Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 1. Olağan Genel Kongresi’nde yaptığı konuşmada çözüm süreci ve Suriye’deki gelişmeleri değerlendirirken, HDP’nin mevcut siyaset içindeki öneminden de bahsetti.
Kongre sonucunda Fatma Gök ve Yavuz Önen yeniden Eş Genel Başkanlığa seçilirken, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de HDP Divan Başkanlığına seçildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anadilde eğitim, genel af ve seçim barajıyla ilgili sözlerini hatırlatan Kışanak, şunları söyledi:
“Türkiye demokrasi güçlerinin umutları ve kaygıları var. Umudu devletin yaklaşımına bırakarak küçültmek doğru değil. Demokrasi güçleri ve halkların direnişçi yaklaşımına bakarak, emekçilerin direnişine bakarak umudumuzu büyütüyoruz. Toplumsal ittifakı önemsiyoruz. Bu demokratik kurtuluş ve barış sürecini buradan aldığımız güçle ileriye taşıyacağımıza inanıyoruz.
“Başbakanın konuşmasında anadilde eğitim olmayacağı, af ile ilgili çalışmaları olmadığını, seçim barajını indirmeye yaklaşmayan eğilimlerini gördük. Bu politikalarla kendinizi barış sürecinin dışına itebilirsiniz. Ama bu süreç size rağmen devam edecektir.
“Siz bir daha o koltukta olmayabilirsiniz, bir daha başbakan olamayabilirsiniz, heves ettiğiniz cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamayabilirsiniz ama Kürtçe ilelebet devam edecektir. Bu hakkımızı kullanmak için kimseden izin alacak değiliz. İcazet alacak değiliz. Örgütlü mücadelesi ve direnişiyle kendisi üretecektir. Halklarla birlikte barışı çoğaltacağız ve AKP’ye ihtiyacımız yok.”
“Herkes şapkasını önüne koysun”
Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan habere göre Kışanak, Mısır’da katliamlar yaşandığını, Suriye’deki iç savaşta katliamların da rutin bir hal aldığını dile getirdi. Bu politikanın belli merkezlerden üretildiğini, halkların değişim isteğiyle harmanlanarak hayata geçirilmeye çalışıldığını ifade eden Kışanak, şöyle devam etti:
“Özellikle Müslümanların yaşadığı coğrafya, çatışma ve kaos girdabına sürüklenmiş durumda. Herkesin şapkasını önüne koyup nerede yanlış yaptık, kimin değirmenine su taşıdık, halkları böyle bir kaosa nasıl sürükledik diye düşünmesi gereken bir geçmiş var arkamızda.
“Sadece Rojava’da Kürtlere ve Kürdistan’a dayatılan imha değil, Suriye’nin tamamı kan ağlıyor. Bunu görmek gerekiyor. Böylesi bir ortamda HDP’nin zaruri bir çıkış olduğunu belirtmek istiyorum. Aslında üçüncü bir tercihe ihtiyacımızı gösteriyor. Başkalarının savaşı mazlum halkların ensesinde katliama dönüşmüştür. Bunu reddeden Ortadoğu halkları olarak kendi kaderini tayin etmek isteyenler için üçüncü yola ihtiyacımız var.
“Araplar, Kürtler, Türkler, Ortadoğu halkları artık bu coğrafyada, kendi topraklarımızda başkasının kılıcını çekmeyeceğiz. Geleceğimiz için yan yana kardeşlik ve eşitlik isteyen bir geleceği ören tercihi açığa çıkarması gerekiyor.”
“Örgüt şovenizmi ve parti şovenizmimiz yok”
HDP’nin bugünkü kongresinin seçime hazırlık, yasal prosedürü tamamlama kongresi olarak açıklandığına dikkat çeken Kışanak, HDP’nin herhangi bir parti olmadığını ifade etti.
“HDP, sadece seçim değil yeni bir paradigmanın temsilcisidir. Bu paradigmada Ortadoğu ve Türkiye’de halkların eşitliğine ve geleceğine ışık tutan paradigmanın temsilcisidir. BDP olarak HDP çizgisinin halkların kardeşliğinin eşitliğinin ve adaletin çizgisini güçlendirmek için tüm gücümüzü seferber edeceğiz.
