıkladı.
Yerlikaya: Şu an için gözaltı yok
Bakan Yerlikaya, bir basın mensubunun “Gözaltı emri var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Şu an için yok ama çalışıyor arkadaşlarımız, başsavcımız da burada. İdari soruşturmayı İçişleri Bakanlığı olarak biz yapıyoruz. Mülkiye müfettişi görevlendirdik, bütün süreçlerle ilk etapta ruhsat sürecinden iskân sürecine ve diğer tüm süreçlere varıncaya kadar bunların tamamı ama tamamı incelenecek. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da ifade ettiği gibi kimse, kimlerse eğer bizim canımızın yanmasına vesile olan bir kusur, hata, ihmal ne varsa bilin ki hem adli hem de idari mutlaka ama mutlaka bunların gereği yapılacaktır.”
Köroğlu Dağları'nın zirvesinde yer alan merkezdeki bir otelde henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangını söndürmek için Bolu, Düzce, Kocaeli, Sakarya, Karabük, Zonguldak, Bartın ve Ankara'dan sevk edilen çok sayıda ekip alevlere müdahale etti.
Söndürme çalışmalarına itfaiye, sağlık, AFAD, UMKE, jandarma komanda ve orman bölge müdürlüklerine bağlı ekip ve araçlar katıldı. İtfaiye erlerinin merdivenli sepetli araçlarla ulaştığı 12 katlı oteldeki çalışmalar üst katlarda yoğunlaştı.
Bazı tatilcilerin yangın esnasında kaçmak için çarşafları birbirine bağlayarak camlardan sarkıttığı görüldü.
Yangınla ilgili dört başmüfettiş görevlendirildi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki bir otelde meydana gelen yangında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralanan vatandaşlara şifalar diledi.
Işıkhan, “Yaşanan elim olayı araştırmak üzere 4 başmüfettiş görevlendirilmiştir. Müfettişlerimiz gerekli incelemeleri yapacaktır. Bakanlık olarak süreci yakından takip ediyoruz” ifadesini kullandı.
Bakan Tunç: Soruşturma titizlikle sürdürülüyor
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“Bolu Kartalkaya’daki bir otelde çıkan yangın hepimizi derinden üzmüştür. Yangınla ilgili Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli soruşturma başlatılmış olup, 6 Cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir. Ayrıca 5 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Soruşturma titizlikle sürdürülmektedir. Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.”
“Yangın alarmı olsaydı daha hızlı harekete geçebilirdik”
Yangından sağ kurtulan Eylem Şentürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yangını ilk etapta fark etmediğini, çatıdan kar düştüğünü zannettiğini söyledi.
Yangın sesinin giderek şiddetlendiğini ve koridorlardan “yardım edin” seslerinin yükseldiğini anlatan Şentürk, “O zamana kadar herhangi bir duman görmedik, bir koku almadık. Yangın olduğu hiç aklıma gelmedi.” dedi.
Şentürk, odanın kapısını açtıklarında koridorun tamamen dumanla kaplandığını gördüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
“Hızlı bir şekilde hazırlanarak aşağıya inmeye çalıştık. Duman nefes almamızı engelleyecek yoğunluktaydı. Kızımla ezbere merdivenlerle dolanarak kapıya koştuk. Eşim, bizden hemen sonra çıkmasına rağmen duman yoğunluğu nedeniyle aşağıya inememiş. Pencereden alttaki sundurmaya atlayıp o kattakilerle birlikte beklemişler. Daha sonra arabanın üzerine atlayarak kurtulmuşlar.”
“Göz göre göre bir felaket yaşandı”
Yangın sırasında binanın durumunun çok kötü olduğunu söyleyen Şentürk, “İnsanlar pencerede kurtulmayı bekledi. Yangın alarmı biz dışarı çıkıncaya kadar hiç çalmadı. Eşim yangın merdivenini bulamadığı için sundurmadan aşağıya atlamak zorunda kaldı. Kurtulduğumuz için çok şanslıyız” ifadelerini kullandı.
Şentürk, yaşanan süreçte ihmaller zincirinin bulunduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Yangının üst katlarda çıkmadığını söyleyebilirim. Çünkü duman aşağıda yoğundu. Bizim sonradan duyduğumuz yangının restoranda çıktığı yönündeydi. O otele ilk kez gitmiyorum. Yangın merdiveni hiç dikkatimi çekmedi. Yangın alarmı olsaydı daha hızlı harekete geçebilirdik. Göz göre göre bir felaket yaşandı. Yangın alarmının ve yangın merdiveninin olmayışı insanları orada mahsur bıraktı. Bu kadar can kaybının fazla olması, yangın alarmının olmamasıdır. Eğer yangın alarmı olsaydı daha erken harekete geçilebilirdi. Biz çıkıncaya kadar yangın alarmı çalmadı.”
“İtfaiye gelmeden üst kısım yanmaya başladı”
Görgü tanığı Barış Salgür, AA muhabirine, yandaki otelde çalıştığını, mesaisi bittikten sonra odasına geldiğini, sesler üzerine dışarı çıktığında herkesin pencereden “imdat” diye bağırdığını gördüğünü söyledi.
Telaşlandıklarını, otelin üst tarafında dumanları gördüğünü aktaran Salgür, “İp, yastık, yorgan getirdik. İtfaiye bekliyorduk, herkes orada bağırıyordu. 2 saat falan sürdü. İtfaiye gelmeden üst kısım yanmaya başladı. Orada 2 kadın vardı. Direkt kendilerini attılar. İtfaiye geldiği zaman bizi geri çektiler, itfaiye müdahale etti. Biz ipi atabildiğimiz kadar ileriye atmaya çalıştık. Orada yaşlı adam vardı, o bağladı. Tutunmaya çalıştı ama eli kaydı düştü, ayağı kırıldı. Ona yardımcı olmaya çalıştık” diye konuştu.
Yardıma gelenlerden İdris Bilgin de sabah saat 06.00 sıralarında bölgeye vardığını, cenazelerin çıkarılmasına yardımcı olduğunu anlattı.
Yandaki otellerden battaniye alarak bölgeye getirdiğini ifade eden Bilgin, “Geldiğimde otel yanıyordu. Ekipler yangını söndürmeye çalışıyordu. Elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalıştık.” dedi.
“Yataklarla insanların sert zemine düşmesinin önüne geçmeye çalıştık”
Bölgedeki otellerden birinde konaklayan Ali Atmaca da insanların sesine kalktıklarını, yardım çığlıklarını duyunca aşağıya indiklerini söyledi.
İnsanların yangının dehşetiyle camlardan atladığını aktaran Atmaca, yardımcı olmak için yatak getirerek yere koyduklarını kaydetti.
Sözcü: Yazarımız da aynı otelde
Ayrıca, yaralıların tedavi edilmesi için sahra hastanesinin kurulacağı öğrenildi. Sözcü'nün haberine göre gazetenin yazarı Nedim Türkmen de yangının meydana geldiği oteldeydi. Ailesiyle birlikte otelde olan Türkmen'e sabahtan bu yana ulaşılamadığı belirtildi.