“Bu genel paradigmanın ışığında yürütülmesi gereken bir süreç var. Bu paradigmanın seçim sürecinde temsil gücünü açığa çıkarması ve halkların umudunu büyütmesi gerekir. HDP’nin güçlü çıkış yapabilmesi için koşulları hazırlamaya, taktik ve seçim stratejilerini açığa çıkarmaya çalışacağız.
“Küçük hesaplarla bizim partimiz olsun yaklaşımımız yoktur. Seçimleri ve siyasi partileri halkın iradesini açığa çıkarmada araç olarak görüyoruz. Örgüt şovenizmi ve parti şovenizmimiz yok. Partiler araçtır. Aslolan halka hizmetin imkanlarını açığa çıkarıp iradeye dönüştürebilmektir. Bundan sonraki yaklaşımımız da böyle olacaktır.”
Gök: Gezi isyanı barış süreciyle alakalı
Kışanak’ın ardından ise HDP Eş Genel Başkanları Fatma Gök ve Yavuz Önen, BDP İstanbul Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Levent Tüzel, Sırrı Süreyya Önder ise BDP Mardin Milletvekili Erol Dora söz aldı.
Fatma Gök, Türkiye’nin tarihsel dönüşümlere gebe bir yapısının oluştuğunu belirterek, bunun için Karadeniz’de, güneyde, her yerde kendilerine duyulan ilginin iktidar odaklarını ne kadar korkuttuğunu gördüklerini söyledi.
Gök şöyle devam etti:
“HDP, yeni toplum tahayyülü, sömürge ilişkilerinden, doğanın ve kentlerin yağmalanmasından, kapitalist neo-liberal düzenin getirdiği, ırkçı asimilasyoncu kapitalist modernitenin bize dayattığı bu olumsuzlukları insana yakışmayan bu olumsuzluklara halkların ortaklaşması, demokrasi, emek ve barıştan yana olanların umudunun zemini olarak kuruldu. HDK içinde ne yapabilirizi çok tartışıyoruz.
“Kurulurken dedik ki HDK umudun zemini olarak denenmiş ama bir şekilde sönümlenmiş olanı yeniden diriltmek için büyük bir özlem ve umuttu. ODTÜ’deki direnişte Selahattin Demirtaş’ın ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ sloganı çok büyük ve önemli bir şeydi.
“Devrimci mücadelelerinin, Kürt mücadelesinin bize öğrettiği, geldiğimiz tarihi noktada yeni bir toplumu hayata geçirmemizin nasıl olacağını tartışacağız. Ortaya çıkmamız, irade koymamız önemli. Yapacaklarımız da öncekiler gibi birlikte daha büyük bir dönüşümü ortaya çıkaracağı yerdeyiz. İnanıyorum ki Gezi isyanı barış süreciyle alakalı. Eşit ve özgürlükçü demokratik toplum hareketi bize yeni yol açtı.”
Önen: Nutuklarla barış gelmez
“Barış projesinin tarafları olmalı. Hükümeti gerekli adımları atmaya davet ediyoruz. Görünür programlarla davet ediyoruz. Barış süreci nutuklarla örülemez. Atılan adım ciddi bir yanıt bulmadıkça barış ve demokrasi gelmez.
“Bu savaş ortamında Suriye’de özelikle Alevi ve Sünni inançlarını birbirine kırdırarak halkları düşman eden bir süreç yaşıyoruz. Kanlı oluyor. Rojava’daki katliamı da lanetliyorum. Afganistan, Pakistan, İran, Suriye ve son olarak Mısır bu kanlı girdabın içinde halklar katliamlara maruz bırakılıyor.
“HDP mazlum halkların partisi. Halkların mağduriyetini kimsenin yapmadığı şekilde programlarımıza aldık ve tarihle hesaplaşma süreci başlatacağız. İnanç çatışmalarını ortadan kaldıracak programlara ihtiyacımız var.”
Önder: Hayata dönüş medyası gibi insanları itibarsızlaştırıyorlar
“Hükümet Gezi’ye sahip çıkacak. Gezi ruhu dediğimiz itiraz, muhalefet ve devrimci kültür olan ruha gelecek hükümet. Sık sık şu söyleniyor; Gezi’den sonra hiçbir şey eskisi olmayacak. Devrimciler dışında herkes bunu söylüyor ama aynısını yapıyor.
“Her şeyi eskisi gibi yapmamak için iki aylık süreçte programımızı somutlaştırmaya, hayatın devrimci ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye ulaştırmalıyız. Her birimizin katkısı önemlidir. Her biri arkasında onurlu mücadele geçmişini taşımaktadır. Tüm yoldaşlarımızdan önemli katkı ve önerilerini beklediğimizi söylüyorum.
“Bu ülkede hayata dönüş operasyonu yaşandı. Ağır bir zamandı, travmaların yaşandığı. Hayata dönüş medyası, o insanların bedenlerini mermi yapıp zalimlerin yüzüne çarpmasını küçümsüyorlardır. Ortalığı Gezi direnişinden sonra hayata dönüş zevzekleri kapladı. Medya bize kapalı. O günkü medyanın mantığıyla insanları itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
“Bu insanlar utançlarından tarihin çöp sepetlerine gidecek bir yer belirlemişlerdi kendilerine. Hiçbiri çocuklarına ve sevgililerine sarılamayacak kadar kendilerine ve dünyaya kötülük ettiler.”
Tüzel: Direnişle kazanacağız
“Rojava katliamda rolü olan Türkiye’nin sahte ve çirkin yüzünü lanetliyorum. Önemli kararlar alan Kürt hareketinden önderine kadar bu yürekliliği gösteren kardeşlerime selamlarımı iletiyorum. Başbakan ve AKP diktatörlüğüne karşı asıl gücü ellerinde bulunduran Kürt hareketiyle birlikte yürüyeceğimizi paylaşmak istiyorum.
“İktidardan beklemeyerek, direnişle kendi ellerimizle kazanacağız. Meclis açılıyor ancak bu uzlaşma komisyonundan demokratik bir anayasa beklemeyeceğiz. Siyasi bir güven merkezi varsa orası HDP’dir.”
Dora: Kırmızı çizgilerimiz var
“Farklı kültürler, inançların dışlanmayarak özgürce yaşayacakları demokratik ortam sağlayacağından dolayı HDP’ye destek verilmesi gerek.
“Tek ulusa dayalı yapılanma değil, demokratik bir ulusun inşası için yola çıktık. Yeni anayasaya ilişkin kırmızı çizgilerimiz var. Bunlar kabul edilmediği sürece demokratik mücadelemize devam edeceğiz. Farklılıkları, inançları kucaklamayacak bir başlangıcı kabul etmeyeceğiz. Yeni bir vatandaşlık tanımı, anadilde eğitim istiyoruz. Aksi halde bizim için o anayasanın bir geçerliliği yok.
“Öcalan’ın sağlık ve fiziki koşullarının düzeltilmesi için de AKP’ye sesleniyoruz. Öcalan’ın rolünün önemli olduğunu düşünüyor, HDP’nin de bunu dile getirmesini istiyoruz.”
Tuncel: Anadil tüm halkların sorunu
“Buradan Öcalan’a selamlarımızı ileterek, halkların kardeşliği için bu süreçte sorumluluğumuzu alıyoruz. Halkları özgürlüğe götürecek rolü HDP gerçekleştirecektir. Çünkü HDP kadınların, gençlerin, LGBT’lilerin, halkların ve inançların yer aldığı bir örgüttür.
“Cezaevlerindeki Gezi direnişçileri ve KCK’lilere selamlarımızı iletiyoruz. Başbakana şunu söylemek lazım; Anadil sorunu sadece Kürtlerin değil tüm halkların sorunu. HDK de bunu talep ediyor.” (EKN)